İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığının 03.02.2022 tarih ve 143 sayılı yazısına konu BEYAZ TV logosuyla yayın yapan medya hizmet sağlayıcı kuruluşta 25.01.2022 tarihinde saat 11:00’da yayınlanan "Hayatta Her Şey Var" adlı program yayınına ilişkin uzman raporu ile video görüntülerinin incelenmesi ve değerlendirilmesiyle yapılan görüşmeler sonucunda;
Bahse konu yayına ilişkin uzman raporunda ayrıntıları belirtildiği üzere; BEYAZ TV logosuyla yayın yapan medya hizmet sağlayıcı kuruluşun, 25.01.2022 tarihinde saat 11:00’da yayınlanan, Aile danışmanı ve psikolog Fatma TAŞ'ın konuk olarak katıldığı, sunuculuğunu Nur VİRAL'in yaptığı "Nur Viral'le Hayatta Her Şey Var" adlı programda, program sunucusu ile program konukları arasında geçen diyaloglarda; “(...) Bir dakika, şimdi siz nişanlısınız, nişanlınız haricinde başka erkekleri aramak istiyorsunuz?- Evet.- Değil mi, doğru anlıyorum. Peki bu aramak istediğiniz erkekler tanıdığınız erkekler mi yoksa sosyal medyadan hiç tanımadığınız, bilmediğiniz erkekleri mi aramak istiyorsunuz?- Yok hayır, tanımadığım erkekler....- Ben dedim ki aşkım diye söylüyorum ben ona ismini hiç söylemedim. Canım dedim böyle böyle bir durumumuz var dedim. Ben, sen varsın da başka erkeklerle de konuşuyorum dedim. Dedi ki :"Neden yaptın?" dedi. Hani ben de onun açıklamasını yaptım, dedim ki "Keşke burada olsan, yanımda olsan. arkadaşlarımı görüyorum hevesleniyorum." dedim. Herkes benim arkadaşlarım evlendi ya da göremiyorum ama yani tanıyorum biliyorum.....-Üzülüyor "Neden böyle yapıyorsun ben gelemiyorum keşke İstanbul'da olsam da gelebilsem ama gelemiyorum biliyorsun." dedi. Özlem de var, biraz şöyle bir şey daha var hani açık konuşacağım gerekirse, nasıl söyleyeceğim bilmiyorum ama biraz da belden aşağı yani istiyorum diye hani olsa da yapsa, cinsellik mi denir ne denir ilişki mi denir ne denir.- Nişanlınız mı diyor, nişanlınız mı isti...- Yok ben ben nişanlıma diyorum.- ...Anlamadım siz nişanlınıza telefonda mı cinsellik teklif ediyorsunuz?- Evet evet. Yani böyle hani gelse de yapsak. Ona da üzülüyor yapamadığı için yani evlenmeden olmaz bilmem ne şeyler diyor ama. Yani bunun çözümü ne, bir çözümü varsa bir şey söyleyin de uygulayalım. O da üzülüyor, niye benim nişanlım böyle evlenirken ya evlendiğim zaman yaparsa?...- Peki çok özür dileyerek söylüyorum, hayatınızı çok büyük tehlikeye atıyorsunuz. Onlara da böyle cinsellik üzerinden çeşitli tekliflerde bulunuyor musunuz yeni tanıdıklarınıza?- Nişanlıma mı, başka erkeklere mi?- Yok başka tanıştığınız erkeklere?-Evet, evet....”, şeklinde ifadelere yer verildiği görülmüştür.
Bilindiği üzere, Toplumsal değerler, belli bir toplumda meydana gelen ve genel kabul gören düşünce ve normları yansıtan ölçütlerdir. Aile, din, hukuk, eğitim, ekonomi gibi kurumlar toplumsal değerlerin etkisi altında şekillenir. Toplumsal değerler, toplumsal yapı ve düzenin devamlılığı için çok önem arz eder. İnsan yaradılışı gereği sosyal bir varlıktır ve insan için toplumsal hayat ne kadar önemli ve gerekliyse bir toplum için de o toplumun çekirdeğini oluşturan aile o kadar önemlidir. Aile toplumlarda kültürün, insani değerlerin ve tarihi sürekliliğin koruyucusu ve aktarıcısıdır. Türk toplumu geçmişten bu yana aile değerlerine verdiği önem sayesinde gelişimini sürdürmüş ve kültürel kimliğini korumayı başarmıştır. Aile; çocuk, genç, yetişkin, yaşlı, erkek veya kadın herkes için en doğal ve temel sığınaktır. Fertler, toplumsal hayata ilk olarak ailede hazırlanırlar, dinini, inancını, ahlak, edep, saygı, sevgiyi önce ailede öğrenirler. Aile kurumunun toplumun en doğal ve temel birimi olup toplum ve devlet tarafından korunma hakkına sahip olduğu hususu, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin 16. maddesi başta olmak üzere, evrensel düzeyde kabul gören birçok insan hakları metninde yer almaktadır. Anayasamızın 41. maddesine göre de "Aile, Türk toplumunun temelidir." Sadece mevzuat bağlamında değil değerler hiyerarşimizde de ailenin korunması ve aile bağlarına ihtimam gösterilmesi en üst sıralarda yer almaktadır. Toplumun önemli bir parçası olarak aile, üstlendiği rol gereği ve yerine getirdiği işlevleriyle geçmişten günümüze hemen her toplumun karakteristiğini yansıtmaktadır. Milletin ayırıcı vasıflarını, değer yargılarını, inanç ve düşünce kalıplarını bünyesinde barındıran, bu değer ve düşünce kalıplarının aktarılmasını ve kuşaklar arası bağın sürdürülmesini sağlayan aile, kendinde içkin olan bir değere sahiptir.
Bununla birlikte, gündelik hayatta yaşanan tüm konular kitle iletişim araçları ile geniş kitlelere ulaştırılarak görünür, bilinir ve tartışılır hâle getirilmektedir. Genel olarak kamuoyunu ilgilendiren bu süreçte ise bilgi aktarımı yapılırken bireylerin bilgilendirilmesi ve de belirli düzeyde yaygın bilinç oluşturulması yayın kuruluşları tarafından hedeflenmektedir. Mikro ölçekte aileyi, makro ölçekte ise toplumu ilgilendiren problemler ele alınırken programda kendini ifade etme imkânı verilen kişiler çeşitli mahrem konuları stüdyo ortamından tüm ülkenin gündemine taşınabilecek şekilde iddia, içerik ve ayrıntılı tasvirler ile gözler önüne sermektedir. Herhangi bir çözüme ya da sonuca kavuşturmadan bir tür kurgusallık içinde katılımcıların hayatları birer seyirlik nesneye dönüştürülmektedir. Medya tarafından izlenme kaygısı ile aile değerlerini zedeleyen içeriklerin gösterimi, evlilik ve aile kurumunun olumsuz temsili, aileyi ve dolayısıyla toplumu olumsuz yönde etkilemektedir. Aile kavramı zaman içerisinde dönüşüme uğramışsa da ailenin korunması, ülkemiz için hâlâ en önemli ilkelerden biridir. Medya, toplumsal değerlerin aktarımı, paylaşımı, değişimi ve yeniden üretimi konusunda önemli bir araçtır. Ancak zamanla toplumsal değişimlerle beraber aile değerlerinde de birtakım değişimler meydana gelmektedir. Özellikle kitle iletişim araçlarının aile değerlerini göz ardı etmesiyle birlikte ahlaki ve kültürel yozlaşmalar yaşanmaktadır. Medyanın aile yapısına ters düşen, ahlaka uygun olmayan ilişkileri "normal, sıradan ve olağan" bir forma sokup insanlardaki hassasiyeti azalttığını, buna benzer ilişkileri meşrulaştırdığını ve izleyiciyi yeni duruma alıştırdığını söylemektedir.
Yukarıda yer verilen açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde, ihlale konu programda; “Siz nişanlısınız, nişanlınız haricinde başka erkekleri aramak istiyorsunuz?- Evet.- ... Peki bu aramak istediğiniz erkekler tanıdığınız erkekler mi yoksa sosyal medyadan hiç tanımadığınız, bilmediğiniz erkekleri mi aramak istiyorsunuz?- Yok hayır, tanımadığım erkekler....- Ben, sen varsın da başka erkeklerle de konuşuyorum dedim. ..."Keşke burada olsan, yanımda olsan. arkadaşlarımı görüyorum hevesleniyorum." Özlem de var, biraz şöyle bir şey daha var hani açık konuşacağım gerekirse, nasıl söyleyeceğim bilmiyorum ama biraz da belden aşağı yani istiyorum diye hani olsa da yapsa, cinsellik mi denir ne denir ilişki mi denir ne denir.- ... ...Anlamadım siz nişanlınıza telefonda mı cinsellik teklif ediyorsunuz?- Evet evet. Yani böyle hani gelse de yapsak. . ..Onlara da böyle cinsellik üzerinden çeşitli tekliflerde bulunuyor musunuz yeni tanıdıklarınıza?- Nişanlıma mı, başka erkeklere mi?- Yok başka tanıştığınız erkeklere?-Evet, evet....” şeklinde, nişanlı bir gencin nişanlısına ve sosyal medyada tanımadığı erkeklere cinsel tekliflerde bulunduğuna ilişkin ifadelere yer verilmesinin, Türk aile kurumunun saygınlığına zarar verecek ve gayriahlaki ilişkileri meşrulaştıracak bir mahiyet arz etmektedir. Bilindiği gibi aile, bireylerin kendilerini güvende hissettikleri sevgi ve saygı temelinde var olan bir kurumdur. Mezkur programda ise programa bağlanan nişanlı bireyin davranışları toplumun aile kavramına atfettiği güven, sevgi, saygı gibi kavramlarla anlam bulan değere zarar verecek ve aile üyelerine karşı olumsuz davranışları kanıksatacak bir içeriğe sahiptir. Yayıncı kuruluş söz konusu programda olumsuz davranışların tek tek anlatılmasına aracılık ettiğinden bu durumun aile mefhumunun ve genel ahlakın kapsadığı değerlerin erozyona uğramasına ve olumsuz davranışların toplumda kanıksanarak bu türden topluma zarar verici nitelikteki durumların normalleşmesine yol açabilecektir. Dolayısıyla mezkur yayının, Türk aile yapısına, genel ahlaka ve manevi değerlerimize aykırılık içerdiği, televizyon programlarında bu tarz konuların görülme sıklığı arttıkça; toplumun bu ilişkileri normalleştirmesine, duyarsızlaşmasına ve toplumsal değerlerin yozlaşmasına neden olacağı kanaatine varılmıştır.
Bu nedenle söz konusu yayında, 6112 sayılı Kanun'un 8'inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendinin ihlal edildiği sabit görülmüştür.
Anılan yayın kuruluşu hakkında;
6112 sayılı Kanun’un 8’inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendinin ihlali nedeniyle; Kanun’un 32’inci maddesinin birinci fıkrası hükmü uyarınca, ihlalin ağırlığı, ihlalin mahiyeti, anılan madde ile korunmak istenen kamusal menfaat göz önünde bulundurularak, %2 oranında idari para cezası uygulanmasına karar verilmesi takdir edilmiştir.
Bu itibarla;
6112 sayılı Kanun'un 8’inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendinde yer alan; "Toplumun millî ve manevî değerlerine, genel ahlaka ve ailenin korunması ilkesine aykırı olamaz." ilkesinin ihlali nedeniyle;
6112 sayılı Kanun'un 32’nci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “Bu Kanun’un 8’inci maddesinin birinci fıkrasının (a), (b), (d), (f), (g), (ğ), (h), (n), (ö), (s), (ş) ve (t) bentlerindeki yayın hizmeti ilkelerine ve aynı maddenin dördüncü fıkrasına aykırı yayın yapan medya hizmet sağlayıcı kuruluşlara, ihlalin ağırlığı ve yayının ortamı ve alanı göz önünde bulundurularak, ihlalin tespit edildiği aydan bir önceki aydaki brüt ticari iletişim gelirinin yüzde ikisinden beşine kadar idarî para cezası verilir. İdarî para cezası miktarı, radyo kuruluşları için bin Türk Lirasından, televizyon kuruluşları ve isteğe bağlı medya hizmet sağlayıcıları için onbin Türk Lirasından az olamaz. Ayrıca, idarî tedbir olarak, ihlale konu programın yayınının beş keze kadar durdurulmasına, isteğe bağlı yayın hizmetlerinde ihlale konu programın katalogdan çıkarılmasına karar verilir. İhlalin mahiyeti göz önünde bulundurularak, bu fıkra hükümlerine göre idarî para cezası ile birlikte idarî tedbire karar verilebileceği gibi, sadece idarî para cezasına veya tedbire de karar verilebilir.” hükmü uyarınca, idari para cezası uygulanması gerektiği,
a) İhlalin ağırlığı, yayının ortamı ve alanı göz önünde bulundurularak, ihlalin tespit edildiği tarihi itibariyle kuruluşun Aralık 2021 ayına ait ticari iletişim gelir beyanının 5.825.789,00 Türk Lirası olduğu değerlendirilerek, yüzde iki oranı (%2) 116.516,00 TL İDARİ PARA CEZASI UYGULANMASINA,
b) 6112 sayılı Kanun'un 32’nci maddesinin beşinci fıkrasında yer alan “ (…) 8’inci maddenin birinci fıkrasının (a), (b) ve (d) bentleri dışındaki bentlerini, aynı maddenin ikinci fıkrasını ve bu Kanunun yayın hizmetlerinde ticari iletişimi düzenleyen hükümlerinden herhangi birini yaptırım kararının tebliğinden itibaren bir yıl içinde yirmiden fazla ihlal eden medya hizmet sağlayıcı kuruluşun yayını beş güne kadar durdurulur. Bir yıl içinde aynı ihlalin tekrarı halinde, medya hizmet sağlayıcı kuruluşun yayınının beş günden on güne kadar durdurulmasına; ihlalin ikinci tekrarı halinde ise yayın lisansının iptaline karar verilir...” hükmü uyarınca işlem tesis edileceği hususunun yapılacak tebligatta bildirilmesine,
Oybirliği ile karar verildi.