İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığının 09.08.2018 tarih ve 519 sayılı yazısına konu FLASH TV logosuyla yayın yapan medya hizmet sağlayıcı kuruluşun 03.08.2018 tarihinde saat 14:47’de yayınladığı "Bunu da Konuşmak Lazım" adlı program yayınına ilişkin uzman raporu ile video görüntülerinin incelenmesi ve değerlendirilmesiyle yapılan görüşmeler sonucunda;
Bahse konu yayına ilişkin uzman raporunda ayrıntıları belirtildiği üzere, FLASH TV logosuyla yayın yapan medya hizmet sağlayıcı kuruluş tarafından 03.08.2018 tarihinde saat 14:47’de yayınladığı "Bunu da Konuşmak Lazım" adlı programda, sunucular tarafından; "M. S. mahkemeye gitti. M. S. kimdi? T. Ş.'nın kız arkadaşıydı. sonra bir gün önümüze şöyle bir haber geldi. Dört gün sonra eski sevgilisi doğum yapacak, yeni sevgilisiyle görüntüsü gelmişti. Bende çok şaşırdım hatta ama sonrasında olayı çözdük. M. hanım ilişkileri olduğu dönemde hamile kalıyor, sonra doğurmaya karar veriyor fakat T. Bey diğer hanımefendiyle hayatına devam ediyor, aynı eve taşınıyorlar. Hanımefendi çocuğu doğurmaya karar verdiği için doğuruyor. O zaman T. Ş. açıklama yapmıştı demişti ki her türlü yanındayım çocuğumun, soyadımı da vereceğim, gereken şekilde bakılacak ama benim hayatımda S. var ve biz ciddi birliktelik yaşıyoruz. Bizim ayrıldığımız dönemde hamile kalmıştı. Hani kendisine benim tercih etmediğimi söylemiştim bu durumu demiştim ama M. hanım doğurmaya karar vermiş. - Beyefendinin izni olmadan doğum gerçekleşti o zaman- Ben buna katılmıyorum. Beyefendinin izni olmadan diye bir şey normalde yok. Dikkat etsin o zaman, onun kontrolünü yapacak kişi erkekler o zaman. Eğer çocuk yapmak istemediği bir kadınla ilişki yaşıyorsa yaşadığı ilişkinin boyutuna dikkat edecek, madem öyle kendini kontrol edecek. - Ama o olamaz mı olmayacak bir şey değil. Orada bir cahillik olmuş, hanımefendi orada hamile kalmış ama ayrıldığında da yani eski sevgilisinin hamile kaldığını düşünmemiştir, belli ki S. hanıma da aşık olmuş ve aynı evde yaşıyorlar ve bu süreçte de çocuk büyüyor, dünyaya geldi. Fakat benim anlayamadığım T. Ş.nüfusuna alacağını söyledi ve keza da aldı. Bu arada da M. hanım 20 bin liralık nafaka davası açmış T. Ş.ya. Demiş ki; 100 bin lira kira geliri var, 20 bin lira çocuğuna nafaka istiyorum demiş.- Ben M.Hanım'ı tanımıyorum ama piyasada artık o kadar çok isim var ki insanları sadece çocukları bir şeylere alet eden, kendi hayatını kurtarmak için bir çocuk dünyaya getiren, bu konuyu tamamen tenzih ediyorum ama bu tarz ilişkilerde var. Bir çocuğun annesiz ve babasız yetişebilecek olmasına rağmen bunu bile bile hayata getirebilen insanlara ben aklıma ve fikrime şüphe duyuyorum gerçekten ya. Bir çocuğun anneye ihtiyacı olduğu kadar babaya da ihtiyacı var ve sen daha hamilesin ve babası hayat boyu yanında olmayacak varken yok. Düşünebiliyor musun? Böyle bir çocuk nasıl hayata getirebilirsiniz ki yani?- Çocuğa onu yaşatmaya da hakkı yok yani. - Ben algılayamıyorum örnekleri de var camiada. Mesela işte baba istemiyor, doğuruluyor filan o da çocuğa biraz haksızlık olmuyor mu dünyaya gelirken?(bebeğin görüntüsü) ...Peki M. Hanım'ın 20 bin liralık talebini nasıl karşılıyorsunuz?- Yani bunun şunu yapsaydı M. ben derdim ki helal olsun gerçekten çocuk istiyor. Benim maddi imkanlarım var kardeşim ben bu çocuğun her türlü yükümlülüğünü her türlü sorumluluğunu da almaya hazırım yani bir anne olmaya hazırım her şeyden önce. Benim senden hiçbir beklentim yok ister hayatımda ol ister olma. Yalnız senden tek istediğim şey çocuğunu görmek istersen görmeni isterim" dese ben bu kadını anlarım. Ama şimdi hiçbir şey beklemiyorum deyip te sonra bu işler hep maddi sürece döndüğünde ya da hep böyle maddi durumu iyi adamların, hani bu tarz sorunları daha çok yaşadığını gözlemlediğim zaman haliyle bende çok ta iyi niyetli düşünemiyorum maalesef.- Sen nasıl bakıyorsun olaya?- Bende aynı fikirdeyim- Kaldı ki M. hanım internetten kıyafet satıyor. Hatta o zaman demişti ki benim işlerim güçlerim çok iyi. İsmini vermeyeceğim birine teşekkür etmişti her gün yayında kıyafetlerini giydiği için, şimdi neden 20 bin lira talep edilmiş, 100 bin lira kira geliri var denilmiş? Bu da çok saçma. Şimdi T.Ş. 100 bin lira kira geliri alıyor diye 20 binini vermek durumunda mı? Tabii ki çocuğu ona maddi olarak bir şeyler yapmak zorunda işte beziydi, hastanesiydi, mamasıydı versin zaten.- Biz şimdi mesela M. tarafından bu duruma bakıyoruz ama T.da M.'in hamile olduğu dönemde bir erkekten bir gücü, bir şeyleri bir kadın almazsa o çocuğu da tamamen hayata getirebilecek durumda olmaz.- Hayır adam kesinlikle istememiş zaten, başka ilişkisi var. O demiş ki ben istemiyorum. Hamile olduğunu bilmiyor ayrılıyorlar, atıyorum arıyor, üç, beş ay sonra diyor ki ben hamileyim.- Ama o zaman başka birisi var.- Evet o zaman hayatına S. Hanım giriyor bak şu an ekrandaki bayan. Hatta el ele yakalanmışlardı üç dört gün önce...- Evet bir kere zaten şu ihanet enteresan bir şey. Kadın ağlıyor, zırlıyor, bitti diyor bir şekilde sakinleşip kabul ediyor durumu…- Hakikaten çok büyük bir olay. Adam hayatında yok senin, umurunda değil ve kaldığı yerden hayatına başka bir ilişkiyle, başka bir bayanla hayatına ilişki anlamında devam ediyor bu adam.- Bir de şöyle bir şey var mesela diyelim ki Melis hamile kalmasaydı belki de onunla evlenmek isteyecek olan bir başkasından hamile kalacak, çocuğu olacaktı. Bu ihtimali yok ediyorsun.- Tabii ki ve iyi bir aile eşiyle, çocuğuyla beraber mutlu bir yuvada bir evlat hayata getirecekti..- Ama şimdi ne olacak? İşte mahkeme başlayacak, işte nafaka konuşulacak, taraflar kılıçları çekecek- Bunların böyle ulu orta konuşulması ne kadar kötü bir şey ya, herkesin bilmesi- Kendileri duyuruyorlar bunları ama- Adliye'de de magazinci haber...- Ama onlara da haber gidiyor E. Hanım- Ama gidiyor da kimden gidiyor? İşte Kalem'den gidiyor, ondan gidiyor, bundan gidiyor. Buna şahit olduğum için biliyorum. Ama alıp ta bak bu haber bunu al bas demiyorsun orada da birtakım şeyler var "a biliyor musun mesela seni kolluyorum sen gazetecisin ben de orada çalışıyorum diyorum bak böyle böyle bak ünlü geldi deyip haberi sana verebiliyorsun." şeklinde ifadelere yer verilerek, T.Ş. ve M.S. arasındaki birlikteliğin ekran karşısında tartışılarak yorumlandığı ve bu arada da M. hanımın bebeğinin görüntülerinin magazin haberi süresince ekranda sık sık yer aldığı görülmüştür.
İhlale konu yayında, özel yaşama ait görüntü ve bilgilerin bir magazin programında konunun muhatabının bilgi ve isteği dışında anlık tüketim nesnesi olarak ekran karşısında tartışılarak yorumlandığı, bu tür magazin programlarında sözü edilen halka mal olmuş ünlü kişilerin özel hayatlarının normal bireylere göre haber yapılması normal karşılanabilse dahi anılan yayında M.S.’nin bebeğinin fotoğrafının annenin izni olmadan program boyunca ekrana getirilmesinin kamusal sorumluluk anlayışı ile bağdaşmadığı, ayrıca, yasal hakları için mahkemeye başvurmuş bir kişi için sarf edilen ifadelerin magazinsel yaklaşımın çok ötesinde eleştiri sınırlarını aşan nitelikte olduğu kanaatiyle, mezkur yayında, 6112 sayılı Kanun’un 8’inci maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendinin ihlal edildiği kanaatine varılmıştır.
Bu itibarla;
6112 sayılı Kanun'un 8'inci maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendinde yer alan, "İnsan onuruna ve özel hayatın gizliliğine saygılı olma ilkesine aykırı olamaz, kişi ya da kuruluşları eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü, aşağılayıcı veya iftira niteliğinde ifadeler içeremez." ilkesinin ihlali nedeniyle,
6112 sayılı Kanun'un 32’inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “8 inci maddenin birinci fıkrasının diğer bentleri ile ikinci ve üçüncü fıkralarında ve bu Kanunun diğer maddelerinde belirlenen ilke, yükümlülük veya yasaklara aykırı yayın yapan ve/veya bu Kanun hükümleri kapsamında Üst Kurul tarafından belirlenen yükümlülüklerini yerine getirmeyen medya hizmet sağlayıcıya ihlalin ağırlığı, yayının ortamı ve alanı göz önünde bulundurularak, ihlalin tespit edildiği aydan bir önceki aydaki brüt ticari iletişim gelirinin yüzde birinden yüzde üçüne kadar idari para cezası verilir. İdarî para cezası miktarı, radyo kuruluşları için bin Türk Lirasından, televizyon kuruluşları ve isteğe bağlı medya hizmet sağlayıcıları için onbin Türk Lirasından az olamaz.” hükmü uyarınca idari para cezası uygulanması gerektiği,
İhlalin ağırlığı, yayının ortamı ve alanı göz önünde bulundurularak, kuruluşa % 1 oranında idari para cezası uygulanmasına,
Ancak, ihlalin tespit edildiği tarihi itibariyle kuruluşun Temmuz 2018 ayına ait ticari iletişim gelir beyanının bulunmadığı değerlendirilerek, televizyon kuruluşları için idari para cezasının 10.000 (onbin) Türk Lirasından az olamayacağından, 2018 yılı için belirlenen yeniden değerleme oranına göre 17.065 (onyedibinaltmışbeş) Türk Lirası İDARİ PARA CEZASI UYGULANMASINA,
6112 sayılı Kanun'un 32’inci maddesinin beşinci fıkrasında yer alan “ (…) 8’inci maddenin birinci fıkrasının (a), (b) ve (d) bentleri dışındaki bentlerini, aynı maddenin ikinci fıkrasını ve bu Kanunun yayın hizmetlerinde ticari iletişimi düzenleyen hükümlerinden herhangi birini yaptırım kararının tebliğinden itibaren bir yıl içinde yirmiden fazla ihlal eden medya hizmet sağlayıcı kuruluşun yayını beş güne kadar durdurulur. Bir yıl içinde aynı ihlalin tekrarı halinde, medya hizmet sağlayıcı kuruluşun yayınının beş günden on güne kadar durdurulmasına; ihlalin ikinci tekrarı halinde ise yayın lisansının iptaline karar verilir. …” hükmü uyarınca işlem tesis edileceği hususunun yapılacak tebligatta bildirilmesine,
Oy birliği ile karar verildi.