İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığının 05.07.2021 tarih ve 921 sayılı yazısına konu FOX logosuyla yayın yapan medya hizmet sağlayıcı kuruluşta 09.06.2021 tarihinde saat 19:00’da yayınlanan "FOX Ana Haber" adlı haber bülteni yayınına ilişkin uzman raporu ile video görüntülerinin incelenmesi ve değerlendirilmesiyle yapılan görüşmeler sonucunda;
FOX logosuyla yayın yapan medya hizmet sağlayıcı kuruluş tarafından 09.06.2021 tarihinde saat 19:00’da yayınlanan sunuculuğunu Selçuk Tepeli'nin yaptığı "Fox Ana Haber" adlı haber bülteninde, saat 19:20:06’da "Vurgunda İsmi Geçenler Yine Kamuda", "Ptt'yi Zarara Uğrattığı İddia Edilen Bürokratlara Yeni Görevlendirmeler" başlığı ile verilen haber sonrasında, sunucu tarafından; “Şimdi öyle bir tablo var ki başından beri konuştuğumuz bütün bu haberlerin içinde birtakım isimler var, iddialar var, görüldüğü gibi böyle zararlar var Sayıştay raporlarına yansıyan. Sonra ödüllendiriliyorlar. Makam araçları, birden fazla maaşlar, şunlar bunlar. Ve herkes o kadar rahat ki bir yandan da farkında mısınız? Hiçbir endişeleri yok. Endişe yetersiz. Çünkü denetim yetersiz. Ne deniyor bu insanlara, bu rahatlık için ne duymuş olabilirler? Yanlış işler yaptığınızda affedeceğiz çünkü yanlış işler yapmanıza biz müsaade edeceğiz mi diyorlar ne diyorlar yani? Türkiye'de 50 milyondan fazla aktif çalışabilecek nüfus var. Bunun ancak yarısından azına iş bulabiliyor Türkiye. Oysa çok daha fazlasını yapmalı yapabilir de. Bu kadar mal ithal ediyorsak onları burada üretebiliriz de dolar o yüzden bu kadar yükseliyor. Demek ki üretebiliriz. Bu 20, 25 milyon çalışan insanımızın da 11, 12 milyonu yani onun da yarısı, çalışanın da neredeyse yarısı asgari ücretle çalışıyor. O civarda ona yakın çalışıyor. Bu dünyada bizim boy ölçüşmemiz gereken ülkelerin hepsinden fazla. Avrupa ülkeleri ile kıyasladığınızda mesela söyleyeyim size, Almanya'da bu yüzde 5, bizde yüzde 50, Fransa'da yüzde 13. Bununla geçinmeye çalışıyor insanlar. Peki bu çalışanların ne kadarı torpille işe girdi. Gerçekten bir şey yapıyor mu yapmıyor mu belli değil veya diğerlerinin yani bunların da siyasetten geçinenleri var. Gerçekten iş yapanla yapmayan da ayrılıyor. Mesela kıymetli kardeşim Hüseyin bir fotoğrafı versin. Dün bu fotoğraftan bahsettik biliyorsunuz. Müsilajla bu deniz salyasıyla mücadeleyle ilgili bir fotoğraf, bir görüntüden videodan alınmış bir kare bu. Dün bununla ilgili tören yapıldı. O kadar insan bir tek işçi çalışıyordu işte. Yani böyle gerçekten çalışan kaç kişi var bu arada? Ve bu ülkede 3 gençten 1'i işsiz, 3 gençten bir diğer 1'i iş yapsa da yaptığı işten mutsuz, donanımına uymuyor, daha verimli olabilir olamıyor. Belki de o 3 gençten en mutlu gibi görünen 1'i de torpille bir işe girdi o oldu bu oldu. Biz böyle bir yere varamayız. Bütün bunlar bize gösteriyor ki yapılan işler, siyasette yapılan işler yetersiz.”,
Saat 19:25:32’de "Borçlara Yapılandırma Yürürlükte", "Devlete Olan Borçlarda Faizin Çoğu Siliniyor, 18 Taksit İmkanı Tanınıyor" başlığı ile verilen haber sonrasında, sunucu tarafından; “Şimdi öyle bir durum var ki, bakın atamalar yetersiz. Dünyanın mesajı var. Efendim, EYT'liler ile ilgili çare yok, çare düşünen yok, çare yetersiz. Emeklilerin, efendim, pek çok alacağı var. Bunlarla ilgili düşünen yok. Bu yetersiz. Demokrasi, özgürlükler yetersiz. Hasılı yönetim, bizi yönetenler yetersiz diyor izleyenler. Doğaya bakıyoruz, doğayı korumuyoruz orada da yetersiz her şey. Sonra izleyicilerimizden muhalefette yetersiz diyenler var. Elbette bütün bunların neticesinde ülkede, bu ülkenin olması gereken noktada olmadığını görüyoruz. Öyle de bir acayip durum var ki sanki bu ülke bizim değil gibi yani ona öyle kötü davranıyorlar yani seçim kazananlar, onların kazanmasından kazananlar, denizinden, ormanından, hayvanından ne kelime insanından yani sanki intikam alır gibi davranıyor. Bu ülke bizim ya. Bu deniz bizim bakın şimdi ne hale geldi ve çare düşünen bilen de yok. Öyle birtakım laflar üretiliyor işte Kanal İstanbul falan deniyor ona geleceğiz.”,
Saat 19:49:12 "Kanal İstanbul'da Tarih 26 Haziran", "Erdoğan: İnşaata Başlıyoruz, Eserlerimize Engel Olamayacaklar" başlığı ile verilen haber sonrasında, sunucu tarafından; “Şimdi niye bu ısrar. Hatırlıyorsunuz lebaleb kongreler o kadar tepki çekmesine rağmen ısrar edildi yapıldı değil mi bütün bu salgın zamanında. Lebaleb adeta eleştirinin markasına dönüştü. Ama yapıldı. Niye? Çünkü teşkilatı bir arada tutmak için bunları yapmak zorunda hissettiler herhalde. Şimdi bu konuda yani Kanal İstanbul konusu da bu siyasetin etrafında toplanmış olan sermayeye bir ümit vermek için muhtemelen. Geleceğe dair. Eğer ümitsizliğe kapılmışlarsa. Eğer bir yerlere gitmeye kalkışıyorlarsa yani uzaklaşmaya bunun için olabilir. Yani biz bu inat sonunda ne göreceğiz. Aslına bakarsanız aynı yapıcıları yani o kanal inşaatının başında aynı yapıcıları, aynı satıcıları, aynı müşterileri göreceğiz. Adeta iktidarın bencil, bencilce siyasetinin bir geçit töreni gibi olacak.”, Saat 19:53:13’te ise; “Şimdi bir kanalla çözüleceği iddia edilen ve hiçbir bilimsel dayanağı da olmayan deniz salyası konusu. Yeni argüman bu. Bugüne kadar söylenenler işe yaramadı şimdi bu söyleniyor falan. O kadar gündelik, o kadar durumu kurtarmaya çaba gösterenlerin sözleri ki bunlar. Yetersiz. Kimseyi ikna edecek gibi değil. Zaten hiçbirimiz, biz bu Kanal İstanbul falan biz, bizimle kimse bunu paylaşmaz. Hiçbir şeyinden faydalanamayız. Öyle bir yerde bir çok yeni konut, bu kadar boş konut varken ve yeni yük Marmara'ya. Ve bütün bu gördüğümüz müsilaj, deniz salyası olarak gördüğümüz felakete katkıda bulunabilecek yeni yeni yapılar. Arıtılmayan yeni sanayi tesisleri şunlar bunlar.” şeklinde ifadelere yer verildiği görülmüştür.
Bilindiği üzere, Demokrasinin en temel önceliklerinden biri halkın haber alma özgürlüğü olduğundan demokratik rejimlerde medya, kamuoyu oluşumunda hayati öneme sahip bir aktördür. Öyle ki; medyanın yasama, yürütme ve yargıdan sonra gelen dördüncü güç olduğu çoğu otorite tarafından kabul edilmektedir.
Bu açıdan bakıldığında medyanın gücü ne kadar fazlaysa medya mensuplarının sorumluluğunun da o ölçüde arttığını söylemek mümkündür. Muhakkak ki medya mensuplarının halka karşı sorumlulukları bulunan siyasi kişi veya kuruluşları eleştirme ve onların gerçekleştirdikleri eylemler hakkında kamuoyunu bilgilendirme hakkı bulunmaktadır. Ancak bu hak kullanılırken tarafsızlık, gerçeklik ve doğruluk ilkelerinden ödün verilerek kamuoyunu yanlış yönlendirebilecek yayınlardan sakınılması; kişi, kurum ve kuruluşların haklarının da gözetilmesi gerekmektedir.
Medya hizmet sağlayıcılar, yayın hizmetlerini kamusal sorumluluk anlayışıyla kanunlarda yer alan ilkelere ve basın meslek ilkelerine uygun olarak sunmalıdır. Bu ilkelere göre tarafsızlık, gerçeklik ve doğruluk ilkelerinden ödün vererek kamuoyunu yanlış yönlendirebilecek yayınlardan sakınılmalı, soruşturulması basın meslek ilkeleri çerçevesinde mümkün olan haberler, soruşturulmaksızın veya doğruluğundan emin olunmaksızın yayınlanmamalıdır.
Yukarıda yer verilen açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde, ihlale konu yayında, "Vurgunda İsmi Geçenler Yine Kamuda", "Ptt'yi Zarara Uğrattığı İddia Edilen Bürokratlara Yeni Görevlendirmeler" başlığı ile verilen haber ile ilgili olarak "Yanlış işler yaptığınızda affedeceğiz çünkü yanlış işler yapmanıza biz müsaade edeceğiz mi diyorlar ne diyorlar yani?", "Peki bu çalışanların ne kadarı torpille işe girdi. Gerçekten bir şey yapıyor mu yapmıyor mu belli değil", "Belki de o 3 gençten en mutlu gibi görünen 1'i de torpille bir işe girdi o oldu bu oldu." , "Borçlara Yapılandırma Yürürlükte", "Devlete Olan Borçlarda Faizin Çoğu Siliniyor, 18 Taksit İmkanı Tanınıyor" başlığı ile verilen haber sonrasında "Öyle de bir acayip durum var ki sanki bu ülke bizim değil gibi yani ona öyle kötü davranıyorlar yani seçim kazananlar, onların kazanmasından kazananlar, denizinden, ormanından, hayvanından ne kelime insanından yani sanki intikam alır gibi davranıyor." ve "Kanal İstanbul'da Tarih 26 Haziran", "Erdoğan: İnşaata Başlıyoruz, Eserlerimize Engel Olamayacaklar" başlığı ile verilen haber sonrasında "Adeta iktidarın bencil, bencilce siyasetinin bir geçit töreni gibi olacak.", "Şimdi bir kanalla çözüleceği iddia edilen ve hiçbir bilimsel dayanağı da olmayan deniz salyası konusu.", "O kadar gündelik, o kadar durumu kurtarmaya çaba gösterenlerin sözleri ki bunlar. Yetersiz. Kimseyi ikna edecek gibi değil. Zaten hiçbirimiz, biz bu Kanal İstanbul falan biz, bizimle kimse bunu paylaşmaz. Hiçbir şeyinden faydalanamayız." şeklinde sarf edilen ifadelerin tarafsızlık, gerçeklik ve doğruluk ilkelerini esas alması ve soruşturulması basın meslek ilkeleri çerçevesinde mümkün olan haberleri, soruşturulmaksızın veya doğruluğundan emin olunmaksızın yayınlamaması toplumda özgürce kanaat oluşumunun sağlanması ilkeleriyle bağdaşmadığı kanaatine varılmıştır.
Bu nedenlerle mezkur yayında, 6112 sayılı Kanun’un 8’inci maddesinin birinci fıkrasının (ı) bendinin ihlal edildiği kanaatine varılmıştır.
Bu itibarla;
6112 sayılı Kanun’un 8'inci maddesinin birinci fıkrasının (ı) bendinde yer alan, "Tarafsızlık, gerçeklik ve doğruluk ilkelerini esas almak ve toplumda özgürce kanaat oluşumuna engel olmamak zorundadır; soruşturulması basın meslek ilkeleri çerçevesinde mümkün olan haberler, soruşturulmaksızın veya doğruluğundan emin olunmaksızın yayınlanamaz; ..." ilkesinin ihlali nedeniyle,
6112 sayılı Kanun'un 32’nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan; “8 inci maddenin birinci fıkrasının diğer bentleri ile ikinci ve üçüncü fıkralarında ve bu Kanunun diğer maddelerinde belirlenen ilke, yükümlülük veya yasaklara aykırı yayın yapan ve/veya bu Kanun hükümleri kapsamında Üst Kurul tarafından belirlenen yükümlülüklerini yerine getirmeyen medya hizmet sağlayıcıya ihlalin ağırlığı, yayının ortamı ve alanı göz önünde bulundurularak, ihlalin tespit edildiği aydan bir önceki aydaki brüt ticari iletişim gelirinin yüzde birinden yüzde üçüne kadar idari para cezası verilir. İdarî para cezası miktarı, radyo kuruluşları için bin Türk Lirasından, televizyon kuruluşları ve isteğe bağlı medya hizmet sağlayıcıları için onbin Türk Lirasından az olamaz.” hükmü uyarınca idari para cezası uygulanması gerektiği,
a) İhlalin ağırlığı, yayının ortamı ve alanı göz önünde bulundurularak, ihlalin tespit edildiği tarihi itibariyle kuruluşun Mayıs 2021 ayına ait ticari iletişim gelir beyanının 74.665.757,46 Türk Lirası olduğu değerlendirilerek, yüzde iki oranı (%2) 1.493.315,00 TL İDARİ PARA CEZASI UYGULANMASINA,
b) 6112 sayılı Kanun'un 32’nci maddesinin beşinci fıkrasında yer alan “8’inci maddenin birinci fıkrasının (a), (b) ve (d) bentleri dışındaki bentlerini, aynı maddenin ikinci fıkrasını ve bu Kanunun yayın hizmetlerinde ticari iletişimi düzenleyen hükümlerinden herhangi birini yaptırım kararının tebliğinden itibaren bir yıl içinde yirmiden fazla ihlal eden medya hizmet sağlayıcı kuruluşun yayını beş güne kadar durdurulur. Bir yıl içinde aynı ihlalin tekrarı halinde, medya hizmet sağlayıcı kuruluşun yayınının beş günden on güne kadar durdurulmasına; ihlalin ikinci tekrarı halinde ise yayın lisansının iptaline karar verilir. …” hükmü uyarınca işlem tesis edileceği hususunun yapılacak tebligatta bildirilmesine,
Üst Kurul Üyesi Okan KONURALP ve İlhan TAŞCI’nın karşı oyları ve oy çokluğu ile karar verildi.