İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığının 25.12.2023 tarih ve 616 sayılı yazısına konu, İLKE TV logosuyla yayın yapan medya hizmet sağlayıcı kuruluşta, 26.09.2023 tarihinde 08:46:39, 12:14:09, 13:02:22, 15:09:35, 15:35:25 ve 16:00:32 saatlerinde yayınlanan "Emek Günlüğü" adlı program yayınına ilişkin uzman raporu ile video görüntülerinin incelenmesi ve değerlendirilmesiyle yapılan görüşmeler sonucunda, oy çokluğu ile yaptırım uygulanmasına aşağıda belirttiğim görüşlerim nedeniyle karşı oy kullandım.
1. Uzman Raporunda ve Üst Kurul Kararında, “İdeolojik bir mesaj olan "Kürdistan" ifadesi Türkiye sınırları içerisinde terör örgütü PKK'nın ve çeşitli bölücü grupların kurma ideali taşıdığı sözde ülkenin adı olarak kullanılmaktadır. Kürdistan ifadesi ile aktarılan bölücü ideoloji, birçok etnik grup ve ırkın birlikte yaşadığı sınırlarıyla bölünmez bir bütün olan ülkemizin huzur ve birlik ortamını tehdit etmektedir” iddiası yer almaktadır.
Programda, PKK veya terör örgütü diye herhangi bir sözcük kullanılmamıştır. Oysa raporu düzenleyen Uzmanlar, yayın kuruluşunda kullanılan “Kürdistan” ifadesinden, “Terör örgütü” ve “Bölücü ideoloji” gibi hayal ürünü tabirler yaratmaya yönelik hayal ürünü ifadeler yaratmaya çalışmışlardır.
Öncelikle “Kürdistan” sözcüğünün bir suç unsuru olup olmadığına bakmak gerekmektedir.
“Kürdistan” kavramı, çoğunluğu Kürtlerin yaşadığı coğrafyaya verilen bir ad olarak ilk önce Selçuklular zamanında kullanılmıştır. Kürtlerin yaşadığı yurt olarak tanımlanmıştır.
a) İlk Türkçe sözlük olarak bilinen Şemsettin Sami’nin 1889-1898 yılları arasında İstanbul’da yayınladığı Kamusü’l-a’lam adlı özel isimler odaklı ansiklopedik eserinde Kürdistan, “Batı Asya’da, en büyük bölümü Osmanlı İmparatorluğu’nda ve bir bölümü İran’da yaşayan insanların çoğunluğunu oluşturan Kürt adıyla adlandırılmışıdır” şeklinde anlatılmaktadır.
Bu anlatımdan anlatılacağı üzere “Kürdistan”, adını üzerinde yaşayan ve Kürtçe dilini konuşan Kürtlerden almış bir coğrafi bölgedir.
b) Mustafa Kemal Atatürk’ün, Meclis konuşmalarında “Kürdistan” dediği, TBMM Birinci Meclisinin Doğudan gelen üyelerine “Kürdistan Mebusu” denildiği Meclis Tutanaklarında mevcuttur.
c) Fırat Üniversitesi İİBF Maliye Bölümü araştırma görevlisi Hifzullah Kutum, Twitter hesabından, “Şoreşa Îlonê hemû Kurdan pîroz be, Bijî Kurdistan” (Eylül Devrimi tüm Kürtlere kutlu olsun. Yaşasın Kürdistan) paylaşımı yaptığı gerekçesiyle, 5 Kasım’da gözaltına alınmış, 6 Kasım’da tutuklanmış ve 10 Kasım’da ise serbest bırakılmıştır.
d) Meral Akşener’in Siirt ziyareti sırasında esnaf Cemal Taşkesen’in, Akşener’e "Bulunduğunuz yer Kürdistan" şeklindeki ifadesi nedeniyle soruşturma açılmış, gözaltına alınmış ancak savcılık kararıyla serbest bırakılmıştır.
e) Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan AKP Grup toplantısında (TBMM MECLİS ÇATISI ALTINDA) yaptığı konuşmasında, “KÜRDİSTAN” ve “KÜRDİSTAN EYALETİ” sözcüklerini aşağıdaki konuşmasıyla dile getiriyor ve bu konuşma AKP milletvekillerinden yoğun alkışlar alıyor:
“Bu millet köksüz değildir. Bu millet reddi miras yapacak, ecdadını unutacak, ecdadına sırt çevirecek bir millet değildir. Çok uzağa gitmeye gerek yok. Şuradan 90 yıl 100 yıl öncesine gidin. CHP’nin, MHP’nin yöneticileri Meclis Kütüphanesine gitsinler, meclis zabıtlarını gizli celse zabıtlarını okusunlar. Milletvekilidirler, okuma hakları var gitsinler okusunlar. Bugün MHP ve CHP neye karşı çıkıyorsa orada ilk meclis zabıtlarında o karşı çıktıkları şeyleri görecekler. Hem de en baştan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün nutuklarında görecekler. “KÜRT” kelimesini o mecliste görecekler. Gürcü, Laz, Arap, Boşnak kelimelerini o zabıtlarda görecekler.
“KÜRDİSTAN” kelimesini o meclis zabıtlarında görecekler. Kendi tarihini bilmeyen, kendi tarihini okumayan cehalet ve karanlıktan başka hiçbir şey söylemez. Şöyle biraz daha geçmişe, Osmanlı’ya kadar gittikleri zaman Doğu ve Güneydoğu’nun “KÜRDİSTAN EYALETİ” olduğunu görecekler. Doğu Karadeniz’in Lazistan eyaleti olduğunu görecekler. Bunlar bizim tarihimizin bize devrettiği mirastır. Bunları görmemezlikten gelemezsiniz.” Şeklinde konuşmuştur
2. Uzman raporunda Sarı, kırmızı ve yeşil renklerinin, “Terör Örgütünün bayrağını çağrıştırdığı” iddia edilmiş ve bu iddialar nedeniyle programa yaptırım uygulanmıştır.
Söz konusu renklerin suç sayılamayacağı bir çok mahkeme kararlarıyla da sabittir.
a. Kadri Demir isimli bir kişinin aracında ‘yeşil, sarı ve kırmızı’ renkte boncuktan yapılmış iki adet kuş maketinin olduğu ve aynı renlerde bir puşinin bulunduğu tespit edilmiş” ve Bingöl 2. Ağır Ceza Mahkemesince 2017/424 dosya no, 2017/280 karar no ve 2017/1599 cumhuriyet savcılığı esas no ile dava açılmıştır.
Mahkeme, “Yeşil, sarı ve kırmızı renkte kuş maketi ve puşiyi aracında taşımasının, örgüt propagandası yapma amacı taşımadığından suç oluşturmadığı kanaatine varılmış ve sanığın beraatine karar vermiştir.
Söz konusu karar bir üst mahkeme olan Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi’ne 2018/665 esas no ve 2019/159 karar no ile taşınmıştır. Adı geçen mahkeme, “BERAAT KARARINI” onamıştır.
b. TELE 1 logolu yayın Kuruluşuna, “08.07.2020 tarihinde yayınladığı Evrensel Gazetesine ait reklam filmi nedeniyle, Üst Kurul’un, 27.08.2020 tarih ve 15 sayılı kararı ile idari para cezası uygulanmıştır.
Yayın Kuruluşu bu yaptırım kararına karşılık mahkemeye başvurmuş, Ankara 7. İdare Mahkemesi 2020/1729 esas no ve 2021/346 karar no ile, “Filmde bir kız çocuğunun taşıdığı sarı, kırmızı ve yeşil renklerdeki bezin ve miting görüntülerinde yer alan bu renlerdeki görüntülerin terör örgütünü övme ve teşvik etme anlamına gelmediği için, RTÜK tarafından verilen idari para cezasının iptaline” karar vermiştir.
Bir başka ihlale konu olan paragraf ve Üst Kurul Uzmanlarının yorumu ise, “İdeolojik bir mesaj olan ‘Kürdistan’ ifadesi ‘Türkiye sınırları içerisinde’ terör örgütü PKK’nın ve çeşitli bölücü grupların kurma ideali taşıdığı sözde ülkenin adı olarak kullanılmaktadır” şeklindedir.
Üst Kurul Uzmanları, Yayıncı Kuruluşun, “Kürdistan” ifadesini kullanarak Türkiye Cumhuriyeti’nin birliğine kastettiğini” ifade etmektedirler.
Yukarıda verilen örneklerden de anlaşılacağı gibi, “Kürdistan” sözcüğünü ve “Sarı, kırmızı, yeşil” renklerinin kullanılmasının herhangi bir suç unsuru içirmediği bir gerçektir.
Uzmanlar, yayın kuruluşunda kullanılan “Kürdistan” ifadesinden, “Terör örgütü” ve “Bölücü ideoloji” gibi hayal ürünü tabirleri yayın kuruluşunda yer almamasına rağmen üretmişlerdir.
Yayında, “Terör örgütü veya örgütlerini övücü veya şiddet içeren yöntemleri meşru gösterecek ya da övücü anlamda” herhangi bir sözcüğü bırakalım tümce dahi yoktur.
“KÜRDİSTAN” ifadesi bir devlet ifadesi anlamını taşımamaktadır. Bir bölge ifadesidir.
Ortadoğu’da İran, Türkiye ve Kürdistan vb. gibi yer adları vardır. Tıpkı Türkiye’de Rumeli gibi bir yer adı olduğu gibi. Kürdistan sözü de bir yer adıdır. “Kürdistan” sözcüğü suç sayılacaksa, “Rumeli” sözcüğü de suç sayılacaktır.
Raporda, “Kürdistan” ifadesi, “Bölücü ideoloji” olarak değerlendirilmekte ve “Ülkemizin huzur ve birlik ortamını tehdit etmektedir” yorumlarına yer verilmektedir.
Oysa mahkeme kararları; uzman görüşünün tam tersine, “Kürdistan” ifadesini, ifade özgürlüğü çerçevesinde değerlendirmektedir.
Kürdistan kelimesi sadece günümüz siyasi yaklaşımlarıyla ele alınacak bir anlama sahip değildir. Bu kelime siyasi, coğrafi ve tarihi bir çok alanda kullanım alanına sahiptir. Bu kelimenin kullanımını sadece bir siyasi çevrenin ideolojik ajandasına hapsedilirse, coğrafya, tarih ve siyaset alanında tüm insanların kendisini ifade etmesini engellemiş olursunuz ve ifade özgürlüğü hakkını ihlal etmiş olursunuz.
“ Tesis edilen işleme konu yayın bir bütün olarak incelendiğinde, Kürdistan kelimesinin tarihi ve coğrafi bir kavram olarak kullanıldığı açıktır. Bu yönüyle, kullanılan kavramın bağlamından koparılarak değerlendirilmesi hatalı ve hukuka aykırıdır. İçeriğinde Kürdistan kelimesi geçiyor olması bir yayını ya da bir basılı materyali hukuka aykırı hale getirmez. Böyle bir değerlendirme başta tarih ve coğrafya olmak üzere birçok alandaki yazılı ve görsel eseri kısıtlamak anlamına gelecektir ki bu da ifade özgürlüğünün Anayasal bir hak olduğu bir hukuk devletinde mümkün değildir.”
Bilinmelidir ki Kürt ve Kürdistan kelimeleri Türkiye Cumhuriyeti’ni bölmez. Tarihten gelen bu kelimeler suç unsuru değildir.
Mahkeme kararlarına rağmen “Kürdistan” sözcüğü ve “Sarı, kırmızı, yeşil” renklerin cezalandırılması akla ve mantığa aykırıdır. Haksız bir yaptırımdır, adil değildir. Bu nedenlerle bu yaptırım kararına karşı oy kullandım.