İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığının 25.12.2023 tarih ve 605 sayılı yazısına konu Tele 1 logosuyla yayın yapan medya hizmet sağlayıcı kuruluşun 02.12.2023 tarihinde saat 21:00’da yayınladığı "Gündem Özel" isimli program yayınına ilişkin uzman raporu ile video görüntülerinin incelenmesi ve değerlendirilmesiyle yapılan görüşmeler sonucunda; oy çokluğu ile yaptırım uygulanmasına karşı oy kullandım.
Tele 1 logosuyla yayın yapan kuruluşta, moderatörlüğünü Ülkü Çoban'ın yaptığı, gündeme ilişkin haber ve değerlendirmelerin yer aldığı "Gündem Özel" adlı programda, geçen diyaloglarda; “…Türkiye'de de tabi vergiden kaçınmak için bu işin uzmanlarıyla çalışmak gerekiyor herkes bu işleri bilemiyor. Bir de uluslararası, yani işlemin bir ucu yurt dışı olursa işiniz daha kolay. Buradan bu tüyoları da vermiş olayım. Ama Türkiye'de özellikle son dönemlerde işte kaynağı belli olmayan döviz girişi, kara para aklama gri listeye alınmamız 2021'in Eylül'ünde, 2014'te çıkmıştık 2021' de tekrar alındık. Biliyorsunuz işte hep savaşlar var çevremizde. Önce Irak savaşı vardı. Sonra işte bu Arap Baharı oldu. Sonra Suriye savaşları oldu. İşte İran'ın durumunu Reza Zarrab'tan hatırlayın. Türkiye sürekli olarak bu kara paranın bir geçiş yerinde. Yani bununda en önemli kaynağı şu anda uyuşturucu ülkemizde. Yani biz Afganistan'dan çıkan eroinin yolu üzerindeyiz. Yani bizim ordan geçiyor. Dolayısıyla oradan elde edilen ciddi bir gelir var. Onun dışında 2017'den itibaren Kuzey Avrupa'nın ve Basra'nın kokain merkezi oldu Türkiye. Bunu ben söylemiyorum. Bunu uluslararası uyuşturucuyla mücadeleyle ilgili ciddi insanlar yazıyor çiziyor. Yakalanan kokainlerden de görüyoruz zaten biz bu rakamları. ... Şu anda biliyorsunuz hayret ediyoruz. O Avustralyalı çete reisleri burada çıkıyor, Sırplar burada çıkıyor, İsveçliler bile şaşırdım, İsveçli çete reisi mi olurmuş diye tabi bir kafamıza yerleştiremiyoruz diye...Diyorlar ki siz bu insanları Türkiye'ye getiriyorsunuz. Vatandaşlık veriyorsunuz. Siz bu kokainin dağıtımında bu adamların bağlantılarını kullanmak için getiriyorsunuz diyor Türkiye olarak... Türkiye'de zaten Ülkü Hanım, kayıt dışı ekonomiye dayalı bir büyüme modeli var. Yıllardır bu böyle. Yani biz bu kadar krize rağmen yıkılmıyorsak, daha fazla kayıt dışı ekonomi olduğu için biz ayaktayız. Bir de bunun üzerine bir kara para ekonomisi eklenince daha farklı bir yere gidiyor. Burada para ak mıdır kara mıdır nerededir diye sorulmuyor. … Net hata noksan kalemindeki bütün o kaynağı belli olmayan dövizlerin kara para veya suç geliri olduğunu iddia etmek çok kolay değil ama Türkiye’ye özellikle savaş çıkan yerlerden ciddi bir kaynak geldiğini hepimiz biliyoruz. Türkiye’nin ilişkilerinin iyi olduğu ülkeler var biliyorsunuz. Kardeş ülke. Onlardan da çok ciddi bir şekilde paralar geliyor. Biz de o paralara ihtiyacımız olduğu için ak mı kara mı bakmıyoruz. Sisteme alıyoruz...” şeklinde ifadelere yer verilmesi nedeniyle 6112 sayılı Kanun’un 8'inci maddesinin birinci fıkrasının (ı) bendinde yer alan; "Tarafsızlık, gerçeklik ve doğruluk ilkelerini esas almak ve toplumda özgürce kanaat oluşumuna engel olmamak zorundadır; soruşturulması basın meslek ilkeleri çerçevesinde mümkün olan haberler, soruşturulmaksızın veya doğruluğundan emin olunmaksızın yayınlanamaz; haberin verilişinde abartılı ses ve görüntüye, doğal sesin dışında efekt ve müziğe yer verilemez; görüntülerin arşiv veya canlandırma niteliği ile ajanslardan veya başka bir medya kaynağından alınan haberlerin kaynağının belirtilmesi zorunludur." ilkesinin ihlal edildiği gerekçesiyle yaptırım uygulanmıştır.
Yargı kararları, ekonomide yaşananlar, İktidar uygulamaları, ya da olgusal temeli bulunan iddiaların; televizyon programlarına konu edilmesinin, bunların farklı görüşlere sahip siyasetçi, gazeteci, yazar ve aydınlar tarafından analiz edilmesinin, toplumda özgürce kanaat oluşumuna katkı sağlayacağı açıktır. Demokratik toplumlarda düşünce çeşitliliğinin korunabilmesi için basın özgürlüğü yaşamsal bir öneme sahiptir.
Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığınca, İstanbul merkezli 6 ilde 1 Kasım 2023 tarihinde düzenlenen operasyonla, sosyal medya fenomeni bir çifte yönelik; "Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi, Vergi Usul Kanunu ile Futbol ve Diğer Spor Müsabakalarında Bahis ve Şans Oyunları Düzenlenmesi kanunlarına muhalefet" suçlarından soruşturma başlatılmıştır. Bu şahısların; ''kara para aklamak'', ''vergi kaçırmak'' ve ''örgüt kurmak'' suçlamalarıyla sevk edildikleri hâkimlikçe tutuklanmalarıyla başlayan süreçte; gözler sosyal medya fenomenlerine çevrilmiş, ilgili Bakanlıklar tarafından, güzellik merkezi sahibi olanlar ya da kozmetik ürün satanlar başta olmak üzere 600 fenomen incelemeye alınmış, sosyal medyada sergiledikleri lüks yaşam tarzları ile Devlete beyan ettikleri gelir karşılaştırılmaya başlanmıştır.
Tele 1 logolu yayın kuruluşunda, kamuoyunun en ilgi çekici konusu haline gelen; “Türkiye’de kara para trafiği, hayali müşteriler, kaynağı belli olmayan kasaya hiç girmeyen nakit paralar ile kayıt dışı ekonomi, Türkiye’de yakalanan uyuşturucu ve yabancı çete reisleri” konuları işlenmiştir. Programın bu bölümünde; Mali Şube Eski Müdürü Dr. Salih Güngör, Vergi Uzmanı Nedim Türkmen ve Ekonomist Evren Devrim Zelyut konuk edilmiş, konuklar uzmanlık alanları kapsamında, görüş ve analizlerini paylaşmıştır.
Programın kullanılan bazı ifadelerin ihlal oluşturduğu gerekçesiyle, yayıncı kuruluşa yaptırım uygulanmış, ancak Kurul kararında, ülkemizin ekonomik sistemine dair konuların, uzman konuklar tarafından tartışıldığı hususu ile yaptırım uygulanan konuşmaların temelini medyaya yansıyan ve birçok tartışma programına konu edilen bilgiler doğrultusundaki yorum ve analizlerin oluşturduğu belirtilmemiştir. Gerek Uzman raporunda gerekse Kurul kararında; Vergi Uzmanı Nedim Türkmen’in, “kara para ve kayıt dışı gelir” ayrımına ilişkin verdiği bilgiler ile “kayıt dışı ekonomiye dayalı büyüme modeli” hakkındaki bilgilendirmelerinin bile yaptırımın gerekçelerine alındığı görülmüştür. Bilindiği üzere; kayıt dışı ekonomi olgusu, evrensel bir olgudur ve kayıt dışı ekonominin boyutları, gelişmiş ülkelerde daha düşük düzeylerde seyretmesine rağmen, dünyada birçok ülkede az ya da çok ortaya çıkabilmektedir.
Demokratik bir toplumun, çoğulculuk, çok seslilik ve ifade özgürlüğü gibi kavramlar önemli göstergeleridir. Eleştiri sınırlarını aşmayan eleştiri ve görüşlerin kamuoyuyla paylaşılması, demokrasinin niteliği açısından büyük önem taşımaktadır.
Gündem Özel bir yorum programıdır ve program konuğu Vergi Uzmanı Nedim Türkmen’in yorumlarında hakaret ya da aşağılama içeren ifadelerin yer almadığı, yapılan yorumların, Türkiye’de son dönemlerde yaşanan süreçlerin ve devlet yönetiminde uygulanan politikaların sonuçlarına yönelik siyasi eleştiriler olduğu, bu değerlendirmelerde de bir olgusal temel bulunduğu açıktır.
Türkmen’in gerek uzman raporunda gerekse de uzman raporunu esas alan Kurul Kararı’nda ihlal gerekçesi yapılan ifadelerinin dayanağının, devletin resmi raporunda da yer aldığı görülmektedir.
Program konuğu Nedim Türkmen’in eleştirel değer yargısı niteliğindeki değerlendirmelerinin bir olgusal temelinin olduğu, ifade edilen görüşlerin dayanaklarına yine konuşma içinde yer verildiği, gerçeklik, doğruluk ve toplumda özgürce kanaat oluşumun engelleyici bir yönünün bulunmadığını göstermektedir. Bu nedenlerle de yaptırım kararı isabetli değildir.
Bir yayının içerik yönünden ihlal teşkil edip etmediğinin tespiti, konuşmaların geniş çerçevede ele alınması, , yapılan konuşmaların amacının, hedefinin ve verilmek istenilen mesajın içeriğine bakılarak, konuşmaların bütün olarak değerlendirilmesiyle mümkündür. Hangi ifadelerin düşünce ve ifade özgürlüğü kapsamı dışında olacağının belirlenebilmesi için, ifadelerin geçtiği konuşma ya da yazılı metinlerin bütünlüğü ve bağlamı içinde değerlendirilmesi zorunluluktur.
Üst Kurulun 19.03.2020 tarih ve 2020/12 sayılı toplantısında, 27 No.lu karar ile; Haber Türk logosuyla yayın yapan medya hizmet sağlayıcı kuruluşta yayınlanan “Gerçek Fikri Ne?” programında, sunucu ve program konuklarının; dış politik gelişmeler ve iç savaş riski üzerine yaptıkları değerlendirmelerle, “tarafsızlık, gerçeklik doğrularını esas almak ve toplumda özgürce kanaat oluşumuna engel olmamak zorundadır” ilkesini ihlal ettikleri gerekçesiyle yayıncı kuruluşa yaptırım uygulanmıştır.
Yaptırım kararı yayıncı kuruluş tarafından yargıya taşınmış, Ankara 9. İdare Mahkemesi’nin davanın reddi yönündeki kararı, Ankara Bölge İdare Mahkemesi 10. İdari Dava Dairesinin, 30.11.2023 tarih ve 2023/5695 E.2023/6967 K. sayılı kararı ile bozulmuştur. Kararın gerekçesinde; “...söz konusu programın, haber programı olmayıp sosyal ve politik hususlarda fikirlerin ileri sürüldüğü bir tartışma programı olduğu, davacının ifade özgürlüğüne yapılan müdahalenin ‘milli güvenliğin’ korunması için demokratik bir toplumda gerekli bir müdahale olmadığı... Radyo ve Televizyon Üst Kurulunun 19.3.2020 tarih ve toplantı No: 2020/12, Karar No:27 sayılı işleminde hukuka uygunluk, davanın reddine ilişkin İdare Mahkemesi kararında ise hukuki isabet bulunmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır” değerlendirmesi yer almıştır.
Danıştay 13. Dairesi’nin ayrıntıları aşağıda yer alan kararında; kamusal tartışmalara katılan bireylerin ya da bunu yayımlayan kitle iletişim araçlarının yaptırıma maruz kalma endişesi taşımalarının, bireylerin düşüncelerini açıkça ifade etmeleri üzerinde kesintiye uğratıcı bir etki doğurabileceği belirtilmektedir.
Üst Kurulun, 25.03.2020 tarih ve 2020/13 sayılı toplantısında alınan 13 No.lu karar ile “Haber Türk” logolu ve “Ciner Medya TV Hizmetleri A.Ş.” unvanlı kuruluşun, 20.03.2020 tarihli “Para Gündem” programında 6112 sayılı Yasa’nın 8/1 (ı) bendinden yaptırım uygulanmıştır.
Kuruluş bu karara karşı mahkemeye başvurmuş, Ankara 10. İdare Mahkemesince verilen 12/11/2020 tarih ve E:2020/976, K:2020/1674 sayılı kararda; “…Kamu yararını ilgilendiren bir mesele olduğunda kuşku bulunmayan bir kamusal tartışmaya katılmak için bilimsel kesinliğin bir ölçüt olarak aranmayacağı, dolayısıyla salt bilimsel kesinlik bulunmadığı veya doğrulanmadığı gerekçesiyle canlı yayında ifade edilen hususları sınırlandırabilmenin mümkün olmadığı, kamusal tartışmalara katılan bireylerin ya da bunu yayımlayan kitle iletişim araçlarının yaptırıma maruz kalma endişesi taşımalarının, bireylerin düşüncelerini açıkça ifade etmeleri üzerinde kesintiye uğratıcı bir etki doğurabileceği, kişilerin veya televizyonların böyle bir etki altında, ileride düşüncelerini açıklamaktan ve yaymaktan imtina etme riski de barındırdığı, bu durumda, dava konusu yayın nedeniyle idari para cezası uygulanmasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna varılmıştır.” hükmü verilmiştir.
RTÜK, anılan mahkeme kararı nedeniyle istinaf yoluna başvurmuş, Ankara Bölge İdare Mahkemesi 7. İdari Dava Dairesi tarafından, istinaf istemi reddedilmiştir. Ardından RTÜK, BİM kararı nedeniyle Danıştay’a başvurmuş, Danıştay Onüçüncü Dairesi, 15.06.2021 tarihli, E:2021/2226 ve K:2021/2262 No.lu kararında da; “Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olduğu, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.” şeklinde hüküm bildirerek davalı RTÜK’ün temyiz istemini reddetmiştir.
Yaptırıma konu ifadelerin ulusal ve uluslararası resmi kuruluşların raporlarına atıfla gündeme getirildiği, eleştiri niteliğinde olduğu, programda küçük düşürücü, aşağılayıcı ya da hakaret, küfür ve iftira içerikli ifadelerin yer almadığı gerekçeleriyle, karara karşı oy kullandım. 16.09.2024