İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığının 05.02.2021 tarih ve 250 sayılı yazısına konu KANAL D logosuyla yayın yapan medya hizmet sağlayıcı kuruluşta 23.01.2021 tarihinde saat 16:10’da yayınlanan “Hekimoğlu” isimli dizi film yayınına ilişkin uzman raporu ile video görüntülerinin incelenmesi ve değerlendirilmesiyle yapılan görüşmeler sonucunda;
KANAL D logosuyla yayın yapan medya hizmet sağlayıcı kuruluşta, 23.01.2021 tarihinde saat 16:10’da yayınlanan Doktor Ateş Hekimoğlu ve ekibinin hastalarını tedavi etme süreçlerinin konu edildiği “Hekimoğlu” adlı dizi filmde, dizi film karakterleri arasında geçen diyaloglarda; “Yangın gecesi ne oldu? Kolay bir soru değil senin için biliyorum. Duygusal olarak zorlanacaksın. Ama aşman lazım bunu, başla.- Karımın uyku bozukluğu sorunu vardı. O gece de her gece olduğu gibi böyle saat 11 civarında uyku hapı alıp yattı. Cenk de annesi olmayınca sıkıldı tabii. Şöminenin başında mısır patlatmak için benden izin istedi. Ben de izin verdim. Eğlensin dedim çocuk. Mısır patlatırken bir parça közü yere düşürmüş. Kenardaki gazeteler alev aldı. Ben daha ne olduğunu anlayamadan yangın büyümüştü bile. Ee yani hemen oğluma koştum. Küçücük çocuğumun zarar görmesine izin verecek değilim ya. Alıp dışarı çıkardım. Korkmuştu. Korkma dedim, merak etme, sana söz şimdi hemen gireceğim, anneni de yanına getireceğim hemen. Onu orada bıraktım. Karımı kurtarmak için tekrar içeri girdim ama işte…- Ben galiba şimdi anlıyorum. Siz karınızın ölümünden oğlunuzu sorumlu tutuyorsunuz- Sen ne saçmalıyorsun be? Olup bitenler bir kazaydı. Cenk o zamanlar daha 12 yaşındaydı. Bir kaza yüzünden küçücük bir çocuğu sorumlu tutacak kadar salak mıyım ben?- Peki sorabilir miyim ne yapıyoruz biz şimdi burada, niye oğlunuzun yanında değilsiniz, niye kaçtınız hastaneden?- Çünkü fark etmez, anlamıyor musun, fark etmez. Ailemi koruyamadım ben, yangını durduramadım, karımı çıkaramadım, oğluma verdiğim sözü tutamadım. Ne işe yararım ben he, ne? Beni uyandırdığın için sağ ol doktor. Beni muhteşem hayatıma geri döndürdün işte.- O köz nasıl sıçradı şömineden, nasıl düşmüş yere?- Mısır patlatmak için kullandığı tava, Cenk'e ağır gelmişti. Söylemişti, ben de aldırmamıştım. Keşke dinleseymişim. - Peki bu vur kaç, kayınpeder? Köpek gezdirirken o gece mi oldu o da?- Gece…- Baldız, maç, trafik kazası, gece maçı mıydı?- Geceydi evet.- Ragged Red Fiber, paçavraya dönmüş kas lifleri, nadir görülen kalıtsal bir hastalıktır. Gece körlüğü, kas güçsüzlüğü, bir şeyleri düşürme. Bu kişilerin koordinasyonu bozuktur, kaza yapmaya meyillidirler. Mitokondriyal DNA'dan anneden çocuğa geçer. Yani eşinin sülalesi sarhoş sürüsü değildi, hastaydı onlar.- Ama bu hastalık karaciğeri etkilemez ki.- Çocuk alkolik doktor, ne yapsın? Babasını sebzeye çevirdiğini, annesini öldürdüğünü düşünen bir çocuk, ne yapsın?- Buyurun hocam.- Dolapdere, çocuğun Mitokondriyal DNA'sına bakın, paçavraya dönmüş kas lifleri hastalığı.- Yapamayız.- Dolapdere beni dinle. Neden testi yapana kadar negatif olduğunu varsaymıyoruz.- Çocukta ileri seviyede kardiyomiyopati var. Ona yeni bir kalp vermemiz gerek ama alkolik olduğu için organ nakli için şansı yok. Yani vakayı çözdünüz ama çocuk ölecek.- Evet, balıklarımız da hazır. Turnalar, derya kuzusu bunlar.- Oğluma kalbimi vereceğim. Bu adı tuhaf hastalık ne paçavra ise işte bilmiyorum, annesinden geçmiş Cenk'e. Benim kalbim sağlam demek ki.- Evet kalbinizde bir şey yok ama kalbinize de kalan hayatınızda sizin ihtiyacınız var.- Yani tartışılır. Pek işine yarayacak mı, orasını bilemem ama bitkisel hayat.- Doktor sen bugün Evren Beyi uyandırdığına göre günün birinde belki başka biri hastalığına çözüm bulabilir. Tıp dünyasında beklenmedik gelişmeler olduğunu biliyoruz hepimiz. Ayrıca da paçavraya dönmüş kas lifleri hastalığının da kesin bir tedavisi yok. Şimdilik geçici tedaviler var. Yani siz oğlunuza kalbinizi verseniz de oğlunuzda tam anlamıyla bir iyileşme olmayacaktır.- O benim oğlum.- Hayır Ateş, yani farklı bir cevap vereceğimi mi düşündün?- İyi de daha önce başka bir hastanın ölümü yaklaşırken ona organ nakli ayarlamıştık. Hatırlamıyor musun?- Ama bu adam ölüme yakın değil Ateş. Sence bu bir sorun değil mi? Beni öldür kalbimi al diyor. Aklını mı kaçırdın? Öyle bir şey nasıl teklif edersin?- Peki başka bir şey düşünürüm.- Kusura bakma.- Doktor bizi Evren Bey ile yalnız bırakabilir misin?- Hayır.- Benim için yeterince yalan söyledin polislere. Belki de dostluğunu kaybedinceye kadar sınırları zorlamak, seni sınamak istemiyorumdur, olabilir mi? Hadi.- Sorun değil, acı eşiğim yüksektir, dayanırım. Şimdi buradan arabaya atlasak, tam gaz hastaneye doğru yola çıksak yine de oğluma yetişemem değil mi?- Hayır, sana verdiğim iğnenin etkisi geçmiş olur biz gidene kadar.- Oğluma deki; insan, oğluna son olarak ne diyeceğini bilmez mi hiç? Soru sorma hakkı bendeydi değil mi?- Demin sordun sen. İyi hadi tamam, bu da benden olsun sor bakalım. Ne bilmek istiyorsun?- Baban sana son bir şey söyleyebilecek olsa ondan ne duymak isterdin?- Ne yapacaksın, boş ver sana bir faydası dokunmaz.- Söyle canım, belli mi olur?- Sen haklıydın, doğru olanı yaptın demesini isterdim.- Doğru, hiçbir faydası olmadı.- Şu taraflara doğru açılırız değil mi?- Aynen ileriye doğru ya, daha iyi olur.- Merhaba, çok güzel bir yermiş değil mi burası? Şehirden uzak, dingin, sakin. Merhaba ben Doktor Orhan Yavuz, Doktor Orhan Yavuz.- Ayla ben de.- Memnun oldum. Çok güzelmiş göl kenarı değil mi?- Hı hı… Yalnız biz özel bir şey konuşuyorduk da burada.- Anlıyorum evet, ben de zaten arkadaşımla beraber geldim. Arkadaşımın adı Ateş Hekimoğlu, Ateş Hekimoğlu. Biz de sandala bineceğiz. Ateş Hekimoğlu!- Kardeş hadi daha fazla uzatma da yavaştan yaylan sen.- Tabii, çok haklısınız, teşekkür ederim.- Tipe bak ya! İşte ben bunun gibiler yüzünden erkeklerden soğudum.- Tevfik Usta bu iyiliğini unutmayacağım.- Ne demek doktor bey.- Görgü tanıkları için. Göl kenarındaki herkes bastonlu adamı gördü, adının Doktor Ateş Hekimoğlu olduğunu duydu.- Ne yapacağım ben seninle doktor? Bir kerecik olsun ben seni düşüneyim dedim, onda da altında kalmadın.- İpek üç defa aramış.- İpek, Evren Bey kendini astı. Ameliyathaneyi hazırlayın, organ nakli için. Oğluna kalbini verecek.- Tamam. Cesedin yanında aspirin bulunmuş. İyi ki başı ağrıyormuş, yoksa kalbi nakledilemeyecek kadar zarar görürdü.” şeklinde ifadelere yer verildiği görülmüştür.
Bilindiği üzere, Çocukların ve gençlerin dış dünyayı tanıması ve anlamlandırmasında televizyonun hala çok güçlü bir etkisi vardır. Çocuğu en yoğun etkileyen kitle iletişim aracı ise yine televizyondur. Televizyondaki bazı programlar çocuğun zihinsel ve duygusal gelişimine olumlu etkilerde bulunurken bazıları ise son derece olumsuz etkilere yol açabilmektedir. Örneğin çocuklar iletişim araçlarında sunulan şiddeti kolaylıkla taklit edebilirler. Saldırganlık ve şiddetin sembolik olduğunun bilincinde olmayan çocuklar bu davranışları kendilerine örnek alabilir ve taklit edebilirler. Ayrıca, çocuklar televizyonda gördüklerini mutlak gerçek olarak algılayabilirler. Gözleri önünde olanı biteni bir oyun ya da temsil olduğunu bilmez, gerçek sanabilirler.
Türk hukukunda yer alan düzenlemelerde; çocuk ve gençlerin korunmasına yönelik söz konusu yayın ilkesinin dayanağı olan 1982 Anayasası'nın "Ailenin Korunması ve Çocuk Hakları" başlıklı 41/2. maddesinde "Devlet, ailenin huzur ve refahı ile özellikle ananın ve çocukların korunması ve aile planlamasının öğretimi ile uygulanmasını sağlamak için gerekli tedbirleri alır, teşkilatı kurar." hükmü yer almaktadır.
Diğer taraftan 1989 yılında Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilen ve Türkiye'nin de taraf olduğu Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi'nin 1. maddesi, 18 yaşına kadar her insanın çocuk olarak kabul edilmesi gerektiğini hüküm altına almakta, üçüncü maddesi ile de çocukları ilgilendiren tüm faaliyetlerde toplumun tüm kurumlarının çocuğun öncelikli yüksek yararını dikkate alacağını hüküm altına almakta 17. maddesinde ise "Taraf devletler kitle iletişim araçlarının önemini kabul ederek çocuğun; özellikle toplumsal, ruhsal ve ahlaki esenliği ile bedensel ve zihinsel sağlığını geliştirmeye yönelik çeşitli ulusal ve uluslararası kaynaklardan bilgi ve belge edinmesinin sağlar" hükmünü getirerek, çocukların bilgi edinme ve haberleşme hak ve özgürlüklerinin medya aracılığıyla gerçekleşebileceğini vurgulamakta ve sözleşmeyi imzalayan taraf devletlerdeki medyaya ve medya yöneticilerine çocuk haklarının özenli bir biçimde korunabilmesi için özel bir sorumluluk yüklemektedir.
Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Komitesi Nisan 1997'de UNESCO Merkezinde bir araya gelerek çocuk ve medya başlığı altında on iki tavsiyeden oluşan birinci aşama eylem planını kabul etmiş olup bu tavsiyelerinden birisi de çocukların zararlı etkilere karşı korunması için medya kuruluşlarıyla yapılan çalışmalara ilişkindir. Önemle belirtmemiz gerekir ki medyanın sorumluğunun yalnızca sözleşme ile sınırlı olmadığı, bütün yayınlarında çocuğun öncelikli yüksek yararı temelinde çocuğa karşı sorumlu olduğu dikkatten uzak tutulmamalıdır.
Yukarıda yer verilen açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde, ihlale konu dizi filmde, bitkisel hayatta olan ve geçici bir süre ile etkili olacak tedaviyle normal hayata döndürülen hasta, oğlunu kurtarmak için kalbini ona vermek istediği, ancak ölmeden kalbini bağışlayamayacak olması nedeniyle, intihar ederek bunu yapabileceğinin Doktor tarafından ima edildiği görülmüştür. Dizi filmler konusu itibariyle her ne kadar kurgusal yapımlar olsa da; yayınların toplum üzerindeki etkisi dikkate alındığında bu tarz yapımların özendirici/kanıksatıcı bir etkisi olacağı aşikârdır. Bu doğrultuda, intihara yönlendirme ve intihar eylemini içeren sahnelerde, Türk aile yapısının önemli özelliklerinden olan fertlerin karşılıklı fedakârlık anlayışını suistimal edilerek bu eylemin olumlandığı, dizi karakterinin, hastasına intihar ederek organını bağışlamasını bir yöntem olarak sunmasının intihara teşvik anlamına geleceği kanaatiyle, mezkur dizinin çocuklar ve gençlerin izleyebileceği bir saat diliminde yayınlanmasının fiziksel, zihinsel veya ahlaki gelişimlerine zarar verebilecek türde olduğu kanaatine varılmıştır.
Bu nedenle mezkur yayında, 6112 sayılı Kanun'un 8'inci maddesinin ikinci fıkrasının ihlal edildiği sabit görülmüştür.
Bu itibarla;
6112 sayılı Kanun’un 8'inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan; "Radyo ve televizyon yayın hizmetlerinde, çocuk ve gençlerin fiziksel, zihinsel veya ahlakî gelişimine zarar verebilecek türde içerik taşıyan programlar bunların izleyebileceği zaman dilimlerinde ve koruyucu sembol kullanılsa dahi yayınlanamaz." ilkesinin ihlali nedeniyle,
6112 sayılı Kanun'un 32’nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “8’inci maddenin birinci fıkrasının diğer bentleri ile ikinci ve üçüncü fıkralarında ve bu Kanunun diğer maddelerinde belirlenen ilke, yükümlülük veya yasaklara aykırı yayın yapan ve/veya bu Kanun hükümleri kapsamında Üst Kurul tarafından belirlenen yükümlülüklerini yerine getirmeyen medya hizmet sağlayıcıya ihlalin ağırlığı, yayının ortamı ve alanı göz önünde bulundurularak, ihlalin tespit edildiği aydan bir önceki aydaki brüt ticari iletişim gelirinin yüzde birinden yüzde üçüne kadar idari para cezası verilir. …” hükmü uyarınca idari para cezası uygulanması gerektiği,
a) İhlalin ağırlığı, yayının ortamı ve alanı göz önünde bulundurularak, ihlalin tespit edildiği tarihi itibariyle kuruluşun Aralık 2020 ayına ait ticari iletişim gelir beyanının 59.799.642,96 Türk Lirası olduğu değerlendirilerek, yüzde iki oranı (%2) 1.195.993,00 TL İDARİ PARA CEZASI UYGULANMASINA,
b) 6112 sayılı Kanun'un 32’nci maddesinin beşinci fıkrasında yer alan “8’inci maddenin birinci fıkrasının (a), (b) ve (d) bentleri dışındaki bentlerini, aynı maddenin ikinci fıkrasını ve bu Kanunun yayın hizmetlerinde ticari iletişimi düzenleyen hükümlerinden herhangi birini yaptırım kararının tebliğinden itibaren bir yıl içinde yirmiden fazla ihlal eden medya hizmet sağlayıcı kuruluşun yayını beş güne kadar durdurulur. Bir yıl içinde aynı ihlalin tekrarı halinde, medya hizmet sağlayıcı kuruluşun yayınının beş günden on güne kadar durdurulmasına; ihlalin ikinci tekrarı halinde ise yayın lisansının iptaline karar verilir.” hükmü uyarınca işlem tesis edileceği hususunun yapılacak tebligatta bildirilmesine,
Üst Kurul Üyesi Okan KONURALP’in karşı oyu ve oy çokluğu ile karar verildi.