İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığının 14.02.2020 tarih ve 252 sayılı yazısına konu BLD logosuyla yayın yapan medya hizmet sağlayıcı kuruluşta 21.11.2019 tarihinde saat 08:27’de yayınlanan “Baskın 2” adlı yabancı film yayınına ilişkin uzman raporu ile video görüntülerinin incelenmesi ve değerlendirilmesiyle yapılan görüşmeler sonucunda;
Bahse konu yayına ilişkin uzman raporunda ayrıntıları belirtildiği üzere; BLD logosuyla yayın yapan medya hizmet sağlayıcı kuruluş tarafından 21.11.2019 tarihinde saat 08:27’de yayınlanan, “Baskın 2” adlı yabancı film yayınında; iki adamın sohbet ettiği aynı zamanda elleri ve ayakları bağlanmış ve sıraya dizilerek önlerine oturtulmuş adamların boğazlarını kestiği sahnenin flulaştırılmadan açık bir şekilde gösterildiği, kapalı mekanda başlayan bıçaklı kavganın dış mekana taştığı, ikili dövüşün vahşi bir şekilde biri diğerini öldürene dek devam ettiği, bir adamın kazmayı bir diğer adamın kafasına vurmasıyla başlayan şiddet görüntülerinin metro vagonunda elinde çekiç ve balta olan bir kadının bir kaç kişiyi öldürdüğü, bir kafeteryada gerçekleşen kavgada baş rol oyuncusunun satırla, kırılmış cam şişeleriyle ve başka zarar verici aletlerle diğerlerini yaralayıp öldürdüğü sonra da bir adamın kafasını kızgın ızgaraya bastırarak yaktığı sahnenin korkunç sesler eşliğinde ekrana yansıtıldığı, iki adamın bıçaklarla birbirine saldırdığı; birbirinin elini, kolunu, bacağını, yüzünü kestiği; kanların her yere saçıldığı sonunda birinin diğerini dehşet verici bir biçimde öldürdüğü görüntülerin tam 5 dakika 50 saniye boyunca ekranda gösterildiği, saat 11.21’de yayınlanan görüntüde ise pompalı tüfekle vurulan bir adamın boynu parçalanarak yere yığılmışken silahlı adamın başına gelerek son bir kez daha ateş ettiği ve tüm kafasının parçalandığı görülmüştür.
Televizyonun izleyiciler üzerinde yaptığı etkiler konusunda yapılan araştırmalarda; medyada yayınlanan, özellikle de televizyonda yer alan şiddet olaylarının, toplum genelindeki saldırganlık oranları üzerindeki istatistiksel olarak anlamlı düzeyde bir artışı tetiklediği, medyanın değerlerimiz, tutum ve davranışlarımızı şekillendirmede de etkileyici bir güç olduğu, televizyonun tüm kitle iletişim araçları içerisinde belki de en kolay erişilen ve en yaygın kullanılan olması nedeniyle en etkili öğrenme kanalı olarak dikkat çektiği, yapılan bilimsel araştırmaların televizyon ve medyada izlenen şiddetin gerek kısa, gerekse uzun vadede izleyicilerin duygu, düşünce, değer, tutum ve davranışları üzerinde tetikleyici, hızlandırıcı ve özendirici bir etkisi olduğu yönündeki tespitler; ekranlardan verilen şiddet mesajlarının tüm izleyicileri olumsuz yönde etkilediğini, izlenen şiddet sahnelerinin tutum ve davranışlara yansıyarak toplumda gittikçe yaygınlaşan ve bireylerin sorunlarını şiddet uygulayarak çözmeye yönelik davranış değişiklikleri oluşturduğunu kanıtlar niteliktedir.
Bilindiği gibi fiziksel, zihinsel ve duygusal gelişimin henüz tamamlanmadığı çocukluk dönemi, insanın sosyal öğrenme sürecinde etkiye en açık olduğu dönemdir. Çocuklar sosyal öğrenme sürecinde belli davranış kalıplarını, doğrudan (birebir ilişkiler aracılığıyla) ya da televizyon gibi kitle iletişim araçları vasıtasıyla sunulan temsiller aracılığıyla dolaylı olarak benimsemektedir. Sosyal öğrenme süreci, bir gözlemsel öğrenme süreci olup bu süreçte davranış kalıpları; taklit, model alma, özdeşleşme gibi yollarla oluşturulmaktadır. Sosyalleşme sürecinde davranış kalıplarının dolaylı olarak benimsendiği bir araç olarak televizyon da, sunduğu temsiller aracılığıyla çocukların sanal karakterleri rol model olarak benimsemesiyle belli tutum, duygusal tepki ve yeni davranış biçimleri kazanmasını ve sonucunda belli değer yargıları oluşturmasını sağlamaktadır.
Yukarıda yer alan tüm açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde ihlale konu filmin, şiddet ve işkence sahnelerinin olduğu gibi herhangi bir buzlama/flulaştırma tekniği kullanılmadan çocukların ve gençlerin televizyon başında olabileceği korumalı saat dilimi içerisinde (08.27) yayınlandığı dikkate alındığında, şiddet içeren sahnelerin çocuk ve genç kitle üzerinde bırakabileceği psikolojik etki ve yaratabileceği travma konusunda gerekli hassasiyet gösterilmeden ekrana yansıtılarak, bu kitlenin zararlı içeriklere maruz bırakıldığı, dolayısıyla şiddetin bu yolla meşrulaştırıldığı/ özendirildiği kanaatine varılmıştır.
Bu nedenlerle mezkur yayında, 6112 sayılı Kanun'un 8’inci maddesinin birinci fıkrasının (ş) bendi ile 8'inci maddesinin ikinci fıkrasının ihlal edildiği sabit görülmüştür.
Bu itibarla;
-6112 sayılı Kanun’un 8'inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan; "Radyo ve televizyon yayın hizmetlerinde, çocuk ve gençlerin fiziksel, zihinsel veya ahlakî gelişimine zarar verebilecek türde içerik taşıyan programlar bunların izleyebileceği zaman dilimlerinde ve koruyucu sembol kullanılsa dahi yayınlanamaz." ilkesinin ihlali nedeniyle,
6112 sayılı Kanun'un 32’nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “8’inci maddenin birinci fıkrasının diğer bentleri ile ikinci ve üçüncü fıkralarında ve bu Kanunun diğer maddelerinde belirlenen ilke, yükümlülük veya yasaklara aykırı yayın yapan ve/veya bu Kanun hükümleri kapsamında Üst Kurul tarafından belirlenen yükümlülüklerini yerine getirmeyen medya hizmet sağlayıcıya ihlalin ağırlığı, yayının ortamı ve alanı göz önünde bulundurularak, ihlalin tespit edildiği aydan bir önceki aydaki brüt ticari iletişim gelirinin yüzde birinden yüzde üçüne kadar idari para cezası verilir. …” hükmü uyarınca idari para cezası uygulanması gerektiği,
-6112 sayılı Kanun'un 8’inci maddesinin birinci fıkrasının (ş) bendinde yer alan; "Şiddeti özendirici veya kanıksatıcı olamaz." ilkesinin ihlali nedeniyle;
6112 sayılı Kanun'un 32’nci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “Bu Kanun’un 8’inci maddesinin birinci fıkrasının (a), (b), (d), (f), (g), (ğ), (h), (n), (ö), (s), (ş) ve (t) bentlerindeki yayın hizmeti ilkelerine ve aynı maddenin dördüncü fıkrasına aykırı yayın yapan medya hizmet sağlayıcı kuruluşlara, ihlalin ağırlığı ve yayının ortamı ve alanı göz önünde bulundurularak, ihlalin tespit edildiği aydan bir önceki aydaki brüt ticari iletişim gelirinin yüzde ikisinden beşine kadar idarî para cezası verilir. …” hükmü uyarınca, idari para cezası uygulanması gerektiği,
Bu itibarla; aynı yayınla, birden fazla yayın ilkesi ihlali olduğundan ve her iki ihlalin de idari para cezası yaptırımını gerektirdiğinden, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 15’inci maddesinin birinci fıkrası hükmü gereğince, bahse konu ihlallerden en ağır (tek) cezanın verilmesi öngörüldüğünden,
a) İhlalin ağırlığı, yayının ortamı ve alanı göz önünde bulundurularak, kuruluşa %5 oranında idari para cezası uygulanmasına,
Ancak, ihlalin tespit edildiği tarihi itibariyle kuruluşun Ekim 2019 ayına ait ticari iletişim gelir beyanının bulunmadığı değerlendirilerek, televizyon kuruluşları için idari para cezasının 10.000 (onbin) Türk Lirasından az olamayacağından, 2019 yılı için belirlenen yeniden değerleme oranına göre 21.114 (yirmibirbinyüzondört) Türk Lirası İDARİ PARA CEZASI UYGULANMASINA,
b) 6112 sayılı Kanun'un 32’nci maddesinin beşinci fıkrasında yer alan “ (…) 8’inci maddenin birinci fıkrasının (a), (b) ve (d) bentleri dışındaki bentlerini, aynı maddenin ikinci fıkrasını ve bu Kanunun yayın hizmetlerinde ticari iletişimi düzenleyen hükümlerinden herhangi birini yaptırım kararının tebliğinden itibaren bir yıl içinde yirmiden fazla ihlal eden medya hizmet sağlayıcı kuruluşun yayını beş güne kadar durdurulur. Bir yıl içinde aynı ihlalin tekrarı halinde, medya hizmet sağlayıcı kuruluşun yayınının beş günden on güne kadar durdurulmasına; ihlalin ikinci tekrarı halinde ise yayın lisansının iptaline karar verilir.” hükmü uyarınca işlem tesis edileceği hususunun yapılacak tebligatta bildirilmesine,
Oy birliği ile karar verildi.