İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığının 25.12.2023 tarih ve 610 sayılı yazısına konu TGRT HABER logosuyla yayın yapan medya hizmet sağlayıcı kuruluşta 25.11.2023 tarihinde saat 23:00’da yayınlanan "Stüdyoda Futbol" adlı spor programı yayınına ilişkin uzman raporu ile video görüntülerinin incelenmesi ve değerlendirilmesiyle yapılan görüşmeler sonucunda;
TGRT HABER logosuyla yayın yapan medya hizmet sağlayıcı tarafından, 25.11.2023 tarihinde saat 23:00’da yayınlanan moderatörlüğünü Sabri Ugan'ın yaptığı, Bülent Uslu, Yakup Çınar, Tahir Kum, Ahmet Ercanlar, Ömer Faruk Ünal’ın konuk olarak katıldığı "Stüdyoda Futbol" adlı programda, geçen diyaloglarda; “(...) Şimdi Futbol Federasyonu ne yapmak istiyor? Merkez Hakem Kurulu ne yapmak istiyor? ... Bence hakikaten Fenerbahçe'yle oynuyorlar. Bir kulüp ancak bu kadar tahrik edilebilir. Fenerbahçe'nin bazı hakemle çok ciddi problemi var ve hakemle problemi var. Bakın Ömer Faruk Ağabey o kadar güzel diyor ki tahrik etmek isteseler bu kadar olmaz. Halil Umut Meler iki tane yüzde yüzlük kırmızı kartı vermemiş... Şimdi bu ne hataya giriyor? Siyah beyaz hataya giriyor. Normalde ne olması gerekiyor? Halil Umut Meler'i usulen dinlendiriyormuş gibi yapın, hani bir hafta veriyor bir hafta vermiyorsunuz ya, hani bu hafta dümenden hiç var görevi de vermezsiniz tamam mı? Dersiniz ki biz şey yaptık cezalandırdık. Yani biz de yeriz. Haftaya da verirsiniz. Dersiniz ki arada bir hafta var dersiniz. Biz de deriz ki saf insanlar olarak, valla MHK dinlendirdi. ... Acayip bir MHK var. Diyorlar ki Fenerbahçeliler sokaklara insin istiyorlar. Bakın ciddi söylüyorum öyle istiyorlar. -Ben şimdi soruyorum Mehmet Büyükekşi'ye, arkasında durduğu Ahmet İbanoğlu'nun hakemleri husumetli olduğu Ali Koç'un takımının aleyhine yarın bir hata yaparsa Mehmet Büyükekşi orada nasıl oturacak? ...Yoksa derdi Ali Koç'la mı, Fenerbahçe ile mi? Bunun cevabını merak ediyorum. Yarınki maçta da eğer hakem bir hata yapsın, Fenerbahçe aleyhine bir hata yapsın. Bakın cidden olaylar olacak. Artık Fenerbahçelilerin sabrını çok taşırdılar bunlar. Çok ciddi manada taşırdılar. Yapılan şeyler uygulamalar, öyle bir rezaletler var ki... Geldiğimiz noktada yarın Arda Kardeşler bence çok dikkatli maçı yönetsin. İki kere düşünsün verdiği her kararda. Fenerbahçe'yi yine 10 kişi bırakmasın ve bundan sonrası için de bence bu Ahmet İbanoğlu gidene kadar da hakemler kararlarına çok dikkat etsinler.” şeklinde ifadelere yer verildiği görülmüştür.
Demokrasinin en temel önceliklerinden biri halkın haber alma özgürlüğü olduğundan demokratik rejimlerde medya, kamuoyu oluşumunda hayati öneme sahip bir aktördür. Öyle ki; medyanın yasama, yürütme ve yargıdan sonra gelen dördüncü güç olduğu çoğu otorite tarafından kabul edilmektedir. Basın, yasama, yürütme ve yargıdan sonra gelen dördüncü kuvvettir. Geç 18. yüzyılda kullanılan dördüncü güç kavramı, o zamandan beri de tarihsel olarak ortaya çıkan farklı türden mecralar olarak medyanın tamamına atfedilmiştir. Yasama, yürütme ve yargı güçlerinin yanında, onların faaliyetlerini toplum adına ve toplum yararına takip etmek, medyanın toplumsal sorumluluğu olarak görülmüştür.
Görevlerinden biri de halkı bilgilendirmek olan yayın kuruluşlarının, programlarında eleştirilere ve önemli yorumlara yer vermesi son derece doğaldır. Medya mensuplarının görüşlerini herhangi bir baskı altında kalmadan açık bir şekilde ifade etmesi, birtakım kişi veya kuruluşları eleştirmesi ve onların gerçekleştirdikleri eylemler hakkında kamuoyunu bilgilendirmesi basın özgürlüğü anlamında son derece önemlidir. Ancak, şüphesiz bu hak, sınırsız ve kontrolsüz bir eleştiriyi beraberinde getirmemeli, yasa ve ahlak kuralları içerisinde çizilen bazı sınırlar yardımıyla kamuoyunun doğru ve objektif bir şekilde bilgilendirilmesine katkı sağlamak amacıyla kullanılmalıdır.
Toplumsal sorumluluk temelinde medyanın faaliyetlerini sürdürmesi ve dördüncü güç rolünü yerine getirmesi için gerekli başlıca koşullardan biri olarak objektiflik görülmüştür. David Mindich, basın ve habercilikte objektifliğin temel bileşenlerini "tarafsızlık, partizan olmama, olgusallık ve denge" şeklinde sıralamaktadır. Ayriyeten yayıncılığın içerdiği toplumsal sorumluluk bağlamında yayınların Basın Meslek İlkeleri çerçevesinde yürütülmesi bir zorunluluktur. Bu ilkelere göre de kamuoyunu yanlış yönlendirebilecek veya hak ihlali doğurabilecek itham edici ya da yargılayıcı ifadelerden sakınılması gerekmektedir. Bu noktada program sunucu ve yapımcılarından bu sorumluluk çerçevesinde yayın yapmaları beklenmektedir.
Yukarıda yer verilen açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde, ihlale konu spor programında; “Yoksa derdi Ali Koç ile mi, Fenerbahçe ile mi? Bunun cevabını merak ediyorum. Yarınki maçta da eğer hakem bir hata yapsın, Fenerbahçe aleyhine bir hata yapsın. Bakın cidden olaylar olacak. Artık Fenerbahçelilerin sabrını çok taşırdılar bunlar. Çok ciddi manada taşırdılar. Yapılan şeyler uygulamalar, öyle bir rezaletler var ki geldiğimiz noktada yarın Arda Kardeşler bence çok dikkatli maçı yönetsin. İki kere düşünsün verdiği her kararda. Fenerbahçe'yi yine 10 kişi bırakmasın ve bundan sonrası için de bence bu Ahmet İbanoğlu gidene kadar da hakemler kararlarına çok dikkat etsinler." şeklinde ifadelerle, Türkiye Futbol Federasyonu, Merkez Hakem Kurulu ve bazı hakemlerin de isimleri zikredilerek takımlar arasında ayrımcılık yapıldığı, hakem atamalarında kayırma uygulandığı ve bu hakemlerin de maçlar esnasında hatalı kararlara imza attıklarının belirtildiği, program boyunca sürdürülen yorumlar ve Türkiye Futbol Federasyonu'na yönelik iddiaların genel olarak kişi beyanlarına dayandığı belirtilmekte ve bu beyanlar üstü kapalı bir biçimde dile getirildiği görülmektedir. Bu anlatımlarda herhangi bir dayanak gösterilmemekle beraber dile getirilen ithamların somut bir olgu gibi sunulduğu, dolayısıyla mezkur yayında, hakemlerin verecekleri kararlar ile ilgili bir zan oluşturularak maçların yorumcuların görüşlerinin aksine sonuçlanması halinde özellikle Fenerbahçe takımının haksızlığa uğrayacağı ve takımını destekleyenlerin tahrik eder biçimde tepki göstermeleri gerektiği izlenimi oluşturularak örtülü mesajlar ile şiddetin meşrulaştırıldığı kanaatine varılmıştır.
Bu nedenlerle mezkur yayında, 6112 sayılı Kanun'un 8'inci maddesinin birinci fıkrasının (ş) bendinin ihlal edildiği sabit görülmüştür.
Bu itibarla;
6112 sayılı Kanun'un 8’inci maddesinin birinci fıkrasının (ş) bendinde yer alan; "Şiddeti özendirici veya kanıksatıcı olamaz." ilkesinin ihlali nedeniyle;
6112 sayılı Kanun'un 32’nci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “Bu Kanun’un 8’inci maddesinin birinci fıkrasının (a), (b), (d), (f), (g), (ğ), (h), (n), (ö), (s), (ş) ve (t) bentlerindeki yayın hizmeti ilkelerine ve aynı maddenin dördüncü fıkrasına aykırı yayın yapan medya hizmet sağlayıcı kuruluşlara, ihlalin ağırlığı ve yayının ortamı ve alanı göz önünde bulundurularak, ihlalin tespit edildiği aydan bir önceki aydaki brüt ticari iletişim gelirinin yüzde ikisinden beşine kadar idarî para cezası verilir. İdarî para cezası miktarı, radyo kuruluşları için bin Türk Lirasından, televizyon kuruluşları ve isteğe bağlı medya hizmet sağlayıcıları için onbin Türk Lirasından az olamaz. Ayrıca, idarî tedbir olarak, ihlale konu programın yayınının beş keze kadar durdurulmasına, isteğe bağlı yayın hizmetlerinde ihlale konu programın katalogdan çıkarılmasına karar verilir. İhlalin mahiyeti göz önünde bulundurularak, bu fıkra hükümlerine göre idarî para cezası ile birlikte idarî tedbire karar verilebileceği gibi, sadece idarî para cezasına veya tedbire de karar verilebilir.” hükmü uyarınca, idari para cezası uygulanması gerektiği,
a) İhlalin ağırlığı, yayının ortamı ve alanı göz önünde bulundurularak, ihlalin tespit edildiği tarihi itibariyle kuruluşun Ekim 2023 ayına ait ticari iletişim gelir beyanının 13.243.780,01 Türk Lirası olduğu değerlendirilerek, yüzde üç oranı (%3) 397.313,00 TL İDARİ PARA CEZASI UYGULANMASINA,
b) İdari para cezasının tebliğinden itibaren bir ay içerisinde, Üst Kurulun T.C. Ziraat Bankası Radyo ve Televizyon Üst Kurulu Tek İdare Tahsilat Alt Hesabı TR46 0001 0017 6200 9999 9955 88 no’lu hesabına “6112 sayılı kanunun 32’nci maddesine göre ödenen para cezasıdır” şerhiyle ödenmesi gerektiğinin veya 6112 sayılı kanunun 32’nci maddesinin dokuzuncu fıkrası uyarınca, tebliğden itibaren en geç onbeş gün içerisinde Ankara İdare Mahkemelerinde dava açılabileceğinin, dava açma süresi (onbeş gün) içerisinde peşin ödeme yapılması halinde, 5326 sayılı Kanunun 17 nci maddesinin altıncı fıkrası uyarınca cezanın dörtte üçünün tahsil edileceğinin ve taksitlendirme talebinde bulunulabileceğinin, peşin ödemenin kanun yoluna müracaat hakkını engellemeyeceğinin, en geç 1 aylık süre içerisinde ödenmeyen idari para cezasının, 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre tahsil edilmek üzere Hazine ve Maliye Bakanlığınca belirlenecek tahsil dairesine gönderileceğinin bildirilmesine,
c) 6112 sayılı Kanun'un 32’nci maddesinin beşinci fıkrasında yer alan “ (…) 8’inci maddenin birinci fıkrasının (a), (b) ve (d) bentleri dışındaki bentlerini, aynı maddenin ikinci fıkrasını ve bu Kanunun yayın hizmetlerinde ticari iletişimi düzenleyen hükümlerinden herhangi birini yaptırım kararının tebliğinden itibaren bir yıl içinde yirmiden fazla ihlal eden medya hizmet sağlayıcı kuruluşun yayını beş güne kadar durdurulur. Bir yıl içinde aynı ihlalin tekrarı halinde, medya hizmet sağlayıcı kuruluşun yayınının beş günden on güne kadar durdurulmasına; ihlalin ikinci tekrarı halinde ise yayın lisansının iptaline karar verilir...” hükmü uyarınca işlem tesis edileceği hususunun yapılacak tebligatta bildirilmesine,
Oy birliği ile karar verildi.