07.11.2024 tarihli Üst Kurul Toplantısında, ‘‘Halk Radyo Ve Televizyon Yayıncılık A.Ş.’’ unvanlı ve ‘‘h halk’’ logolu medya hizmet sağlayıcı kuruluşun; 31.10.2024 tarihinde saat 20:00’da yayınlanan, ‘‘Açıkça’’ adlı program yayınına ilişkin aşağıda deşifresi verilen ifadelere istinaden 6112 sayılı Kanunun 8’inci maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendinde yer alan yayın hizmetleri "..., kişi ya da kuruluşları eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü, aşağılayıcı veya iftira niteliğinde ifadeler içeremez." hükmünün ihlali nedeniyle yaptırım kararı alınmıştır.
Sunuculuğunu Gökmen Karadağ'ın yaptığı ve CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın, Yavuz Oğhan, CHP İstanbul Milletvekili Yunus Emre, Ceren Kumbasar Mumay, Prof. Dr. Bahadır Erdem, Afşin Hatipoğlu ve Fikret Bila'nın konuk olarak katıldığı, gündeme dair konuların değerlendirildiği "Açıkça" adlı bahse konu yorum programına ilişkin deşifre metinleri aşağıda aktarılmıştır.
Programda Esenyurt Belediyesi’ne atanan kayyım atamalarına dair yorumlarda bulunmak üzere o gün gerçekleştirilen mitinglerde Özgür Özel ve Ekrem İmamoğlu’nun en çarpıcı sözleri ekrana getirilmiş ve Gökhan Günaydın’ın da bu konudaki ifadeleri ekrana aktarılmıştır. Ardından CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın'ın, MHP Genel Sekreteri İsmet Büyükataman’ın CHP-DEM Parti ilişkisi hakkındaki açıklaması ve çözüm süreci üzerine yaptığı değerlendirmeler (MHP Genel Sekreteri İsmet Büyükataman’ın 30.10.2024 tarihinde saat 11:07’de X üzerinden paylaştığı gönderi arka plana yansıtılarak) ile ilgili yorumları ekrana getirilmiştir.
(20:17:37) Gökhan Günaydın: ‘‘CHP Genel Başkanı’na neyden rahatsız olacağı, neyden rahatsız olmayacağı AKP Genel Başkanı tarafından söylenemez. Biz meseleye hukuken bakarız, siyaseten bakarız, adil ve meşru olan her şeyi destekleriz, bunun dışındaki her şeyi de alt etmek üzere de 101 yıllık birikimimize de güveniriz… Bu arkadaşın genel başkanı daha 10 gün evvel, 22 Ekim’de, DEM’in de kullandığı MHP’nin de kullandığı kürsüden, grup kürsüsünden ne diyordu? İmralı ile DEM arasına bir hat kuralım, bu hat üzerinden Türkiye, bir yeni süreci başlatsın diyordu. Yani şimdi burada ne diyor? DEM ile CHP bir iş birliği yapmış diyor. Yav arkadaş, DEM dediğin 6 milyon insanın oy verdiği bir siyasal parti. Bu siyasal parti eğer, meşru bir siyasal parti değil ise neden TBMM’de meclis başkanvekili var, neden grup başkanvekilleri var ve neden milletvekilleri var? 57 tane yanılmıyorsam milletvekilleri var. Sen eğer bu meşru bir siyasal parti değilse neden gelsin de DEM’in kürsüsünden konuşsun ve DEM üzerinden bir açılım yapalım diye konuşma yapıyorsun? Öcalan’ı DEM’in kürsüsüne davet ediyorsun. Peki, bizi neyle suçluyorsun sen? DEM’le kent uzlaşısı altında iş birliği yapmışız. Bak sen ya. İki siyasi parti, yerel seçimlerde ne yapabiliriz diye konuşmuşlar. Terörist bunlar! Arkadaşlar bakın espri yapıyorum. Türkiye’de bu işler böyle espri ile filan anlatılabilecek meseleler de değildir. Şunu ifade edelim CHP bir Türkiye ittifakı yaptı. Ne demek Türkiye ittifakı? Ben dedi, Türkiye Cumhuriyeti’nin sınırlarında bulunan 86 milyon vatandaşımı temsil etmek üzere yola çıkıyorum. Esenyurt’ta kim varsa ben onunla konuşurum. Erzurum’da kim varsa ben onunla konuşurum. Mersin’de kim varsa, İzmir’de kim varsa ben onunla konuşurum. Esenyurt’un nüfusunun yarısı Kürt ise benim Kürt yurttaşlarıma bir bağ kurmamdan daha doğal ne olabilir? Sen Kürt’leri sevmiyor olabilirsin. Senin kafan ırkçı olabilir. Sen 86 milyon insanı eşit ve özgür görmek istemiyor olabilirsin. Ben nasıl bakıyorum bu meseleye. Valla ben doğduğum evi seçemedim. Siz seçtiniz mi? Neyse anamız, babamız, dilimiz, kültürümüz bize aktarıldı. Ben onunla şeref duyarım. Kimseye de buna karıştırmam. Dolayısıyla bütün bunları bir ayrımcılık olarak görmek anlamsız. Esenyurt’ta ben bu arkadaşlarımla beraber seçimi nasıl kazanabiliriz diye bakmışım. İşte arkadaş söylüyor işte. Esenyurt’ta yetmemeli, İstanbul Belediye Meclisi’ne bakmalı. Ne yapmayı planlıyorsun? 2019’da yapmadın mı?’’ ifadelerine yer verilmiştir.
(20:22:10) Gökhan Günaydın: ‘‘Ama ben ne dedim, Cumhuriyet Halk Partisi olarak biz ne dedik? Bu süreç hukuki olmak zorundadır, bu süreç meşru ve şeffaf olmak zorundadır, bu süreç TBMM zemininde yürütülmek zorundadır ve bu süreç toplumsal mutabakatla gerçekleşmek zorundadır. Peki, soralım, AKP'nin ve MHP'nin müktesebatında demokrasi ve barış var mı? Var diyenler var ki ona oy verenler de var değil mi? Yani ben kimseye de saygısızlık etmek istemem. Söyleyelim, 2015 'te bu açılım sürecini AKP yürütmemiş miydi? Yürütmüştü değil mi? 2015'te kimsiz yürütmüştü? MHP yoktu. MHP, AKP'nin yürüttüğü o süreci canhıraş bir şekilde eleştiriyordu. Bunu vatan hainliğiyle falan eş sayıyordu. O süreç nasıl bitti? Hatırlayalım. 7 Haziran seçimlerinde AKP bunun bedelini ağır ödedi. Yani vatandaş AKP'yi cezalandırdı. AKP'nin bu koduna girdi, aklına girdi. Demek ki bunu ben tek başıma yaparsam vatandaş beni cezalandıracak. Süreci kesmek için ne yaptılar? İki tane astsubay mıydı, polis miydi, arkadaşlarımızı şehit ettiler. Kafalarına sıktılar uyurken. Şey belli olmadı, yani kimin öldürdüğü filan belli olmadı. Arkasından Suruç gerçekleşti, 33 kişiyi öldürdüler. Arkasından Gar Katliamı; 102 miydi 104 müydü canımızı aldılar ve böylece süreç sona erdi. AKP şimdi ne yapıyor? Ben bunu tek başıma yaparsam vatandaşın bana ne yaptığını 2015'te gördüm.’’ İfadeleri ekrana yansımıştır.
Yukarıda deşifreleri aktarılan ifadeler, bir toplumda o toplumun tüm üyeleri tarafından yaşanan gerçeklerin gözler önüne serilmesidir. Toplumda güvensizlik oluşturma niyetinden uzak, var olan gerçeklerin ortaya konması, eleştiri sınırlarını aşan herhangi bir ifadeye rastlanmaması, Türkiye’de ve dünyada milyonlarca abonesi bulunan bir sosyal medya platformunda yayınlanan açıklamalara istinaden getirilen bu yorumlar, herhangi bir kimse hakkında şüphe yaratmaya yönelik olmadan ortaya konulan gerçeklerin yorumlanmasıdır. Yukarıdaki ifadelerin aksi halde değerlendirilmesi niyet okuma ve bu gibi söylemlerin olmaması halinde düşünceyi açıklama gibi bir hürriyetten söz edilemeyeceği açıktır.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın "Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti" başlıklı 26. maddesinde, "Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet Resmi makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar. Bu hürriyetlerin kullanılması, milli güvenlik, kamu düzeni, kamu güvenliği, Cumhuriyetin temel nitelikleri ve Devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğünün korunması, suçların önlenmesi, suçluların cezalandırılması, Devlet sırrı olarak usulünce belirtilmiş bilgilerin açıklanmaması, başkalarının şöhret veya haklarının, özel ve aile hayatlarının yahut kanunun öngördüğü meslek sırlarının korunması veya yargılama görevinin gereğine uygun olarak yerine getirilmesi amaçlarıyla sınırlanabilir" hükmü yer almakta; "Basın Hürriyeti" başlıklı 28. maddesinde, "Basın hürdür, sansür edilemez. Devlet, basın ve haber alma hürriyetlerini sağlayacak tedbirleri alır. Basın hürriyetinin sınırlanmasında, Anayasanın 26 ve 27'nci maddeleri hükümleri uygulanır." ifadelerine yer verilmektedir.
5187 sayılı Basın Kanunun "Basın özgürlüğü" başlıklı 3. maddesinde, "Basın özgürdür. Bu özgürlük; bilgi edinme, yayma, eleştirme, yorumlama ve eser yaratma haklarını içerir. Basın özgürlüğünün kullanılması ancak demokratik bir toplumun gereklerine uygun olarak; başkalarının şöhret ve haklarının, toplum sağlığının ve ahlakının, milli güvenlik, kamu düzeni, kamu güvenliği ve toprak bütünlüğünün korunması, Devlet sırlarının açıklanmasının veya suç islenmesinin önlenmesi, yargı gücünün otorite ve tarafsızlığının sağlanması amacıyla sınırlanabilir." kuralına yer verilmiştir.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin "İfade Özgürlüğü" başlıklı 10. Maddesinde;
"1. Herkes ifade özgürlüğü hakkına sahiptir. Bu hak, kamu makamlarının müdahalesi olmaksızın ve ülke sınırları gözetilmeksizin, kanaat özgürlüğünü ve haber ve görüş alma ve de verme özgürlüğünü de kapsar. Bu madde, Devletlerin radyo, televizyon ve sinema işletmelerini bir izin rejimine tabi tutmalarına engel değildir.
2. Görev ve sorumluluklar da yükleyen bu özgürlüklerin kullanılması, yasayla öngörülen ve demokratik bir toplumda ulusal güvenliğin, toprak bütünlüğünün veya kamu güvenliğinin korunması, kamu düzeninin sağlanması ve suç islenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın, başkalarının şöhret ve haklarının korunması, gizli bilgilerin yayılmasının önlenmesi veya yargı erkinin yetki ve tarafsızlığının güvence altına alınması için gerekli olan bazı formaliteler, koşullar, sınırlamalar veya yaptırımlara tabi tutulabilir." kuralı yer almaktadır.
Anayasa Mahkemesi pek çok kararında demokratik bir toplumun zorunlu temellerinden olan, toplumun ilerlemesi ve bireyin özgüveni için gerekli temel şartlardan biri olarak ifade özgürlüğünü benimsemiştir. Ayrıca ifade özgürlüğünün sadece kabul gören veya zararsız yahut kayıtsızlık içeren bilgiler ya da fikirler için değil aynı zamanda kırıcı, şok edici veya rahatsız edici olanlar için de geçerli olduğunu belirtmiştir. (Emin Aydın (2), B. No: 2013/3178, 25/06/2015, §35, Bekir Coşkun, §52).
Anayasa Mahkemesi yine birçok kararında ifade özgürlüğünün bir dereceye kadar abartıya ve hatta kışkırtmaya izin verecek şekilde geniş yorumlanması gerektiğini kabul etmiştir (Ali Suat Ertosun, B. No: 2013/1047, 15/4/2015, § 66; Zübeyde Füsun Üstel ve diğerleri, § 102) (AYM kararı, Burak Akbay (2) B. No:2020/1322, Karar Tarihi 08/02/2023, §16).
AİHM’e göre, siyasi tartışma ortamı sayesinde siyasi liderler hakkındaki düşüncelerin şekillenmesi nedeniyle, siyasi tartışma ortamı demokrasinin temel taşıdır. Sunday Times/Birleşik Krallık davasında da AİHM, "bir politikacı hakkında yapılan eleştirinin sınırı sıradan vatandaşlara nazaran daha geniş olmalıdır. Çünkü politikacı, sıradan vatandaşlardan farklı olarak her söz ve davranışını bilerek ve isteyerek basının ve kamuoyunun yakın denetimine açmıştır. Sözleşmenin 10. maddesinin ikinci fıkrası, başkalarının, bu arada politikacıların da itibar ve haklarını korumaktadır. Ancak politikacılar söz konusu olduğunda, bu koruma, siyasi konuların tartışılmasındaki yarar ile dengelenmek zorundadır." İfadelerine yer vermektedir.
Ayrıca AİHM, ‘‘hükûmetler yalnızca yasama organı ve yargı organlarınca denetlenmemelidirler, hükûmetlerin aynı zamanda halk ve kitlesel medya tarafından da denetlenmeleri gerekmektedir (AHM kararı, Şener/Türkiye, B. No: 26680/95, Karar tarihi: 18/07/2000, §40).’’ Yaklaşımını benimsemektedir.
Siyasi partilerin demokrasilerde üstlendiği önemli işlev doğrultusunda ifade özgürlüğü ayrıca önem taşımaktadır. AİHM, siyasi partilerin faaliyetlerini ifade özgürlüğünün toplu kullanımı olarak yorumlamaktadır ve siyasi partilerin 10. maddenin sağladığı korumadan eksiksiz biçimde yararlanabileceği görüşündedir (AİHM, Refah Partisi and Others/Turkey (Grand Chamber), Appl. No: 41340/98, 41342/98, 41343/98, 41344/98, 13.02.2003, § 43, 89).
AİHM’e göre “demokrasinin temel özelliklerinden birisi, bir ülkenin sorunlarını şiddete başvurmadan, sıkıcı olsa bile diyalog yoluyla çözme olanağı tanımasıdır. Demokrasi ifade özgürlüğüyle gelişmektedir. Dolayısıyla siyasi bir grubun, yalnızca devletin nüfusunun bir kısmının durumunu aleni biçimde tartışmayı ve demokratik kurallara uygun olarak herkesi tatmin edebilecek çözümleri bulmak üzere siyasal yaşamda yer almayı istediği için engelle karşılaşması haklı görülemez.” (AİHM, The United Communist Party of Turkey/Turkey (Grand Chamber), Appl. No: 19392/92, 30.01.1998, § 57).
Anayasa Mahkemesi’ne göre de “Çoğunluğa muhalif olanlar da dâhil olmak üzere düşüncelerin her türlü araçla açıklanması, açıklanan düşünceye paydaş sağlanması, düşünceyi gerçekleştirmek ve gerçekleştirme konusunda ikna etmek çoğulcu demokratik düzenin gereklerindendir. Bu itibarla düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğü ile basın özgürlüğü demokrasinin işleyişi için yaşamsal önemdedir.” (AYM, Emin Aydın Kararı, B. No: 2013/2602, 23/1/2014, § 45; Abdullah Öcalan Kararı, B. No: 2013/409, 25/6/2014, § 74; Fatih Taş Kararı, B. No: 2013/1461, 12/11/2014, § 65; Bejdar Ro Amed Kararı, B. No: 2013/7363, 16/4/2015, § 44; Bekir Coşkun Kararı, B. No: 2014/12151, 4/6/2015, § 35).
Bahse konu programa konuk olarak katılan CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın’ın, mensubu olduğu siyasi partinin görüşlerinin kamuoyu tarafından bilinir olduğu, söz konusu programda ülke gündemine yönelik kullanılan ifadelerin şiddeti teşvik veya şiddete bağlı unsurların barındırmadığı gibi farklı gruplara karsı bir nefret söylemini de içermediği, demokrasilerde muhalefet partisinin amacının iktidarı eleştirmek olduğu, ana muhalefet partisinin Grup Başkanvekili olarak görev yapan program konuğunun, hükümet ve yönetime yönelik ifadelerinin hem konumunun bir gereği hem de basın özgürlüğü kapsamında olduğu, anılan ifadeler nedeniyle basın özgürlüğüne yapılan müdahalenin de "demokratik bir toplumda gerekli ve ölçülü" olmadığı görülmektedir.
Bahse konu yayının amacının ana muhalefet partisi liderinin açıklamalarının, bilgi ve fikirlerinin izleyici kitlesine aktarılması olduğu, bu bilgi ve fikirlerin aktarılmasının Anayasa’nın basın hürriyeti, düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti kapsamında kaldığı, açıklamada geçen ifadelerin ifade hürriyeti kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğünün araçlarından birinin de eleştiri yapmak olduğu, hükümetlere ve siyasetçilere yöneltilen eleştirinin sınırının da diğer kişilere göre daha fazla olduğu dikkate alındığında, programda canlı yayın sırasında kullanılan -ki birçok kez Meclis kürsüsünden de dile getirildiği-, siyasi nitelikli ifade ve yorumların ifade ve basın özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, nitelik ve ağırlığı itibariyle ilke ve kuralların ihlali olarak değerlendirilemeyeceği kanaatindeyim.
Siyasi kişileri ya da hükümet politikalarını eleştirmek, onlarla ilgili haber yapmak ve yapılan haberleri yorumlamak basın için bir hak değil, ayrıca bir görev ve varlık nedenidir. Konu ile ilgili olarak bahse konu açıklamaların ilgili sosyal medya platformunda yer alan bir paylaşım ile ilgili olduğu dolayısıyla yorumların ve iddiaların görünür gerçekliğe uygun olduğu, güncel gelişmelerin programa konu edildiği, konu bağlamında tüm kamuoyunu ilgilendiren konularla ilgili yorumların bulunduğu dolayısıyla kamu çıkarının korunduğu, değerlendirme yapılırken kullanılan üslup ve ifadelerin konunun gerektirdiği ölçüde gerekli ve ölçülü olduğu sebepleriyle bahse konu ifadelerin ifade özgürlüğü sınırları içerisinde kaldığı anlaşıldığından çoğunluğun görüşüne katılmadım. 16.01.2025