İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığının 26.10.2021 tarih ve 1492 sayılı yazısı ve eklerinin incelenmesi sonucunda "TELE 1" logolu medya hizmet sağlayıcı kuruluşta 06.10.2021 tarihinde saat 20:00’de yayınlanan ve Merdan Yanardağ ile Prof. Dr. Emre Kongar sunduğu “18 Dakika” isimli programda Merdan Yanardağ’ın;
“Şimdi Anayasa'nın ilk dört maddesi nedir? Bir; devletin niteliği cumhuriyettir deniyor. Ben İsmail Kahraman'ın buna hangi itirazının olduğunu öğrenmek istiyorum. İkinci maddesi; devlet demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletidir diyor Türkiye Cumhuriyeti. Buna nerden neyine karşı? Bunun neyine itiraz ediyorsun, bir itirazın var mı? Bir; devletin niteliği cumhuriyettir diyor, itirazınız var mı? Var tabii. Onlar saltanat istiyorlar, onlar hilafet istiyorlar, onlar bir ortaçağ devleti istiyorlar, onlar bir en fazla Taliban Cumhuriyet'i istiyorlar. Körfez Emirliklerine hayranlar ama hiç birisi gidip orada yaşamayı denemiyor… İsmail Kahraman bir de yalan söylüyor. 195 Birleşmiş Milletler Üyesi ülkenin 190'ının Anayasa'sında laiklik yok diyor. Yani bunlar bir de hakikaten süzme bir cehalet içinde. Sayın Kahraman bu ülkelerin büyük bir çoğunluğunda laiklik problemi yok. Sizin gibi siyasal İslamcılar biz eğitimi de yöneteceğiz, ekonomiyi de yöneteceğiz, insanların yatak odalarında ne yapacağını da biz belirleyeceğiz, özel hayatlarında nasıl yaşayacaklarını, nasıl giyineceklerini, nasıl davranacaklarını biz belirleyeceğiz, devleti de biz yöneteceğiz, hastaneleri de biz yöneteceğiz demiyorlar... 46 Arap ülkesinde, Arap İslam ülkesinde cumhuriyetle yönetilen, demokrasi ile yönetilen, laiklikle yönetilen çok az ülke var, bir tanesi Suriye idi oraya da saldırdınız. İç savaş çıkarttınız. Diğeri Tunus'tu orada yine bir komplo düzenlediniz, son anda kurtuldu. Mısır'da ihvan darbesi ile yönetime el koydunuz...”şeklindeki ifadeler nedeniyle, 6112 sayılı Yasanın 8. Maddesinin birinci paragrafı (ç) bendinde yer alan "..., kişi ya da kuruluşları eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü, aşağılayıcı veya iftira niteliğinde ifadeler içeremez." hükmüne aykırı olduğu gerekçesiyle idari yaptırım uygulanmasına “oy çokluğuyla” karar verildi.
Söz konusu haber ve yorum eleştiri sınırları içinde olup her hangi bir hakaret, tehdit, aşağılama içermemektedir. Yapılan haber ve yorumlar ifade özgürlüğü kapsamında gazetecilik mesleğinin gerektirdiği şekilde ve ölçüde yapılmıştır.
İfade özgürlüğü; çoğulcu ve anayasal demokrasilerin temel taşlarındandır. Farklı tanımlara yer verilmekle birlikte genel kabule göre, ifade özgürlüğü; insanın serbestçe haber, bilgi ve başkalarının fikirlerine ulaşabilmesi, edindiği fikir ve kanaatlerden dolayı kınanmaması ve bunları tek başına veya başkalarıyla birlikte meşru yöntemlerle dışa vurabilme imkan ve serbestisidir. İfade özgürlüğü, sadece “düşünce ve kanaat sahibi olmayı” değil, “düşünce ve kanaatlere ulaşma” ve “düşünce ve kanaatleri açıklama, yayma” özgürlüklerini de kapsamaktadır. Ayrıca ifade tarzları, biçimleri ve araçları da bu özgürlük kapsamındadır.
İfade özgürlüğü; insan hakları hukuku belgelerinde ve anayasalarda, temel haklar ve ödevler kategorisinde, birinci kuşak haklar arasında yer almaktadır. Bu nedenle çoğulcu demokrasilerde ifade özgürlüğü; herkes için geçerli, özüne dokunulmaz, devredilmez ve vazgeçilmez bir hak ve yaşamsal önemde bir özgürlük niteliğindedir.
İfade özgürlüğü demokratik toplumların vazgeçilmez ana unsurlarından en önemlisidir. İfade özgürlüğü, Türkiye’nin de taraf olduğu uluslararası hukuk, Anayasamız, çeşitli yasalar, Yargıtay içtihatları ve AİHM kararları ile güvence altına alınmıştır.
AİHS'nin “İfade özgürlüğü” başlıklı 10. maddesinin 1. fıkrasına göre; “Herkes görüşlerini açıklama ve anlatım özgürlüğüne sahiptir. Bu hak, kanaat özgürlüğü ile kamu otoritelerinin müdahalesi ve ülke sınırları söz konusu olmaksızın haber veya fikir alma ve verme özgürlüğünü de içerir”.
AİHM’ye göre ifade özgürlüğü, demokratik bir toplumun en önemli temellerinden olup, toplumsal ilerlemenin ve her kişinin gelişiminin başlıca koşullarından birini teşkil etmektedir. AİHS'nin 10. maddesinin 2. fıkrası saklı kalmak koşuluyla, ifade özgürlüğü, yalnızca iyi karşılanan ya da zararsız veya önemsiz olduğu düşünülen değil, aynı zamanda kırıcı, hoş karşılanmayan ya da kaygı uyandıran “bilgiler” ya da “düşünceler” için de geçerlidir. Çoğulculuk, hoşgörü ve açık fikirlilik bunu gerektirir ve bunlar olmaksızın “demokratik bir toplum” olamaz. (Handyside/Birleşik Krallık, 5493/72, 07.12.1976).
Bir başka AİHM kararına göre; ifade özgürlüğünün, toplumsal ve bireysel işlevini yerine getirebilmesi için AİHM’nin de ifade özgürlüğüne ilişkin kararlarında sıkça belirttiği gibi yalnızca toplumun ve devletin olumlu, doğru ya da zararsız gördüğü haber ve düşüncelerin değil, devletin veya halkın bir bölümünün olumsuz ya da yanlış bulduğu, onları rahatsız eden haber ve düşüncelerin de serbestçe ifade edilebilmesi ve bireylerin bu ifadeler nedeniyle herhangi bir yaptırıma tabi tutulmayacağından emin olmaları gerekir. İfade özgürlüğü, çoğulculuğun, hoşgörünün ve açık fikirliliğin temeli olup bu özgürlük olmaksızın demokratik toplumdan bahsedilemez (AİHM Handyside/Birleşik Krallık, Başvuru No: 5493/72, Para. 49).
Demokratik toplumların olmazsa olmazı düşünce ve ifade özgürlüğü, halkın haber alma özgürlüğünün, gerek uluslararası hukukta gerekse iç hukukta güvence altına alınması göz önüne alındığında TELE 1 logolu yayın kuruluşunda yer alan ve ifade özgürlüğünün sınırlandığı hakaret, aşağılama, tehdit ve küfrün yer almadığı programa, muhatabının “Cevap ve Düzeltme” hakkını kullanması gerekirken, yaptırım uygulanmasının hukuki olmadığı, muhalif basının susturulması gibi demokratik toplumlarda kabul edilemez bir karar olduğu görüşünde olduğum için katılmadım.