İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığının 16.11.2020 tarih ve 2058 sayılı yazısına konu FOX logosuyla yayın yapan medya hizmet sağlayıcı kuruluşta 30, 31.03.2020, 01.04.2020 tarihlerinde saat 19:00’da yayınlanan “Fatih Portakal İle Fox Ana Haber” yayınına ilişkin uzman raporu ile video görüntülerinin Ankara 9. İdare Mahkemesinin 15.10.2020 tarih 2020/870 E. 2020/1930 K. sayılı kararının uygulanması kapsamında tekrar incelenmesi ve değerlendirilmesiyle yapılan görüşmeler sonucunda;
FOX logosuyla yayın yapan medya hizmet sağlayıcı kuruluş tarafından 30, 31.03.2020, 01.04.2020 tarihlerinde saat 19:00’da yayınlanan sunuculuğunu Fatih Portakal'ın yaptığı “Fatih Portakal İle Fox Ana Haber” adlı haber bülteninin, 30 Mart 2020 tarihli yayınında sunucu tarafından; “(...) Vatandaşa belki de bu ekonomik istikrar kalkanı dendi ya bire bir vatandaşa uygulanacak, paraysa para. Para vermek zorunluluğu varsa evet o zorunluluğu devlet yerine getirmek zorunda çünkü; kolay günlerden geçmiyoruz. Bakınız A.Y. ne diyor? Önemli bir yazısı var: "bundan sonra açıklanacak veriler, ekonomik anlamda veriler de hep virüs dönemlerine ait olacağından büyük bozulmaları beraberinde getirecek, veriler şaşırtıcı derecede bozuk gelebilir." Ekonomik verilerden bahsediyor. Bu zor dönemi atlatana kadar her ekonomik veri bozuk ve kötü gelecek, ekonomik verilerden hayır yok. Sadece Türkiye'den değil Dünya'dan bahsediyoruz o yüzden ayağımızı yorganımıza göre uzatalım. Ha devlet ne yapıyor? Devlet bire bir temasta bulunmuyor yurttaşla veya bire bir yurttaşa ben şu kadar para yardımı yapayım demiyor, diyemiyor. Belki kasada para olmadığı için bilemiyorum. Ama yoksulu... dikkat ediniz, lütfen buraya dikkat ediniz ve bu haberi dikkatlice dinleyiniz! Yoksulu bankalara borçlandırmaya devam ediyor.”,
31 Mart 2020 tarihli Ana Haber Bülteninde, haber sunucusu ile muhabir arasında geçen diyaloglarda; “(...) CHP şu talebi iletti. Cumhurbaşkanı'nın başlattığı kampanyayla CHP'li belediyelerin başlattığı kampanyalar (Fatih Portakal tebessüm ederek -yazık, yazık, yazık)... birbirinden ayrı. Belediyeler halka en yakın kurumlar. Onlar en çabuk ulaşabilecek kurumlar. Her iki tarafın kampanyalarını insanlar istedikleri şekilde para yatırabilirler, Yani belediyelerin açtığı kampanyalar Cumhurbaşkanı'nın kampanyasını etkilemeyecek, etkilemez dediler.- Rakip olarak mı görüyorlarmış? Öyle bir cümle kurduğuna göre iktidar bunu rakip olarak mı görüyormuş acaba?- O algı yaratıldı Fatih Portakal, herkeste o algı var. Çünkü CHP'li belediyelerin kampanyayı duyurduğu günün akşamında Cumhurbaşkanı bu kampanyasını açıklamıştı. Daha 24 saat geçmeden CHP'li belediyelerin hesaplarına bloke konulunca bir rekabet ortamı ...(Fatih Portakal, hayıflanarak – Peki, peki)... - algısı yaratıldı iktidarın CHP'li belediyelerin kampanyasını engellemeye çalıştığı yönünde bir algı oluştu. CHP de bunu iletti. Önümüzdeki günlerde herhalde -belki saatlerde olur mu bilmiyorum ama yarın ya da ondan sonraki gün -bunun sonucunu göreceğiz. -Peki Engin çok teşekkür ederim. Umarım iktidar bu hatasından döner, Bakanlık bu hatasından döner, Cumhurbaşkanı bu hatasından döner. Çünkü önemli olan ne biliyor musunuz? İnsanlara yardım etmek. Önemli olan "o, bu" demeden ihtiyaç sahibi insanlara yardımcı olmak. Gerek merkezi hükümet gerek yerel hükümetler, hangi parti olursa olsun. Bunda bile siyaset yapıyorlar. Bunda bile siyaset yapmaktan imtina etmiyorlar, pes! Gerçekten pes!”,
31 Mart 2020 tarihli bir başka haberde, “(...) Yani kim yaparsa yapsın. Devlet yapsın, merkezi hükümet. Belediyeler yapsın. İnsanlara yardımcı olmak, ihtiyacı olanlara önemli olan götürmek. Ama esas neyi görüyoruz biliyor musunuz biz burada? Kötü yönetim nasıl olurmuş örneği burada. Kötü yönetmek nasıl olurmuş bir ülkeyi örneği burada. Zamanındaki paraları çarçur ederek harcamak nasıl olurmuş? Kara gün düşünmeden ülke yönetmek nasıl olurmuş örneği burada sevgili izleyenler! Büyük büyük saraylar yaparak, büyük büyük yazlık saraylar yaparak, her şeyi hacimsel olarak, büyüklük olarak ifade etmek yönetmek değilmiş demek ki. Eğer öyle olsaydı zaten dünyanın en hacimsel, en büyük şeylerine sahip ülkeler safına girerdik, o da gelişmişlik sayılırdı. Hayır... İşte geldiğimiz durum bu. Öngörüsüzlük ve ülkeyi yönetememe durumu. Ve şu aşamada bırakın artık lütfen partizanlığı, siyaseti, hesapları. İşte "bundan sonraki seçimler ne olur?" gibi gibi soruları sormayı veya düşünceleri ...”,
1 Nisan 2020 tarihli haber bülteninde ise, “(...) Bir de Diyanet... Siyasallaşan Diyanet de tabi boş durur mu? O da hemen devreye girdi. 'Siyasallaşan Diyanet' sevgili izleyenler. O da hangi yardımın ve hangi bağışın caiz olup olmadığına karar verdi. Siyasallaşan Diyanet... Hangi yardım caiz, hangisi değil, sizce?" şeklinde ifadelere yer verildiği görülmüştür.
Bilindiği üzere, Demokrasinin en temel önceliklerinden biri halkın haber alma özgürlüğü olduğundan demokratik rejimlerde medya, kamuoyu oluşumunda hayati öneme sahip bir aktördür. Öyle ki; medyanın yasama, yürütme ve yargıdan sonra gelen dördüncü güç olduğu çoğu otorite tarafından kabul edilmektedir. Bu açıdan bakıldığında medyanın gücü ne kadar fazlaysa medya mensuplarının sorumluluğunun da o ölçüde arttığını söylemek mümkündür. Muhakkak ki medya mensuplarının halka karşı sorumlulukları bulunan siyasi kişi veya kuruluşları eleştirme ve onların gerçekleştirdikleri eylemler hakkında kamuoyunu bilgilendirme hakkı bulunmaktadır. Ancak bu hak kullanılırken tarafsızlık, gerçeklik ve doğruluk ilkelerinden ödün verilerek kamuoyunu yanlış yönlendirebilecek yayınlardan sakınılması; kişi, kurum ve kuruluşların haklarının da gözetilmesi gerekmektedir.
Yukarıda yer verilen açıklamalar ile Ankara 9. İdare Mahkemesinin 15.10.2020 tarih 2020/870 E. 2020/1930 K. sayılı kararının birlikte değerlendirilmesi sonucunda;
İhlale konu haber bülteninde, sunucu tarafından, "Ha devlet ne yapıyor?... Ama yoksulu... dikkat ediniz, lütfen buraya dikkat ediniz ve bu haberi dikkatlice dinleyiniz! Yoksulu bankalara borçlandırmaya devam ediyor.", "Bunda bile siyaset yapıyorlar. Bunda bile siyaset yapmaktan imtina etmiyorlar, pes!", "Kötü yönetim nasıl olurmuş örneği burada... Zamanındaki paraları çarçur ederek harcamak nasıl olurmuş? Kara gün düşünmeden ülke yönetmek nasıl olurmuş örneği burada sevgili izleyenler... İşte geldiğimiz durum bu. Öngörüsüzlük ve ülkeyi yönetememe durumu..." şeklinde sarf edilen ifadelerin, ülkemizin ve tüm dünyanın içinde bulunduğu salgın hastalık nedeniyle yaşanan bu zorlu süreçte yayıncıların haber programlarıyla, kamuoyunu bilgilendirme görevini icra ederken, kriz haberciliğinin hassas dengelerini akılda tutması, kriz anlarında ülkede yaşananlara ilişkin haberlerin veriliş tarzı ve dilinde otokontrol yapmalarının gerekliliği göz önünde bulundurularak, kriz zamanlarında tarafsızlık, gerçeklik ve doğruluk ilkelerinden ödün verilerek izleyici nezdinde özgürce kanaat oluşumunun engellenmesine sebep olacak ve kamuoyunu yanlış yönlendirebilecek nitelikte olduğu, ayrıca konuyla ilgili olarak RTÜK İletişim Merkezine gelen çok sayıda şikâyetlerin de birlikte değerlendirilmesi sonucunda mezkûr yayında, 6112 sayılı Kanun'un 8'inci maddesinin birinci fıkrasının (ı) bendinin ihlal edildiği kanaatine varılmıştır.
Bu itibarla;
6112 sayılı Kanun’un 8'inci maddesinin birinci fıkrasının (ı) bendinde yer alan; “Tarafsızlık, gerçeklik ve doğruluk ilkelerini esas almak ve toplumda özgürce kanaat oluşumuna engel olmamak zorundadır; soruşturulması basın meslek ilkeleri çerçevesinde mümkün olan haberler, soruşturulmaksızın ve doğruluğundan emin olunmaksızın yayınlanamaz...” ilkesinin ihlali nedeniyle,
6112 sayılı Kanun'un 32’nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “8’inci maddenin birinci fıkrasının diğer bentleri ile ikinci ve üçüncü fıkralarında ve bu Kanun’un diğer maddelerinde belirlenen ilke, yükümlülük veya yasaklara aykırı yayın yapan ve/veya bu Kanun hükümleri kapsamında Üst Kurul tarafından belirlenen yükümlülüklerini yerine getirmeyen medya hizmet sağlayıcıya ihlalin ağırlığı, yayının ortamı ve alanı göz önünde bulundurularak, ihlalin tespit edildiği aydan bir önceki aydaki brüt ticari iletişim gelirinin yüzde birinden yüzde üçüne kadar idari para cezası verilir. İdarî para cezası miktarı, radyo kuruluşları için bin Türk Lirasından, televizyon kuruluşları ve isteğe bağlı medya hizmet sağlayıcıları için onbin Türk Lirasından az olamaz.” hükmü uyarınca idari para cezası uygulanması gerektiği,
a) İhlalin ağırlığı, yayının ortamı ve alanı göz önünde bulundurularak, ihlalin tespit edildiği tarihi itibariyle kuruluşun Şubat 2020 ayına ait ticari iletişim gelir beyanının 47.101.059,76 Türk Lirası olduğu değerlendirilerek, yüzde üç (%3) 1.413.032,00 Türk Lirası İDARİ PARA CEZASI UYGULANMASINA,
b) 6112 sayılı Kanun'un 32’inci maddesinin beşinci fıkrasında yer alan “(…) 8’inci maddenin birinci fıkrasının (a), (b) ve (d) bentleri dışındaki bentlerini, aynı maddenin ikinci fıkrasını ve bu Kanunun yayın hizmetlerinde ticari iletişimi düzenleyen hükümlerinden herhangi birini yaptırım kararının tebliğinden itibaren bir yıl içinde yirmiden fazla ihlal eden medya hizmet sağlayıcı kuruluşun yayını beş güne kadar durdurulur. Bir yıl içinde aynı ihlalin tekrarı halinde, medya hizmet sağlayıcı kuruluşun yayınının beş günden on güne kadar durdurulmasına; ihlalin ikinci tekrarı halinde ise yayın lisansının iptaline karar verilir.” hükmü uyarınca işlem tesis edileceği hususunun yapılacak tebligatta bildirilmesine,
Üst Kurul Üyesi Okan KONURALP ile İlhan TAŞCI’nın karşı oyları ve oy çokluğu ile karar verildi.