İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığının 11.03.2024 tarih ve 36 sayılı yazısına konu caddetv logosuyla yayın yapan medya hizmet sağlayıcı kuruluşta 03.03.2024 tarihinde saat 11:00’da yayınlanan "Filleri Yakalamak" adlı yabancı sinema film yayınına ilişkin uzman raporu ile video görüntülerinin incelenmesi ve değerlendirilmesiyle yapılan görüşmeler sonucunda;
caddetv logosuyla yayın yapan medya hizmet sağlayıcı kuruluş tarafından 03.03.2024 tarihinde saat 11:00’da yayınlanan, "Filleri Yakalamak" adlı yabancı sinema filmde geçen diyaloglarda; “Dorit, Dorit’in klasik hareketleri, klasik. İçeri girer, bağırır ve sinirle çıkar. Ama beni etkiledi. Kadınlar bunu anlamıyor. Biz, bize yağ çekecek birini istemiyoruz. Mücadele istiyoruz hayatta da, yatakta da. Ama o benim tipim değil. Ben sürtük tiplileri severim. Yüksek topuklular, şeyinde kıl olmayacak falan. Yani silikon, botoks ne varsa işte…Büyükannem hangisi peki?...Boşver şimdi büyükanneni. Şuna bir baksana sen. Manzaraya baksana. Kadın tam bir nemfoman. Dün geceden beri hiç sevişmediği belli. Ama sürekli fazlasını istiyor. Sürekli birinin on sekiz santimlik o şeyiyle aklını başından almasını istiyor. Şimdi burada ve yapayalnız…Çok güzel devam etsene hadi devam et…Az sonra üzerindeki bluzu çıkartacak ama yavaş yavaş. Ondan sonra da onun aletinin üzerine oturup bir o yana bir diğer yana, bir o yana bir diğer yana sallanacak ve o da her anını hissedecek…Aa napıyor bu, bu kadın naptığını sanıyor böyle? (Kadın o esnada dans ediyordur. )…Kendimi kötü hissediyorum. Oy oy oy kan şekerim mi düştü acaba? Ne kadın ama ne kadın bu böyle, ne kadın be! Bu bir mucize, bu bir mucize, mucize. Bize şans getirdin demek evlat. Oy oy babana gel. Üstünü de çıkart….Şuna bakın, adamda çilek aromalı prezervatif varmış…Hepsini delik deşik edin, hadi gidelim…Oo viagra. İki tane bana iki tane sana…Benim ihtiyacım yok…Benim de…Hadi acele edin baylar…Hepimiz hapse gireceğiz. Lütfen sürtük sen olmayacaksın deyin bana…Kes sesini.” şeklinde ifadelere yer verildiği görülmüştür.
Toplumların geleceği olan çocuklar, günümüzün en yaygın ve etkili kitle iletişim aracı olan televizyondan etkilenmektedir. Televizyona maruz kalma düzeyi çocukların yaşına, gelişimine, aile ve çevresel faktörlere, izledikleri programların içeriğine göre değişmektedir. Televizyonun çocuklar üzerindeki etkisi hem olumsuz hem de olumlu olabilir. Televizyonun çocuğun dış dünyayı tanıması ve anlaması üzerinde olumlu etkisi vardır. Ancak günümüzde çocuklar eğitim programları yerine çoğunlukla ailelerinin sevdiği programları izlemektedir. Televizyondan gönderilen mesajlar karşısında korunmasız olan çocuğun yaşamının belli dönemlerinde, bu kaydedilen mesajlar açığa çıkmaktadır. Kimi televizyon programları çocuğun zihinsel ve duygusal gelişimine olumlu etkilerde bulunurken bazıları ise son derece olumsuz etkilere yol açabilmektedir.
Medya ürünleri, çocuklar hedeflenerek hazırlanmış olabilir. Ancak kamusal alan açıktır ve etkileri kalıcıdır. Çocuklar taklit ve özdeşim yoluyla gördüklerini ve yaşadıklarını içselleştirirken bir yandan da bu medya ürünlerini örnek olarak alıp içselleştirebilirler. Eğer beğeni düzeyi, ahlaksal sorumluluk sınırlarında ve yüksek kültür düzeyinde tutulur ise ruhsal ve toplumsal sağlık kavramlarının da paralel gelişiminden söz edebiliriz. Türkiye nüfusunun üçte ikisini çocuk ve gençlerin oluşturduğu gerçeği; medya kullanımında çocukların unutulmaması gerektiğini sayısal olarak göstermektedir. Kitle iletişim araçları, çocukların kimlik gelişimlerini etkileyerek ahlaki değerlerin yanlış şemalandırılmasına fırsat verebilmektedir. Bilişsel ve duygusal olarak her türlü uyarana açık olan çocuk, karmaşık ve anlamadığı uyaranlarla kafasını karıştırmakta ve bilişsel toplumsal ve duygusal gelişimleri zarar görebilmektedir.
Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Komitesi Nisan 1997'de UNESCO Merkezinde bir araya gelerek çocuk ve medya başlığı altında on iki tavsiyeden oluşan birinci aşama eylem planını kabul etmiş olup bu tavsiyelerinden birisi de çocukların zararlı etkilere karşı korunması için medya kuruluşlarıyla yapılan çalışmalara ilişkindir. Önemle belirtmek gerekir ki medyanın sorumluğu yalnızca sözleşme ile sınırlı değildir. Medyanın bütün yayınlarında çocuğun öncelikli yüksek yararı temelinde çocuğa karşı sorumlu olduğu dikkatten uzak tutulmamalıdır.
Söz konusu yayının çocuk ve gençlerin fiziksel, zihinsel veya ahlaki gelişimini olumsuz yönde etkileyebilecek içeriklerin ileriye dönük etkileri de hesaba katıldığında; toplumda yozlaşmaya sebep olabileceği ve 1982 Anayasası 41. maddesi ile güvence altına alınan çocuk ve ailenin korunması ilkesine zarar verebileceği görülmekte olup; çocukların kitle iletişim araçlarından gelebilecek zararlı etkilere karşı korunması kapsamında değerlendirdiğinde söz konusu yayınının Türkiye'nin de 1990 yılında imzalamış olduğu Birleşmiş Millet Çocuk Haklarına Dair Sözleşme'nin 17. maddesinde geçen "Taraf devletler, kitle iletişim araçlarının önemini kabul ederek çocuğun; özellikle toplumsal, ruhsal ve ahlaki esenliği ile bedensel ve zihinsel sağlığını geliştirmeye yönelik çeşitli ulusal ve uluslararası kaynaklardan bilgi ve belge edinmesini sağlarlar." hükmüne ve 36. maddesinde düzenlenen “Taraf devletler, çocuğun esenliğine herhangi bir biçimde zarar verebilecek her türlü sömürüye karşı çocuğu korurlar.” hükmüne aykırılık teşkil ettiği görülmektedir.
Yukarıda yer verilen açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde, ihlale konu sinema filminde oyuncular arasında geçen konuşmalarda çocuklara hitap etmeyen, yetişkinlere yönelik olan nemfoman, viagra, prezervatif gibi sözcüklerin kullanıldığı, oyuncuların hasta bakıcı üzerinden cinsel içerikli bir konuşma gerçekleştirdikleri, çocukların merakları doğrultusunda sahnelerde geçen ifadelere ilişkin yanlış veya eksik bilgilere ulaşabileceği ihtimali ve bu durumun zihinsel ve ahlaki gelişimlerine verebileceği zarar göz önünde alındığında yayın kuruluşlarının taşıması gereken sorumlu yayıncılık anlayışının yok sayıldığı, ayrıca filmin bazı sahnelerinde “sürtük" ifadesine yer verildiği ve bu ifadenin hiçbir bipleme ve engelleme yapılmadan doğrudan izleyici kitleye aktarıldığı, ayrıca ilgili yayının korumalı saatler olarak nitelenen, çocukların ve gençlerin yayınları izleme ve dinleme olasılığının muhtemel olduğu zaman diliminde (11:00) yayınlandığı dikkate alındığında, söz konusu içeriklerin çocuk ve gençlerin fiziksel, zihinsel veya ahlakî gelişimine zarar verebilecek nitelikte olduğu kanaatine varılmıştır.
Bu nedenle mezkur yayında, 6112 sayılı Kanun’un 8’inci maddesinin ikinci fıkrasının ihlal edildiği sabit görülmüştür.
Bu itibarla;
6112 sayılı Kanun’un 8'inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan; "Radyo ve televizyon yayın hizmetlerinde, çocuk ve gençlerin fiziksel, zihinsel veya ahlakî gelişimine zarar verebilecek türde içerik taşıyan programlar bunların izleyebileceği zaman dilimlerinde ve koruyucu sembol kullanılsa dahi yayınlanamaz." ilkesinin ihlali nedeniyle,
6112 sayılı Kanun'un 32’nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan; “8 inci maddenin birinci fıkrasının diğer bentleri ile ikinci ve üçüncü fıkralarında ve bu Kanunun diğer maddelerinde belirlenen ilke, yükümlülük veya yasaklara aykırı yayın yapan ve/veya bu Kanun hükümleri kapsamında Üst Kurul tarafından belirlenen yükümlülüklerini yerine getirmeyen medya hizmet sağlayıcıya ihlalin ağırlığı, yayının ortamı ve alanı göz önünde bulundurularak, ihlalin tespit edildiği aydan bir önceki aydaki brüt ticari iletişim gelirinin yüzde birinden yüzde üçüne kadar idari para cezası verilir.” hükmü uyarınca idari para cezası uygulanması gerektiği,
a) İhlalin ağırlığı, yayının ortamı ve alanı göz önünde bulundurularak, kuruluşa %3 oranında idari para cezası uygulanmasına,
Ancak, ihlalin tespit edildiği tarihi itibariyle kuruluşun Şubat 2024 ayına ait ticari iletişim gelir beyanının 11.808,00 Türk Lirası olduğu değerlendirilerek, televizyon kuruluşları için idari para cezasının 10.000 (onbin) Türk Lirasından az olamayacağından, 2024 yılı için belirlenen yeniden değerleme oranına göre 135.860,00 (yüzotuzbeşbinsekizyüzaltmış) Türk Lirası İDARİ PARA CEZASI UYGULANMASINA,
b) İdari para cezasının tebliğinden itibaren bir ay içerisinde, Üst Kurulun T.C. Ziraat Bankası Radyo ve Televizyon Üst Kurulu Tek İdare Tahsilat Alt Hesabı TR46 0001 0017 6200 9999 9955 88 no’lu hesabına “6112 sayılı kanunun 32’nci maddesine göre ödenen para cezasıdır” şerhiyle ödenmesi gerektiğinin veya 6112 sayılı kanunun 32’nci maddesinin dokuzuncu fıkrası uyarınca, tebliğden itibaren en geç onbeş gün içerisinde Ankara İdare Mahkemelerinde dava açılabileceğinin, dava açma süresi (onbeş gün) içerisinde peşin ödeme yapılması halinde, 5326 sayılı Kanunun 17 nci maddesinin altıncı fıkrası uyarınca cezanın dörtte üçünün tahsil edileceğinin ve taksitlendirme talebinde bulunulabileceğinin, peşin ödemenin kanun yoluna müracaat hakkını engellemeyeceğinin, en geç 1 aylık süre içerisinde ödenmeyen idari para cezasının, 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre tahsil edilmek üzere Hazine ve Maliye Bakanlığınca belirlenecek tahsil dairesine gönderileceğinin bildirilmesine,
c) 6112 sayılı Kanun'un 32’nci maddesinin beşinci fıkrasında yer alan “8’inci maddenin birinci fıkrasının (a), (b) ve (d) bentleri dışındaki bentlerini, aynı maddenin ikinci fıkrasını ve bu Kanunun yayın hizmetlerinde ticari iletişimi düzenleyen hükümlerinden herhangi birini yaptırım kararının tebliğinden itibaren bir yıl içinde yirmiden fazla ihlal eden medya hizmet sağlayıcı kuruluşun yayını beş güne kadar durdurulur. Bir yıl içinde aynı ihlalin tekrarı halinde, medya hizmet sağlayıcı kuruluşun yayınının beş günden on güne kadar durdurulmasına; ihlalin ikinci tekrarı halinde ise yayın lisansının iptaline karar verilir. …” hükmü uyarınca işlem tesis edileceği hususunun yapılacak tebligatta bildirilmesine,
Oy birliği ile karar verildi.