İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığının 03.12.2025 tarih ve 96 sayılı yazısına konu NOW logosuyla yayın yapan medya hizmet sağlayıcı kuruluşta 18, 25.11.2025 tarihlerinde sırasıyla 20:30 ve 20:58 saatlerinde yayınlanan “Kıskanmak” adlı dizi film yayınına ilişkin uzman raporu ile video görüntülerinin incelenmesi ve değerlendirilmesiyle yapılan görüşmeler sonucunda;
Bahse konu yayına ilişkin uzman raporunda ayrıntıları belirtildiği üzere, NOW logosuyla yayın yapan medya hizmet sağlayıcı kuruluşun, 18, 25.11.2025 tarihlerinde sırasıyla 20:30 ve 20:58 saatlerinde yayınladığı, varlıklı ve saygın bir ailenin kızı olmasına rağmen çocukluğundan beri dışlanmış, bastırılmış, engellenmiş, iftiraya uğramış, küçümsenmiş ve sevgisiz büyüyen dizi film karakteri Seniha’nın annesi ve ağabeyine karşı yaşam mücadelesinin işlendiği “Kıskanmak” adlı dizi filmin,
18.11.2025 tarihinde yayınlanan bölümünde, yasal hakkından çok daha azına razı gelmesi konusunda ikna edilmeye çalışılan dizi film karakteri Seniha, annesine telefonundan Nüzhet ile Mükerrem’in aynı odada olduklarını gösteren gizli kamera görüntülerini canlı olarak izletir. Annesini, bu görüntüleri ağabeyi olan Halit’e göstermekle tehdit eder. Ayrıca Nüzhet ile Mükerrem’in daha önce birlikte olduklarını ve birazdan yeniden birlikte olacaklarını söyleyerek abisinin bu görüntüleri gördüğünde kendisini mi yoksa onları mı öldüreceğini bilmediğini dile getirir.
Söz konusu dizi film karakterleri arasında geçen diyaloglarda; “Bilgiyi nerede kullandığın çok önemli dedin ya, evet kesinlikle doğru. Bak burada ne var, Nüzhet ile Mükerrem. Canlı izliyorsun şu an, oradalar, birlikteler. Sana daha önce ben anlatmıştım hatırlarsan. Ayağa kalkar kalkmaz peşlerine düştün, kaçmasına engel oldun, Mükerrem’i kapattın, hatırladın mı? Ama gördüğün gibi anne, aşk engel tanımıyor... Birazdan birlikte olacaklar bence, nereden biliyorsun dersen daha önce de oldular çünkü balayından döndükten sonra.- Sen ne yapmaya çalışıyorsun?- Bunu ağabeyime izletmemi ister misin anne, hemen şimdi göstermemi?- Sakın, sakın böyle bir şey yapma!- Niye, bana ne engel olsun ki? Zaten elimdeki her şeyi almayacak mısınız, üç kuruşa muhtaç etmeyecek misiniz?- Ne istiyorsun?- Benim ne istediğim belli anne, yeni bir anlaşma istiyorum, adil bir anlaşma… Ne diyorsun anne, sen bilirsin, o zaman izletiyorum abime. Ama bunu izledikten sonra onları mı öldürür, kendini mi orayı bilemem”,
25.11.2025 tarihinde yayınlanan bölümünde geçen diyaloglarda ise, “Mücahit, demiştin ya ne yapacağız diye, bu işi kökünden çözmemiz lazım. Ondan kurtulacağız. - Kimi kastediyorsunuz hanımefendi, anlamadım.- Seniha.- Bundan, bundan emin misiniz?- Seniha 40 yıldır acı içinde, ruhu bir türlü huzur bulmuyor, onun ruhunu huzura kavuşturmamız lazım.- Anladım efendim.- Seniha’nın dertleri bitmiyor. Her gün yeni bir şey, her gün yeni bir şey. Ne?- Anne, senin bu işle bir ilgin var mı?- Yok canım ne alakası var Allah aşkına. Ama ölseydi iyi olurdu, kurtulurduk.- Anne!-Senin onu denize attığın zamanı hatırlıyorum Halit. Sen de aynı şeyi düşünmedin mi? - Onu düşünmüş olmam yapacağım anlamına gelmez anne. - Ama yaptın.”, Aynı tarihli bölümde Seniha, babasının öz kızı olduğunu kanıtlamak amacıyla babaannesinin mezarını savcılık kararıyla adli tıp uzmanları eşliğinde açtırır. Ancak annesi, adli tıpta tanıdıkları olduğunu Halit’e söyleyerek DNA testinin sonucunun değiştirilmesine neden olur. - Anne bu çok riskli. Yani özel laboratuvarlar bir yere kadar. Adli Tıp'tan bahsediyorsun. - Bunu halledecek adamlarım var. - Suç üstüne suç işliyoruz.- Sen olayın ciddiyetini anlamıyorsun değil mi? Seniha öğrenirse mahveder seni. Elindeki her şeyi alır. Ne gücün kalır ne de itibarın.” dizinin aynı tarihli bölümünde hamile kaldığını öğrenmesi üzerine, Nüzhet ile evlilik tarihini erkene alan Nalan, doktor kontrolünde bebeğin gelişimsel takviminden Nüzhet ile tanışmadan önce Halit ile evlenmek üzere iken hamile kaldığını öğrenir. Mükerrem’den intikam almak isteyen ve Nüzhet’i de kaybetmek istemeyen Nalan, bebeğinin babasının Halit olduğunun ortaya çıkmaması için doktor ile işbirliği yapar. Doktor muayenesinde Nüzhet’in dikkatini başka yöne çekerek, bebeğin daha küçük olduğunu belirten başka bir ultrason çıktısının Nüzhet’e verilmesini sağlar. “Eşim, yani yarın
evleniyoruz ama eşim.- Gördünüz mü?- Ben pek bir şeye benzetemedim ama- E tabi şu an küçük- Kalp atışını duymak için erken değil mi?- Hayır, hayır. 6. Haftadan sonra duyabiliyoruz. Bakın (Kalp atışı sesini dinletir.)- Kaçıncı haftada ki şu an?- Söyleyeyim hemen.- Aşkım baksana küçücük. Şuan mercimek kadarmış biliyor musun?- (Muayene sonunda çıkan ultrason çıktısını buruşturup arkaya atan doktor, başka bir çıktı uzatır Nüzhet’e.) Bebeğiniz tam 6 haftalık.…- Aydıncım çok teşekkür ediyorum, büyük bir krizin önüne geçtin.- Ne demek Nalancım, yani kliniği baban yaptırdı, senin için ne yapsam azdır” şeklinde ifadelere yer verildiği görülmüştür.
Sosyal psikoloji ve medya etkileri literatüründe vurgulandığı üzere sürekli yinelenen olumsuz aile temsilleri, izleyicinin aileye ilişkin normatif algısını aşındırabilir. Gerbner’in Yetiştirme Kuramı uyarınca medya, özellikle dramatik ve duygu yüklü anlatımlarla izleyicilerin dünyayı algılama biçimlerini şekillendirir. Aile içi şiddet, yasak ilişki, intikam ve manipülasyonun sıradanlaştırılarak, dramatik gerilim unsuru hâline getirilmesi, genç izleyiciler için modelleme etkisi (Bandura’nın Sosyal Öğrenme Kuramı) yaratabilir. Bu bağlamda dizideki aile temsilleri akademik literatürde “eroded family values” (aşınmış aile değerleri) olarak nitelenen modele karşılık gelmektedir.
Anne, baba, çocuk ve kardeş ilişkilerinin nefret, şiddet, intikam ve düşmanlık üzerinden kurgulanması aile bağlarını hedef almaktadır. Söz konusu dizide gayrimeşru ilişkilerin ve evlilik dışı sadakatsizliklerin aşk ve tutku adı altında sık sık merkeze alınması; yasak ilişki, cinayet planı, tıbbi manipülasyon, şantaj ve tehdit gibi fiillerin yoğun ve dramatik biçimde sunulması toplumun yapı taşı aile kurumunu izleyici nezdinde itibarsızlaştırmaktadır. Aile içi şiddetin ve kötü muamelenin çözümmüş gibi gösterilerek dramatik gerilim unsuru hâline getirilmesinin aile değerlerinin aşındırılması ve olumsuz davranış modellerinin normalleştirilmesi sonucunu doğurabileceği değerlendirilmektedir.
Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin 16. maddesinde “Aile, toplumun doğal ve temel bir unsuru olup toplum ve devlet tarafından korunma hakkına sahiptir” hükmü yer almaktadır. Bu bağlamda aile yapısına yönelik olumsuz medya içeriklerinin toplumsal bütünlüğü zedeleyebileceği ihtimali aile yapısının korunması gerekliliğini doğurmaktadır. UNESCO’nun Media and Information Literacy (MIL) Framework belgesinde kitle iletişim araçlarının bireylerin sosyal, kültürel ve ahlaki gelişiminde önemli bir rol üstlendiği belirtilmekte; bu sebeple medya içeriklerinin sağlıklı aile ilişkilerini desteklemesi, aile kurumunun toplumsal yapının temel unsuru olarak korunmasına katkı sunması gerektiği açıkça vurgulanmaktadır. En savunmasız gruplardan biri olan çocuk ve gençlerin aile kurumuna ters düşecek nitelikte içeriklere maruz kalmaması adına medya hizmet sağlayıcılarının bu bilinçle hareket etmesi ve toplumsal değerleri gözeterek içerik üretilmesi vurgulanmaktadır. UNESCO MIL yaklaşımına göre aile içi ilişkileri olumsuz tasvir eden ve aile bağlarını zayıflatan içerikler kamu yararı ile örtüşmediğinden bu noktada bir kontrol ve denetim mekanizmasının varlığından söz edilmelidir.
Konuyla ilgili olarak RTÜK İletişim Merkezi’ne yapılan şikâyetlerde de söz konusu sahne ve temaların aile kurumunu zedelediği, genç izleyicilere kötü örnek oluşturduğu ve şiddeti meşrulaştırdığı yönünde ortak kanaat bulunduğu görülmüştür. İzleyici kitlenin ilgisini yüksek seviyede tutma arzusuna matuf olarak benimsendiği düşünülen bu yayıncılık tarzının kamusal sorumluluk anlayışıyla bağdaşmadığı açıktır.
Özetle, aile bireyleri arasında yoğun nefret, kıskançlık, intikam ve şiddet temalarının merkeze alındığı, aile bağlarının olumsuz ve yıkıcı biçimde sunulduğu, Seniha karakterinin, miras mücadelesinde annesini baskı altına almak amacıyla Mükerrem ve Nüzhet’in yasak ilişkisine dair gizli kamera görüntülerini canlı olarak izlettiği; söz konusu görüntüleri ağabey Halit’e gösterme tehdidinin, öldürme ihtimalinin dile getirilerek baskı aracı olarak kullanıldığı; ayrıca bir hamilelik durumunda gerçek babanın gizlenip hamilelik haftasının çarpıtılarak istenen kişinin baba olduğuna inandırılması göze çarpmaktadır. Nalan karakterinin, çıkarlarını korumak amacıyla tıbbi bir gerçek olan gebelik haftasını doktor ile anlaşarak değiştirmesi ve Nüzhet’i kandırması evlilik ve aile birliğine oldukça ters düşecek bir durumdur. Güven ve sadakat gibi aile olgusunun temelini oluşturan unsurların söz konusu yapımda hiçe sayılması, ailenin korunması ilkesi ile çelişmekte, aile kurumuna ilişkin toplumsal algıyı zedelediği gibi bu değerlerin normalleşen bir ihlal alanı hâline gelmesine neden olabilmektedir. Mezkur sahnelerde
anne Mediha’nın, tehdit edildiğini düşünerek kızı Seniha’nın öldürülmesi talimatını verdiği ve bu talimatın telefon görüşmesi sırasında açık şekilde ifade edildiği, hamilelik takvimini manipüle etmek amacıyla doktorla iş birliği yapan Nalan’ın, bebeğin gerçek babasının Halit olduğu gerçeğini gizlemek adına tıbbi belge ve ultrason çıktılarının değiştirilmesini sağlamıştır. Aile bireylerinin birbirlerine sürekli olarak yalan, hile, aldatma, manipülasyon, tehdit ve şiddet planlarıyla yaklaştıkları görülmüştür. Bununla birlikte, bahse konu dizide aile fertleri arasında büyük bir nefret ve intikam tutkusunun söz konusu olduğu, evlatlarına eşit muamelede bulunmayan anne ve baba karakterleri ile bu eşitsizliğe maruz kalan çocukların yıllar içerisinde biriktirdiği düşmanlık ve rekabet gerektiğinde annelerine, babalarına ve birbirlerine yönelik maddi-manevi zarar verme girişimlerine sebebiyet vermektedir. İntikam ve güç arzusu tüm bu girişimleri meşrulaştırmaktadır. Aile üyelerinin birbirlerine yönelik husumetleri ve bunların geçmiş hesaplaşmalarıyla meşrulaştırılması izleyici nezdinde aile ve aile bağı kavramlarının içini boşaltmakta, bu değerleri erozyona uğratmaktadır. Aile kavramının aşındığına ilişkin değinilmesi gereken bir diğer husus gayrimeşru ilişkilerin ön planda tutuluyor olmasıdır.
Yukarıda yer verilen açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde, ihlale konu dizi filmde, aile kurumunu olumsuz etkileyebilecek, aile içi şiddeti sıradanlaştırabilecek ve genel ahlak ilkeleriyle bağdaşmayan unsurlar içerdiği, aileyi yıpratıcı söylem ve davranış örüntüleri toplumsal ve kültürel düzeyde aile kurumuna yönelik sembolik bir yıpranma oluşturmakta; tıbbi etik ve hukuka aykırı davranışların sorunsuz ve yaptırımsız sunulması, toplumun temel değerlerinin medya içerikleri aracılığıyla aşındırılması riskini ortaya çıkarmaktadır. Konusu itibariyle dizi filmler her ne kadar kurgusal yapımlar olsa da, hikâyelerini hayatın içinden aldıkları, toplumda gerçeklik noktasında bir karşılık bulabildiği, medya içeriklerinde görülen şiddet, manipülasyon, ihanet ve benzeri olumsuz davranış örnekleri zaman içerisinde meşrulaşabilmekte; bu tür sahnelerin tekrar edilmesi, söz konusu davranışların izleyici nezdinde olağan ve kabul edilebilir bir pratik olarak algılanması riskini doğurmaktadır. Ailenin güven, sadakat ve dayanışma esasına dayalı yapısını zedeleyen bu temsillerin, özellikle genç ve hassas izleyici gruplarında aile kurumuna yönelik algıyı olumsuz etkileyebileceği; aileye ilişkin güven ve aidiyet hislerini zayıflatabileceği, bu tür içeriklerin sürekliliği, aile kavramının toplumsal işlevine yönelik inancı aşındırmakta ve toplumsal normların çözülmesine zemin hazırlayabilmektedir. Konuyla ilgili olarak RTÜK İletişim Merkezi’ne yapılan şikâyetlerde birlikte değerlendirildiğinde, mezkur yapımda yer alan söz konusu unsurların toplumsal değerleri hiçe sayan, Türk aile yapısına, genel ahlaka ve ailenin korunması ilkesine aykırı olduğu kanaatine varılmıştır.
Bu nedenle söz konusu yayında, 6112 sayılı Kanun’un 8’inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendinin ihlal edildiği sabit görülmüştür.
6112 sayılı Kanun’un 8’inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendinin ihlali nedeniyle; Kanun’un 32’inci maddesinin birinci fıkrası hükmü uyarınca, ihlalin ağırlığı, ihlalin mahiyeti, anılan madde ile korunmak istenen kamusal menfaat göz önünde bulundurularak, %2 oranında idari para cezası uygulanmasına karar verilmesi takdir edilmiştir.
Bu itibarla;
6112 sayılı Kanun’un 8’inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendinde yer alan; "Toplumun millî ve manevî değerlerine, genel ahlaka ve ailenin korunması ilkesine aykırı olamaz." ilkesinin ihlali nedeniyle;
6112 sayılı Kanun'un 32’nci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “Bu Kanun’un 8’inci maddesinin birinci fıkrasının (a), (b), (d), (f), (g), (ğ), (h), (n), (ö), (s), (ş) ve (t) bentlerindeki yayın hizmeti ilkelerine ve aynı maddenin dördüncü fıkrasına aykırı yayın yapan medya hizmet sağlayıcı kuruluşlara, ihlalin ağırlığı ve yayının ortamı ve alanı göz önünde bulundurularak, ihlalin tespit edildiği aydan bir önceki aydaki brüt ticari iletişim gelirinin yüzde ikisinden beşine kadar idarî para cezası verilir. İdarî para cezası miktarı, radyo kuruluşları için bin Türk Lirasından, televizyon kuruluşları ve isteğe bağlı medya hizmet sağlayıcıları için onbin Türk Lirasından az olamaz. Ayrıca, idarî tedbir olarak, ihlale konu programın yayınının beş keze kadar durdurulmasına, isteğe bağlı yayın hizmetlerinde ihlale konu programın katalogdan çıkarılmasına karar verilir. İhlalin mahiyeti göz önünde bulundurularak, bu fıkra hükümlerine
göre idarî para cezası ile birlikte idarî tedbire karar verilebileceği gibi, sadece idarî para cezasına veya tedbire de karar verilebilir.” hükmü uyarınca, idari para cezası uygulanması gerektiği,
a) İhlalin ağırlığı, yayının ortamı ve alanı göz önünde bulundurularak, ihlalin tespit edildiği tarihi itibariyle kuruluşun Ekim 2025 ayına ait ticari iletişim gelir beyanının 536.970.341,46 Türk Lirası olduğu değerlendirilerek, yüzde iki oranı (%2) 10.739.407,00 TL İDARİ PARA CEZASI UYGULANMASINA,
b) İdari para cezasının tebliğinden itibaren bir ay içerisinde, Üst Kurulun T.C. Ziraat Bankası Radyo ve Televizyon Üst Kurulu Tek İdare Tahsilat Alt Hesabı TR46 0001 0017 6200 9999 9955 88 no’lu hesabına “6112 sayılı kanunun 32’nci maddesine göre ödenen para cezasıdır” şerhiyle ödenmesi gerektiğinin veya 6112 sayılı kanunun 32’nci maddesinin dokuzuncu fıkrası uyarınca, tebliğden itibaren en geç onbeş gün içerisinde Ankara İdare Mahkemelerinde dava açılabileceğinin, aynı maddenin 11’inci fıkrası uyarınca 1 ay içerisinde peşin ödeme yapılması halinde, 5326 sayılı Kanunun 17 nci maddesinin altıncı fıkrası uyarınca cezanın dörtte üçünün tahsil edileceğinin ve taksitlendirme talebinde bulunulabileceğinin, peşin ödemenin kanun yoluna müracaat hakkını engellemeyeceğinin, en geç 1 aylık süre içerisinde ödenmeyen idari para cezasının, 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre tahsil edilmek üzere Hazine ve Maliye Bakanlığınca belirlenecek tahsil dairesine gönderileceğinin bildirilmesine,
c) 6112 sayılı Kanun'un 32’nci maddesinin beşinci fıkrasında yer alan “ (…) 8’inci maddenin birinci fıkrasının (a), (b) ve (d) bentleri dışındaki bentlerini, aynı maddenin ikinci fıkrasını ve bu Kanunun yayın hizmetlerinde ticari iletişimi düzenleyen hükümlerinden herhangi birini yaptırım kararının tebliğinden itibaren bir yıl içinde yirmiden fazla ihlal eden medya hizmet sağlayıcı kuruluşun yayını beş güne kadar durdurulur. Bir yıl içinde aynı ihlalin tekrarı halinde, medya hizmet sağlayıcı kuruluşun yayınının beş günden on güne kadar durdurulmasına; ihlalin ikinci tekrarı halinde ise yayın lisansının iptaline karar verilir...” hükmü uyarınca işlem tesis edileceği hususunun yapılacak tebligatta bildirilmesine,
Oy birliği ile karar verildi.


