İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığının 25.12.2023 tarih ve 613 sayılı yazısına konu FLASH HABER logosuyla yayın yapan medya hizmet sağlayıcı kuruluşta 16.10.2023 tarihinde saat 09:57’de yayınlanan “Başkentte Gündem” isimli program yayınına ilişkin uzman raporu ile video görüntülerinin incelenmesi ve değerlendirilmesiyle yapılan görüşmeler sonucunda; programa oy çokluğu ile yaptırım uygulanması kararına katılmadım.
Sunuculuğunu Fatih Ertürk’ün yaptığı, Fahrettin Fidan, Nur Batur ve Şeref Menteşe'nin konuk olarak katıldığı, "Başkentte Gündem" isimli programda, program sunucusu ve program konukları arasında geçen diyaloglarda; “Sebep biziz, oy kullananlar. Sen doğru düzgün oy kullanmayı bilmiyorsan yarın Tayyip Erdoğan gider bir başkası gelir. Sen yine yanlışı seçersin. Ve biraz abartarak söyleyeyim belki, bizim seçmenimizin önüne 100 kişi koy, bir tanesi emekçiden yana olsun, 99 tanesi emekçiden yana olsun, bir tanesi emekçi düşmanı olsun ferasetiyle gider emekçi düşmanına oy verir. Ben seçmene kızıyorum. Bu kadar cehalet olmaz. Bu kadar körlük olmaz. Yeter artık, ülkeyi mahvettiniz. Ülkeyi mahvettiniz ve hâlâ da mahvetmeye devam ediyorsunuz. - Nutuk atarak içeride belirli bir eğitimsiz, üç kuruşluk menfaati için her şeyi yapabileceği bir kitle varsa onlara yöneliyorsun. Zaten bu atılan nutuklar, efelenmeler falan filan dışarıya yönelik değil. Dışarısı biliyor senin ne kadar kıymeti harbiyenin olduğunu. Türkiye'de belirli bir kesim de biliyor ama içeride bir yüzde 50 yüzde 55'lik bir kesim var ki o bunları yutuyor. Amiyane deyimle yutuyor. - Ama onun sıkıntısını kalan Türkiye'nin yarısı çekiyor.- Cehalet o boyutlarda ki. Hani eskiden de vardı cehalet ama giderek son zamanlarda daha da arttı. O boyutlardaki adam bu zamlardan dolayı Kemal Kılıçdaroğlu'nu suçluyor. O diyor sorumlu. - Evet, inanan bir kesim var. Mesela "20 bin lira emekliye neden verilmedi?" diye sorduğun zaman diyor ki "Nedeni Kemal Kılıçdaroğlu." diyor. - Şimdi sen bu insana ne anlatırsın? Onun beynindeki bütün bilgileri sıfırlayıp, reset edip yeniden bilgi yüklemek lazım. Yalan yanlış bilgiler o kadar nüfuz etmiş ki beyne hiçbir şey görmüyor. - Onu da Cübbeli söyledi ya, yanmaz kefen satan, yanmaz terlik satan. Ya arkadaş yanmaz kefen... Allah müstahakınızı versin ya. Yanmaz kefen olur mu arkadaşlar ya? Yanmaz terlik olur mu? Bu dine de hakaret, akla da hakaret, bilime de hakaret. - Ama buna inanan insanlar oy kullanıyor bu ülkede. İnanması bir tarafa çok önemli değil diyeceksin ama oy kullanması vahamet.” şeklinde ifadelere yer verilmesi nedeniyle, "Irk, dil, din, cinsiyet, sınıf, bölge ve mezhep farkı gözeterek toplumu kin ve düşmanlığa tahrik edemez veya toplumda nefret duyguları oluşturamaz." ilkesinin ihlal edildiği öne sürülmüştür.
Program konuğu Gazeteci Fahrettin Fidan, iktidarın devlet yönetiminde uyguladığı tutarsız politikalar tartışılmış, toplumun önemli bir kesimini ilgilendiren 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı ve Cumhuriyetimizin 100. Yılı olması sebebiyle sadece çalışmayan emekliye verilecek 5 bin TL ikramiyenin çalışan emekli kesimine verilmemesi ve emeklilere verilecek zammın da yetersizliğini anlatmıştır. Ayrıca ‘Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi’ne ilişkin eleştirel açıklamalarda bulunulmuş, sokak röportajlarında, ürün ve hizmetlere yapılan zamların CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu tarafından yapıldığına yönelik cevapların alınması, kamuoyunda Cübbeli Ahmet hoca olarak tanınan kişinin sattığı kefen ve terliklerin yanmadığına inanan bir kesimin bulunması gibi konular üzerinden, seçmen davranışlarına ilişkin değerlendirmelerde bulunulmuştur.
2019 yılında, Cübbeli Ahmet Hoca lakabıyla anılan, Ahmet Mahmut Ünlü’nün, “Cehennem ateşinden koruyan yanmaz kefen ile yanmaz terlik” sattığı, buna inanan bir kesim üzerinden kendine kazanç kapısı açtığı ve halkı din yoluyla aldattığı iddialarına ilişkin tepkiler, çok uzun süre medyanın ana gündem başlıklarından biri olmuş, halkın dini değerlerini istismar ettiği ve dini ticarete alet ettiği gerekçesiyle, kamoyunda yoğun eleştirilerin hedefi haline gelmiştir. Söz konusu programda da, gazeteciler tarafından eğitimin önemine dikkat çekilmek istenirken, eğitimsiz insanların, dini değerler kullanılarak kolaylıkla aldatılabildiğinin bir örneği olarak, bu konu gündeme getirilmiştir.
İletişim Başkanlığının 26.11.2018 tarihinde resmi sitesinde yer alan Cumhurbaşkanı’nın “Ülkemizde en azından bir kesimin, içinde bulunduğu cehalet karanlığında giderek daha fazla boğulduğunu görmekten üzüntü duyuyoruz.” Şeklindeki İfadelerine yer verilmiştir
Cumhurbaşkanlığı resmi web sitesine konulan ve “Diyanet Akademisi Başkanlığı 1. Dönem Aday Din Görevlileri Mezuniyet Töreni’nde Yaptıkları Konuşma” başlıklı metinde yer alan Cumhurbaşkanı’nın başka bir konuşmasında da; “Türkiye’de sayıları az da olsa kimi çevrelerde şeriata yönelik sergilenen pervasızlıkların temelinde cehalet ve bilgisizlik hastalığı vardır. Ülkemizde en azından bir kesimin içinde bulunduğu cehalet karanlığında giderek daha fazla boğulduğunu görmekten üzüntü duyuyoruz. İnşallah el ele verip sizlerin de samimi gayretleriyle milli bünyemize tehdit teşkil eden bu cehalet karanlığını yırtıp atacağımıza inanıyorum.”
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, Kocaeli’de Sondaj Gemisi için düzenlenen törende AKP’nin icraatlarını anlatırken, bir AKP’li seçmenin söylediklerini aktardı. AKP lideri ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın damadı da olan Albayrak, “Cumhurbaşkanımız çıksa, şuradan Ay’a kadar 4 şeritli yol yapacağım dese, vallahi inanırız.” Şeklinde konuşmuştur.
Cumhurbaşkanı’nın ve bakanların da toplumun bir kesimini cahil olarak nitelendirdiği hatta bunu “hastalık” olarak tanımladığı ve cehalet karanlığından kurtulmamız gerektiğini vurguladığı yukarıda verilen örneklerde görülmektedir.
Uzman raporunda programın tam deşifresine yer verilmemiştir. Bir yayının içerik yönünden ihlal teşkil edip etmediğinin tespiti, konuşmaların geniş çerçevede ele alınması, ayrıntılı deşifrenin sunulması, yapılan konuşmaların amacının, hedefinin ve verilmek istenilen mesajın içeriğine bakılarak, konuşmaların bütün olarak değerlendirilmesiyle mümkündür. Hangi ifadelerin düşünce ve ifade özgürlüğü kapsamı dışında olacağının belirlenebilmesi için, ifadelerin geçtiği konuşma ya da yazılı metinlerin bütünlüğü ve bağlamı içinde değerlendirilmesi zorunluluktur.
Yapılan konuşmalar program bütünlüğü içerisinde değerlendirildiğinde; kin ve düşmanlığa tahrik edici ve nefret duyguları oluşturmaya yönelik olmayıp, iktidar politikalarını eleştiren, ifade özgürlüğü sınırları içinde kalan ve hakaret unsuru taşımayan söylemlerdir.
Programda geçen söylemler ve değerlendirmeler, “Halkı kin ve düşmanlığa tahrik edici veya toplum da nefret duyguları oluşturabilecek” bir niteliği bulunmamaktadır. Kuruluşların, güçlü nedenler olmaksızın televizyon yayıncılığı açısından en ağır yaptırımlardan birisi ile cezalandırılmasının kamusal yararı olan serbest tartışmayı ve özgürce kanat oluşumunu engelleyeceği, ayrıca 6112 sayılı Yasa kapsamında ihlal oluşturan bir hususun bulunmadığı gerekçeleriyle, karara karşı oy kullandım. 15.09.2024


