İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığının 14.03.2022 tarih ve 327 sayılı yazısına konu KRT logosuyla yayın yapan medya hizmet sağlayıcı kuruluşun 09, 11, 15-18, 23.02.2022 tarihlerinde 13:00, 16:00, 18:00, 19:30, 21:00 saatlerinde yayınladığı “Olağan İşler, Gün İzi, Akşam Haberleri, Ana Haber, Yakından Bakınca” isimli program yayınlarına ilişkin uzman raporu ile video görüntülerinin incelenmesi ve değerlendirilmesiyle yapılan görüşmeler sonucunda;
Bahse konu yayına ilişkin uzman raporunda ayrıntıları belirtildiği üzere, KRT logosuyla yayın yapan medya hizmet sağlayıcı kuruluşta 09.02.2022 tarihinde yayınlanan “Olağan İşler” adlı haber programında geçen diyaloglarda; “Erzurum'u konuşacağız. Yedi çocuğa aylarca istismar soruşturması vardı, bu soruşturmanın iddianamesi tamamlandı. Öyle bir iddianame ortaya çıktı ki devlete emanet edilen çocukların aylarca istismar edildiklerini, dayak yediklerini öğrendik. Mustafa Hoş'un yakın takibinde. O iddianamenin detayları, daha doğrusu Türkiye'de bu istismar gerçeği sarmalı Olağan İşler'de olacak.”, “Bugün niye konuşuyoruz bu konuyu yine? Çünkü Erzurum'da yedi çocuk, çok küçük yedi çocuk, aylarca istismara uğradı. Diyanet'e bağlı bir yurttu Palandöken ilçesinde. Bir sözde belletmenin istismarına maruz kaldı o çocuklar, maruz bırakıldı. O soruşturma bir iddianameye, iddianamesi tamamlandı. Önümüzdeki dönemde de bir davaya dönüşecek. O iddianameyi Mustafa bizimle paylaştı bu yayından önce. Hani biz hepimiz çok eski gazetecileriz, böyle iddianame çok görmüşüzdür ama ben okuyamadım açıkçası. Mustafa, sen de bu konularda çok etkileniyorsun ama bunu seyircinin bilmesi lazım. Erzurum'da ne olmuş bu iddianame bize neyi gösterdi.”- Şimdi, bir tablo.- Önce Erzurum'u konuşalım mı istersen?- Evet, evet.- Önce bunu mu konuşmak istersin?- Bak şimdi Erzurum, ondan başlayayım, Erzurum iddianamesinden. Erzurum iddianamesinde bir kişi yargılanıyor, yakalandı. Hakan Arslankafa. Kimse adını da söyleyemiyor bu tip şeylerde. Adı da yok bu faillerin. Neden? Çünkü şöyle, bir kişi ya yanlışlıkla ya da şeytana uydu ya da başka bir şekilde bir şey yapıyor bir yurtta ve suçun şahsiliği diye bir şey uydurdular, bunun üzerinden de bir ceza veriliyor. Çok kısa bir sürede çok büyük alacak bu kişi, buna eminim. Ama bu niye bitmiyor? Asıl sorun orada. Şimdi Erzurum iddianamesinde ne var? Diyor ki: "Yurtta kalmanın kolaylığıyla bilmem ne bilmemem neye ne yaptı." Ben ayrıntılarını anlatmam. Ama ayrıntıların hepsini görüyorum, hepsini okuyorum. Bu zamana kadar, burada kaç tane var? Şu al... Dört yedi tane büyük bir davadan, çocuklara toplu tecavüzden söz ediyoruz. Bunların her birinin detaylarını biliyorum. Her birini biliyorum. Ama Erzurum'a baktığımda en son iddianameyi okuyamadım, saatlerce okuyamadım.- Şunların toplamında şu anda bilinen, bir şey ifade ettim, yetmiş yedi çocuk, bilinen ama. Bilinmeyene bakarsan bu sayı yüzleri aşıyor. Ya bu hani, bir ülkede yüzlerce çocuğa tecavüz ediliyor olması, bu ülkenin en önemli meselesi olur.- Ve hepsi bir çatının altında.- Evet, birbiriyle bağlantılı alacağım. Erzurum'u bitireyim. Erzurum'da iddianame hazırlandı ve bu kişi, şöyle bir iddianame bu. Sokaktan geçerken "Aaa! Yurdun kapısını açık görüp içeri girdi, çocukları istismar etti, tacizde bulundu ya da tecavüz etti." aslında böyle gibi iddianame. Oysa bakıyoruz kendi içinde iddianamede diyor ki, tam beş ay boyunca, beş ay boyunca bu çocuklara her türlü kötülüğü yapabiliyor. Baskı var, şiddet var.- Tehdit var.- Tehdit var, taciz var, tecavüz var, istismar var. Daha hani ayrıntılarını ben zaten söylemiyorum. Hiç bir davada anlatmadım ama o kadar kolaylıkla bunu yapıyor ki. Mesela, hiç bir çekincesi yok, fütursuzca bunu yapıyor. Niye? Çünkü tek başına orada. Oysa bu kişi kim?- Gönüllü...- Bırak belletmenliği, yani hiç bir şey yapacak bir vasfa sahip değil. Orada belletmen olması yasal olarak, yasal olarak mümkün değil, bu kişinin. Yasa dışı, suç. Yani yasa dışı bir şekilde o okulda görev yaptırılıyor. Yasa dışı...- Çünkü kadrosu yok. Onu söylüyorsun değil mi? Gönüllüdür güya.- Hayır. Bunu taşımıyor, ortaokul mezunu.- Aynen.- Yani orada sonuçta, kalma hakkına sahip değil. Kendi yönetmeliğine göre. Diyanet'in kendi yönetmeliği var, bu tip kurslar için ayrıca Milli Eğitim Bakanlığı'nın yönetmeliğinin yanında bir de bu tip devrettikleri için Diyanet'e ya da tarikatlara oranın kendi yönetmelikleri var. O yönetmeliğin hiç bir maddesine uymuyor. Ya bu ne demektir? Bunu yaptığınız zaman bunun sorumluları bellidir. Yurt müdürü, yurt müdür yardımcıları, yurt nöbetçileri, müftü, müftünün üstü.- Diyanet İşleri Başkanı.- Beş ay boyunca o 7-11 yaş arasındaki çocuklar şunu yaşıyor. Nerede kuytu varsa orada saklandılar. Anlatıyor ifadesinde. Kaçıyor sürekli. Oradan kaçıyorlar, buradan kaçıyorlar. Bu beş ay boyunca 24 saat sürüyor. Ya bir kişi ne oluyor diye bakmaz mı? Ya buzdolabına saklanmış bir çocuğun burada ne işi var diye sorulmaz mı? Sordular, öğrendiler ama devam etti. En korkuncu da bu. Şimdi eksik iddianamedir Erzurum'daki. Bu iddianamenin genişletilmesi lazım. Ceza verildi. İsmail Saymaz yazdı.- Çünkü eksik niye diyorsun? Çünkü bir kişinin üzerine dönüyor her şey.- Bir kişi bak sorun diyorum.- Kim göz yumdu bu yok.- Göz yumması değil.- Kimin ihmali bu yok.- Ya yasa dışı. Al orada, bu belletmen denilen ki belletmen olma hiç bir vasfını taşımayan kişinin orada bulunması yasa dışı. Yasa dışı bir şey suçtur. Bunun kararını kim verdiyse, sen çocuklarla aynı yerde yatamazsın. Çocuklarla aynı odada kalma hakkı kimsenin yok. Nöbetçi bile belli saatlerde girip çocuk, yönetmeliğe göre orayı denetleyebilir. Ya orada sübyan haremliği kuruyor.-Erzurum. Bilinen 7 çocuk, çünkü şöyle, şikayetçi olanlar böyle. Eğer şey yaparsa, başka çocukların da ol... Doksan çocuk kalıyor orada. Sayısının ne olduğu bilmiyorsun. Yaşanılanları anlattım. O çocuklar her yere saklandı. Beş ay boyunca sadece bir kişi buradan ne oluyor diye kapıyı açmış olsa, orayı denetlemiş olsa bu çocuklara bunu yapamayacak. Diyelim bir kez yaptı, ama beş ay boyunca sürüyor bu kabus. Yani bir sürü şeyi onarabilirsiniz ama o çocukları artık hiç bir şekilde kazanamaz kimse. Terk edilmiş.-Kameraları ters çeviriyor, bu kadar rahat. Çocukları dövüyor, hakaret ediyor ve ifadesinde de zaten bunu söylüyor.- Hırsızlık yaptırmış ya çocuklara.- Onları yaptırıyor. Bütün bunları yaptırdığı zaman bu kadar rahat nasıl davranıyor olabilir? Biliyor çünkü kimsenin onu denetlemediğini.- Tek bina, içinde çocuklar, o tek.- Yani burada mutlaka bu Erzurum'da, bu müftünün de yurt müdürünün de müdür yardımcısının da kim varsa cezalandırılmasını sağlamak zorunda herkes. Bütün sivil toplum örgütleri kim varsa, hayatın bir sürü şeyine sesini çıkaran insanlar var ya Erzurum'da olmak zorunda. Eğer olmazsa, Erzurum'da da aynı şey devam ederse, artık bir başka yerde ne önü alınabilecek ne de biz bunu artık kontrol edilebileceğiz.”,
11.02.2022 tarihinde yayınlanan “Gün izi” adlı haber programında geçen diyaloglarda; “Evet sevgili seyirciler, Erzurum'da Diyanet kursunda, Kur'an kursunda 7 çocuk istismara uğramıştı ve çocukların istismara uğradığı duyulduktan sonra da maaş cezası verilmişti oradaki yetkili kişiye de. Dosya bu şekilde kapatılacaktı ki, Erzurum'da istismar davasına resen bir soruşturma başlatıldı. Yeni gelişmeler de var konuşacağız. Bu konuyu ilk ortaya çıkaran gazeteci Sinan Özçaylak yayın konuğumuz. Efendim merhaba, hoş geldiniz.-Hoş bulduk, teşekkür ediyorum.- Sayın Özçaylak, yeni gelişmeler de var anladığımız kadarıyla. Bu konuyla ilgili resen başlatılan bir soruşturma var, nedir durum davada?- Evet, yani olay Aralık ayında yaşanmıştı bildiğiniz gibi. Sonrasında şahıs tutuklandı Yozgat'ta ve savcılık hemen soruşturma başlattı, bütün mağdur çocuklar ve aileleri tek tek dinlendi. Savcılık iddianameyi geçtiğimiz günlerde mahkemeye sundu. Mahkemeye sunduğu için de dosyadaki gizlilik kararı da kalkmış oldu. Tabiki bir iddianameye baktığınızda sadece fiili işleyenle ilgili kısımları görebiliyorsunuz.- Efendim şimdi olay hukuki olarak hangi aşamada? Ayrıntıyı sizden alalım.-Şöyle anlatayım. Cinsel istismar dosyasıyla alakalı olarak iddianame hazırlanmış durumda. Yani biz şikayetimizi yaptık, bütün çocuklar... Sonrasında iddianame hazırlandı. Lakin sorumlular hakkında Kur'an kursu öğreticileri ve yöneticileri hakkında herhangi bir iddianame yazılmış değil.”,
15.02.2022 tarihinde yayınlanan Akşam Haberleri ve Ana Haber adlı haber programlarında; “7 çocuk 5 ay kaldıkları yatılı Kur'an kursunda işkenceye, psikolojik şiddete, cinsel istismara maruz kaldı. Kur'an kursu Diyanet İşleri Başkanlığı'na bağlı ama Diyanet sessiz, tepkisiz. Sorumlular hakkında herhangi bir yaptırım şimdilik uygulamadı. Valilik Diyanet'in iznini beklemekten vazgeçti. Yurt müdürleri ve bir temizlikçi hakkında işkence suçundan soruşturma başlatıldı. İddiaların odağındaki yer Erzurum'daki Hacı Bahattin Evgi Yatılı Erkek Kur'an Kursu. 10 çocukla aileleri ifade verdi. Çocuklardan 9'u şiddet gördüğünü anlattı. 15 kez cinsel istismara maruz kalan iki çocuğun anlattığı şiddetin boyutunu da gözler önüne serdi.- Müdür N.K. dersi yarım yapıp vaktinden önce giderek, bizi belletmen H.A.'ya teslim ediyordu. H.A. ders öğretmiyor, çay içip dolaşıyordu. N.K. beni ve arkadaşlarımı terlik ve sopayla acımasızca dövüyordu. Kolumda ve sırtımda morarmalar oldu. Tırnakları uzundu. Kulaklarımızı çektiğinde kulaklarımız çiziliyordu. Sırtıma yumruk atıyordu. Bu neredeyse her gün oluyordu. Hem Kur'an'la dövüyor, hem Kur'an'ı yere atıyordu. Kur'an'ın sayfalarını yırtıyordu. Bize mal ve dangalak diyordu.- Çocuk dayak yemedikleri tek günün müdürün kursa gelmediği gün olduğunu anlattı. Onun dışında her gün kendisine sopayla, terlikle bazen de rahleyle vurarak şiddet uyguladığını söyledi. Yatılı Kur'an kursundaki bir temizlikçinin de çocuklara şiddet uyguladığını, kursun temizliğini de çocuklara yaptırdığını anlattı. Cinsel istismara maruz kalan başka bir çocuk müdürün kendisini 20 kez dövdüğünü söyledi. Üzerinde haydar yazan sopayla sırtına vurduğunu anlattı.- B'yi herkesten çok dövüyordu. Kimsesi yok diye. Derslerini vermediğinde seni babanın yanına göndereceğim diye tehdit ediyordu. Ödevimi okuyamayınca Fatiha sayfasını yırtıp yere attı. Kur'an'ı yüzüme fırlattı. Altı arkadaşımın Kur'an'larını yırttı. Atatürk resminin çerçevesi ve sopasını kırıp bize vurdu.- İddialar üzerine ilk soruşturmayı Erzurum İl Müftülüğü başlattı. Ancak 6 idarecinin görevlerine iade edildiği ortaya çıktı. Müdürlerden birinin maaşından 8'de 1 kesinti yeterli görüldü. Halkın tepkisi üzerine Valilik kendi soruşturmasını başlattı. Müfettiş görevlendirdi. Şimdi merak edilen iki konu var. Birincisi soruşturmanın nereye varacağı. İkincisi de Erzurum İl Müftüsü Şahin Yıldırım hakkında da bir soruşturma başlatılıp başlatılmayacağı.”,
16.02.2022 tarihinde yayınlanan Olağan İşler adlı haber programında geçen diyaloglarda;“Diyip, ben söz verdiğim gibi senin sosyal medyadan da paylaştığın saatinde Erzurum konusuna geçmek istiyorum Mustafa iznin olursa. Şimdi Diyanet İşleri Başkanlığına bağlı Erzurum'da Hacı Bahattin Evgi yatılı Erkek Kur'an Kursu. Burada 7 çocuk istismara uğradı. Mustafa Hoş o davanın peşini, o sürecin peşini hiç bırakmadı. Biz burada haftalardır tartışıyoruz. Nihayet bir noktaya geldi iş. Şimdi geldiği noktada görüyoruz ki kapatılacakmış üstü yani. Herkes görevine iade edilmiş, böyle 8'de bir maaş cezasıyla mesele kapatılmış. Kapatılacakmış ki çok şükür ki konuşan gazeteciler var. Sustukça meselelerin olağanlaştırılmasına izin vermeyen gazeteciler var. Şimdi Erzurum'da yeni şeyler var yatılı Ku'ran kursunda. Dava açıldı. İddianame kabul edildi. O çocukların ifadeleri alındı ailelerle. Mustafa sözü sana bırakıyorum.- Ayağa kalkmam lazım.- Birlikte yaşıyorsun çünkü sen onlarla beraber.- Şİmdi, Erzurum birçok açıdan önemli. "Spotlight" filmini anımsıyordur belki seyircilerimiz. O film büyük etki yaratmıştı ülkede. Erzurum "Spot..."- "Spotlight" kiliselerdeki çocuk tacizlerini araştıran bir grup gazetecinin, gazeteciye odaklanan bir film.- Filmdi. Erzurum Türkiye'nin "Spotlight"ıdır. Bir çok açıdan. Niye böyle olduğunu açıklayacağım şimdi. Bir soruşturma başlatıldı. Bu soruşturmayla birlikte bir iddianame hazırlandı ve o dava için de yayın yasağı kararı alındı. Bu iddianamede sadece çocukları istismar ettiğini bir şekliyle de itiraf eden ve orada geçici belletmen kadrosuyla çalışan Hakan Arslankafa isimli kişi üzerine bir iddianame düzenlendi ve o dava devam ediyor ve yayın yasağı var. Şimdi bu bizim konuşacağımız yeni gelişme şu. Diyanet'in sorumluluğunda bu yurt. Diyanet yurdu. Yani Diyanet'in yetki görev ve denetiminde olması gereken bir yer. Burası bir kurs değil, bir işkence kampı. Birazdan anlatacağım neler, çocukların neler yaşadığını. Yani istismar belki de bir anlamda hafif kalıyor. O kadar korkunç şeyler var. Yani bir işkence kampına dönüşmüş ve o işkence kampına dönüşürken de herkes seyretmiş. Bu kadar seyirci kalınan bir yerde aynı zamanda suça da ortaklık edilmiş. Şimdi şöyle bir gelişme oldu. Diyanet bir soruşturma başlattı. Bu soruşturmayla birlikte burada görevlilere bir ceza verdi, maaşın 8'de biri kadar bir ceza verdi ve o açıdan görevlerine iade etti ve kapandı konu. Bu görevlilerin, kursta yetkili olan görevlilerin soruşturması için Diyanet'in yetki vermesi lazım. Soruşturma yetkisi vermesi lazım. Bu soruşturma yetkisini vermedi. Bu durumda soruşturma yetkisi verilmediği zaman genelde bu tip şeylerde soruşturma yetkisi beklenir, o beklenirken de zamana yayılır ve gündemden düştükten sonra da sadece kişi hakkında açılan dava üzerinde kamu davası üzerinden yürütülür ve üstü kapatılırdı. Bu zamana kadar böyle oldu. Erzurum'da şöyle bir farklılık var. Bir ailelerin 7 çocuk şikayetçiydi. Daha doğrusu istismar edilmişti. Hem cinsel anlamda hem de bedensel ve ruhsal bir istismar var. Şiddeti çok yoğun bir istismar var. 7 aileden 6'sı şikayetçi oldu. Bu açıdan çok önemlidir. Altısı şikayetçi oldu ve aynı zamanda kamuoyu tarafından da peşi bırakılmadığı zaman sonucun ne olduğunu gördük. Savcı resen soruşturma başlattı. Yani hukuksal anlamda görevini yaptı. Resen soruşturmada da pazartesi çocuklar tekrar ifade verildi. İfade verilmeye de çok doğru bir şekilde götürüldüler çünkü ifade verme aşaması travmanın tetiklenmesi anlamına geliyor Türkiye'de ve bu travma tetiklensin diye sanki de böyle davranılıyordu. O yüzden de ailelerle çocuklar kaçıyordu bundan. O yüzden çok özenli davrandı, özellikle ailenin avukatının hassas davranışıyla tek tek çocuklar götürülüp, topluca götürülmeyip, ifade verildi. Şimdi ifade de bir şey ortaya çıktı. İstismarın ve şiddetin yaşandığı bir işkence kampına dönüşen asıl yer Hacı Bahattin Evgi. Şu, önce şu tek, bu. Şimdi şuna baktığınızda, şu fotoğrafa baktığınızda öncelikle şunu görüyorsunuz. Buraya dışarıdan bir şey girmesi mümkün değil. Her şey içeride. Öyle bir önlem alınmış ki, büyük demir kapılar, pencerelerin tamamı demirle kaplanmış ve buraya dışardan bir şey girmesi mümkün değil. Ama her şey içeride oluyor ve içeride de bunu denetleyen hiç kimse yok. Şimdi ifadelerde ne oldu onu anlatayım. Çocukların ifadesinde bir şey daha ortaya çıktı. Bir gerçek. Şu ana kadar kamuoyunun bilmediği bir gerçek ortaya çıktı. O da 27 Eylül'de burası kapatılıyor. Bir şekliyle. Buradaki herkes, görevliler, çocuklar bir başka Kur'an kursuna, yakındaki bir başka Kur'an kursuna götürülüyor. Alkazan Diyanet Yurduna.- Niye kapatılıyor?- Orası muğlak. Niye kapatıldığına dair hiç bir gerekçe yok. Aileler aranıyor, öğretmenler aranıyor, bir gecede kapatılıp Alkazan Kur'an Kursu'na götürülüyor çocuklar. Şimdi 27 Eylül'de bu oluyor. 29 Eylül'de de çocukları istismar eden ve bunu bir şekliyle ifadesinde de ikrar eden Hakan Arslankafa isimli kişi yani geçici belletmen Yozgat Sorgun'a bir başka Kur'an kursuna gönderiliyor.- İki gün sonra?- Evet. Olay ne zaman ortaya çıktı? İlk haber, aileler şikayetçi oldu. Haber 9 Aralık'ta 8 Aralık'ta Sinan Özçaylak tarafından yazıldı yerel Erzurum Ekspres gazetesinin sahibi Sinan Özçaylak tarafından yazıldı ve kamuoyuna ve hepimize bu o zaman duyuruldu. 9 Aralık. 27 Eylül ile 9 Aralık arasında hiç bir işlem yapılmıyor. Ne olduğu belli değil. Neden gönderildi başka bir Kur'an kursuna? Yozgat'a gönderildi.- Belletmen niye gitti, o çocuklar niye gitti? Niye kapatıldı? Cevap 3 ay.- Yok. Burası en önemli ayrıntısı. Şöyle bunu düşünebiliriz. Her şey öğrenildi yapıldı ya da başka bir şey var bizim bilmediğimiz. Bunun soruşturulması lazım. En önemli soruşturmada eksik bırakılan kısım bu.”,
17.02.2022 tarihinde yayınlanan Yakından Bakınca adlı haber programında geçen diyaloglarda; “Şimdi efendim bütün toplumunda böyle tepkisine yol açan, infial yaratan haberlerden birisiydi bu biliyorsunuz. Erzurum'da Diyanet'e bağlı olan Hacı Bahattin Evgi Kur'an Kursu'ndaki istismar vakaları. Oradaki çocukların yaşadıkları şiddeti anlatışlarını biliyorsunuz. Geçtiğimiz günlerde haberini yapmıştık. Yani dayak yemediğimiz tek gün diyorlar o da müdürün gelmediği gün çünkü onun dışında her gün neredeyse mutlaka işte o haydar denilen sopayla, üzerine yazmışlar, o sopayla, rahleyle, Kur'an'la bile dövüldüklerini anlatmışlardı biliyorsunuz.-Sağ olsun yine savcı hanım, davayı yürüten savcı hanım, H.A.'nın yargılandığı davayı yürüten savcı hanım da Diyanet'ten yargılama iznini beklemeden, memurlar kanununa göre resen soruşturmayı başlattı ve Pazartesi günü itibariyle çocuklar diğer çalışanlarla ilgili olarak tekrar ifadeleri alındı, tek tek ifadeleri alındı ve sonrasında bugün öğrendiğimiz haberde bu 7 kişinin soruşturmanın selameti için yeniden açığa alındığı. Bu 7 kişi içerisinde Palandöken İlçe Müftüsü de var. Bu çok önemli bir gelişme. İlk kez bir üst düzey yönetici davayla ilgili açığa alınmış oldu. Tabi Erzurum Müftülüğü'nden hala bir açıklama yok.-Tam onu soracaktım. Palandöken Müftüsü Abdülhalim Acar değil mi doğru isim?- Evet, Abdülhalim Acar açığa alındı soruşturma neticelenene kadar. Ama Erzurum Müftüsü'nden herhangi bir açıklama hala yok. Diyanet işleri Başkanı'ndan herhangi bir açıklama hala yok.-Bırakın bakın cinsel istismar işin bir boyutu, ama bu çocuklar ağır şiddet görmüşler.-Çok ağır hem de evet o ifadeleri.- Kafaları tahtalara vurulmuş.- Öyle, öyle.-Yani tırnaklar uzatılmış etlere geçirilmiş, yani bu bir işkence merkezi gibi çalışmış.- Aynen öyle.- Bırakın Kur'an okumayı, işkence merkezi gibiymiş.”,
17.02.2022 tarihinde yayınlanan Akşam Haberleri ve Ana Haber adlı haber programlarında; “Burası bir kurs değil, bir işkence kampı.- Erzurum'da bir yatılı Kur'an kursunda 7 çocuğun cinsel istismara ve şiddete uğradığı ortaya çıkmıştı. Kur'an kursu Diyanet İşleri Başkanlığı'na bağlı olduğu için il müftülüğü soruşturma başlattı. Açığa alınan yöneticiler kısa süre sonra görevlerine iade edildi.- Bu görevlilerin kursta yetkili olan görevlilerin soruşturması için Diyanet'in yetki vermesi lazım. Soruşturma yetkisi vermesi lazım. Bu soruşturma yetkisini vermedi.- Tepkiler üzerine valilik kendi soruşturmasını başlattı. Palandöken Müftüsü dahil 7 kişi açığa alındı.- Erzurum'da şöyle bir farklılık var. 7 aileden 6'sı şikayetçi oldu. Bu açıdan çok önemlidir. Kamuoyu tarafından da peşi bırakılmadığı zaman da sonucun ne olduğunu gördük. Savcı resen soruşturma başlattı.- Diyanet'e bağlı Hacı Bahattin Evgi Yatılı Erkek Kur'an Kursu'ndaki çocuklar aileleriyle birlikte ifade verdi. Çocuklar şiddete ve cinsel istismara maruz bırakıldıklarını anlattı. Gazeteci Mustafa Hoş Palandöken'de yaşananları Olağan İşler programında ısrarla gündeme getirmişti.- İddianamede sadece çocukları istismar ettiğini bir şekliyle de itiraf eden ve orada geçici belletmen kadrosuyla çalışan Hakan Arslankafa isimli kişi üzerine bir iddianame düzenlendi ve o dava devam ediyor ve yayın yasağı var.- İddialar üzerine ilk soruşturmayı Erzurum İl Müftülüğü başlattı. Ancak görevden alınan 6 idarecinin ve 1 temizlik görevlisinin görevlerine iade edildiği ortaya çıktı.- Diyanet bir soruşturma başlattı. Bu soruşturmayla birlikte burada görevlilere bir ceza verdi. Maaşın 8'de 1'i kadar bir ceza verdi ve o açıdan görevlerine iade etti ve kapandı konu.- Halkın tepkisi üzerine valilik kendi soruşturmasını başlattı. Müfettiş görevlendirildi. Soruşturma kapsamında Palandöken Müftüsü de dahil 7 kişi açığa alındı.- Çocuklarda şu bunların hepsini sistematik bir şekilde her gün yaşıyorlar. Abartısız. Çocukların yaşını bir daha söyleyeyim. 11-12 yaş arasında çocuklardan söz ediyoruz.”,
18.02.2022 tarihinde yayınlanan Akşam Haberleri ve Ana Haber adlı haber programlarında, “Erzurum Palandöken'deki Diyanet İşleri Başkanlığı'na bağlı Hacı Bahattin Evgi Yatılı Erkek Kur'an Kursu'nda yedi çocuk aylar boyunca istismar edilmişti. İstismarı itiraf eden belletmen Hakan Arslankafa'nın çocukları ayrıca suça teşvik ettiği ve işkenceye maruz bıraktığı öğrenildi. Hakan Arslankafa hakkında bir iddianame hazırlanmış ve dava açılmıştı. Çocuğun cinsel istismarı, eziyet, işkence ve suça teşvikle suçlandı. Ardından konuyla ilgili ikinci bir dosya daha açıldı. Yurttaki çocukların ve ailelerinin şikayetleri alındı. İddiaya göre belletmen sınıftaki 13 çocuğu da vücutlarını kanatacak ve morartacak şekilde tekmeledi. Çocukların ellerine kolonya döküp ateşe verdi. Çocukları korkutarak istediğini yaptırıyordu. 3 çocuğu hırsızlık yapmaları için markete bile gönderdi. Bazı aileler çocuklarının bedenlerindeki yara izlerini gördü. Öğretmenlerin çocuklarını cezalandırdığını düşünerek müdahale etmedi. Aylar sonra bir çocuk cinsel istismarı ailesine anlattı.
Valiliğin başlattığı soruşturma kapsamında Kur'an kursunda görevli altı personelle Palandöken Müftüsü görevden uzaklaştırılmıştı. Valiliğin başlattığı soruşturma kapsamında Kur'an kursunda görevli altı personelle Palandöken Müftüsü görevden uzaklaştırılmıştı.”,
23.02.2022 tarihinde yayınlanan Olağan İşler adlı haber programında geçen diyaloglarda ise; “Erzurum'da Diyanet'e bağlı Kur'an kursunda, Palandöken'de 7 çocuk istismara uğradı. Sonra ortaya çıktı ki çocuklar aylarca işkence de görmüşler. Detayları çok üzücü yıpratıcı. Soruşturmaya beklendiği gibi son yıllarda hep olduğu gibi yayın yasağı geldi. Ama Mustafa Hoş'un yakın takibinde mesele. Biz yayın yasağına saygılı bir şekilde orada neler olup bittiğini anlatacağız. Anlatmaya devam edeceğiz.- Şimdi. Yayın yasağı kısmı önemli. Yayın yasağı şunun için alınır. Çocukların ve ailelerin korunması. Deşifre olmaları ve olaydan daha olumsuz etkilenmelerini engellemek için alınır. Ama bu tip davalardan daha öncekilerden biliyoruz ki aslında mağdurlar değil zanlıları ya da suç ortaklığı yapmış olanları korumaya dönüşmüş bir durumda. Şimdi Erzurum'da böyle olma ihtimali var mı? Bu tartışılır. Şu açıdan, Erzurum'da diğerlerinden farklı şöyle bir şey oluştu. Savcı resen soruşturma başlattı ve bununla ilgili çocukların tekrar ifadelerini aldı. Bununla da yetinmedi, dün suçlananlar, Diyanet görevlilerinin de ifadeleri alındı. O ifadeleri dosya da yasak olduğu için hem ulaşılamıyor hem de yayınlayamıyoruz. Bu yasakta yasağı başka şekilde kullananlar var.- Ama diğer tarafta neyi meşrulaştırıyorlar? O şey grafiği verebilir miyiz? Bak meşrulaştırdıkları şeye bak. Suç orada sadece bir tane değil. Yetmedi sayfa. Tek tek hepsini okuyorum. Gece 3'e kadar uykusuz bırakma ve dayak. Zorla hırsızlık yaptırma. Kur'an kursu bu. Diyanet'e bağlı Kur'an kursunda olanları söylüyorum. Gasp. Çocukların zorla parasını alıp kendine bir şey almak. Tecavüz. Cinsel istismar. Tekme tokat dayak. Haydar isimli bir sopa, yani o Diyanet'in resmi görevlisi aslında orada sopa. Haydar isimli sopa. Takunya ile dövme. Kafayı masaya vurma. Atatürk posteriyle çocukları dövme. Küfür, tehdit. Kur'an yırtma ve Kur'an'la kafaya vurma. Kur'an kursu burası. Bu adamın savunduğu şeye bak. Yani Kur'an yırtılan ve Kur'an'la çocukların dövüldüğü bir yerde bunlar yok diyor. Olmadığını söylüyor. Uzun tırnakla kulak kanatma. Tırnakları çocuğun kulağına geçirip kanatana kadar o çocuklara yapma. Rahleye kafa vurma. Kalın yüzükle surata vurma. Boğazdan tutarak havaya kaldırma. Zorla temizlik yaptırma. Kursta dışarıdan arkadaşlarıyla nargile içme. Yemek cezası verip aç bırakma. Ya bu çocuklar 9-11 yaşlarındaki çocuklar bütün bunlar. Bu ne? Bu bir sistematik işkence. Asıl yapılmaya çalışılan hani tecavüzden, cinsel istismardan kaçma şansı yok ama asıl bunu normalleştiriyorlar. Şu anda Diyanet'e bağlı bütün Kur'an kurslarında şu sistematik işkenceyi normalleştirmeye çalışıyorlar. Erzurum bu açıdan çok önemli. Eğer Erzurum'da tecavüz ve cinsel istismar dışında bu yapılan sistematik işkence normalleştirilirse bütün Türkiye'deki çocuklar bu sistematik işkenceye...-Tehlike altında.- İşkence altında olacak. Bu normalleşmiş olacak.” şeklinde ifadelere yer verildiği görülmüştür.
Konuyla ilgili olarak, T.C. Erzurum 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 08.02.2022 tarihli ve 2022/53 Esas nolu yayın yasağı kararında, dava dosyasına konu olan yargılamanın içeriği, tutanaklar, görüntüler, videolar ve belgelerinin yayınlanmasının, buna ilişkin basın ve yayın organlarında haber yapılmasın mahkemece 08.02.2022 tarihinde tamamen yasaklanmasına karar verildiği, İlgili yayın yasağı kararı 09.02.2022 tarihinde Üst Kurula ait web sitesinin "Yayın Yasakları" kısmında yayınlanmıştır.
Bununla birlikte, konuya ilişkin olarak T.C. Erzurum 2. Sulh Ceza Hakimliğinin 15.02.2022 tarihli ve 2022/798 D. iş nolu yayın yasağı kararında ise soruşturma tamamlanıncaya kadar soruşturma dosyası kapsamında yazılı, görsel ve sosyal medya ile internet ortamında faaliyet gösteren medyada her türlü haber, röportaj, eleştiri vb yayınların yapılmasının yasaklanmasına karar verilmiş olup ilgili yayın yasağı kararı 17.02.2022 tarihinde Üst Kurula ait web sitesinin "Yayın Yasakları" kısmında yayınlanmıştır.
Yukarıda yer verilen açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde, ihlale konu programında, T.C. Erzurum 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 08.02.2022 tarihli ve 2022/53 Esas nolu yayın yasağı kararında, dava dosyasına konu olan yargılamanın içeriği, tutanaklar, görüntüler, videolar ve belgelerinin yayınlanmasının, buna ilişkin basın ve yayın organlarında haber yapılmasın mahkemece 08.02.2022 tarihinde tamamen yasaklanmasına karar verildiği, bununla birlikte T.C. Erzurum 2. Sulh Ceza Hakimliğinin 15.02.2022 tarihli ve 2022/798 D. iş nolu yayın yasağı kararında ise soruşturma tamamlanıncaya kadar soruşturma dosyası kapsamında yazılı, görsel ve sosyal medya ile internet ortamında faaliyet gösteren medyada her türlü haber, röportaj, eleştiri vb yayınların yapılmasının yasaklanmasına rağmen, mezkur programda, "Zorla hırsızlık yaptırma. Kur'an kursu bu. Diyanet'e bağlı Kur'an kursunda olanları söylüyorum. Gasp. Çocukların zorla parasını alıp kendine bir şey almak. Tecavüz. Cinsel istismar. Tekme tokat dayak. Haydar isimli bir sopa, yani o Diyanet'in resmi görevlisi aslında orada sopa. Haydar isimli sopa. Takunya ile dövme. Kafayı masaya vurma. Atatürk posteriyle çocukları dövme. Küfür, tehdit. Kur'an yırtma ve Kur'an'la kafaya vurma. Kur'an kursu burası. Bu adamın savunduğu şeye bak. Yani Kur'an yırtılan ve Kur'an'la çocukların dövüldüğü bir yerde bunlar yok diyor. Olmadığını söylüyor. Uzun tırnakla kulak kanatma. Tırnakları çocuğun kulağına geçirip kanatana kadar o çocuklara yapma. Rahleye kafa vurma. Kalın yüzükle surata vurma. Boğazdan tutarak havaya kaldırma. Zorla temizlik yaptırma. Kursta dışarıdan arkadaşlarıyla nargile içme. Yemek cezası verip aç bırakma. Ya bu çocuklar 9-11 yaşlarındaki çocuklar bütün bunlar. Bu ne? Bu bir sistematik işkence. Asıl yapılmaya çalışılan hani tecavüzden, cinsel istismardan kaçma şansı yok ama asıl bunu normalleştiriyorlar." şeklinde ifadelerle, konuyla ilgili ayrıntılara ve ilgili Kur'an kursunun görüntülerine defalarca yer verilmesinin yargıya taşınmış böylesine hassas bir olayda verilen mücadeleye hiçbir şekilde hizmet etmeyeceği ve medya hizmet sağlayıcılardan beklenen sorumlu yayıncılık anlayışı ile bağdaşmadığı kanaatine varılmıştır.
Bu nedenlerle mezkur yayında, yayın yasağı kararına rağmen yayınlanmış olması karşısında, 6112 sayılı Kanunun 8 inci maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinin ihlal edildiği sabit görülmüştür.
Bu itibarla;
6112 sayılı Kanun’un 8'inci maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinde yer alan; "Hukukun üstünlüğü, adalet ve tarafsızlık esasına aykırı olamaz." ilkesinin ihlali nedeniyle,
6112 sayılı Kanun'un 32’nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “8’inci maddenin birinci fıkrasının diğer bentleri ile ikinci ve üçüncü fıkralarında ve bu Kanun’un diğer maddelerinde belirlenen ilke, yükümlülük veya yasaklara aykırı yayın yapan ve/veya bu Kanun hükümleri kapsamında Üst Kurul tarafından belirlenen yükümlülüklerini yerine getirmeyen medya hizmet sağlayıcıya ihlalin ağırlığı, yayının ortamı ve alanı göz önünde bulundurularak, ihlalin tespit edildiği aydan bir önceki aydaki brüt ticari iletişim gelirinin yüzde birinden yüzde üçüne kadar idari para cezası verilir. İdarî para cezası miktarı, radyo kuruluşları için bin Türk Lirasından, televizyon kuruluşları ve isteğe bağlı medya hizmet sağlayıcıları için onbin Türk Lirasından az olamaz.” hükmü uyarınca idari para cezası uygulanması gerektiği,
a) İhlalin ağırlığı, yayının ortamı ve alanı göz önünde bulundurularak, kuruluşa %2 oranında idari para cezası uygulanmasına,
Ancak, ihlalin tespit edildiği tarihi itibariyle kuruluşun Ocak 2022 ayına ait ticari iletişim gelir beyanının 89.188,00 Türk Lirası olduğu değerlendirilerek, televizyon kuruluşları için idari para cezasının 10.000 (onbin) Türk Lirasından az olamayacağından, 2022 yılı için belirlenen yeniden değerleme oranına göre 38.460,00 (otuzsekizbindörtyüzaltmış) Türk Lirası İDARİ PARA CEZASI UYGULANMASINA,
b) 6112 sayılı Kanun'un 32’inci maddesinin beşinci fıkrasında yer alan “(…) 8’inci maddenin birinci fıkrasının (a), (b) ve (d) bentleri dışındaki bentlerini, aynı maddenin ikinci fıkrasını ve bu Kanunun yayın hizmetlerinde ticari iletişimi düzenleyen hükümlerinden herhangi birini yaptırım kararının tebliğinden itibaren bir yıl içinde yirmiden fazla ihlal eden medya hizmet sağlayıcı kuruluşun yayını beş güne kadar durdurulur. Bir yıl içinde aynı ihlalin tekrarı halinde, medya hizmet sağlayıcı kuruluşun yayınının beş günden on güne kadar durdurulmasına; ihlalin ikinci tekrarı halinde ise yayın lisansının iptaline karar verilir.” hükmü uyarınca işlem tesis edileceği hususunun yapılacak tebligatta bildirilmesine,
Üst Kurul Üyesi Okan KONURALP ile İlhan TAŞCI’nın karşı oyları ve oy çokluğu ile karar verildi.