İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığının 17.06.2022 tarih ve 732 sayılı yazısına konu TGRT HABER logosuyla yayın yapan medya hizmet sağlayıcı kuruluşun 06,07.05.2022 tarihlerinde 17:57, 07:31, 09:57 saatlerinde yayınladığı “Gündem” isimli haber programı yayınına ilişkin uzman raporu ile video görüntülerinin incelenmesi ve değerlendirilmesiyle yapılan görüşmeler sonucunda;
Bahse konu yayına ilişkin uzman raporunda ayrıntıları belirtildiği üzere, TGRT HABER logosuyla yayın yapan medya hizmet sağlayıcı kuruluşta 06,07.05.2022 tarihlerinde 17:57, 07:31, 09:57 saatlerinde canlı olarak yayınladığı, sunuculuğunu Kerem Seven'in yaptığı, “Gündem” isimli haber programında, haber sunucusu tarafından; “İstanbul'da 19 yaşındaki Asiyenur Atalay'ı öldüren Ümit Karakoyun adliyeye sevk edildi. Korkunç cinayetle ilgili çarpıcı detaylar da ortaya çıktı.” (Cinayet anına ilişkin kamere görüntüleri bulunarak ekrana getirilmiştir. Ayrıca Asiyenur Atalay'ın yakını olduğu anlaşılan bir kadının ifadeleri ve Ümit Karakoyun'un gözaltına alınma görüntülerine de yer verilmiştir.) Dış seste ise; “19 yaşındaki Asiyenur Atalay'ı İstanbul Esenler'de bir sokak ortasında böyle öldürdü. Polisin kısa takibiyle yakalanan Ümit Karakoyun'un Asiye'yi sosyal medya hesaplarından yaptığı canlı yayınla takip ettiği ortaya çıktı. Poliste on dört suç kaydı olan Ümit Karakoyun uyuşturucu satmaktan bir buçuk ay cezaevinde kalmıştı. Yaklaşık altı ay önce tahliye olan katil zanlısının yargılaması sürüyordu. Karakoyun'un bir süre amcasının tekstil atölyesinde çalıştığı ancak uyuşturucu kullandığı için işten kovulduğu da öğrenildi. Ümit Karakoyun polise verdiği ifadede Asiyenur Atalay'ı yedi yıldır tanıdığını cezaevine girmeden önce aralarında gönül ilişkisi olduğunu iddia etti. İki yıl önce de genç kızın evinin önünde olay çıkardığı için Atalay ailesi tarafından şikayet edildiği belirlendi. Cinayet Büro Amirliği ekipleri Karakoyun'un olay günü Asiyenur Atalay'ın sosyal medya hesaplarından yaptığı canlı yayını izlediğini hemen ardından da genç kızın yanına gittiğini tespit etti. Emniyetteki işlemleri tamamlanan Karakoyun sevk edildiği Bakırköy Adliyesinde tutuklanarak cezavine gönderildi.” şeklinde ifadelere yer verildiği görülmüştür.
Bilindiği üzere, Demokratik idare biçimi siyasal anlamda ve sosyolojik anlamda farklı tezahürlere sahiptir. Siyasal anlamda bireylerin haklarını yasayla koruma altına alan değerler bütününü ifade ederken, sosyolojik anlamda ise bu değerler bütününün uygulamaya yönelik içeriğinin düzenlenmesini ifade etmektedir. Bireylerin çeşitli konularda kendilerine ait görüşleri bulunmaktadır. Bu durumun bir sonucu olarak düşüncelerin dile getirildiği kitle iletişim araçları aracılığı ile başka bireylerin korunma ve saygı duyulma hakkı, doğal olarak ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle bireysel düşünce ve yargılarında herkes özgürdür. Ancak sorumlu yayıncılık anlayışını benimsemesi gereken medya hizmet sağlayıcı kuruluşlarda bunların ifade edilmesi sırasında hak ihlali doğurabilecek itham edici ya da yargılayıcı bir üslubun kullanılması hukuki ve ahlaki düzeydeki çeşitli sorunları ortaya çıkarabilmektir. Bu noktada program sunucu ve yapımcılarından bu sorumluluk çerçevesinde yayın yapmaları beklenmektedir.
Günümüzde medyanın gücünün artması, medya mensuplarının sorumluluklarının da aynı ölçüde arttırmaktadır. Yayıncılığın aynı zamanda bir kamusal sorumluluk görevi olduğu da göz önünde bulundurulduğunda yayınların Basın Meslek İlkeleri çerçevesinde yürütülmesi bir zorunluluktur.
Demokrasinin en temel önceliklerinden biri halkın haber alma özgürlüğü olduğundan demokratik rejimlerde medya, kamuoyu oluşumunda hayati öneme sahip bir aktördür. Öyle ki; medyanın yasama, yürütme ve yargıdan sonra gelen dördüncü güç olduğu çoğu otorite tarafından kabul edilmektedir. Basın, yasama, yürütme ve yargıdan sonra gelen dördüncü kuvvettir. Görevlerinden biri de halkı bilgilendirmek olan yayın kuruluşlarının, yorum programlarında eleştirilere yer vermesi son derece doğaldır. Medya mensuplarının görüşlerini herhangi bir baskı altında kalmadan açık bir şekilde ifade etmesi, birtakım kişi veya kuruluşları eleştirmesi ve onların gerçekleştirdikleri eylemler hakkında kamuoyunu bilgilendirmesi basın özgürlüğü anlamında son derece önemlidir. Ancak, şüphesiz bu hak, sınırsız ve kontrolsüz bir eleştiriyi beraberinde getirmemeli, yasal kurallar içerisinde çizilen bazı sınırlar yardımıyla kamuoyunun doğru ve objektif bir şekilde bilgilendirilmesine katkı sağlamak amacıyla kullanılmalıdır.
İnsan hak ve özgürlüklerinden olan ifade özgürlüğü hakkı, demokratik bir toplumun temel unsurlarını oluşturan çoğulculuk, hoşgörü ve açıklık ilkelerinin var olması bakımından vazgeçilmez bir karakter taşımakla beraber gerek uluslararası sözleşmelerde gerekse ulusal mevzuatımızda bu hakkın kullanılmasının belirli sınırları bulunmaktadır.
Söz konusu yasal düzenlemelerin başında Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın geldiğini söylemek mümkündür. Anayasa'nın 26'ncı maddesindeki “Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti” başlığı altında yer alan “Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet resmî makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar. Bu fıkra hükmü, radyo, televizyon, sinema veya benzeri yollarla yapılan yayımların izin sistemine bağlanmasına engel değildir. Bu hürriyetlerin kullanılması, millî güvenlik, kamu düzeni, kamu güvenliği, Cumhuriyetin temel nitelikleri ve Devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğünün korunması, suçların önlenmesi, suçluların cezalandırılması, Devlet sırrı olarak usulünce belirtilmiş bilgilerin açıklanmaması, başkalarının şöhret veya haklarının, özel ve aile hayatlarının yahut kanunun öngördüğü meslek sırlarının korunması veya yargılama görevinin gereğine uygun olarak yerine getirilmesi amaçlarıyla sınırlanabilir.” hükmüyle düşünce özgürlüğüne getirilebilecek sınırlamalardan bahsedilmiştir.
AİHM'nin Lingens - Avusturya içtihadında da belirtildiği üzere, ifade özgürlüğü demokratik bir toplumun asli temellerindendir. Bu toplumun ilerlemesinin ve her bireyin kendini gerçekleştirmesinin temel koşullarından birini oluşturur. Basının görevi, kamu yararını ilgilendiren başka alanlarda olduğu gibi siyasi konularda da bilgi ve fikirleri açıklamaktır. Buna karsın, AİHM'nin Times Newspapers Limited No:1-2 Birleşik Krallık kararında belirtildiği üzere, Sözleşmenin 10. maddesi, basının halkın yararına olan ciddi meseleleri işlemesinin söz konusu olduğu durumlarda dahi, hiçbir sınırlama içermeyen bir ifade özgürlüğünü güvenceye almaz. Bu maddenin 2. fıkrası uyarınca, basın ifade özgürlüğünü kullanırken, görev ve sorumluluklarına uygun davranmak durumundadır. Bu görev ve sorumluluklar, görülmekte olan davada olduğu gibi, basının yayımladığı haberlerin kişilerin şeref ve hakları üzerinde ağır etkiler yaratma riski taşıdığı durumlarda, özellikle önem arz etmektedir. Diğer yandan Sözleşmenin 10. maddesinin gazetecilere sunduğu koruma, gerçeğe uygun ve sorumlu bir gazeteciliğin gerektirdiği ilkeleri gözeten, güvenilir haberler sunacak biçimde iyi niyetle hareket etme şartına bağlıdır. Yine AİHM'nin birçok kararında da, kamu kurumları ve yayın kuruluşlarınca, kişiler hakkında yapılan yayınlarda masumiyet karinesinin ihlal edilmemesi ve bu ilkenin de sıkı bir şekilde korunması gerektiği vurgulanmıştır.
Konuyla ilgili olarak, Bakırköy 1. Sulh Ceza Hakimliği'nin 05/05/2022 tarih ve 2022/2812 Değişik İş Sayılı evrakında;
"Bakırköy C. Başsavcılığının 05/05/2022 tarih ve 2022/49926 soruşturma sayılı yazısı ile;
05/05/2022 günü Esenler ilçesi Turgut Reis Mahallesi Şehit Ali Karahan Caddesi üzerinde Asiyenur Atalay isimli şahsın silahla öldürülmesi olayıyla ilgili olarak Cumhuriyet Başsavcılığının 2022/49926 sayılı soruşturma dosyası kapsamında derhal soruşturmaya başlanıldığı, bu kapsamda yazılı görsel basın ile internet medyasında ilgili olay görüntülerinin yayınlandığının müşahide edildiği, bu durumun soruşturmanın sağlıklı bir şekilde yürütülmesine engel olmaması, maktulün görüntülerinin yayınlanarak yakınlarının ve toplumun olumsuz etikilenmemesi hususlarıyla kamu düzeni ve güvenliği göz önüne alındığında 5187 sayılı yasanın 3/2 maddesindeki koşulların oluştuğu anlaşıldığından,
Soruşturmanın tamamlanıncaya kadar soruşturma dosyası kapsamı hakkında yazılı görsel ve sosyal medya ile internet ortamında faaliyet gösteren medyada her tür haber, röporta, görüntü vb yayınların yapılmasının yasaklanmasına kara verilmesi talep edilmiş olmakla;
Dosya kapsamı incelendi.
Bakırköy C. Başsavcılığının talebi yerinde görülmekle bu talep doğrultusunda T.C. Anayasası, 4721 Sayılı Medeni Kanunu, 5187 Sayılı Basın Kanunu'nun yukarıda yer verilen hükümleri kapsamında ayrıntıları yukarıda belirtilen bahse konu olaya ilişkin yazılı ve görsel basın, sosyal medya ve internet ortamında faaliyet gösteren medyada mütevaffanın öldürülme anı görüntülerine ilişkin olmak üzere YAYIN YASAĞI GETİRİLMESİNE;" şeklinde verilmiş olan yayın yasağı kararı 06/05/2022 tarihinde Radyo ve Televizyon Üst Kurulunun web sitesinde saat 10:08'de "Yayın Yasakları" kısmında yayınlanmıştır.
Yukarıda yer verilen açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde, ihlale konu haber programında, 19 yaşındaki Asiyenur Atalay'ın İstanbul Esenler'de sokak ortasında öldürülmesi ile ilgili olarak; Bakırköy 1. Sulh Ceza Hakimliği'nin 05/05/2022 tarih ve 2022/2812 Değişik İş Sayılı kararıyla,... ayrıntıları yukarıda belirtilen bahse konu olaya ilişkin yazılı ve görsel basın, sosyal medya ve internet ortamında faaliyet gösteren medyada mütevaffanın öldürülme anı görüntülerine ilişkin olmak üzere Yayın Yasağı Getirilmesine;" şeklinde verilmiş olan yayın yasağı kararı rağmen medya hizmet sağlayıcı kuruluş tarafından 6 Mayıs 2022 saat 17:58 ve 7 Mayıs 2022 saat 07:33 ve 11:10'da yapılan yayınlarda anılan mahkeme kararına uyulmadığı kanaatine varılmıştır.
Bu nedenlerle mezkur yayında, yayın yasağı kararına rağmen yayınlanmış olması karşısında, 6112 sayılı Kanunun 8 inci maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinin ihlal edildiği sabit görülmüştür.
Bu itibarla;
6112 sayılı Kanun’un 8'inci maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinde yer alan; "Hukukun üstünlüğü, adalet ve tarafsızlık esasına aykırı olamaz." ilkesinin ihlali nedeniyle,
6112 sayılı Kanun'un 32’nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “8’inci maddenin birinci fıkrasının diğer bentleri ile ikinci ve üçüncü fıkralarında ve bu Kanun’un diğer maddelerinde belirlenen ilke, yükümlülük veya yasaklara aykırı yayın yapan ve/veya bu Kanun hükümleri kapsamında Üst Kurul tarafından belirlenen yükümlülüklerini yerine getirmeyen medya hizmet sağlayıcıya ihlalin ağırlığı, yayının ortamı ve alanı göz önünde bulundurularak, ihlalin tespit edildiği aydan bir önceki aydaki brüt ticari iletişim gelirinin yüzde birinden yüzde üçüne kadar idari para cezası verilir. İdarî para cezası miktarı, radyo kuruluşları için bin Türk Lirasından, televizyon kuruluşları ve isteğe bağlı medya hizmet sağlayıcıları için onbin Türk Lirasından az olamaz.” hükmü uyarınca idari para cezası uygulanması gerektiği,
a) İhlalin ağırlığı, yayının ortamı ve alanı göz önünde bulundurularak, ihlalin tespit edildiği tarihi itibariyle kuruluşun Nisan 2022 ayına ait ticari iletişim gelir beyanının 3.373.881,75 Türk Lirası olduğu değerlendirilerek, yüzde üç oranı (%3) 101.216,00 TL İDARİ PARA CEZASI UYGULANMASINA,
b) 6112 sayılı Kanun'un 32’inci maddesinin beşinci fıkrasında yer alan “(…) 8’inci maddenin birinci fıkrasının (a), (b) ve (d) bentleri dışındaki bentlerini, aynı maddenin ikinci fıkrasını ve bu Kanunun yayın hizmetlerinde ticari iletişimi düzenleyen hükümlerinden herhangi birini yaptırım kararının tebliğinden itibaren bir yıl içinde yirmiden fazla ihlal eden medya hizmet sağlayıcı kuruluşun yayını beş güne kadar durdurulur. Bir yıl içinde aynı ihlalin tekrarı halinde, medya hizmet sağlayıcı kuruluşun yayınının beş günden on güne kadar durdurulmasına; ihlalin ikinci tekrarı halinde ise yayın lisansının iptaline karar verilir.” hükmü uyarınca işlem tesis edileceği hususunun yapılacak tebligatta bildirilmesine,
Oy birliği ile karar verildi.