İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığının 23.03.2020 tarih ve 417 sayılı yazısı ve eklerinin incelenmesi sonucunda "HABERTÜRK" logolu medya hizmet sağlayıcı kuruluşta 20.03.2020 tarihinde saat 08:45’te yayınlanan "Para Gündem" isimli program sunucuları Ebru Baki ve Bülent Aydemir ile konukları Medipol Üniversitesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Muhammet Emin Akkoyunlu, Psikiyatrist Prof. Dr. Aytül Çorapçıoğlu ve Habertürk Yazarı Muharrem Sarıkaya’nın;
“Hocam vaka sayısını değerlendirerek başlayalım mı? 359 dedi Sağlık Bakanı Sayın Fahrettin Koca. 1981 yeni test yapıldı, pozitif çıkanlarla beraber vaka sayısı 191'den 359'a ulaştı. 4 kişiyi koronavirüs nedeniyle kaybettik. Virüs nedeniyle ölü sayısı 4'e ulaşmış oldu. Bu artış hızı 191'den 359'a çıkış hızı bize neyi gösteriyor? Dünya ortalamasında mıyız hala, hızlandık mı, nerde pik yapıcaz, hazır mıyız?- Şimdi güzel bi resim çizmek gerekiyor aslında olayın vehametini anlama açısından. Şimdi şöyle düşünelim bi fırtına geliyor bu fırtınanın neresindeyiz. Fırtınanın aslında ilk verilerindeyiz, en dış halkasındayız. Yeni giriyoruz fırtınaya. Şöyle ki Çin'de yapılan bi çalışma ardından Kore'de yapılan bi çalışmada ortalama olarak eğer bir vaka tespit ettiyseniz, korona vakası tespit ettiyseniz bunun karşısında toplum içersinde gezen tespit edemediğiniz 400 vaka var demektir. ...- Bir daha söyleyin hocam. - Korona vakası tespit ettiyseniz eğer bir tane vaka tespit ettiyseniz bunun arkasında toplumda tespit edemediğiniz 400 civarında vaka var demektir. - Hocam 359 çarpı 400 mü?- Aynen öyle. Her ölüm vakası için tespit edemediğimiz arkada 1000 civarında vaka var demektir toplumda gezen demek, ölüm karşısında.- 4000 mi?- 4 ölüm 359 çarpı 400 demek. Şu anda salgın yeni başlıyor. Başladı daha doğrusu içindeyiz. Bugün alacağımız önlemler bu hızı iki hafta sonra ancak yavaşlatacak veya durduracak. Yani biz aslında iki hafta boyunca net bir ilerleme sergileyeceğiz. Hızlı bi artış sergileyeceğiz. Şöyle ki...- Hocam biz şu an 145 binlerdeyiz. .. 144 bine yakınız. - Aynen öyle. Tahmini vaka sayısı bu....- Ben estağfurullah ben hocama bibi iki sorum vardı aslında önemli bi nokta burası geçmeden. Hocam siz Türkiye'nin pik noktaya o işte tespit test noktasında pik noktaya ne zaman ulaşacağını düşünüyorsunuz? Yani işte mart sonu filan mı, 30 mart ya da 25 mart mı?- 2-3 hafta.- Bu sayıyla ilgili bi öngörünüz var mı? Sayıyla ilgili, yani kaç kişiye ulaşacağız, onu sorayım. İkincisi de tedavi sistemiyle ilgili, şimdi hastaneler birleştiriliyor biliyorsunuz, bazı hastaneler bölge hastanesine çevriliyor karantina hastanesine. Burada bazı ülkeler mesela solunum rahatsızlığı olana kadar hastaları geri çeviriyor gidin evinizde dinlenin diye, özellikle Amerika Birleşik Devletleri. Biz nasıl bir yöntemi tercih edeceğiz acaba? Ya inşallah bu günleri o günleri görmeyiz de, yani yatarak tedavi, solunum cihazına bağlı tedaviyi mi tercih edeceğiz, yoksa öncelik sırasına mı alacağız? Bu konudaki yaklaşımınız nedir acaba?- Şimdi öncelikli olarak bakar...- Kişi sayısı.- Vaka sayısı bazında baktığımız zaman yani ben iddiaya girmeyi çok sevmem, yani bilim adamları genelde böyle şüpheci olurlar. Fakat size şunu söyleyebilirim ki yüz bin vakayı geçeceğiz. - Yüz bin vakayı...- Hıhı. Yani şuanda elimizdeki istatistiki bilgiler...- Hocam şuan sizin verdiğiniz veriyle zaten yüz kırk beş bine ulaşmışız.- Aynen aynen öyle. Bunların bir kısmı muhtemelen asemptomatik yetişecek. Fakat bizim ne kadar vakaya ulaşacağımız...- Nerde pik noktasına ulaşılacağı...- Aynen öyle. Ne kadar vakaya ulaşacağımız konusuna geldiğimiz zaman bugün yaptığımız şeyler belirleyecek bunu. Markete gitmemiz belirleyecek, işte... - Napcaz hocam gitmeyelim mi?- Kesinlikle mümkünse gitmeyin. Mümkünse, bakın ben size şunu söyleyim; ben cuma namazını...- Sokağa çıkma yasağı ilan edilmeli mi hocam? Sokağa çıkma yasağına siz nasıl bakıyorsunuz?- Kesinlikle kesinlikle. İlerlenilmesi gerektiğine inanıyorum ben onu söyleyeyim.- Belli bölgelerde mi yoksa Türkiye genelinde mi yoksa belli illerde mi?- Şöyle bi eleştirim olcak.- Hocam insanlar kendi kendine sokağa çıkma yasağını uygulayamaz mı, en azından az tek tek kişi girip çıksın markete falan gitsin olmaz mı?- Tabi yöntem konusunda...- Ya gıda önemli ilaç önemli çünkü.- Biraz evvel onu söylemiştim ya yöntem konusunda kesinlikle şu var; ülkelerin karakteristiği çok önemli. Ya Çin gibi yapabilir misiniz veya İtalya gibi mi kalırsınız bunun kararını bi şekilde ülke olarak bizim vermemiz lazım. Çünkü devlet dediğimiz şey, biz insanların bir araya gelerek, vatandaşların bir araya gelerek kurduğumuz teşekkül. Yani bizim kalıbımıza ne uyuyorsa onu yapmamız lazım. Yani kalıbımız, güvenlik ve özgürlükler arasındaki tercih konusunda nereye kadar varabilirizi saptayabilmek. Yani eğer özgürlüklerimizden çok daha fazla taviz verebilecek bi yapıya sahipsek mecburiyetin gelmesi, zorunluluğun gelmesi lazım. Ama onu sağlayamazsak...- Yoksa artık hani gıda, ilaç vesaire gibi noktalarda hani insanlar, o zaman bi sistem oluşturulması lazım.- Ben şuna inanıyorum, şunu net söyleyim ben, şunu net söyleyeyim; dışarı çıkmanızı gerektirecek şey, diğer insanlarla irtibat kurmanızı gerektirecek şey...- İşte onu düzenlemek lazım.- Hayatınızdan daha değerli olmalı. – Anladım." şeklindeki ifadeleri nedeniyle, 6112 sayılı Yasanın 8. Maddesinin birinci fıkrasının (ı) bendinde yer alan “"Tarafsızlık, gerçeklik ve doğruluk ilkelerini esas almak ve toplumda özgürce kanaat oluşumuna engel olmamak zorundadır; soruşturulması basın meslek ilkeleri çerçevesinde mümkün olan haberler, soruşturulmaksızın veya doğruluğundan emin olunmaksızın yayınlanamaz…" hükmüne aykırı olduğu gerekçesiyle yaptırım uygulanmasına “oy çokluğuyla” karar verildi.
Söz konusu programda ki ifadeler ve yorumlar eleştiri sınırları içinde olup her hangi bir hakaret, tehdit, aşağılama içermemektedir. Bütün Dünyayı saran korona salgınının ülkemizde başladığı bir tarihte yapılan programda yer alan ifadelerin ne kadar doğru saptamalar olduğu zaman içinde ortaya çıkmıştır. Bu ifadeler halkı korku ve paniğe sürükleyen değil aksine konunun ciddiye alınarak alınması gereken tedbirler ve bu konuda halkın şeffaf olarak bilgilendirilmesinin önemi vurgulanmaktadır.
İfade özgürlüğü; çoğulcu ve anayasal demokrasilerin temel taşlarındandır. Farklı tanımlara yer verilmekle birlikte genel kabule göre, ifade özgürlüğü; insanın serbestçe haber, bilgi ve başkalarının fikirlerine ulaşabilmesi, edindiği fikir ve kanaatlerden dolayı kınanmaması ve bunları tek başına veya başkalarıyla birlikte meşru yöntemlerle dışa vurabilme imkan ve serbestisidir. İfade özgürlüğü, sadece “düşünce ve kanaat sahibi olmayı” değil, “düşünce ve kanaatlere ulaşma” ve “düşünce ve kanaatleri açıklama, yayma” özgürlüklerini de kapsamaktadır. Ayrıca ifade tarzları, biçimleri ve araçları da bu özgürlük kapsamındadır.
AİHM’ye göre ifade özgürlüğü, demokratik bir toplumun en önemli temellerinden olup, toplumsal ilerlemenin ve her kişinin gelişiminin başlıca koşullarından birini teşkil etmektedir. AİHS'nin 10. maddesinin 2. fıkrası saklı kalmak koşuluyla, ifade özgürlüğü, yalnızca iyi karşılanan ya da zararsız veya önemsiz olduğu düşünülen değil, aynı zamanda kırıcı, hoş karşılanmayan ya da kaygı uyandıran “bilgiler” ya da “düşünceler” için de geçerlidir. Çoğulculuk, hoşgörü ve açık fikirlilik bunu gerektirir ve bunlar olmaksızın “demokratik bir toplum” olamaz. (Handyside/Birleşik Krallık, 5493/72, 07.12.1976).
Pandemi salgını başlangıcında yöneticiler tarafından alınması gereken tedbirlerin konu edildiği ve doğruluğu zaman içinde ortaya çıkan programdaki bu ifadeler nedeniyle yaptırım uygulanmasının hukuki olmadığı, muhalif basının susturulması gibi demokratik toplumlarda kabul edilemez bir amaca yönelik karar olduğu görüşünde olduğum için katılmadım. 29.06.2020