İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığının 02.02.2022 tarih ve 139 sayılı yazısı ve eklerinin incelenmesi sonucunda "HALK TV" logolu medya hizmet sağlayıcı kuruluşta 31.01.2022 tarihinde saat 20:00’de yayınlanan ve Levent Gültekin ile Murat Sabuncu’nun yaptığı “İki Yorum” isimli programda sunucularının;
"Bir sanatçıya fotoğraf çektirmişti falan. Herhangi birimiz dünyanın herhangi bir yerinde Türkçe gördüğümüzde de mutlu oluyoruz, sade Türkçe değil, Osmanlıca gördüğümüzde şey Osmanlıca diyorum İspanyolca gördüğümüzde de. İstiklal’e gidin, metrolara gidin. İngilizce müzikler çalar, İspanyolca, Portekizce, Çerkezce, Kürtçe... fakat bu haddini bilmez… Şuna bak! Şu tipe bak! Polis misin, eşkıya mısın? Nereden alıyorsun bu yetkiyi? Bu türkü seni niye rahatsız eder? Bu ülkenin en az 20-30 milyon insanının dili. Velev ki olmasın. Bir kişinin dili olsun. Müzikten niye rahatsız olursun? Aklını mı kaybettin? Niye bu çocukları gözaltına alıyorsun? Dağa mı gitsin? Lafa geldiğinde bize şey derler. Hayır biz Kürt düşmanı değil PKK düşmanıyız. Ben burada baktığımda PKK’nın dostu görüyorum. Polis değil PKK’ya çalışan görüyorum. Eğer bu şehirde bu çocukların burada Kürtçe türkü söylemesinden rahatsız oluyorsan katıksız bir şekilde PKK’ya çalışıyorsun demektir. İstiyorsun ki dağ kazansın. İstiyorsun ki terör kazansın. İstiyorsun ki insanlar dağa gitsin, isyanını orada dile getirsinler. Ya aklı almaz. Dünyanın neresine giderseniz gidin elli tane, yüz tane dilde müzik çalınır. Gelişmişlik böyle bir şeydir. İnsanlar bununla… Müziğin dili olmaz diye evrensel bir kural vardır. Müziğin dili olmaz. Be adam! Onu dinlerken, o Kürtçe kelimeye nasıl takıldın o müziğin melodisinden? Kaldı ki bu ülkenin devlet kanalında, TRT’sinde sabah akşam Kürtçe müzik söyleniyor. Nereden aldın bu yetkiyi? Hangi kurala dayandın? Hangi kanuna dayandın? Ya bu bu, polislik değil. Bu, çeteliktir. Bu ülkenin huzurunu bozmaktır. Bu ülkenin ağız tadını yok etmeye çalışmaktır. Kendi kafasından uydurduğu, kendi kafasındaki hastalıklı, ırkçı yaklaşımla hepimizin hayatını zehre döndürmeye çalışmaktır. Bu ülkede huzur isteyen, bu ülkede ağız tadıyla yaşamak isteyen herkesin oradakinin Kürtçe olup olmadığına bakmadan bu polislere tepki göstermesi gerekiyor. Bunların böyle bir hadsizliğe bir daha cesaret edemeyecekleri bir tepkinin yükselmesi gerekiyor." şeklindeki ifadeleri nedeniyle, 6112 sayılı Yasanın 8. Maddesinin birinci paragrafı (ç) bendinde yer alan "... kişi ya da kuruluşları eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü, aşağılayıcı veya iftira niteliğinde ifadeler içeremez." hükmüne aykırı olduğu gerekçesiyle idari yaptırım uygulanmasına “oy çokluğuyla” karar verildi.
Söz konusu haber ve yorum eleştiri sınırları içinde olup her hangi bir hakaret, tehdit, aşağılama içermemektedir. Yapılan haber ve yorumlar ifade özgürlüğü kapsamında gazetecilik mesleğinin gerektirdiği şekilde ve ölçüde yapılmıştır.
İfade özgürlüğü; çoğulcu ve anayasal demokrasilerin temel taşlarındandır. Farklı tanımlara yer verilmekle birlikte genel kabule göre, ifade özgürlüğü; insanın serbestçe haber, bilgi ve başkalarının fikirlerine ulaşabilmesi, edindiği fikir ve kanaatlerden dolayı kınanmaması ve bunları tek başına veya başkalarıyla birlikte meşru yöntemlerle dışa vurabilme imkan ve serbestisidir. İfade özgürlüğü, sadece “düşünce ve kanaat sahibi olmayı” değil, “düşünce ve kanaatlere ulaşma” ve “düşünce ve kanaatleri açıklama, yayma” özgürlüklerini de kapsamaktadır. Ayrıca ifade tarzları, biçimleri ve araçları da bu özgürlük kapsamındadır.
İfade özgürlüğü; insan hakları hukuku belgelerinde ve anayasalarda, temel haklar ve ödevler kategorisinde, birinci kuşak haklar arasında yer almaktadır. Bu nedenle çoğulcu demokrasilerde ifade özgürlüğü; herkes için geçerli, özüne dokunulmaz, devredilmez ve vazgeçilmez bir hak ve yaşamsal önemde bir özgürlük niteliğindedir.
İfade özgürlüğü demokratik toplumların vazgeçilmez ana unsurlarından en önemlisidir. İfade özgürlüğü, Türkiye’nin de taraf olduğu uluslararası hukuk, Anayasamız, çeşitli yasalar, Yargıtay içtihatları ve AİHM kararları ile güvence altına alınmıştır.
AİHS'nin “İfade özgürlüğü” başlıklı 10. maddesinin 1. fıkrasına göre; “Herkes görüşlerini açıklama ve anlatım özgürlüğüne sahiptir. Bu hak, kanaat özgürlüğü ile kamu otoritelerinin müdahalesi ve ülke sınırları söz konusu olmaksızın haber veya fikir alma ve verme özgürlüğünü de içerir”.
AİHM’ye göre ifade özgürlüğü, demokratik bir toplumun en önemli temellerinden olup, toplumsal ilerlemenin ve her kişinin gelişiminin başlıca koşullarından birini teşkil etmektedir. AİHS'nin 10. maddesinin 2. fıkrası saklı kalmak koşuluyla, ifade özgürlüğü, yalnızca iyi karşılanan ya da zararsız veya önemsiz olduğu düşünülen değil, aynı zamanda kırıcı, hoş karşılanmayan ya da kaygı uyandıran “bilgiler” ya da “düşünceler” için de geçerlidir. Çoğulculuk, hoşgörü ve açık fikirlilik bunu gerektirir ve bunlar olmaksızın “demokratik bir toplum” olamaz. (Handyside/Birleşik Krallık, 5493/72, 07.12.1976).
Bir başka AİHM kararına göre; ifade özgürlüğünün, toplumsal ve bireysel işlevini yerine getirebilmesi için AİHM’nin de ifade özgürlüğüne ilişkin kararlarında sıkça belirttiği gibi yalnızca toplumun ve devletin olumlu, doğru ya da zararsız gördüğü haber ve düşüncelerin değil, devletin veya halkın bir bölümünün olumsuz ya da yanlış bulduğu, onları rahatsız eden haber ve düşüncelerin de serbestçe ifade edilebilmesi ve bireylerin bu ifadeler nedeniyle herhangi bir yaptırıma tabi tutulmayacağından emin olmaları gerekir. İfade özgürlüğü, çoğulculuğun, hoşgörünün ve açık fikirliliğin temeli olup bu özgürlük olmaksızın demokratik toplumdan bahsedilemez (AİHM Handyside/Birleşik Krallık, Başvuru No: 5493/72, Para. 49).
Demokratik toplumların olmazsa olmazı düşünce ve ifade özgürlüğü, halkın haber alma özgürlüğünün, gerek uluslararası hukukta gerekse iç hukukta güvence altına alınması göz önüne alındığında HALK TV logolu yayın kuruluşunda yer alan ve ifade özgürlüğünün sınırlandığı hakaret, aşağılama, tehdit ve küfrün yer almadığı programa yaptırım uygulanmasının hukuki olmadığı, muhalif basının susturulması gibi demokratik toplumlarda kabul edilemez bir karar olduğu görüşünde olduğum için katılmadım.