İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığının 02.07.2024 tarih ve 55 sayılı yazısı ve eklerinin incelenmesiyle yapılan görüşmeler sonucunda;
AÇIK RD çağrı işaretiyle yayın yapan ANAFOR RADYO YAYINCILIK A.Ş. unvanlı kuruluşun, 24.04.2024 tarihinde saat 08:00’de yayınladığı “Açık Gazete” adlı program yayını nedeniyle Üst Kurul’un 22.05.2024 tarih ve 2024/20 sayılı toplantısında alınan 21 No’lu kararı ile, 6112 sayılı Kanun’un 8’inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin ihlali nedeniyle anılan Kanun’un 32’nci maddesinin birinci fıkrası uyarınca %5 oranında idari para cezası uygulanmasına ve idari tedbir olarak ihlale konu program yayınının beş (5) kez durdurulmasına karar verildiği, anılan kararın kuruluşça 05.06.2024 tarihinde tebellüğ edildiği, anılan Üst Kurul Kararı aleyhine açılmış herhangi bir dava ve karar hakkında yürütmenin durdurulması ve/veya iptal kararı bulunmamasına rağmen yayıncı kuruluşun 10, 11, 12, 13 ve 14.06.2024 tarihlerinde saat 08:00’de beş (5) kez program durdurma idari tedbirini uygulaması gerekirken uygulamayarak, Üst Kurul kararının gereklerine aykırı olarak normal yayın akışını sürdürmesi nedeniyle, 6112 sayılı Kanun'un 32’nci maddesinin beşinci fıkrasında yer alan "... Programlarının yayını veya yayınları süreli durdurulan medya hizmet sağlayıcı kuruluşun yaptırım kararının tebliğine rağmen kararın gereklerine aykırı olarak yayınlarına devam etmesi halinde yayın lisansının iptaline karar verilir." hükmü uyarınca “oy çokluğu” ile alınan kuruluşun YAYIN LİSANSININ İPTAL EDİLMESİ kararına karşı oy kullandım.
KARŞI OY KULLANMA GEREKÇELERİM AŞAĞIDA BELİRTİLMİŞTİR:
Basın ve ifade özgürlüğü, demokrasinin işleyişi için yaşamsal öneme sahiptir.
Üst Kurulun 22.05.2024 tarih ve 2024/20 sayılı toplantısında alınan 21 nolu kararı ile Açık RD çağrı işaretli Anafor Radyo Yayıncılık A.Ş. unvanlı medya hizmet sağlayıcısı kuruluşa; 24.04.2024 tarihinde saat 08:00’da yayınlanan "Açık Gazete" adlı programda geçen “...24 Nisan 2024. Evet, Ermeni, yani Osmanlı topraklarında gerçekleşen tehcir ve katliamların, soykırım olarak adlandırılan katliamların 109. yıldönümü, sene-i devriyesi. Bu yıl da anma yasaklandı biliyorsunuz... Evet ama artık orada yapmak mümkün değil yani, Ermeni soykırımı anması ve ama buna rağmen hükümet bir taziye yayınlıyor, gene yayınladılar biliyorsunuz, tam ne yaptıkları da belli değil yani evet.” şeklindeki ifadelerle; 6112 sayılı Kanun’un 8’inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde yer alan; "Irk, dil, din, cinsiyet, sınıf, bölge ve mezhep farkı gözeterek toplumu kin ve düşmanlığa tahrik edemez veya toplumda nefret duyguları oluşturamaz.” hükmünün ihlal edildiği gerekçesiyle, “oy çokluğu” ile alınan, yüzde 5 idari para cezası ve program yayınının 5 kez durdurulması yaptırımı uygulanmıştır.
Düşünce ve ifade özgürlüğü kapsamında ihlal oluşturmadığı, hakkaniyetli ve ölçülü olmadığı kanaatiyle karşı oy kullandığım söz konusu karar; Üst Kurul kayıtlarına göre, 31.05.2024 tarihinde yayıncı kuruluşa gönderilmiş, 05.06.2024 tarihinde de tebellüğ edilmiştir. Yine Üst Kurul kayıtlarına göre, yayıncı kuruluşa yapılan söz konusu tebligatta, “Açık Gazete” program yayınının beş (5) kez durdurulması müeyyidesinin kuruluş tarafından 10,11,12,13,14 Haziran 2024 tarihlerinde saat 08:00'da uygulanması gerektiği bildirilmiştir.
Söz konusu karara karşı oy kullanma gerekçelerimi açıkladığım muhalefet şerhi yazıma, https://www.rtuk.gov.tr/UstKurulKarar/Detay/20128 linkinden ulaşmak mümkündür.
01.07.2024 tarihli Yayın Hizmetleri İzleme ve Değerlendirme Raporu ile Açık RD çağrı işaretli medya hizmet sağlayıcı kuruluşta, tebligata rağmen, 10,11,12,13,14 Haziran 2024 tarihlerinde saat 08:00'da Açık Gazete programlarının yayınlanmasına devam edildiği tespit edilmiş, bu tespit doğrultusunda da Üst Kurul çoğunluğu tarafından, 6112 sayılı Kanun’un 32’nci maddesinin 5. fıkrasının ihlal edildiği gerekçesiyle, Açık RD çağrı işaretli kuruluşun yayın lisansının iptal edilmesi kararlaştırılmış, basın ve ifade özgürlüğüne müdahalede bulunulmuştur.
Lisans iptali kararı, Üst Kurulun en ağır yaptırım kararıdır ve karar medya hizmet sağlayıcı kuruluşun faaliyetini tamamen durdurmaktadır.
Bir ay sonra 30. yılını dolduracak olan ve aralıksız yayınını sürdüren Açık Radyo hakkında 6112 sayılı Kanun’un 32’nci maddesinin beşinci fıkrasında yer alan hüküm gereğince “yayın lisansının iptaline” kararı verilmesi, ancak yayıncı kuruluşun idari para cezası ve program durdurma yaptırımlarının her ikisinin de gereğini yerine getirmemesi halinde söz konusu olabilirdi. Ancak ‘iyi niyet’ ile hareket edeceğini açıkça bildiren yayın kuruluşunun, hakkında uygulanan idari para cezasının taksitlendirilmesi talebinde bulunduğu ve ilk taksitini ödediği göz önünde bulundurulduğunda kuruluşun kanuna karşı gelmek, Anayasal bir Üst Kurul olan RTÜK’ü ve kararını tanımamak gibi bir davranışı olamayacağı göz ardı edilemez. Çünkü yayıncı kuruluşun, RTÜK’ün almış olduğu iki ayrı yaptırım kararından birisinin gereğini yaparken, diğerini kötü niyet/kararı tanımama gibi bir yaklaşımla yerine getirmediğini düşünmek, hayatın olağan akışına aykırıdır. Yaklaşık 30 yıldır yayın yapan kuruluşun belirtilen tarihlerde program durdurmaması RTÜK’e verdiği dilekçesinde belirttiği üzere teknik nedenlerden kaynaklanmış olabileceği dikkate alınarak, ilk kez böylesi bir durumla karşılaşmış olmasından dolayı Üst Kurul tarafından yayıncı lehine yorumlanmalıydı.
RTÜK’ün kendi bağlamında sadece denetleyici gücünü kullanarak bir mahkeme gibi davranması değil, aynı zamanda düzenleyici bir otorite gibi hareket etmesi de beklenmektedir. Bir toplumda farklı seslerin, düşüncelerin ve bilgilerin topluma ulaşmasının ve bunun sağlanmasının en önemli yolu ifade özgürlüğünün sağlanmasıdır.
Temel hak ve özgürlüklere doğrudan ve ağır bir müdahale içeren lisans iptali kararları, Anayasa Mahkemesi’nin ifade özürlüğüyle ilgili kararlarında belirttiği şekliyle, bir toplumsal ihtiyacı karşılamalı ve başvurulabilecek en son çare niteliğini taşımalıdır. Medya hizmet sağlayıcı kuruluşlar için en ağır yaptırım kararının, bu unsurlar değerlendirilmeden alınması hakkaniyetli ve ölçülü olmayacaktır.
1- Üst Kurulun Açık RD çağrı işaretli medya hizmet sağlayıcı kuruluşun yayın lisansının iptalinin gerekçesi olan, 22.05.2024 tarih ve 2024/20 sayılı toplantıda oy çokluğuyla alınan 21 No.lu karar; “yüzde 5 idari para cezası” ve “programın yayınının 5 kez durdurulması” şeklinde; iki yönlü yaptırım içeren bir karardır.
Ancak, Üst Kurulun, 03.07.2024 tarih ve 25 sayılı toplantısında, konuya ilişkin sunulan “Gündem” dosyasında; kuruluşun yayın lisansının iptal edilmesine gerekçe olan “Açık Gazete” programının yayınının 5 kez durdurulmasına ilişkin yaptırım kararının yerine getirilmediği tespiti bulunmasına karşın, idari para cezasının ödenip/ödenmediği ile ilgili herhangi bir bilginin yer almadığı görülmüştür.
Oysaki Üst Kurulun “yayın lisans iptali” gibi en ağır yaptırımını uygulayacağı bir kararı verirken; lisans iptalinin gerekçesi olan iki aşamalı yaptırım kararının, her ikisinin de durumuna ilişkin bilgi sahibi olması gerekirdi.
Konuya ilişkin bir diğer önemli husus da; Üst Kurul tarafından yayın lisans iptali kararı verilirken, yayıncı kuruluşun, verilen iki yaptırımın birini uygulayıp, diğerini uygulamamasının nedenini açıkladığı dilekçesi hakkında, bilgi sahibi olmamasına ilişkindir.
Açık RD çağrı işaretli medya hizmet sağlayıcı kuruluş tarafından, 02.07.2024 tarihinde, -Üst Kurulun toplantı tarihinden bir gün önce- Ulusal Elektronik Tebligat Sistemi üzerinden (UETS Kayıt No:71121) Üst Kurula bir dilekçe ile başvuru yapıldığı; idari para yaptırımının gereğinin yerine getirildiği bilgisinin verildiği, program durdurma yaptırımı ile ilgili ise teknik bir sorun yaşandığı, bu nedenle yeni bir takvimlendirme talebinde bulunulduğu görülmüştür.
Söz konusu dilekçede; idari para cezasının ödenmesi ile ilgili 14.06.2024 tarihinde RTÜK’e taksitlendirme başvurusu yapıldığı, RTÜK’ün “İPC Taksitlendirme (2024/20-21)” konulu yazısı doğrultusunda ilk taksit ödemesinin, belirlenen 08.07.2024 tarihinden önce, 02.07.2024 tarihinde yapıldığı bildirilmiştir.
Bu kapsamda; Açık RD çağrı işaretli medya hizmet sağlayıcı kuruluşun, Üst Kurulun iki aşamalı yaptırım kararlarından birini yerine getirdiği konusunda tereddüt bulunmamaktadır. Yayıncı kuruluş, Üst Kurulun yaptırım kararına ilişkin tutumunu, idari para cezası yaptırımını yerine getirerek ortaya koymuş durumdadır.
Açık RD çağrı işaretli medya hizmet sağlayıcı kuruluşun, program durdurma yaptırımı konusunda ise UETS ile ilgili teknik bir aksaklık gerekçesini gündeme getirdiği görülmüştür. Dilekçede, bu durum ve talep şöyle ifade edilmiştir:
Üst Kurulun, 22.05.2024 tarih ve 2024/20 sayılı toplantısında alınan 21 No’lu karara yönelik olarak, UETS üzerinden 31.05.2024 tarihinde şirketimize tebligat yapılmıştır. Anılan tebligat, üç dosyadan oluşmuştur. Anılan tebligat açılmış ise de, tebligatta yer alan iki dosya (“EK.1” ve “EK.2” nolu dosyalar) görülmüş, bununla beraber aynı tebligatta bulunan “üst yazı” isimli dosya ise maalesef ki açılamamış ve görüntülenememiştir.
...Bununla beraber, yukarıda bahsedilen tebligat içinde “üst yazı” olarak ayrı bir metin olduğu, 02.07.2024 tarihinde tesadüfen öğrenilmiş bulunmaktadır. Anılan yazı içinde ise, 21 nolu kararda yer alan “ihlale konu “Acık Gazete” adlı program yayınının 10,11,12,13,14 Haziran 2024 tarihinde Saat 08:00’de olmak üzere takdiren 5 (BEŞ) KEZ DURDURULMASI gerektiğinin bildirildiği görülmüştür. Ancak, maalesef ki, yukarıda belirtildiği gibi anılan “üstyazı” isimli dosya 02.07.2024 tarihinde açılmış olduğundan, bir başka ifade ile anılan karardan 02.07.2024 tarihi itibariyle haberdar olunduğundan, yayını durdurma için bildirilen günlerin geçirilmiş olduğu anlaşılmıştır.
...anılan tebligata erişim sağlandığı tarih itibariyle 31.04.20224 tarihli tebligatta yer alan yayın durdurma günleri geçmiş olduğundan; para cezası ödenmekle beraber, maalesef ki program yayını durdurma ihtarı yerine getirilememiştir.
...Yukarıda belirtildiği şekilde, şirketimizin anılan kararı yerine getirmeme yönünde bir iradesi bulunmayıp, UETS’deki belgeyi indirmekteki teknik bir aksaklıktan kaynaklandığı açık olan mevcut durum doğrultusunda, konunun yeniden değerlendirilerek, 22.05.2024 tarih ve 2024/20 sayılı toplantısında alınan 21 no’lu karar gereği, beş günlük program yayını durdurma cezasını yerine getirebilmemiz için gün tayin edilmesi ve tarafımıza bildirilmesi hususunu bilgilerinize arz ederiz.”
Yukarıda da vurgulandığı şekliyle “lisans iptali”, Üst Kurulun en ağır yaptırım kararıdır ve karar medya hizmet sağlayıcı kuruluşun faaliyetini tamamen durdurmaktadır. Bu nedenle lisans iptali kararının en son çare niteliğinde olup olmadığının üzerinde durulması zorunludur.
Açık RD çağrı işaretli medya hizmet sağlayıcı kuruluş, idari para cezasının gereğini yerine getirerek, Üst Kurulun yaptırım kararları ile ilgili tutumunu somut bir şekilde ortaya koymuştur. Ayrıca lisans iptali kararının alındığı 03.07.2024 tarihli Üst Kurul toplantısından önce Üst Kurula başvurmuş, yaptırım kararını uygulamama gerekçesini bildirmiş ve yaptırım kararının yerine getirilebilmesi için yeni bir tarih bildirilmesi talebinde bulunmuştur.
Söz konusu gerekçe ve talep ile ilgili hiçbir inceleme yapılmaksızın, “Açık RD” çağrı işaretli medya hizmet sağlayıcı kuruluşun yayınlarını sonlandıracak lisans iptali kararı verilmesi, adil ve ölçülü değildir.
2- İdari yaptırımların, kamu yararı ve kamu düzeninin korunması amacını taşıdığı açıktır. Ancak idari yaptırımların adil ve ölçülü olması, eşit uygulanması gerektiğine de kuşku yoktur.
İdari yaptırımların genel amacı, idari ihlalleri önlemek, toplumun huzurunu sağlamaktır. İdari yaptırımlar, cezalandırmak ya da çektirmekten çok, idari ihlalin kamu yararında neden olduğu eksilmenin giderilmesini amaçlamakta, idari düzeni koruma ya da sağlamaya yönelmektedirler. (Atanur, Erol İdari Yaptırımların Hukuki Nitelikleri ve İdari Yaptırım Kararlarına Karşı Yargısal Başvuru Yolları, Yüksek Lisans Tezi, Trakya Üniversitesi, 2009)” değerlendirmesi dikkate alındığında, bir yayıncı kuruluşun faaliyetinin tamamen sonlandırılmasının, idari düzeni koruma amacını çok aşan, ağır bir cezalandırma niteliği taşıdığına da kuşku yoktur.
Medya hizmet sağlayıcı kuruluşların; Anayasa Mahkemesi’nin basın ve ifade özgürlüğüne ilişkin kararlarında belirtildiği şekilde, “güçlü nedenler” olmaksızın ölçülülük ve hukuki güvenlik ilkesini göz ardı edecek şekilde cezalandırılması, basın özgürlüğünü daraltacak, özgürlüğü değil otosansürü besleyecek, demokrasiyi zedeleyecektir. Ayrıca 6112 sayılı Kanun’un 37’nci maddesindeki “düşünce çeşitliliğinin sağlanması” yükümlülüğüyle çelişen bir durum ortaya çıkacaktır.
AYM’nin benzer hükümler verdiği kararlar dikkate alındığında; Açık RD çağrı işaretli medya hizmet sağlayıcı kuruluşun faaliyetlerini sonlandıracak nitelikte olan, temel hak ve özgürlüklere ağır bir müdahale içeren lisans iptali kararının, demokratik toplum düzenine uygun olmadığı açıktır.
3- Üst Kurul; karasal, uydu, kablo ve internet üzerinden yayıncılık faaliyeti yapan yaklaşık 2 bin 500’ü aşkın medya hizmet sağlayıcı kuruluşa izin ve yayın lisansı vermiş durumdadır. Medya hizmet sağlayıcı kuruluşlar, yayınların içeriği ve teknik yeterlilikler açısından denetlenmeye çalışılmaktadır.
Yayıncı kuruluşların önemli bir bölümünün, RTÜK mevzuatını takip etme ve idari yaptırımları uygulama konusunda güçlük yaşadığı bilinen bir durumdur. Bu nedenle özellikle, ilk kez karşılaşılan yaptırımlar konusunda, ilgili kurumlar açısında sorunlar oraya çıkmakta, Üst Kurul, pek çok kararında yayıncıların lehine olacak şekilde yaptırım kararlarında değişikliğe gitmektedir.
Açık RD çağrı işaretli medya hizmet sağlayıcı kuruluşun, Uzman raporuna eklenen “Müeyyide Listesi”ne bakıldığında; 2005 ve 2006 yıllarında (3984 sayılı Yasa yürürlükteyken), “Özel radyo ve televizyon kuruluşlarının, yıllık brüt reklam gelirlerinden Üst Kurula ayrılması gerekli paylar” konulu 13. maddesi kapsamında, birer kez “uyarı” cezası aldığı görülmektedir. Dolayısıyla, yayın hayatı boyunca, iki kez uyarı cezası dışında bir yaptırımla karşılaşmadığı, gerek 3984 sayılı Yasa, gerekse 6112 sayılı Yasa yürürlükte iken, söz konusu mevzuatlar uyarınca, idari para cezası ve/veya program durdurma cezası gibi bir yaptırım uygulanmasına neden olacak herhangi bir ihlalde bulunmadığı, bu kapsamda sicilinin temiz olduğu dikkati çekmektedir. (https://www.rtuk.gov.tr/yururlukten-kaldirilan-duzenlemeler/3736)
Bu noktada; Üst Kurul tarafından “yayın lisans iptali” kararı verilirken; 22.05.2024 tarih ve 2024/20 sayılı toplantısında alınan 21 No’lu karara benzer nitelikte bir ihlale ilişkin, idari para cezası ve/veya program durdurma içeren bir yaptırımla karşılaşmadığının, çoğunluk kararında dikkate alınmaması da hakkaniyetli değildir.
Çünkü daha önce de belirtildiği üzere; medya hizmet sağlayıcı kuruluş, idari para cezasını ödemiş ve Üst Kurulun yaptırım kararı ile ilgili tutumunu somutlaştırmıştır. Yayıncı kuruluş, program yayınının 5 kez durdurulması yaptırımını ise, tebligat metnine tam olarak ulaşamaması nedeniyle yerine getiremediğini bildirmiştir.
Aksi durum; yani 6112 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun'un 32'nci maddesinin beşinci fıkrasındaki "...Programlarının yayını veya yayınları süreli durdurulan medya hizmet sağlayıcı kuruluşun yaptırım kararının tebliğine rağmen kararın gereklerine aykırı olarak yayınlarına devam etmesi halinde yayın lisansının iptaline karar verilir." hükmü ortada iken; medya hizmet sağlayıcı kuruluşun, program durdurma kararını keyfi bir şekilde uygulamadığını varsaymak, hayatın olağan akışına uygun değildir.
Bu nedenle yayıncı kuruluşun, ilk kez karşılaştığı bir yaptırım konusunda güçlük yaşaması ve Kurul toplantısından önce, “teknik sorun” ve yaptırımı uygulama iradesini beyan etmesine karşın, bu konuda hiçbir inceleme ve değerlendirme yapılmadan yayın lisansının iptali kararı, adil ve orantılı değildir.
4- Radyo ve Televizyon Üst Kurulu, radyo, televizyon ve isteğe bağlı yayın hizmetleri sektörünü düzenlemek ve denetlemek amacıyla kurulmuştur. 6112 sayılı Kanun hükümlerini uygulamakla görevli Üst Kurulun görev ve yetkilerinin belirlendiği 37. maddenin birinci fıkrasının (b) bendi; “Millî frekans planında karasal radyo ve televizyon yayınları için 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu hükümlerine göre Üst Kurula tahsis edilen frekans bantları çerçevesinde televizyon kanal ve radyo frekans planlamalarını yapmak veya yaptırmak ve uygulamak.”, (c) bendi ise; “Medya hizmet sağlayıcı kuruluşların yayın lisansı talebinde bulunabilmeleri için gerekli idarî, malî ve teknik şartları belirlemek ve bu kuruluşlardan şartları sağlayanlara yayın lisansı vermek, denetlemek ve gerektiğinde iptal etmek.” olarak düzenlenmiştir.
Bu kapsamda; Üst Kurul tarafından; uydu, kablolu ve internet üzerinden yayın lisansları verilmektedir. Ancak 6112 sayılı Kanun’un “Kanal ve frekanslarla ilgili geçiş hükümleri” başlıklı GEÇİCİ 4. MADDE birinci fıkrasında belirlenen; “Üst Kurulca sıralama ihalesi yapılıp, karasal yayın lisansları verilene kadar geçecek süre içerisinde, sadece 3984 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanunun geçici 6 ncı maddesi uyarınca karasal ortamda yayında olan radyo ve televizyon kuruluşları, Üst Kurulca yayın yapmalarına müsaade edilmiş olan yerleşim yerleri ile sınırlı olmak kaydıyla, yayınlarına devam ederler…” hükmü uyarınca, kuruluşların karasal ortamdan yayın lisansı alabilmeleri için, sıralama ihalesi yapılana kadar beklemeleri gerekmektedir.
Ancak yaklaşık 30 yıldır sıralama ihalesi yapılmamış/yapılamamıştır. Bu nedenle de karasal ortamdan yeni lisans başvurularına olumsuz yanıt verilmekte, bu da yeni hukuki sorunlara yol açmaktadır. Nitekim karasal yayın lisansı başvurularına Üst Kurul tarafından olumsuz yanıt verilen kuruluşlar, konuyu Anayasa Mahkemesi’ne taşımış, Yüksek Mahkeme de ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine hükmetmiştir.
Anayasa Mahkemesi’nin, İyi Haber Yayın Organizasyon Ticaret A.Ş. ve Diğerleri Başvurusu’na ilişkin (Başvuru Numarası: 2018/10782), 11/1/2024 tarihli kararı kapsamında; hak ihlalinin giderilmesi için yeniden Üst Kurula başvuruda bulunan, yayıncı kuruluşların başvuruları, Üst Kurulun 12.06.2024 tarih ve 23 sayılı toplantısında reddedilmiştir. Karar metninde;
1-Anayasa Mahkemesi kararının 55 ve 56'ncı maddelerinde; sıralama ihalesi yapılamadığı için Üst Kurula yapılan karasal yayın izin başvurularının reddedilmesinin ifade ve basın özgürlüğü ihlaline sebep oluşturduğu, sıralama ihalesinin yapılmamasının düşüncenin iletilmesini ve dolaşımını olumsuz olarak etkileyen yapısal bir sorun teşkil ettiği, hakkaniyete uygun olarak frekans tahsislerinin sağlanması suretiyle düzen kurulmadığı takdirde yapısal sorunun devam edeceği,
2-Anayasa Mahkemesi kararının 60'ıncı maddesinde ifade ve basın özgürlüğü ihlal edilen medya hizmet sağlayıcı kuruluşlara yönelik frekans tahsisi yapılması yönünde bir ibarenin yer almadığı, kararın yapısal bir ihlalin tespiti mahiyetinde ve ihlalin sonuçlarının kaldırılması yönünde verildiği ayrıca söz konusu ihlalin giderilebilmesi için yapısal sorunun giderilmesi gerektiği,
3-Anayasa Mahkemesi kararının 61'inci maddesinde geçici rejim sürerken Üst Kurul tarafından Mahkeme kararları kapsamında münhasır olarak verilen geçici yayın izinlerinin (frekans tahsislerinin) yapısal sorunlara yönelik bir çözüm olamayacağı ve Mahkeme kararları kapsamında yapılan münhasır frekans tahsisi işlemlerinin sistemdeki sorunları daha da derinleştireceği,
4-Anayasa Mahkemesi kararında belirtilen yapısal ihlalin giderilmesi amacıyla sıralama ihalelerine ilişkin olarak Üst Kurulun 18.01.2018 tarihli ve 2018/03 sayılı toplantısında alınan 3 No’lu kararı gereği, Üst Kurul Başkanlık Makamının 2004 E. sayılı Olur'u ile İhale Hazırlık Komisyonu'nun oluşturulduğu ve söz konusu komisyonun çalışmalarına devam ettiği,
5-Anayasa Mahkemesi kararında da belirtildiği üzere münhasır frekans tahsisi yapılarak sistemdeki sorunun daha da derinleşmesine neden olunmaması için Üst Kurulca sıralama ihalesi yapılıp karasal yayın lisansları verilinceye kadar geçecek süre içerisinde 6112 sayılı Kanun'un Geçici 4'üncü maddesi kapsamında medya hizmet sağlayıcı kuruluşların Üst Kurulca yayın yapmalarına müsaade edilmiş olan yerleşim yerlerinden yayın yapmaya devam edebilecekleri,”
hususlarının, adı geçen kuruluşlara bildirilmesi yer almıştır.
Dolayısıyla; karasal frekans ihalesinin yaklaşık 30 yıldır yapılmaması/yapılamaması, Anayasa Mahkemesi’nin kararlarının yerine getirilememesine, yeni karasal yayın lisansı verilememesine ve ifade özgürlüğünü ihlal eden sürecin devam etmesine yol açmaktadır.
Ayrıca, konuya ilişkin çarpıcı bir örnek; Gün Radyo ve Televizyon Yayıncılığı A.Ş. unvanlı ve “Radyo Nur” çağrı işaretli kuruluşun başvurusuna ilişkindir. 668 sayılı KHK ile kapatılan kuruluş, işlemin iptali istemiyle Ankara 22. İdare Mahkemesinde dava açmıştır. 2023/892 Esasına kayden açılan davada; Mahkemenin 29.04.2024 tarihli ve 2024/654 K. No.lu kararıyla, “Dava konusu işlemin iptaline” kararı vermiştir. Bu karara istinaden, kuruluş yargı kararının uygulanması ve yayın haklarının iadesi için Üst Kurula başvuruda bulunmuştur. Ancak Üst Kurulun 26.06.2024 tarih ve 24 sayılı toplantısında; söz konusu talep; “fiili ve teknik imkânsızlıklar sebebiyle söz konusu Mahkeme kararına yönelik herhangi bir işlem uygulanamayacağı” nedenleriyle reddedilmiştir. Kararın temel gerekçesini, yeni karasal yayın lisansının verilememesi oluşturmaktadır.
Dolayısıyla; verilen örnekte de görüleceği gibi, yayın lisansı iptal edilen kuruluşların, yeniden frekans tahsis edilerek, karasal ortamdan yayıncılık yapması mümkün olamamaktadır.
Açık RD çağrı işaretli medya hizmet sağlayıcı kuruluş, bölgesel bir radyo yayıncısıdır ve İstanbul Üsküdar’dan FM 95 frekansından yayın yapmaktadır. Lisans iptali kararının uygulanması ile birlikte, yargı süreci Açık RD lehine sonuçlansa bile, karasal ortamdan söz konusu frekansı geri alma ihtimali ortadan kalkabilecektir. Üst Kurulun buna ilişkin kararları ortadadır. Bu nedenle söz konusu lisans iptali kararı, yargı yolu açık olsa bile Açık RD çağrı işaretli yayın kuruluşunun ifade özgürlüğünün tamamen ortadan kalkması sonucunu doğurabilecektir.
5- 6112 sayılı Kanun’un 34. maddesinin ikinci fıkrasında; “Üst Kurul, bu Kanun ve mevzuatta kendisine verilen görev ve yetkileri kendi sorumluluğu altında bağımsız olarak yerine getirir ve kullanır.” hükmü bulunmaktadır.
Ancak ilgili mevzuatımızda Üst Kurula açıkça izin verilmeyen ama aynı zamanda yasaklanmayan da bazı hususlar bulunmaktadır. Üst Kurul, bu gibi durumlarda genellikle, medya hizmet sağlayıcı kuruluşların lehine kararlar almaktadır.
Örneğin; 6112 sayılı Kanun’un, 6. maddesinin beşinci fıkrasında; “Medya hizmet sağlayıcılar, yönetmelikle belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde künye, iletişim ve adres bilgileri ile kayıtlı elektronik posta adresini izleyici temsilcisinin adını ve iletişim bilgilerini Üst Kurula bildirmek ve internet sitelerinde yayınlamak zorundadır.” hükmü bulunmaktadır. Yerel ve/veya bölgesel medya hizmet sağlayıcı kuruluşların, sıklıkla bu hükmü ihlal ettiği görülmektedir. Bu hükmün ihlal edildiği durumlarda; 6112 sayılı Yasa’nın, 32. maddesinin altıncı fıkrasında belirlenen; “Yayın lisansı verilmesi için bu Kanunda aranan şartlardan birinin kaybedilmesi ile 6 ncı maddenin beşinci fıkrasında düzenlenen yükümlülüğün yerine getirilmemesi halinde, ilgili medya hizmet sağlayıcı kuruluşa bu şartı yerine getirmesi için otuz günlük süre verilir. Verilen süreye rağmen şartı yerine getirmeyen kuruluşun yayınları üç ay süreyle durdurulur. Bu süre zarfında şartın yerine getirilmemesi halinde ise, ilgili kuruluşun yayın lisansı iptal edilerek kanal ve frekans kullanımına son verilir.” hükmü uygulanmaktadır. Üç ay süreyle yayınları durdurulan kuruluşların, mevzuatımızda zorunlu kılınan düzenlemeleri yerine getirmeleri ve bu durumun Üst Kurulca da tespit edilmesi halinde, 3 aylık sürenin bitmesi beklenmeden, Üst Kurul kararıyla, yaptırım kararı kaldırılmakta ve kuruluşların yayınlarına devam etmelerine izin verilmektedir.
Görüleceği üzere, Üst Kurulun bu uygulamasına izin veren bir madde hükmü olmadığı gibi, yasaklayan bir madde hükmü de bulunmamaktadır. Üst Kurul bu ve bunun gibi durumlarda, genellikle yayıncı kuruluşların lehine karar verme gibi bir inisiyatif hakkı kullanmakta ve demokratik toplumlarda olması gerektiği gibi basın/ifade özgürlüğü öncelenmektedir.
6112 sayılı Kanun’un 8’inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin ihlali ile ilgili yaptırım konusunda; aynı kanunun 32’nci maddesinde üç ayrı yöntem (1-para cezası, 2-idari tedbir, 3-para cezası+idari tedbir) öngörülmektedir. Kanunda da bu husus; “İhlalin mahiyeti göz önünde bulundurularak, bu fıkra hükümlerine göre idarî para cezası ile birlikte idarî tedbire karar verilebileceği gibi, sadece idarî para cezasına veya tedbire de karar verilebilir.” şeklinde düzenlenmiştir.
Açık RD çağrı işaretli medya hizmet sağlayıcı kuruluşa, tek bir kararla, para cezası ve idari tedbir yani program durdurma yaptırımı uygulanmıştır. Kuruluş, bütünleşik yaptırımın bir kısmı olan para cezasını yatırmıştır.
Açık RD çağrı işaretli medya hizmet sağlayıcı kuruluşa, 6112 sayılı Yasa’nın, “İdari Yaptırımlar” başlıklı 32. maddesinin 5. fıkrasında belirlenen; "... Programlarının yayını veya yayınları süreli durdurulan medya hizmet sağlayıcı kuruluşun yaptırım kararının tebliğine rağmen kararın gereklerine aykırı olarak yayınlarına devam etmesi halinde yayın lisansının iptaline karar verilir." hükmü uyarınca işlem tesis edilmiştir.
Ancak madde hükmünden de görüleceği üzere; 6112 sayılı Kanun’da, Üst Kurulca uygulanan iki aşamalı yaptırım kararlarının, yayıncı kuruluş tarafından birinin yerine getirilip, diğerinin yerine getirilmemesi durumlarına ilişkin, açık ve net bir madde hükmü de bulunmamaktadır. Üst Kurulun bu tür durumlarda yayıncı kuruluş lehine karar alması beklenen bir durum olmalıdır.
Bu nedenle yayıncı kuruluşun, ilk kez karşılaştığı bir yaptırım konusunda güçlük yaşaması ve Kurul toplantısından önce, “teknik sorun” ve yaptırımı uygulama iradesini beyan etmesine karşın, bu konuda hiçbir inceleme ve değerlendirme yapılmadan yayın lisansının iptali kararı, adil ve orantılı değildir.
Basın mensuplarının güvenilir bir biçimde meslek hayatlarını sürdürebilmesi ve sansür ya da otosansüre maruz kalmadan yayın/yayım hayatlarına devam edebilmesi, demokratik bir toplumun olmazsa olmaz kuralıdır. Aynı zamanda hükümetler ile düzenleyici ve denetleyici otoritelerin de bu noktada aynı paydada buluşması, bu hakların hem yayıncılar hem de vatandaşlar adına korunması gerekmektedir. Böylelikle RTÜK’ten yayın kuruluşlarının ve habercilerin yanında olması, onların haklarını gözetmesi ve ifade özgürlüğünün sağlanabilmesi için gerekli olan alanın sağlanması çabasını göstermesi beklenmektedir. Ancak Türkiye’deki çok sesliliğe darbe vuracağı göz önünde bulundurularak, ilk tebligat ile ‘iyi niyet’li bir şekilde hareket ederek kanuna karşı gelmeyen, yaklaşık 30 yıldır yayın hayatını sürdüren bir yayıncının yayınlarına son vererek bu çabanın gösterilmeyeceğinin hatırlatılması gerekmektedir.
Dolayısıyla; Açık RD çağrı işaretli medya hizmet sağlayıcı kuruluşun, Üst Kurul yaptırımlarından birini yerine getirip, diğerini yerine getirmemesine ilişkin hususta da; kuruluşun teknik yetersizlik nedeniyle ikinci yaptırımın uygulanamadığına dair beyanı ile yaptırımın ilk aşaması olan idari para cezası kısmının uygulandığının dikkate alınması ve yayıncı kuruluş lehine bir tutum sergilenmesi, demokratik toplumlarda basın/ifade özgürlüğünün sağlanması amacına daha uygun düşecektir.
Bu nedenlerle, basın ve ifade özgürlüğüne ölçüsüz bir müdahale içeren karara karşı oy kullandım. 14.10.2024


