İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığının 21.01.2019 tarih ve 66 sayılı yazısına konu KRT logosuyla yayın yapan medya hizmet sağlayıcı kuruluşta 09.10.2018 tarihinde saat 17:00’da yayınlanan "Haber Merkezi" adlı program yayınına ilişkin uzman raporu ile video görüntülerinin incelenmesi ve değerlendirilmesiyle yapılan görüşmeler sonucunda;
Bahse konu yayına ilişkin uzman raporunda ayrıntıları belirtildiği üzere; KRT logosuyla yayın yapan medya hizmet sağlayıcı kuruluş tarafından 09.10.2018 tarihinde saat 17:00’da yayınlanan sunuculuğunu Ebru Kırçak'ın yaptığı, Merkez Parti Genel Başkanı Prof. Dr. Abdürrahim Karslı’nın konuk olarak katıldığı "Haber Merkezi" adlı programda; program sunucusu ile program konuğu arasında geçen diyaloglarda; "(…) Bu darbe kontrollü bir darbe diyordu. Ne demek? Biliniyordu. Engellenmedi. Sonuçlarından faydalanılmak istendi dedi. Hakikatten şimdi baktığın zaman çok eski istihbaratçıların bir sözü vardır. Derler ki: "Bir darbenin sonuçlarından kim faydalanıyorsa o darbeyi o yapmıştır." Bu darbe sonuç itibariyle Ak Parti'ye yaradı. Ben demiyorum Ak Parti'ye yaradı. Kendileri dediler. Ne dediler? Bu bize Allah'ın bir lütfu. Niye onlar için lütuf? Niye başkaları için kahır? Ben onu bilmiyorum. Bunu açıklamadılar mesela. Zaten Ak Parti'nin bir problemi var. İşine gelmeyeni susarak geçiriyor. Mesela niye lütuf bunlar için? Veya bu işin başında olan insanlar kim? Bu işin başında olan insan Recep Tayyip Erdoğan. Bu işin başında olan Hulusi Akar. Bu işin başında olan insan Hakan Fidan. Gene onlar işin başında. Perişan olan ehl-i iman. İçerde çürüyenler bunlar. Şimdi ben diyorumki muhalefet hakikaten bizim gündemimizi taşısa, samimi olsa bunları muhalefet devamlı gündemde tutar. Der ki ya işte bu işin başında olanlarda bir sıkıntı yok. Bu işi yapanlar organize edenler, bu işlere yakın olan insanlar yine işlerinin başında. Ama tabiri caizse masum olan insanlar, bu işlerin iyiliğine inanıp bir şekilde bunlara yardımcı olmuş olan insanlar, yolu kesişmiş olan insanlar. Çok daha somut söylemem gerekirse bankayı kurmuş ve kaç yıl idare etmiş, genel müdürlüğünü yapmış olan adam dışarıda tacir işini yapmış diye; bankaya 2,5 lira yatırmış olan adam içeride. Onun için muhalefetin eğer samimiyeti olsa bu meseleleri gündemde tutar... Ben mecliste olsam, imkanım olsa hep Türkiye'de şu konuyu işlerim. Türkiye'de çıban başı olarak gösterilen ne? Bir PKK terör örgütü. İki Fetö terör örgütü çıban başı. Üç bana göre çıban başı Türkiye'yi ciddi bir uçurumun önüne getiren baştan beri söylediğim bir Büyük Ortadoğu Projesi olan ve hala da ona hizmet eden diğer bir çıban başı da Tayyip Erdoğan ve ekibi. Türkiye'nin rahat etmesinin bir tek formülü var. Bu üç kişi yani Abdullah Öcalan, Fethullah Gülen ve Recep Tayyip Erdoğan. Bu üç kişi ve yakın markaj ekibi muhakeme edilmeli. Muhalefetin gündeme getirmesi, tartışması gereken, halkın gündemde tutması gereken, insaflı basının gündemde tutması gereken konu bu. Bu üç kişi dar çevresi ile muhakeme edilmeli. Tekrar ediyorum. Abdullah Öcalan, Fethullah Gülen, Recep Tayyip Erdoğan. Çünkü bu üçü ruh ikizidir. Beraber çalıştılar. Daha önce Ak Parti, özellikle Recep Tayyip Erdoğan ne diyordu Abdullah Öcalan istikbali okuyor. Abdullah Öcalan çok iyi bir insan. Hatta Recep Tayyip Erdoğan'ın yanındaki ne diyordu Recep Tayyip Erdoğan'ın bakanı, sözcüsü Bülent Arınç “Ya çok iyi bir insan. Hatta gençliğinde de çok düzgün bir adammış ya. Hatta sohbete gidecekmiş de arkadaşları gitmiş o gidememiş o öyle kenarda kalmış ” Bunun bakanları ne diyordu? Bu bizim istikbalimizi okuyor. Ortadoğu'yu okuyor. Yol gösteriyor diyordu. Yani Abdullan Öcalan bunların fikir babasıydı.", "O zaman sayın Cumhurbaşkanı teröre destek mi vermiş oluyor bu söylediğinize göre?" sorusuna program konuğu "Beraber çalıştılar diyorum. Beraber çalıştılar yıllarca. Akil insanlar seçtiler ya. Çözüm süresi seçtiler ya. Çukur kazdılar ya. Memleketlere silahları doldurdular ya şehirlere. Sonra da bu kadar insan öldü. Bir burda bir cenazesi var. Bu Cumhurbaşkanı ve yakın ekibinin burada bir cenazesi var. Abdullah Öcalan'la birlikte burada bir çözüm sürecinde bir cenazesi var. Bunun ikinci bir cenazesi fetö terör örgütü dediği ekip. bu Fethullah Gülen'i bir noktaya taşıyan da bu insanlar. Bu ve dar çevresi. Beraber çalıştılar yıllarca. Ve ne diyordu: gel ey muhterem... O gelmedi, şimdi ortaya çıkan netice de burada.", "Bir darbenin sonuçlarından kim faydalanıyorsa o darbeyi o yapmıştır." Bu darbe sonuç itibariyle Ak Parti'ye yaradı.", "Çukur kazdılar ya. Memleketlere silah doldurdular ya şehirlere. Sonra da bu kadar insan öldü. Cumhurbaşkanı ve ekibinin burada bir cenazesi var" şeklinde ifadelere yer verildiği görülmüştür.
Bilindiği üzere, İnsan hak ve özgürlüklerinden olan ifade özgürlüğü hakkı, demokratik bir toplumun temel unsurlarını oluşturan çoğulculuk, hoşgörü ve açıklık ilkelerinin var olması bakımından vazgeçilmez bir karakter taşımakla beraber, gerek uluslararası sözleşmelerde ve gerekse ulusal hukuk belgelerinde bu hakkın kullanılmasının belirli sınırları bulunmaktadır. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin ifade özgürlüğünün düzenlendiği 10. maddesinin birinci fıkrasında; "Herkes görüşlerini açıklama ve anlatım özgürlüğüne sahiptir." denilmekte ve ikinci fıkrasında ise bu özgürlüğün kullanılmasının görev ve sorumluluk istediği ifade edilerek; demokratik bir toplumda, zorunlu tedbirler niteliğinde olarak başkalarının şöhret ve haklarının korunması için kanunla öngörülen bazı biçim koşullarına, sınırlamalara ve yaptırımlara bağlanabileceği belirtilmiştir.
Anayasamızın 26. maddesinde de benzer şekilde; düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetinin kullanılmasının serbest olduğu ancak başkalarının şöhret veya haklarının korunması amacıyla bu hürriyetin kanunla sınırlandırılabileceği düzenlenmiş bulunmaktadır.
Yayın yoluyla düşünceyi açıklama özgürlüğünün kapsadığı bir hak da olayların eleştirisidir. Bu hakkın hukuka aykırı nitelik taşımadan kullanılabilmesi için eleştiri ile bu konunun kamuoyuna açıklanış biçimi arasında düşünsel bir bağlılığın olması gerekir. Başka bir ifadeyle, yayında kullanılacak ifadeler ölçülü bir dille ekrana getirilmelidir. Görevlerinden biri de halkı bilgilendirmek olan medyanın, haberleri verirken eleştirilere yer vermesi son derece doğaldır. Üstelik hakkında eleştiri yapılan kişiler siyasetçi, gazeteci, akademisyen, sanatçı gibi yaptıkları görevler nedeniyle büyük oranda kamuya mal olmuş kişiler ise bu eleştiri sınırının daha geniş tutulması da doğaldır. Ancak kamuya mal olmuş kişiler bile olsa eleştirinin bir sınırı olmalıdır. Şüphesiz ki eleştiri hakkı sınırsız değildir. Bu hak yasa ve ahlak kuralları içerisinde ve özellikle kamuoyunun olumlu yönde oluşmasına ve toplumun daha ileriye götürülmesine yardım amacıyla yapılmalıdır.
İfade özgürlüğünün başka özgürlüklerin kullanılmasını kısıtlayacağı ve zarar görmesine yol açacağı durumlarda sınırlandırılabileceği, dolayısıyla sınırsız olmadığı ulusal ve uluslararası hukuk metinlerinden anlaşılmaktadır.
İhlale konu yayında, program konuğu tarafından; 15 Temmuz darbe girişiminin kontrollü bir darbe olduğu ifade edilerek ülkeyi yönetenlerin bu durumdan önceden haberdar olduğunu, bu işlerin kendilerine yaradığı için müdahale etmediklerini, sonuçlarından faydalanmak istediklerini, sonuçları itibariyle darbe girişiminin masum insanlar için bir kahır ülkeyi yönetenler için bir sefa durumu oluşturduğunun ifade edildiği, ayrıca darbe girişimi sonrası tutuklanıp cezaevine konulan insanların ehl-i iman insanlar olduklarını, içeride çürüdüklerini ve suçsuz olduklarını belirterek esas suçlu olan insanların ise işlerinin başında olduklarının iddia edildiği, dolayısıyla program konuğu tarafından kullanılan bu ifadelerle darbe teşebbüsünde bulunmuş örgüt üyelerinin meşrulaştırıldığı, terör örgütünü haklı gösterilmeye çalışıldığı, kanaatine varılmıştır.
Bu nedenlerle mezkur yayında, 6112 sayılı Kanun’un 8'inci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinin ihlal edildiği sabit görülmüştür.
6112 sayılı Kanun’un 8’inci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinin ihlali nedeniyle; Kanun’un 32’inci maddesinin birinci fıkrası hükmü uyarınca, ihlalin ağırlığı, ihlalin mahiyeti, anılan madde ile korunmak istenen kamusal menfaat göz önünde bulundurularak, %2 oranında idari para cezası uygulanmasına ve idari tedbir olarak program yayınının iki (2) kez durdurulmasına karar verilmesi takdir edilmiştir.
Bu itibarla;
6112 sayılı Kanun’un 8’inci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde yer alan; "Terörü övemez ve teşvik edemez, terör örgütlerini güçlü veya haklı gösteremez, terör örgütlerinin korkutucu ve yıldırıcı özelliklerini yansıtıcı nitelikte olamaz" hükmünün ihlali nedeniyle,
6112 sayılı Kanun'un 32’nci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “Bu Kanun’un 8’inci maddesinin birinci fıkrasının (a), (b), (d), (f), (g), (ğ), (h), (n), (ö), (s), (ş) ve (t) bentlerindeki yayın hizmeti ilkelerine ve aynı maddenin dördüncü fıkrasına aykırı yayın yapan medya hizmet sağlayıcı kuruluşlara, ihlalin ağırlığı ve yayının ortamı ve alanı göz önünde bulundurularak, ihlalin tespit edildiği aydan bir önceki aydaki brüt ticari iletişim gelirinin yüzde ikisinden beşine kadar idarî para cezası verilir. İdarî para cezası miktarı, radyo kuruluşları için bin Türk Lirasından, televizyon kuruluşları ve isteğe bağlı medya hizmet sağlayıcıları için onbin Türk Lirasından az olamaz. Ayrıca, idarî tedbir olarak, ihlale konu programın yayınının beş keze kadar durdurulmasına, isteğe bağlı yayın hizmetlerinde ihlale konu programın katalogdan çıkarılmasına karar verilir. İhlalin mahiyeti göz önünde bulundurularak, bu fıkra hükümlerine göre idarî para cezası ile birlikte idarî tedbire karar verilebileceği gibi, sadece idarî para cezasına veya tedbire de karar verilebilir.” hükmü uyarınca, idari para cezası ve program yayını durdurma idari tedbirinin uygulanması gerektiği,
a) İhlalin ağırlığı, yayının ortamı ve alanı göz önünde bulundurularak, kuruluşa %2 oranında idari para cezası uygulanmasına,
Ancak, ihlalin tespit edildiği tarihi itibariyle kuruluşun Eylül 2018 ayına ait ticari iletişim gelir beyanının 420,00 Türk Lirası olduğu değerlendirilerek, televizyon kuruluşları için idari para cezasının 10.000 (onbin) Türk Lirasından az olamayacağından, 2018 yılı için belirlenen yeniden değerleme oranına göre 17.065 (onyedibinaltmışbeş) Türk Lirası İDARİ PARA CEZASI UYGULANMASINA,
b) İdarî tedbir olarak, ihlale konu PROGRAM YAYINININ TAKDİREN 2 (İKİ) KEZ DURDURULMASINA, bu idari tedbirin uygulanma zamanın kuruluşa yapılacak tebligatta bildirilmesine,
c) 6112 sayılı Kanun'un 32’nci maddesinin dördüncü fıkrasında yer alan; “…Yükümlülük veya yasağa aykırılık dolayısıyla idarî tedbir olarak programın yayınının durdurulması kararının verilmesi halinde, yaptırım uygulanmasına sebebiyet veren fiilin işlenmesinden dolayı sorumluluğu olan programın yapımcısı veya varsa sunucusu, yayının durdurulduğu süre zarfında, aynı veya farklı medya hizmet sağlayıcı kuruluşta hiçbir ad altında başka bir program yapamaz veya sunamaz.” hükmü uyarınca, işlem yapılması hususunun yapılacak tebligatta bildirilmesine,
d) İdari tedbir uygulanması sonucu yayını durdurulan programın yerine, Üst Kurulca gönderilen programların, programın başında; “Bu program, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’nun 17.04.2019 tarih ve 2019/17 sayılı toplantısında alınan 44 No’lu kararı uyarınca, kuruluşumuzun 09.10.2018 tarihinde saat 17:00’da yayınladığı "Haber Merkezi" adlı program yayınında, 6112 sayılı Kanun'un 8’inci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde yer alan, yayın hizmetleri ‘Terörü övemez ve teşvik edemez, terör örgütlerini güçlü veya haklı gösteremez, terör örgütlerinin korkutucu ve yıldırıcı özelliklerini yansıtıcı nitelikte olamaz’ ilkesinin ihlali nedeniyle idari tedbir uygulanması sonucu yayını durdurulan program yerine yayınlanmaktadır.” metninin anlaşılır şekilde okunarak DVD/CD’de yer aldığı şekliyle ticari iletişim yayını içermeksizin yayınlanmasına, ayrıca anılan metnin program yayını süresince ekranın altında akar yazı ile verilmesine,
e) 6112 sayılı Kanun'un 32’inci maddesinin beşinci fıkrasında yer alan “8’inci maddenin birinci fıkrasının (a), (b) ve (d) bentlerindeki ilkelerle dördüncü fıkrasına aykırı yayın yapılmasını müteakip verilecek yaptırım kararının tebliğinden itibaren bir yıl içinde aynı ihlalin tekrarı halinde, medya hizmet sağlayıcı kuruluşun yayınının on güne kadar durdurulmasına; ikinci tekrarı halinde ise, yayın lisansının iptaline karar verilir. … Programlarının yayını veya yayınları süreli durdurulan medya hizmet sağlayıcı kuruluşun yaptırım kararının tebliğine rağmen kararın gereklerine aykırı olarak yayınlarına devam etmesi halinde yayın lisansının iptaline karar verilir.” hükmü uyarınca işlem tesis edileceği hususunun yapılacak tebligatta bildirilmesine,
Üst Kurul Üyesi İsmet DEMİRDÖĞEN ve İlhan TAŞCI’nın karşı oyları ve oy çokluğu ile karar verildi.
Toplantıya Ait Şerhler
Üst Kurulun 17.04.2019 gün 17 sayılı toplantıda aldığı 44 no.lu karara karşı oy yazısı.
İlhan TAŞCI Şerhidir.
Üst Kurulun 17.04.2019 gün ve 17 sayılı toplantıda aldığı 44 no.lu karara karşı oy yazısı.
İsmet Özdal DEMİRDÖĞEN Şerhidir.