İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığının 03.07.2018 tarih ve 460 sayılı yazısına konu akit tv logosuyla yayın yapan medya hizmet sağlayıcı kuruluşta 12.02.2018 tarihinde saat 20:49’da yayınlanan "Saklanan Tarih" isimli program yayınına ilişkin uzman raporu ile video görüntülerinin incelenmesi ve değerlendirilmesiyle yapılan görüşmeler sonucunda;
Bahse konu yayına ilişkin uzman raporunda ayrıntıları belirtildiği üzere; akit tv logosuyla yayın yapan medya hizmet sağlayıcı kuruluş tarafından 12.02.2018 tarihinde saat 20:49’da yayınlanan "Saklanan Tarih" adlı programda, saat 21:13:57'de; "...Birisi yazmış hocam. Damat Mahmut Paşa hain midir? Atatürk'ü Hareket Ordusunun başına atayan Damat Mahmut Paşa mıdır? Atatürk'ün öncülüğünde mi Abdülhamid Han tahttan indirildi?" diye sormakta, - "...Celaleddin Paşa'dan bahsediyor. Damat Celaleddin Paşa hain midir? Sırf hain değildir, bir de şerefsizdir. Hatta şerefsizin önde gidenidir. Yani hem haindir hem de cibilliyetsiz, karaktersiz, onursuz, şerefsiz herifin tekidir...Damat Mahmut Paşa, Hareket Ordusunun başına atamadı. Zira Hareket Ordusunda, zurnanın son deliğiydi Mustafa Kemal. Rütbesi yüzbaşıydı. Kim ki o, O'nu ordunun başına atasınlar? Hareket Ordusunda, iki tane ordu vardı. Birinde Hasan Hüsnü Paşa vardı, diğerinde Mahmut Şevket Paşa vardı. Hasan Hüsnü Paşanın Yaveri, Emir Subayı 'gel gel, git git yapan; bana su getir, sırtımı kaşı, bacağa makyaj yap, masaj yap' emirlerini uygulayan Emir Subayı Mustafa Kemal'di. Mahmut Şevket Paşa'nın Emir Subayı Enver Bey'di. Dolayısıyla Mustafa Kemal, Abdülhamid devrinde bir yüzbaşıydı. Orduda zurnanın son deliğiydi. Hareket Ordusunun başı değil, Hareket Ordusunu oluşturan iki ordudan birinin komutanının 'gel git subayıydı, emir subayıydı.' Hiçbir özellik, hiçbir önemi yoktu.", saat 21:22:07'de "Furkan Bavli, Ulu Hakan Abdülhamid Han, O'nu tahttan indiren Hareket Ordusunu neden durdurmadı?" diye soru yöneltmekte, - "...Onu cevaplandırdık. Bir bıkkınlık, bir yılgınlık var. Gazi Osman Paşa'nın İstanbul Paşası olan oğlu Mehmet Emin Paşa, Abdülhamid Han'dan izin istiyor. Diyor ki 'bunlar bir grup çapulcu it sürüsü, müsaade et bunları 3 saatte ben bitireyim' diyor. Fakat Abdülhamid Han, 'Müslümanın kanını, Müslümana akıtmam caiz değildir' deyip, müdahale ettirmiyor. Ettirmeli miydi? Kesinlikle ve evet ettirmeliydi ama, işte her yerden su alıyor Resul...Bir daha söylüyorum. 33 yıl 7 ay 27 gününün her gününde problemlerle uğraşırsan, o problemler bir gün seni bıktırır ve artık pes edersin yani.", saat 21:37:21'de ise "Cennet mekan Abdülhamid Han'ın, Mustafa Kemal hakkındaki görüşleri nelerdir acaba?" sorusunu yöneltmekte, - "..Şimdi ben şöyle söyleyeyim. Biri padişah, diğeri ordudaki on binlerce yüzbaşıdan biri. Mustafa Kemal kim ya? Mustafa Kemal kim ki, Abdülhamid O'nun hakkında bir laf etsin?" diye cevaplandırmaktadır. Ardından Sunucu: "Tanıyor muydu hocam?" diye sormakta ve - Onu söylüyorum yani, kim ki den kasıt bugünden söylemiyorum. Abdülhamid Han gözünde, Abdülhamid Han devrinde, Mustafa Kemal yav yüzbaşıydı, yüzbaşı. Dolayısıyla bir yüzbaşı için Abdülhamit Han ne diyebilirdi ki? Muhtemelen adını bile duymamıştır, muhtemelen bir kere bile görmemiştir." şeklinde ifadeler kullanıldığı görülmüştür.
İhlale konu programda, program yorumcusu tarafından; "...Hasan Hüsnü Paşanın Yaveri, Emir Subayı 'gel gel, git git yapan; bana su getir, sırtımı kaşı, bacağa makyaj yap, masaj yap' emirlerini uygulayan Emir Subayı Mustafa Kemal'di...Dolayısıyla Mustafa Kemal, Abdülhamid devrinde bir yüzbaşıydı. Orduda zurnanın son deliğiydi. Hareket Ordusunun başı değil, Hareket Ordusunu oluşturan iki ordudan birinin komutanının 'gel git subayıydı, emir subayıydı.' Hiçbir özellik, hiçbir önemi yoktu...Mustafa Kemal kim ya? Mustafa Kemal kim ki, Abdülhamid O'nun hakkında bir laf etsin?...Muhtemelen adını bile duymamıştır, muhtemelen bir kere bile görmemiştir..." şeklinde ifadelerle, Türk Milleti'nin milli değeri olan Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e yönelik kastı aşan, küçük düşürücü söylemlerde bulunulduğu, kamuoyunu bilgilendirme görevini üstlenmiş milyonlara hitap eden medya hizmet sağlayıcı kuruluşun, toplumun hassas olduğu bu tür konularda "kutuplaştırıcı, ayrıştırıcı" söylemlerden kaçınması gerektiği, söz konusu programda yayıncı sorumluluğuna gerekli özen gösterilmediği, program yorumcusunun bu sözlerinden dolayı RTÜK iletişim merkezine çok sayıda şikayette bulunulduğu hususları da dikkate alındığında; mezkur yayında, 6112 sayılı Kanun'un 8'inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendinin ihlal edildiği sabit görülmüştür.
6112 sayılı Kanun’un 8’inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendinin ihlali nedeniyle; Kanun’un 32’inci maddesinin birinci fıkrası hükmü uyarınca, ihlalin ağırlığı, ihlalin mahiyeti, anılan madde ile korunmak istenen kamusal menfaat göz önünde bulundurularak, %2 oranında idari para cezası uygulanmasına ve idari tedbir olarak program yayınının iki (2) kez durdurulmasına karar verilmesi takdir edilmiştir.
Bu itibarla;
6112 sayılı Kanun'un 8’inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendinde yer alan; "Toplumun millî ve manevî değerlerine,... aykırı olamaz." ilkesinin ihlali nedeniyle;
6112 sayılı Kanun'un 32’nci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “Bu Kanun’un 8’inci maddesinin birinci fıkrasının (a), (b), (d), (f), (g), (ğ), (h), (n), (ö), (s), (ş) ve (t) bentlerindeki yayın hizmeti ilkelerine ve aynı maddenin dördüncü fıkrasına aykırı yayın yapan medya hizmet sağlayıcı kuruluşlara, ihlalin ağırlığı ve yayının ortamı ve alanı göz önünde bulundurularak, ihlalin tespit edildiği aydan bir önceki aydaki brüt ticari iletişim gelirinin yüzde ikisinden beşine kadar idarî para cezası verilir. İdarî para cezası miktarı, radyo kuruluşları için bin Türk Lirasından, televizyon kuruluşları ve isteğe bağlı medya hizmet sağlayıcıları için onbin Türk Lirasından az olamaz. Ayrıca, idarî tedbir olarak, ihlale konu programın yayınının beş keze kadar durdurulmasına, isteğe bağlı yayın hizmetlerinde ihlale konu programın katalogdan çıkarılmasına karar verilir. İhlalin mahiyeti göz önünde bulundurularak, bu fıkra hükümlerine göre idarî para cezası ile birlikte idarî tedbire karar verilebileceği gibi, sadece idarî para cezasına veya tedbire de karar verilebilir.” hükmü uyarınca, idari para cezası ve program yayını durdurma idari tedbirinin uygulanması gerektiği,
a) İhlalin ağırlığı, yayının ortamı ve alanı göz önünde bulundurularak, kuruluşa %2 oranında idari para cezası uygulanmasına,
Ancak, ihlalin tespit edildiği tarihi itibariyle kuruluşun Ocak 2018 ayına ait ticari iletişim gelir beyanının 820.489,27 Türk Lirası olduğu değerlendirilerek, televizyon kuruluşları için idari para cezasının 10.000 (onbin) Türk Lirasından az olamayacağından, 2018 yılı için belirlenen yeniden değerleme oranına göre 17.065 (onyedibinaltmışbeş) Türk Lirası İDARİ PARA CEZASI UYGULANMASINA,
b) İdarî tedbir olarak, ihlale konu PROGRAM YAYINININ TAKDİREN 2 (İKİ) KEZ DURDURULMASINA, bu idari tedbirin uygulanma zamanın kuruluşa yapılacak tebligatta bildirilmesine,
c) 6112 sayılı Kanun'un 32’nci maddesinin dördüncü fıkrasında yer alan; “…Yükümlülük veya yasağa aykırılık dolayısıyla idarî tedbir olarak programın yayınının durdurulması kararının verilmesi halinde, yaptırım uygulanmasına sebebiyet veren fiilin işlenmesinden dolayı sorumluluğu olan programın yapımcısı veya varsa sunucusu, yayının durdurulduğu süre zarfında, aynı veya farklı medya hizmet sağlayıcı kuruluşta hiçbir ad altında başka bir program yapamaz veya sunamaz.” hükmü uyarınca, işlem yapılması hususunun yapılacak tebligatta bildirilmesine,
d) İdari tedbir uygulanması sonucu yayını durdurulan programın yerine, Üst Kurulca gönderilen programların, programın başında; “Bu program, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’nun 17.04.2019 tarih ve 2019/17 sayılı toplantısında alınan 37 No’lu kararı uyarınca, kuruluşumuzun 12.02.2018 tarihinde saat 20:49’da yayınladığı "Saklanan Tarih" isimli program yayınında, 6112 sayılı Kanun'un 8’inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendinde yer alan, yayın hizmetleri ‘Toplumun millî ve manevî değerlerine,... aykırı olamaz.’ ilkesinin ihlali nedeniyle idari tedbir uygulanması sonucu yayını durdurulan program yerine yayınlanmaktadır.” metninin anlaşılır şekilde okunarak DVD/CD’de yer aldığı şekliyle ticari iletişim yayını içermeksizin yayınlanmasına, ayrıca anılan metnin program yayını süresince ekranın altında akar yazı ile verilmesine,
e) 6112 sayılı Kanun'un 32’nci maddesinin beşinci fıkrasında yer alan “ (…) 8’inci maddenin birinci fıkrasının (a), (b) ve (d) bentleri dışındaki bentlerini, aynı maddenin ikinci fıkrasını ve bu Kanunun yayın hizmetlerinde ticari iletişimi düzenleyen hükümlerinden herhangi birini yaptırım kararının tebliğinden itibaren bir yıl içinde yirmiden fazla ihlal eden medya hizmet sağlayıcı kuruluşun yayını beş güne kadar durdurulur. Bir yıl içinde aynı ihlalin tekrarı halinde, medya hizmet sağlayıcı kuruluşun yayınının beş günden on güne kadar durdurulmasına; ihlalin ikinci tekrarı halinde ise yayın lisansının iptaline karar verilir. Programlarının yayını veya yayınları süreli durdurulan medya hizmet sağlayıcı kuruluşun yaptırım kararının tebliğine rağmen kararın gereklerine aykırı olarak yayınlarına devam etmesi halinde yayın lisansının iptaline karar verilir.” hükmü uyarınca işlem tesis edileceği hususunun yapılacak tebligatta bildirilmesine,
Oy birliği ile karar verildi.