İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığının 28.12.2020 tarih ve 2223 sayılı yazısına konu akit tv logosuyla yayın yapan medya hizmet sağlayıcı kuruluşun 15.12.2020 tarihinde saat 21:00’da yayınladığı "Derin Kutu" isimli program yayınına ilişkin uzman raporu ile video görüntülerinin incelenmesi ve değerlendirilmesiyle yapılan görüşmeler sonucunda;
Bahse konu yayına ilişkin uzman raporunda ayrıntıları belirtildiği üzere, akit tv logosuyla yayın yapan medya hizmet sağlayıcı kuruluşta 15.12.2020 tarihinde saat 21:00’da yayınlanan, sunuculuğunu Sabri Balaman’ın yaptığı, Prof. Dr. İrfan Kaya Gürgen, Prof. Dr. Ebubekir Sofuoğlu, Doç. Dr. Ozan Sürmeci ve gazeteci Hüsamettin Aslan’ın konuk olarak katıldığı, "Derin Kutu" adlı programda, program sunucusu ile konukları arasında geçen diyaloglarda; “Ben şimdi Z kuşağı hocam vurgu yaptı o çok önemli. Hedonist merkezli gelişen bir Z kuşağı. Temelde hedonizm var, başka birşey yok. Ben üniversitede, 27 senedir üniversitede çalışıyorum. Son bir iki senedir derslerin bu denli boş olduğunu görmedim. Efendim üniversiteler şehirleri geliştiriyormuş da, falan da filan da. Yalan! Böyle bir şey yok! Üniversitenin şehirleri geliştirdiğinin göstergesi ne olur? Laboratuvarlar artar, kütüphaneler artar, araştırma merkezleri, efendim araştırma enstitüleri artar. Gidin bakın üniversitelere. Bütün Türkiye'de üniversitelerin yerleştiği yerler Nişantaşı'na döndü. Bizim kanalizasyonu bile ıslah edilmemiş bir yerden yürür giderdik kampüse gitmek için. Serdivan Sakarya gelsin, görsün, baksınlar….Yapılar ama Sayın Cumhurbaşkanımız da vurguladı neredeyse fuhuş evleri…Tabi canım. E gördüğüm var Hocam…Gördüğüm var…Ya mutlaka vardır ama genelleme yapmayalım…İstisna değil. İstisna değil... Dersi dinlemiyor talebe. Hangi talebeden bahsediyorsunuz? ... Z kuşağını diyorum işte… Ben sadece Sakarya'da bunları görmedim ki. Konya mutaassıp bir yer bilinir. Gidin Konya'nın Bosna Hersek Mahallesi var. Gidin kendi gözlerinizle görün. Bosna Hersek Mahallesi var. Şunu söyleyebiliyor musunuz? Üniversitenin gittiği şehirlerde araştırma merkezleri, laboratuvarlar, kütüphaneler arttı diyebiliyor musunuz? Yok! Ha ben bunu istemem mi? Hangi ülkede yaşıyorum? Tabiki isterim. Fakat...Fuhuş bunlardan bir tanesi” şeklinde ifadelere yer verildiği görülmüştür.
Demokrasinin en temel önceliklerinden biri halkın haber alma özgürlüğü olduğundan demokratik rejimlerde medya, kamuoyu oluşumunda hayati öneme sahip bir aktördür. Öyle ki; medyanın yasama, yürütme ve yargıdan sonra gelen dördüncü güç olduğu çoğu otorite tarafından kabul edilmektedir.
Bu açıdan bakıldığında medyanın gücü ne kadar fazlaysa medya mensuplarının sorumluluğunun da o ölçüde arttığını söylemek mümkündür. Yayıncılığın aynı zamanda bir kamusal sorumluluk görevi olduğu da düşünüldüğünde yayınların Basın Meslek İlkeleri çerçevesinde yürütülmesi bir zorunluluktur. Bu ilkelere göre yayınlarda kişileri ve kuruluşları eleştiri sınırları ötesinde küçük düşüren, aşağılayan veya iftira niteliği taşıyan ifadelere yer verilmemesi gerekmektedir.
Görevlerinden biri de halkı bilgilendirmek olan yayın kuruluşlarının, yorum programlarında birtakım eleştirilere yer vermesi son derece doğaldır. Medya mensuplarının görüşlerini herhangi bir baskı altında kalmadan açık bir şekilde ifade etmesi, birtakım kişi veya kuruluşları eleştirmesi ve onların gerçekleştirdikleri eylemler hakkında kamuoyunu bilgilendirmesi basın özgürlüğü anlamında son derece önemlidir. Ancak, şüphesiz bu hak, sınırsız ve kontrolsüz bir eleştiriyi beraberinde getirmemeli, yasa ve ahlak kuralları içerisinde çizilen bazı sınırlar yardımıyla kamuoyunun doğru ve objektif bir şekilde bilgilendirilmesine katkı sağlamak amacıyla kullanılmalı ve ayrıca yayınlarda eleştiri hakkı kullanılırken tarafsızlık, gerçeklik ve doğruluk ilkelerinden ödün verilerek kamuoyunu yanlış yönlendirebilecek unsurlara yer verilmemelidir.
İnsan hak ve özgürlüklerinden olan ifade özgürlüğü hakkı, demokratik bir toplumun temel unsurlarını oluşturan çoğulculuk, hoşgörü ve açıklık ilkelerinin var olması bakımından vazgeçilmez bir karakter taşımakla beraber, gerek uluslararası sözleşmelerde ve gerekse ulusal hukuk belgelerinde bu hakkın kullanılmasının belirli sınırları bulunmaktadır.
Söz konusu yasal düzenlemelerin başında Anayasamızın 26. maddesinde düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetinin kullanılmasının serbest olduğu ancak başkalarının şöhret veya haklarının korunması amacıyla bu hürriyetin kanunla sınırlandırılabileceği düzenlenmiş bulunmaktadır.
Modern eğitim sisteminde bilim ve tekniğin gelişmesine katkıda bulunmak, yaratıcı düşünceye sahip, disiplinli, geniş ufuklu ve nitelikli gençlerin yetişmesini sağlamak, rasyonel düşünen, akılcı çözümler üreten nesiller yetiştirmek gibi önemli işlevlere sahip üniversiteler en üst seviyede eğitim veren, araştırma yapan ve bilgi üreten kurumlardır. Üniversiteler sayesinde öğrenciler farklı disiplinlerden ders alabilmekte, kendi hayatları ve toplum yaşamı için bakış açılarını genişletebilmekte, ayrıca gençlerin sosyal açıdan üniversite yerleşkelerinde kendilerine ait bir yaşam alanına sahip olmaları, aile evinden ayrılmaları ile yetişkin hayatına geçiş arasında önemli bir mekanizma görevi üstlenmektedir.
Yukarıda yer verilen açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde, ihlale konu yayında, program konuğu tarafından; Üniversitelerin kurulduğu ve üniversite öğrencilerinin konakladığı yerleşim yerleriyle ilgili "fuhuş evleri" şeklinde bir benzetme yaptığı ve Z kuşağı olarak tabir edilen genç kesimin tümünü genelleyerek onları hedonist bireyler (insanın eylemlerinde sürekli olarak hazza yönelmesinin en uygun davranış biçimi olduğunu ileri süren hedonizm görüşünü savunanlar), milli ve manevi aidiyetlerden yoksun kimseler olarak tanımladığı, üniversiteler de dahil olmak üzere birçok kurumda veya mekanda münferit bazı olayların yaşanması mümkün olduğu fakat genel bir ifade kullanarak bu eğitim kurumlarının sahip olduğu nitelikler ve değerlerin yanı sıra bünyesinde barındırdığı yüz binlerce öğrenci ve onların yaşadıkları muhitler hakkında bu tarz küçük düşürücü ve yıpratıcı söylemlerde bulunmanın ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilemeyeceği, yayına katılan bir başka konuk Hüsamettin Aslan'ın birçok kez bu tür bir genelleme yapmanın hakkaniyetten uzak bir yaklaşım olduğuna, durumu "fuhuş" olarak nitelendirmenin doğru olmadığına yönelik uyarılarına rağmen Prof. Dr. Ebubekir Sofuoğlu sözlerini savunmaya devam ettiği, Sakarya ve Konya gibi illerden örnekler verdiği ve olayların münferit olmadığını söyleyerek bütün üniversite çevrelerini ve Z kuşağı olarak tabir edilen gençlerin zan altında bırakıldığı, Sofuoğlu'nun sözlerinin akabinde konuk Hüsamettin Aslan'ın kesin ve net bir şekilde bu ifadelere karşı çıkmasına, program moderatörü Sabri Balaman'ın da aynı sertlikte olmasa da söz konusu söylemlerin biraz ağır kaçtığını ifade etmiş olmasına rağmen Sofuoğlu'nun benzer ifadeleri kullanmaya devam ettiği, söz konusu yayın sonrası gelen tepkiler üzerine ilgili medya hizmet sağlayıcı kuruluşun internet sitesi üzerinden yaşanan hadise ile ilgili "Kamuoyuna Açıklama" başlıklı yayınladığı açıklama metninde, Prof. Dr. Sofuoğlu tarafından kullanılan ifadelerin maksadını aştığı ve bu ifadelerin kabul edilmesinin mümkün olmadığı dile getirmekte olup; ayrıca yapılan açıklamada moderatörün de "Hocam yapmayın. Biraz ağır oldu." şeklindeki sözleriyle Sofuoğlu'nun açıklamalarına katılmadığını belli ettiği ifade edilmiş ise de; yapılan uyarı ve ikazların yeterli olmadığı, konuk Hüsamettin Aslan'ın defaatle genelleme yapılmasının doğru olmadığına dair uyarılarına rağmen Ebubekir Sofuoğlu'nun "fuhuş" kelimesini telaffuz etmeye devam ettiği gibi olayların münferit veya istisnai olaylar olmadığına yönelik söylemlerinden de geri durmadığı ve bu durumun toplumsal hassasiyetleri rencide edici nitelikte olduğu ve sorumlu yayıncılık anlayışıyla da bağdaşmadığı kanaatine varılmıştır.
Bu nedenlerle mezkur yayında, 6112 sayılı Kanun’un 8'inci maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendinin ihlal edildiği sabit görülmüştür.
Bu itibarla;
6112 sayılı Kanun’un 8'inci maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendinde yer alan; "... kişi ya da kuruluşları eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü, aşağılayıcı veya iftira niteliğinde ifadeler içeremez." ilkesinin ihlali nedeniyle,
6112 sayılı Kanun'un 32’nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “8’inci maddenin birinci fıkrasının diğer bentleri ile ikinci ve üçüncü fıkralarında ve bu Kanun’un diğer maddelerinde belirlenen ilke, yükümlülük veya yasaklara aykırı yayın yapan ve/veya bu Kanun hükümleri kapsamında Üst Kurul tarafından belirlenen yükümlülüklerini yerine getirmeyen medya hizmet sağlayıcıya ihlalin ağırlığı, yayının ortamı ve alanı göz önünde bulundurularak, ihlalin tespit edildiği aydan bir önceki aydaki brüt ticari iletişim gelirinin yüzde birinden yüzde üçüne kadar idari para cezası verilir. İdarî para cezası miktarı, radyo kuruluşları için bin Türk Lirasından, televizyon kuruluşları ve isteğe bağlı medya hizmet sağlayıcıları için onbin Türk Lirasından az olamaz.” hükmü uyarınca idari para cezası uygulanması gerektiği,
a) İhlalin ağırlığı, yayının ortamı ve alanı göz önünde bulundurularak, kuruluşa %1 oranında idari para cezası uygulanmasına,
Ancak, ihlalin tespit edildiği tarihi itibariyle kuruluşun Kasım 2020 ayına ait ticari iletişim gelir beyanının 1.113.844,45 değerlendirilerek, televizyon kuruluşları için idari para cezasının 10.000 (onbin) Türk Lirasından az olamayacağından, 2020 yılı için belirlenen yeniden değerleme oranına göre 25.881 (yirmibeşbinsekizyüzseksenbir) Türk Lirası İDARİ PARA CEZASI UYGULANMASINA,
b) 6112 sayılı Kanun'un 32’inci maddesinin beşinci fıkrasında yer alan “(…) 8’inci maddenin birinci fıkrasının (a), (b) ve (d) bentleri dışındaki bentlerini, aynı maddenin ikinci fıkrasını ve bu Kanunun yayın hizmetlerinde ticari iletişimi düzenleyen hükümlerinden herhangi birini yaptırım kararının tebliğinden itibaren bir yıl içinde yirmiden fazla ihlal eden medya hizmet sağlayıcı kuruluşun yayını beş güne kadar durdurulur. Bir yıl içinde aynı ihlalin tekrarı halinde, medya hizmet sağlayıcı kuruluşun yayınının beş günden on güne kadar durdurulmasına; ihlalin ikinci tekrarı halinde ise yayın lisansının iptaline karar verilir.” hükmü uyarınca işlem tesis edileceği hususunun yapılacak tebligatta bildirilmesine,
Üst Kurul Üyesi Okan KONURALP ve İlhan TAŞCI’nın karşı oyları ve oy çokluğu ile karar verildi.