İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığının 20.12.2024 tarih ve 115 sayılı yazısına konu NOW logosuyla yayın yapan medya hizmet sağlayıcı kuruluşta 25.11.2024 tarihinde saat 20:01’de yayınlanan "Kızıl Goncalar" adlı dizi film yayınına ilişkin uzman raporu ile video görüntülerinin incelenmesi ve değerlendirilmesiyle yapılan görüşmeler sonucunda; dizi filmdeki bazı sahnelerin, 6112 sayılı Kanun'un 8’inci maddesinin birinci fıkrasının (ş) bendinde yer alan; Yayın hizmetleri "Şiddeti özendirici veya kanıksatıcı olamaz." ilkesini ihlal ettiği gerekçesiyle “oy çokluğu” ile verilen yaptırım kararına karşı oy kullandım.
KARŞI OY KULLANMA GEREKÇELERİM AŞAĞIDA BELİRTİLMİŞTİR:
Genel olarak dizi filmlerin veya sinema yapımlarının, toplumsal hayata dair önemli etkileri arasında, içerisinde eğitici/öğretici unsurları barındırabilme olasılığı çerçevesinde; “davranış modeli” oluşturabilme gibi bir işlevinin de bulunduğu varsayılmaktadır. Söz konusu yaptırım kararı da, Uzman raporunda ve Kurul Kararında bu kapsamda gerekçelendirilmiştir.
Ancak, kabul edilmesi gereken ve göz ardı edilen önemli bir husus; bu tür yapımların etkisinin, bir belgesel ya da haber, haber programları kadar, eğitici/öğretici/bilgilendirici/yol gösterici nitelikte olamayacağıdır. Filmlerin iç dinamiğinde yer alabildiği varsayılan bu etkiler nedeniyle, bir belgesel yapımı gibi değerlendirilerek; izleyici kitlesi üzerinde öğretme amacını taşıdığı gibi bir yargıya varılması doğru bir yaklaşım değildir.
Ülkemizde şiddetin özellikle de kadına yönelik şiddet olaylarının can yakıcı boyutlara ulaştığı bir gerçektir. Bu noktada; konunun, hayatın diğer alanları ile birlikte medyada da nasıl yer bulduğu, elbette büyük önem taşımaktadır. Ancak, haber ya da belgesel niteliği taşımayan bu tür yapımlarda yer alan şiddet içerikli olayların sunumunun engellenmesi de, Kurul Kararında, “...şiddet, eğlence sektörüne hizmet eden televizyonun birçok eğlence ayağından biridir” şeklindeki tespit doğrultusunda, çok mümkün olmamaktadır. Bu doğrultuda; yapımlarda yer alan bu tarz içerikteki yayınların sunumunda şiddetin aşırı kullanılıp kullanılmadığı, meşrulaştırılıp/meşrulaştırılmadığına ilişkin saptamalar önem kazanmaktadır. Yani kritik eşik; şiddet içerikli sahnelerin, olayların, görüntülerin sıklığı ve süresinin fazlalığı ile şiddetin olumlanmamış olmasıdır.
Yaptırıma konu “Kızıl Goncalar” adlı dizi film, “7+”, “şiddet ve korku” ve “olumsuz örnek oluşturabilecek davranışlar” akıllı işaretleriyle yayınlanmaktadır. Uzman raporuna bakıldığında; dizinin 3 saat 53 dakika süren 25.11.2024 tarihli bölümüne ilişkin; şiddet içerdiği ve ihlal olduğu gerekçesiyle rapora eklenen klibin süresinin 2 dakika olduğu görülmektedir.
Uzman raporuna eklenen ve yaptırıma gerekçe gösterilen 2 dakikalık klip incelendiğinde; şiddet içerikli olarak değerlendirilen sahnenin 5 saniye sürdüğü, sahnenin verilişi esnasında flulaştırma yönteminin kullanıldığı, söz konusu görüntünün ekrana getirilme saatinin, gece 23:31:21 olduğu, ayrıca yeterli ve gerekli şekilde yapılan flulaştırma nedeniyle de ekrana herhangi bir kanlı görüntünün yansımadığı saptanmıştır.
Ayrıca, dizinin 20.05.2024 tarihli 19. bölümünde, saat 23:36:59’da yayınlanan benzer içerikli bir sahne de, “şiddetin döngüsel olarak yeniden üretilmesi”ne örnek olarak gösterilerek, Uzman raporuna eklenmiştir. Yaptırım önerilen Uzman raporunun güçlendirilmesi adına; dizinin Mayıs ayında yayınlanan bölümünde yer alan bir sahne ile Kasım ayında yayınlanan 28. bölümündeki benzer sahnenin, yani 6 aylık ara ve 8 bölüm sonra yayınlanan benzer görüntünün, “şiddetin döngüsel olarak yeniden üretilmesi” olarak sunulması, hakkaniyetli de değildir, gerçekçi de değildir.
Kaldı ki; 20 Mayıs 2024 tarihli yayına, herhangi bir raporun düzenlenmediği de dikkate alındığında; daha önce ihlal olarak görülmeyen ve raporlaştırılmayan bir sahnenin, benzerinin yaşandığı bir başka bölümde, iddianın pekiştirilmesi amacıyla kullanılması da, uygun değildir ve iddianın gerçekliğine gölge düşürecek niteliktedir.
Şiddet sahnesi olarak sunulan görüntünün, dizinin toplam yayın süresi içinde yer alan zaman dilimi ile görüntünün saati ve buzlanarak verilmesi birlikte değerlendirildiğinde; şiddete ilişkin bölümün “aşırı” ve “kanıksatıcı” olduğunu ileri sürmek de mümkün değildir.
Bu yönüyle; ihlal gerekçesi yapılan sahnenin içeriğine ve sunuluş şekline bakıldığında, söz konusu dizide şiddetin aşırı kullanılmadığı, şiddet içeren sahnelerde de şiddetin olumlanmadığı dikkate alındığında, yaptırım kararı isabetli değildir, sanatsal ifade özgürlüğüne ölçüsüz darbe niteliğindedir.
Gerek uzman raporunda, gerekse de Kurul Kararında “...şiddet eğlence sektörüne hizmet eden televizyonun birçok eğlence ayağından biridir” tespiti yapılırken, neredeyse tüm dizilerde benzer sahnelerin bulunduğu dikkate alındığında, “Kızıl Goncalar” adlı dizideki şiddet sahneleri için yaptırım kararı verilmesi, rasyonel ve hakkaniyetli değildir.
Şiddet unsurunun sıklıkla kullanılmadığı bir yayın için alt sınır yerine reklam gelirlerinin yüzde 3’ü olarak belirlenen yaptırım kararı ile; “yaptırım/beklenen kamu yararı” dengesinin gözetildiğini kabul etmek de mümkün değildir. Ayrıca Kurul Kararında, yaptırımın üst sınıra yakın düzeyde belirlenmesinin hukuki gerekçeleri somut olarak ortaya konulabilmiş de değildir.
Bu nedenlerle; hemen hemen tüm dizilerde benzerlerine rastlanan şiddet sahneleri ile NOW TV logolu medya hizmet sağlayıcı kuruluşa uygulanan yaptırım, orantılı değildir, yaptırımların kanuniliği ve eşitliği ilkesine de aykırıdır.
2- Dizi filmlere uygulanan RTÜK cezaları kapsamında; “yapımın kurgusal bir ürün olduğu ve gerçeklik algısı oluşturan programlardan farklı değerlendirilmesi gerektiği”ne ilişkin bir Danıştay kararı, örnek niteliğindedir. İlk mahkemeden itibaren, yargı süreci şu şekilde ilerlemiştir:
Üst Kurulun, 17.02.2020 tarih ve 2020/08 sayılı toplantısının, 6 numaralı kararıyla; FOX logolu kuruluşta yayınlanan bir diziye, 6112 sayılı Yasa’nın birinci fıkrasının (f) bendinde belirlenen, “Toplumun milli ve manevi değerlerine…” aykırılıktan yaptırım uygulanmıştır. Konunun yargıya taşınması üzerine; Ankara 6. İdare Mahkemesi, 18/12/2020 tarih ve E:2020/901, K:2020/2040 sayılı kararıyla, “…dava konusu işlemin iptaline” kararı vermiştir. Kararın gerekçesinde;
“…dava konusu işleme esas alınan ‘dizi’ yayınının izleyiciyi bilgilendirme, düşündürme, eğitme, öğretme gibi saiklerle yapılan kültür-sanat, eğitim, siyaset, haber vb programlar gibi gerçeklik algısı oluşturan programlardan farklı olarak, belirlenen yaş grupları üzerindeki izleyiciler yönünden, ilgili yayın kuruluşunun ticari gaye ile yaptığı, kurgu ürünü olan yayın niteliği taşıdığı, dava konusu yayının, bir senaryoya bağlı olarak oluşturulmuş kurgusal bir ürün olduğu ve bu tür yayınların pek çoğunda benzer konuların işlendiği hususları göz önünde bulundurulduğunda… dava konusu işlemde hukuka uygunluk bulunmamaktadır..” şeklinde hüküm bildirilmiştir.
Üst Kurulun başvurusu üzerine; Ankara Bölge İdare Mahkemesi, 7. İdari Dava Dairesi tarafından, RTÜK’ün istinaf başvurusunu reddedilmiş, son olarak; Danıştay’a yapılan başvuru neticesinde de; Danıştay 13. Dairesi, 29/03/2023 tarih ve 2022/586 E., 2023/1516 K. sayılı ilamı ile “…BİM kararının ONANMASINA” kararı vermiştir.
Ayrıca, benzer olaylar ve benzer durumlarla ilgili, medya hizmet sağlayıcı kuruluşlar arasında eşit ve tutarlı bir denetim ve yaptırım sürecinin işletilmesine ilişkin Danıştay 13. Dairesi’nin Esas: 2017/3097, Karar, 2021/761 nolu kararının dikkate alınması yerinde olacaktır.
Danıştay 13. Dairesinin 2017/3097 E., 2021/761 K. nolu ilamında;
“Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: ... uyuşmazlığın çözümlenebilmesi için gerekli görüldüğünden bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verildiği, bilirkişi raporunda özetle; İzlenme oranlarını arttırma ya da üretilen programlara talep yaratmak için TV yapımlarında gerçek hayatın içindeki çatışma alanlarının konu edinildiği, kadın-erkek eşitsizliği, istismar ve aldatma/aldatılma konularının bunlar arasında yer aldığı, bütün bunlar genel anlamda değerlendirildiğinde, toplumsal cinsiyet eşitliğini sarsan ve içerisinde şiddet barındıran durumlar olduğu, ancak belirtilen bu durumların hemen hemen tüm dizi ve programlarda tema olarak kullanıldığı, ne var ki bu tür konuları işleyen programları tamamen yasaklamanın da mümkün olmadığı, dolayısıyla tek bir diziyi ya da programı bu bağlamda sorumlu tutmanın rasyonel görünmediği, sonuç olarak, ... 6112 sayılı Kanun'un 8. maddesinin 1. fıkrasının (s) bendindeki ‘Toplumsal cinsiyet eşitliğine ters düşen, kadınlara yönelik baskıları teşvik eden ve kadını istismar eden programlar içeremez.’ hükmünün ihlâl edilmediği görüş ve kanaatlerine yer verildiği, anılan raporun Dairece hükme esas alınabilecek nitelikte bulunduğu, bu durumda, anılan dizide kadınların erkeklerle eşit ve aynı haklara sahip olmadığı, kadınlara yönelik baskı yapıldığı, baskının teşvik edildiği, kadınların aşağılandığı, yine kadının iyi niyetinin kötüye kullanılarak rızası alınmadan iradesinin kötüye kullanıldığı, istismar edildiği yönünde bir tespitin varlığından söz edilemeyeceği, dolayısıyla gerçek bir hikayeye dayanmayan, bir kurgu ve hayal ürünü senaryodan ibaret olan dizinin… ilişkin Kurul kararında hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile ....dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.
TEMYİZ: Açıklanan nedenlerle; Davalının temyiz isteminin reddine… 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde sayılan bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından, anılan Bölge İdare Mahkemesi kararının ONANMASINA…” hükmü verilmiştir.
Sonuç olarak yaptırıma konu yapımın; kurgusal bir ürün olduğu, ihlal gerekçesi sayılan şiddet sahnesinin geç bir saatte, çok kısa süreli ve flulaştırılarak verilmesi nedeniyle, “özendirici veya kanıksatıcı” olamayacağı, benzer sahnelerin daha uzun sürelerde pek çok yapımda bulunduğu, yaptırımın üst sınıra yakın belirlenmesinin hukuki gerekçelerinin somut olarak ortaya konulmadığı ve yaptırımın ölçülü ve hakkaniyetli olmadığı gerekçeleriyle, karara karşı oy kullandım. 27.01.2025