İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığının 16.12.2019 tarih ve 1346 sayılı yazısına konu SHOW TV logosuyla yayın yapan medya hizmet sağlayıcı kuruluşta 02,09.12.2019 tarihinde saat 21:00’da yayınlanan “Çukur” adlı dizi film yayınına ilişkin uzman raporu ile video görüntülerinin incelenmesi ve değerlendirilmesiyle yapılan görüşmeler sonucunda;
Bahse konu yayına ilişkin uzman raporunda ayrıntıları belirtildiği üzere; SHOW TV logosuyla yayın yapan medya hizmet sağlayıcı kuruluş tarafından 02,09.12.2019 tarihinde saat 21:00’da yayınlanan, İstanbul’da Çukur olarak anılan bir mahallede yaşanan çete savaşlarının anlatıldığı, arka planda ise aile içi ilişkiler ve mahalle yaşamının konu edildiği “Çukur” adlı dizi filmin, 02.12.2019 tarihinde yayınlanan bölümünde; “Karşılıklı silahlı çatışmaların yaşandığı, beş kişinin silahla vurulduğu, dört kişinin ise yumruk ve kafa darbeleriyle yaralandığı, dizi film karakterlerinden Cumali, Kemal ve Aliço’nun, Bülent'i bulmak için bir dükkana girdiği, Cumali’nin orada karşılarına çıkan bir kişiyi silahla kolundan yaraladığı ve silahla tehdit ederek istedikleri bilgileri almaya çalıştığı, gemiye baskın yapan Cumali’nin, gemide gizlenen bir kişiyi arkasından boğazından tutarak yakaladığı ve boğarak öldürdüğü, bu arada silahlı çatışmada iki kişinin vurulduğu. Cumali’nin gemideki iki adamdan birini etkisiz hale getirdiği ve bir diğerini de boğarak öldürdüğü, Yamaç’ın arabada tek başına giderken yolda pusuya düşürüldüğü ve arabasının dakikalarca otomatik silahlarla tarandığı, 09.12.2019 tarihinde yayınlanan bölümünde ise; yaklaşık on dakika süreyle silahlı çatışma sahnesine ve bir önceki bölümdeki gibi benzer şiddet sahnelerine yer verildiği, dizide, hem psikolojik hem de fiziksel şiddet görüntülerinin yer aldığı sahnelerde, izleyicilerin dramatik şiddet görüntüleriyle karşı karşıya bırakılarak şiddeti iki yönlü normalleştiren bir tavırla, hem öldürmekten hem de acı çekmekten zevk aldıkları kamera açıları ve gerilim müzikleriyle de şiddetin tırmandırıldığı görülmüştür.
Televizyonun izleyiciler üzerinde yaptığı etkiler konusunda yapılan araştırmalarda; medyada yayınlanan, özellikle de televizyonda yer alan şiddet olaylarının, toplum genelindeki saldırganlık oranları üzerindeki istatistiksel olarak anlamlı düzeyde bir artışı tetiklediği, medyanın değerlerimiz, tutum ve davranışlarımızı şekillendirmede de etkileyici bir güç olduğunu, televizyonun tüm kitle araçları içerisinde belki de en kolay erişilen ve en yaygın kullanılan araç olması nedeniyle en etkili öğrenme kanalı olarak dikkat çektiği, yapılan bilimsel araştırmaların televizyon ve medyada izlenen şiddetin gerek kısa, gerekse uzun vadede izleyicilerin duygu, düşünce, değer, tutum ve davranışları üzerinde tetikleyici, hızlandırıcı ve özendirici bir etkisi olduğu yönündeki tespitler; ekranlardan verilen şiddet mesajlarının tüm izleyicileri olumsuz yönde etkilediğini, izlenen şiddet sahnelerinin tutum ve davranışlara yansıyarak toplumda gittikçe yaygınlaşan ve bireylerin sorunlarını şiddet uygulayarak çözmeye yönelik davranış değişiklikleri oluşturduğunu kanıtlar niteliktedir.
İhlale konu dizi filmin, geneline hakim olan şiddet sahnelerinin suçluların güç mücadelesinde çözüm olarak gösterildiği, dizide yer alan farklı şiddet, işkence ve intikam görüntüleriyle şiddetin dizi aracılığıyla yeniden üretildiği, yoğun şiddet sahnelerinin yer aldığı dizinin izleyicileri bilhassa çocukları olumsuz yönde etkileyeceği, konu itibariyle her ne kadar kurgusal yapımlar da olsa hikayelerini hayatın içinden aldıkları, toplumda gerçeklik noktasında bir karşılık bulabildiği, dizi içerisinde yer alan şiddet sahnelerinin şiddete meyilli kişiler tarafından rol/model edilme olasılığının var olabileceği gerçeğinin göz ardı edilmemesi gerekmektedir. Gündelik yaşamdan kesitlerin aktarıldığı, kurgusal metinlere dayanan televizyon dizileri, karakterleri ve anlatılan hikayeleri aracılığıyla izleyicilerin zihninde "gerçek bir dünya" algısı yaratmaktadır. Gerçekle kurguyu ayırt etme yetisine tam olarak sahip olmayan çocuklar, televizyon dünyasını gerçekmiş gibi algılayıp bu karakterlerle özdeşlik kurup, onları kendisine rol/model olarak almakta ve model aldığı karakterlerin olumlu olduğu kadar olumsuz davranışlarını da benimsemektedir. Şiddet içeren sahnelerin çocuk ve genç kitle üzerinde bırakabileceği psikolojik etki ve yaratabileceği travma konusunda gerekli hassasiyet gösterilmeden ekrana yansıtılarak, bu kitlenin zararlı içeriklere maruz bırakıldığı, dizide yer alan şiddet içerikleri ile şiddetin meşrulaştırıldığı, çözüm yöntemi ve cezalandırma unsuru olarak yansıtıldığı, dolayısıyla şiddetin özendirildiği kanaatine varılmıştır.
Bu nedenlerle mezkur yayında, 6112 sayılı Kanun'un 8’inci maddesinin birinci fıkrasının (ş) bendi ile 8'inci maddesinin ikinci fıkrasının ihlal edildiği sabit görülmüştür.
Bu itibarla;
-6112 sayılı Kanun’un 8'inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan; "Radyo ve televizyon yayın hizmetlerinde, çocuk ve gençlerin fiziksel, zihinsel veya ahlakî gelişimine zarar verebilecek türde içerik taşıyan programlar bunların izleyebileceği zaman dilimlerinde ve koruyucu sembol kullanılsa dahi yayınlanamaz." ilkesinin ihlali nedeniyle,
6112 sayılı Kanun'un 32’nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “8’inci maddenin birinci fıkrasının diğer bentleri ile ikinci ve üçüncü fıkralarında ve bu Kanunun diğer maddelerinde belirlenen ilke, yükümlülük veya yasaklara aykırı yayın yapan ve/veya bu Kanun hükümleri kapsamında Üst Kurul tarafından belirlenen yükümlülüklerini yerine getirmeyen medya hizmet sağlayıcıya ihlalin ağırlığı, yayının ortamı ve alanı göz önünde bulundurularak, ihlalin tespit edildiği aydan bir önceki aydaki brüt ticari iletişim gelirinin yüzde birinden yüzde üçüne kadar idari para cezası verilir. …” hükmü uyarınca idari para cezası uygulanması gerektiği,
-6112 sayılı Kanun'un 8’inci maddesinin birinci fıkrasının (ş) bendinde yer alan; "Şiddeti özendirici veya kanıksatıcı olamaz." ilkesinin ihlali nedeniyle;
6112 sayılı Kanun'un 32’nci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “Bu Kanun’un 8’inci maddesinin birinci fıkrasının (a), (b), (d), (f), (g), (ğ), (h), (n), (ö), (s), (ş) ve (t) bentlerindeki yayın hizmeti ilkelerine ve aynı maddenin dördüncü fıkrasına aykırı yayın yapan medya hizmet sağlayıcı kuruluşlara, ihlalin ağırlığı ve yayının ortamı ve alanı göz önünde bulundurularak, ihlalin tespit edildiği aydan bir önceki aydaki brüt ticari iletişim gelirinin yüzde ikisinden beşine kadar idarî para cezası verilir. …” hükmü uyarınca, idari para cezası uygulanması gerektiği,
Bu itibarla; aynı yayınla, birden fazla yayın ilkesi ihlali olduğundan ve her iki ihlalin de idari para cezası yaptırımını gerektirdiğinden, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 15’inci maddesinin birinci fıkrası hükmü gereğince, bahse konu ihlallerden en ağır (tek) cezanın verilmesi öngörüldüğünden,
a) İhlalin ağırlığı, yayının ortamı ve alanı göz önünde bulundurularak, ihlalin tespit edildiği tarihi itibariyle kuruluşun Kasım 2019 ayına ait ticari iletişim gelir beyanının 36.524.774,44 Türk Lirası olduğu değerlendirilerek, yüzde iki oranı (%2) 730.495,00 TL İDARİ PARA CEZASI UYGULANMASINA,
b) 6112 sayılı Kanun'un 32’nci maddesinin beşinci fıkrasında yer alan “ (…) 8’inci maddenin birinci fıkrasının (a), (b) ve (d) bentleri dışındaki bentlerini, aynı maddenin ikinci fıkrasını ve bu Kanunun yayın hizmetlerinde ticari iletişimi düzenleyen hükümlerinden herhangi birini yaptırım kararının tebliğinden itibaren bir yıl içinde yirmiden fazla ihlal eden medya hizmet sağlayıcı kuruluşun yayını beş güne kadar durdurulur. Bir yıl içinde aynı ihlalin tekrarı halinde, medya hizmet sağlayıcı kuruluşun yayınının beş günden on güne kadar durdurulmasına; ihlalin ikinci tekrarı halinde ise yayın lisansının iptaline karar verilir.” hükmü uyarınca işlem tesis edileceği hususunun yapılacak tebligatta bildirilmesine,
Oy birliği ile karar verildi.