Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş Uluslararası Yapay Zekâ Çağında Medya Zirvesine Katıldı
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, yapay zekâ çağındaki medyanın ürettiği yanlış ve yıkıcı etkilerle değil, ürettiği ve yaydığı bilgiyle, kültürle bütünleşmek istediklerini belirterek, ‘’Medya, insani değerleri yücelten ve yaşatan bir araç olmalı” dedi.
Açılışta konuşan Bakan Göktaş, yapay zekâ ve medya konularının ele alınacağı Zirve'nin, geleceğe dair yol haritalarının şekillendirilmesinde önemli bir rol olduğunu vurgulayarak, yapay zekâ ve medyanın bir arada ele alınmasının çok anlamlı olduğuna inandığını ifade etti.
Bakan Göktaş, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) ve Yapay Zekâ Politikaları Derneği (AIPA) iş birliğiyle Ankara'da bir otelde düzenlenen "Uluslararası Yapay Zekâ Çağında Medya Zirvesi" ne katıldı.
Yapay zekânın pek çok alana entegre olmasıyla birlikte hızlı bir dönüşüm yaşanmaya başlandığını anımsatan Göktaş, yapay zekânın faydalarının önemli olduğunu belirtti.
Yapay zekânın gelişmeyi desteklerken, verimliliği artırma ve devam eden zorlukları çözme konusunda büyük bir potansiyel barındırdığını kaydeden Göktaş, "Bu dönüşüm bilgiye erişimi ve tüm iletişim süreçlerini kolaylaştırırken, güvenilirlik ve etik sorunları da beraberinde getirmekte. Bu anlamda karşı karşıya kalabileceğimiz risklerin tüm boyutlarıyla ele alınmasını oldukça kıymetli buluyoruz. Bu risklerin bertaraf edilmesi için yapay zekâ teknolojilerinin şeffaf, adil ve erişilebilir bir şekilde geliştirilmesi büyük bir önem taşıyor." diye konuştu.
"Yanlış algoritmalar öğrenme eşitsizliklerini derinleştirebilir"
Göktaş, KADEM'in iş birliğinde "Yapay Zekâ ve Kadın" temasıyla düzenledikleri "Kadın ve Adalet Zirvesi"nde yapay zekânın pek çok alanda kadınlara sunduğu fırsatları ve karşı karşıya kaldıkları engelleri değerlendirme imkânları olduğunu aktardı.
Bakan Göktaş, "Yapay zekânın en büyük risklerinden biri, bu sistemlerin veri setlerine ön yargıların yansımasıdır ve bunun sonucunda da kadınlara karşı ayrımcılığın artmasıdır. Bunun yanı sıra çocuklar özelinde yapay zekâ destekli eğitim platformları, kişiselleştirilmiş öğrenme fırsatları sunarken, yanlış algoritmalar öğrenme eşitsizliklerini derinleştirebilir." dedi.
Çevrim içi içeriklerin yetersiz denetiminin, çocukların psikolojik gelişimini olumsuz etkilerken, etik tasarıma uygun olmayan sistemlerin mahremiyetleri riske atabildiğine dikkati çeken Göktaş, ayrıca yapay zekâ tabanlı dijital araçların bir taraftan aile içi iletişimi desteklerken diğer taraftan yanlış kullanımın, aile bağlarını zayıflatıp iletişim sorunlarını artırabileceğine değindi.
Aşırı dijitalleşmenin, çocuklar ve ebeveynler arasında duygusal kopukluğa yol açabileceğini kaydeden Göktaş, şunları söyledi:
‘’Yapay zekâ sistemlerinin tasarım ve kullanım süreçlerinde, her yaş grubunun, çocukların, kadınların, yaşlıların ve ailelerin ihtiyaçlarını merkeze alan, etik ve kapsayıcı yaklaşımlar benimsenmesi gerektiğine inanıyoruz. Aksi takdirde, bu teknolojilerin fırsatlar sunmaktan çok, toplumdaki eşitsizlikleri ve kırılganlıkları derinleştiren bir araç haline gelmesi kaçınılmaz bir gerçek olarak önümüzde duruyor. Bu anlamda medya temsilcilerine ve çalışanlarına çok önemli bir sorumluluk düşüyor. Medyanın toplum üzerindeki etkisini ve ikna edici gücünü hepimiz çok iyi biliyoruz.’’
Bakan Göktaş, geleneksel ve yeni medya kanallarında kadınların basmakalıp rollerle temsil edildiğini, kadın bedeninin metalaştırıldığını ve bu temsil biçimleri nedeniyle kadınlara karşı ayrımcılığın daha da pekiştiğini üzülerek gördüklerini ifade etti.
"Şiddeti normalleştirdiği yönünde bulgular elde ettik"
Dijitalleşen dünyada, gençlerin kendilerine yapay bir hayat inşa ederek, kendi kişiliklerinden tavizler verdiğine, sanal ve sahte kimliklere büründüklerine şahit olduklarını da kaydeden Göktaş, şöyle konuştu:
‘’Bugün sosyal medyanın etkileri ve dijital riskler, aileler için büyük bir endişe kaynağı haline geldi. Ayrıca gördük ki, dijital çağ, ebeveyn-çocuk ilişkilerini değiştirerek roller arasındaki sınırları belirsizleştiriyor ve kuşaklar arası iletişim sorunlarını artırıyor. Gerek haberler gerek gündüz kuşakları gerek dizi ve filmlerde kadına, çocuğa yönelik şiddetin sunuluş biçiminin, var olan şiddeti yeniden ürettiği ve şiddeti normalleştirdiği yönünde bulgular elde ettik.’’
Tüm bu hususlara dikkati çekmek için yıl içinde dizi yapımcılarıyla, medya ve sosyal medya temsilcileriyle bir araya geldiklerini, tüm taraflara hassasiyetleri aktararak, yayın ve içeriklerin bu hassasiyetler çevresinde desteklenmesine yönelik görüşleri dile getirdiklerini belirten Bakan Göktaş, sözlerini şöyle sürdürdü:
‘’Yapay zekâ çağındaki medyanın ürettiği yanlış ve yıkıcı etkilerle değil, ürettiği ve yaydığı bilgiyle, kültürle bütünleşmek istiyoruz. Medya, insani değerleri yücelten ve yaşatan bir araç olmalı. Söz konusu aile, kadın, çocuk ve gençlik olduğunda herkesin büyük bir hassasiyetle meselelere yaklaşması gerekiyor. Toplumsal farkındalığı artıracak yayınlar, toplumsal sorunların aşılmasına da katkı sunacaktır. Gerçekleştirdiğimiz bu zirvenin, yapay zekâ ve dijital dönüşüm yolculuğunda yeni kapılar aralayacağına inanıyorum.’’
Zirvede Göktaş'a, yapay zekâyla işlenen ve 1951 yılında çekilen "Köy Okulundan Yansımalar" fotoğrafı hediye edildi.