İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığının 04.06.2020 tarih ve 800 sayılı yazısına konu SÜPER TV logosuyla yayın yapan medya hizmet sağlayıcı kuruluşun 29.05.2020 tarihinde saat 10:51’de yayınladığı "Mücahid Han ve Diğerleri" adlı program yayınına ilişkin uzman raporu ile video görüntülerinin incelenmesi ve değerlendirilmesiyle yapılan görüşmeler sonucunda;
Bahse konu yayına ilişkin uzman raporunda ayrıntıları belirtildiği üzere, söz konusu kuruluşun 29.05.2020 tarihinde saat 10:51’de yayınladığı sunuculuğunu Mücahid Han’ın yaptığı, "Mücahid Han ve Diğerleri" adlı programda, sunucu tarafından; “Yine inşallah bu programımızda da istişarelerimizi gerçekleştireceğiz. Fikir alışverişinde bulunacağız, içinde bulunmuş olduğumuz sıkıntıların bahsedeceğiz, dertten tasadan bahsedeceğiz ve üzerimizde metafiziksel bir problem olabilir mi bunları konuşacağız. Metafiziksel bir problemden kastımız nedir? İşte hafazanallah büyü gibi, musallat gibi, nazar gibi bir tesir üzerimizde var olabilir mi, bunları masaya yatırıyoruz. Niye bunları düşünüyoruz? O kadar büyük sıkıntılar içerisindeyiz, o kadar büyük problemlere duçar olmuşuz ki acabalarımız var. Acaba bende büyü olabilir mi, bende musallat olabilir mi, nazar olabilir mi diye sorularımız var. Evet o zaman bu acabaları ortadan kaldırmak adına, gerçekten üzerimizde böyle bir şey var mı yok mu tespit için inşallah istişarelerimizi yapıyoruz.” program sunucusu ile programa telefon ile bağlanan izleyiciler arasında geçen diyaloglarda ise; “Serap Abla, tehlikeli bir hal var üzerinde. Yani 4,5 senedir hissediyorsun ama 6 senedir üzerinde devam eden bir hal…Cinni bir tesir var üzerinde. Bedene cinler tesir etmiş. Cinler bedene tesir edebilir mi, musallat olabilir mi? Olabilir. Allah azze ve celle, bakın Hicr Suresi 27. ayeti iyi anlayabilmemiz lazım. Musallatı doğru anlayabilmek adına. Allah'ımız ne buyuruyor Hicr Suresi'nin 27. ayetinde: "Biz cinleri insanlardan daha evvel Semum ateşinden yarattık." Nar-us Semum. Semum ateşinden yarattık diyor Allah'ımız. Semum ateşi ne demek? Yani insanların şu ufacık gözeneklerine dahi nüfuz edebilen, bedene girebilen, zehirleyici, kavurucu bir ateş. Bunlar manevi yani, bedensel olarak yaktığı bir şey yok yani. E şimdi, ufacık gözeneklerden dahi bedene nüfuz ediyorlar diyor Allah'ımız bu cinler için, e zaten ne diyoruz buna işte? Musallat. Bedene girdiği zaman da o zehirleyici ateş, zehirleyici enerjileri, bak kişiyi bu hale getiriyor. Yaşamaktan soğur hale getiriyor kişiyi. E burada ağır bir musallat var, aşık cin musallatı bu. aşık olarak bedene musallat olmuş bur cin. İnsanın insana aşık olması gibi cinler de insana aşık olabilirler. Ve aşık cin musallatı bedeni en zor terk eden musallatlardandır. Neden? Aynı insanlar arasındaki aşk gibi aşık olan kişi beden sahibine bağlıdır kuvvetli bağlarla. Dolayısıyla bedenden gitmek istemez, bedeni terk etmek istemez yani. aşık cin musallatı var. Bunun birkaç defa rukye yapılmasıyla bedenden def edilebileceğini, izale edilebileceğini söyleyebiliriz. Bir defa rukye de değil, birkaç defa rukye yoluna müracaat etme suretiyle ancak bu sıkıntıdan, bu garabetten kurtulabilirsiniz. Allah'ım def eylesin bu hali, Rabbim yar ve yardımcınız olsun inşallah.”, “Şimdi yeni bir hal değil bu, dokuz sene evveline giden bir problem var. Dokuz sene evvel müracaat edilen habis bir yol var, büyü var. Nasıl bir büyü? Yazma suretiyle yapılan bir büyü. Yazma suretiyle yapılan büyülere ne diyorduk? Muska. Evet muska yazılmış dokuz sene evvel. Aile darmadağın olsun, yani bir arada olamasın. Öyle zamanlar olsun birbirlerini görmeye tahammül edemesinler, birbirlerini duymaya tahammül edemesinler. Hayır sözler dahi ters anlaşılsın. Yani sanki kötü bir şey söylüyormuş gibi. Güzel bir şey söylense bile yanlış anlaşılsın. Zaman zaman bir sofrada oturamaz hale gelsinler. Aynı sofrada oturup huzurlu muhabbetli bir şekilde yemek yiyemez hale gelsinler, yani aile birbirine düşman olsun niyetiyle yapılan bir ne var? Evet büyü var. Dokuz sene evvel. İsminde Yalova'nın Y'si olan bir kadın. Akrabalık da olan bir kadın bu ha, söyleyeyim. akrabalığımızın da olduğu bir kadından dokuz sene evvel bir büyü yapılıyor. Bu muskanın tesiri bugün hala maalesef aile bireylerinin üzerinde. Allah şerrinden korusun. Yapılan bu muskanın tesirini def eylesin, tam bir muhabbet, huzur ve ihsan eylesin. Allahümme amin.”, "Cinlerden Nasıl Korunurum? Ekran Başına!", "Kısmetiniz Mi Kapalı? Kısmet Bağlılığı Nasıl Anlaşılır?", "Ailemde Geçimsizlik, İşlerimde Bereketsizlik Var Diyenler!", "Geceleri Uyuyamıyorum, Kabuslar Görüyorum Diyenler!", "Maddi Manevi Sıkıntılar Yaşayanlar! Ekran Başına!", "Üzerimdeki Olumsuzluklardan, Bela, Musibetlerden Nasıl Kurtulurum Diyenler!", "Karı Koca Arasında Geçimsizlik, Huzursuzluk Yaşayanlar!" gibi ifadelere ve "Bilgi İçin 0212 975 22 …" şeklinde sözlü ve yazılı ifadelere yer verildiği görülmüştür.
İhlale konu programda, her insanın yaşam süreci içerisinde karşılaşmaları mümkün olan bazı maddi/manevi ve ruhsal sıkıntıların çoğunun, cin, büyü, nazar, musallat vb. sebeplerden kaynaklandığının ifade edildiği ve bu yönde bazı reçeteler sunularak izleyicilerin dini hassasiyetlerinin istismarına yol açabilecek nitelikte yayın yapıldığı, bu tür yayınların insanları kaygı, korku ve endişeye sevk edebileceği ve bu konularda çeşitli sıkıntılar yaşamakta olan izleyicilerin maddi manevi zarara uğratılabileceği, dolayısıyla, maddi sıkıntılar, ailevi problemler, sağlık sorunları vb. sorunların nedenini batıl inanışlara ve uygulamalara dayandırıldığı, bu yolla mezkur yayında, kişisel çıkar sağlamak amacıyla insanların dini duygularının istismar edildiği kanaatine varılmıştır.
Bu nedenlerle mezkur yayında, 6112 sayılı Kanun'un 8'inci maddesinin birinci fıkrasının (r) bendinin ihlal edildiği sabit görülmüştür.
Bu itibarla;
6112 sayılı Kanun’un 8'inci maddesinin birinci fıkrasının (r) bendinde yer alan; "Yayın hizmetleri... kişileri fal veya batıl inançlar yoluyla istismar edemez." ilkesinin ihlali nedeniyle,
6112 sayılı Kanun'un 32’nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “8’inci maddenin birinci fıkrasının diğer bentleri ile ikinci ve üçüncü fıkralarında ve bu Kanun’un diğer maddelerinde belirlenen ilke, yükümlülük veya yasaklara aykırı yayın yapan ve/veya bu Kanun hükümleri kapsamında Üst Kurul tarafından belirlenen yükümlülüklerini yerine getirmeyen medya hizmet sağlayıcıya ihlalin ağırlığı, yayının ortamı ve alanı göz önünde bulundurularak, ihlalin tespit edildiği aydan bir önceki aydaki brüt ticari iletişim gelirinin yüzde birinden yüzde üçüne kadar idari para cezası verilir. İdarî para cezası miktarı, radyo kuruluşları için bin Türk Lirasından, televizyon kuruluşları ve isteğe bağlı medya hizmet sağlayıcıları için onbin Türk Lirasından az olamaz.” hükmü uyarınca idari para cezası uygulanması gerektiği,
a) İhlalin ağırlığı, yayının ortamı ve alanı göz önünde bulundurularak, kuruluşa %3 oranında idari para cezası uygulanmasına,
Ancak, ihlalin tespit edildiği tarihi itibariyle kuruluşun Nisan 2020 ayına ait ticari iletişim gelir beyanının bulunmadığı değerlendirilerek, televizyon kuruluşları için idari para cezasının 10.000 (onbin) Türk Lirasından az olamayacağından, 2020 yılı için belirlenen yeniden değerleme oranına göre 25.881 (yirmibeşbinsekizyüzseksenbir) Türk Lirası İDARİ PARA CEZASI UYGULANMASINA,
b) 6112 sayılı Kanun'un 32’nci maddesinin beşinci fıkrasında yer alan “ (…) 8’inci maddenin birinci fıkrasının (a), (b) ve (d) bentleri dışındaki bentlerini, aynı maddenin ikinci fıkrasını ve bu Kanunun yayın hizmetlerinde ticari iletişimi düzenleyen hükümlerinden herhangi birini yaptırım kararının tebliğinden itibaren bir yıl içinde yirmiden fazla ihlal eden medya hizmet sağlayıcı kuruluşun yayını beş güne kadar durdurulur. Bir yıl içinde aynı ihlalin tekrarı halinde, medya hizmet sağlayıcı kuruluşun yayınının beş günden on güne kadar durdurulmasına; ihlalin ikinci tekrarı halinde ise yayın lisansının iptaline karar verilir…” hükmü uyarınca işlem tesis edileceği hususunun yapılacak tebligatta bildirilmesine,
Oy birliği ile karar verildi.