İnceleme ve Değerlendirme : İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığı’nın 15.10.2014 tarihli ve 2166 sayılı yazısı ve eklerinin incelenmesi sonucunda;
Bahse konu yayına ilişkin Uzman Raporunda;
“Show TV logosu ile yayın yapan AKS Televizyon Rek. ve Film. San. ve Tic. A.Ş. adlı televizyon kanalının 29.09.2014 tarihli ana haber yayınında, Ankara'da bir üniversitede temizlik görevlisi olarak çalışan bir kadının boşanmak istediği kocası tarafından silahla vurularak öldürülmesi ve hemen ardından adamın aynı silahla kendini de vurması haberleştirilmiştir.
Söz konusu haber, sunucu Ece Üner'in "Erkek terörünün bahanesi bu kez kıskançlık. 14 yaşında yani daha çocukken evlendiği karısını işe giderken güpegündüz kurşun yağmuruna tutan adam ardından kendi hayatına da son verdi." sözleri ile başlamıştır.
Haberin metin akışı aşağıdaki şekilde gerçekleşmiştir:
Üst ses: "Yerde yatan iki cansız beden. Boşanmak isteyen karısını yol ortasında öldüren bir koca, 14 yaşında evlendirilen bir çocuk gelin. Sabah silah sesleri yankılandı Ankara Söğütözü'nde. Yazgül Sarı boşanmak istediği kocasının kurşunlarına hedef oldu."
Muhabir: "Sabahın erken saatlerinde kadın arabadan indi. 'Beni kurtarın' diye bağırdı ama öfkeli koca tetiğe peş peşe bastı. Tam bu noktada önce karısını öldürdü ardından silahın namlusunu kendisine çevirdi."
Üst Ses: "Bir üniversitede temizlik görevlisi olarak çalışıyordu. Kocası da aynı işi farklı bir adreste yapıyordu. Yazgül Sarı bir süre önce evden ayrıldı. Öfkeli koca eşinin ve kendisinin hayatına son verdi."
Muhabir: "Olay yerinin hemen bir kaç yüz metre ötesi AK Parti Genel Merkezi ve olayın yaşandığı noktadan yine bir kaç yüz metre ötesi de Başbakanlığın yeni binası. Yani güvenliğin yoğun olduğu bir noktada silah patladı. Zaten öfkeli koca kararlıydı çünkü güvenlik kamerasının olduğu işte bu gördüğünüz noktada tetiğe ardı ardına bastı ve karısını öldürdü."
Üst Ses: "Savcıya bir mektup bırakmıştı. O mektupta 'kimsenin suçu yok' dedi. Eşinin kendisini aldattığı için vurduğunu yazdı. Polis olay yerinde incelemelerini yaparken talihsiz kadının iş arkadaşları, okula gelen öğrenciler şoktaydı."
Muhabir: "Yazgülü Sarı 28 yaşındaydı. İki çocuk annesiydi. Kocası öldürdü onu. Aslında o cinayetin ardında bir de hikaye var. Yazgülü Sarı 13-14 yaşlarında evlendirilmiş çocuk gelinlerden biriydi. Bugün öldü ve cenazesi şimdi Adli Tıp morgunda."
Üst Ses: "İki çocuk annesiydi Yazgül Sarı. 16 yaşında bir kızı ve bir erkek çocuğu vardı. Babalarının kurşunuyla hem öksüz hem yetim kaldılar. O dehşet anlarının güvenlik kamera görüntüleri bunlar, tam da öğrenciler iniyor araçlardan. Yazgül Sarı öfkeli kocasının arabasından inmek için hamle yapıyor ama kadın kaçamıyor çünkü Ömer Sarı araç içinden sırtından vuruyor karısını. İkinci kurşunu da talihsiz kadının başına sıktı kıskanç koca. Bir süre durdu. Namluyu şakağına dayadı ve kendi hayatına da son verdi. Aslında güvenlik görevlilerinin tam önünde oldu cinayet. Kimse bir şey yapamadı. Hatta uzun süre olay yerine ne güvenlik ne de bir başkası geldi. Öğrenciler gördükleri o manzara ile şok oldu. Okuldan çıkanlar ilk yardım yapmak istedi ama artık çok geçti."
Haberin verilişi esnasında "Kıskanç koca terörü", "Kıskanç koca kurşun yağdırdı", "Boşanmak isteyen eşini öldürdü", "Karısına iki kurşun sıktı, intihar etti.", "Savcıya mektup bıraktı; aldattığı için vurdum", "2 çocuk hem yetim hem de öksüz kaldı" ifadelerinin de yazılı olarak ekrana geldiği görülmüştür.
Toplumsal belleğin şekillenmesi, anlam haritalarının oluşmasında medyanın rolü yadsınamaz. Rapora konu haberde de, yukarıda anlatıldığı şekilde yaşanan bir ölüm hadisesinin çocuk ve gençlerin ekran karşısında olduğu korumalı saat dilimi içerisinde herhangi bir engelleme yapılmadan tüm çıplaklığıyla verilmesi toplumsal güvensizliği körükleyici bir etki yaratabilme potansiyelini haizdir. Özellikle yaşananların kurgu değil gerçek olduğu bilgisi kaygı ve gerginlik düzeyini son derece yükseltmekte, haber dilinde kullanılan devrik cümle yapısı da hâlihazırda son derece üzücü olan bir olayı daha da dramatik hale getirmektedir.
Böyle bir olay karşısında uygar bir çözüm önerisi yerine toplum vicdanını son derece rahatsız eden, yaşam hakkının elinden alınması seçeneği, çarpık anlamlandırma ve algılama yaratarak ilerde yetişkin bireyler haline gelerek topluma karışacak çocuk ve gençlerin davranışlarına örnek teşkil edebilir. Bu tür davranış kodlarının bilinçaltına yerleşmesi, bireylerin bu tür olaylara aşina kılınarak benzer koşullar altında uygulamaları olasılığını ortaya çıkarabilmektedir. Haberde yer alan türde sahnelere zamanında maruz kalmanın etkileri bugünden yarına görülmeyebilir; taklitle, toplumsal öğrenmeyle büyüyen çocukların yıllar içinde bu şiddet öykülerini davranışlarına kılavuzluk edecek şekilde benimsemeleri söz konusu olabilir.
Bu çerçevede, rapora konu haberde verilen sahneler, sağlıklı toplumun yapı taşlarından biri olan sağlıklı düşünebilen ve davranabilen bireylerin yetişmesi için gereken ortamdan hayli uzaklaşıldığı algısını yaratmaktadır. Bu türden sahneler bir arınma (katarsis) değil, birikme yaratır, insan olmanın bir koşulu olan, dürtülerini kontrol edebilme yeteneğinin göz ardı edilerek acımasız ve saldırgan bireylere dönüşme olasılığını doğurur. Karşılarına çıkan sorunları çözmede her yol ve yönteme başvurabilen, aşina olduğu şiddet davranışlarını sergileyebilen, tepkilerini ortaya koymada şiddet unsurlarını kullanmayı seçen bireyler yetişebilir. Bu tür bireylerin yetişkinlikte suç işleme potansiyeli artabilmektedir.
Sonuç olarak; Show TV logolu yayın kuruluşu rapora konu haber ile 6112 sayılı Kanun'un 8 inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan"Radyo ve televizyon yayın hizmetlerinde, çocuk ve gençlerin fiziksel, zihinsel veya ahlaki gelişimine zarar verebilecek türde içerik taşıyan programlar bunların izleyebileceği zaman dilimlerinde ve koruyucu sembol kullanılmadan yayınlanamaz."hükmünü ihlal ettiği değerlendirilmiştir.”
Şeklinde değerlendirmelere yer verilmiş olduğu,
Yayın kuruluşunun 6112 sayılı Kanun'un 8'inci maddesinin ikinci fıkrasının ihlal edildiği kanaatinin Daire Başkanlığınca belirtildiği,
Konu hakkında karar alınmasını teminen yazının Üst Kurula havale edildiği, anlaşılmaktadır.
Gerekçe :Konunun; İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığı’nınyazısı, eki belgeler ve ilgili mevzuat kapsamında Üst Kurulumuzca değerlendirilmesi neticesinde;
Anılan haberde olay anının güvenlik kamerasınca çekilen görüntüleri 4 kez herhangi bir buzlama yöntemi kullanılmadan ekrana getirilmiştir. Ayrıca olayda kullanılan silahın yakın çekim görüntüsünün, öldürülen kadının "Yazgül... Yazgül" diye ağlayan arkadaşının görüntüsünün, üzerleri örtülü şekilde yerde yatan cesetlerin görüntülerinin, sağlık görevlileri ve polislerin olay yerindeki görüntülerinin, olay sonrası okula gelen öğrencilerin müdahale etme girişimlerinin güvenlik kamerasından elde edilen görüntülerinin de haberde kullanıldığı tespit edilmiştir.
Bu şekilde, İhlal konusu yayında kullanılan dil ve buzlama yapılmaması nedeni ile çocuk ve genç izleyici kitlesinin fiziksel, zihinsel ve ahlaki gelişiminin olumsuz etkilenebileceği açıktır.
Bununla beraber yayın, saat 18.54’te ekrana getirilmektedir. Yayın Hizmeti Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik’in 8 inci maddesinin 2 nci fıkrasında çocuk ve gençlerin gelişimine zarar verecek türden yayınların koruyucu sembol kullanılsa dahi bunların ekran başında olduğu korumalı saatlerde yayınlanamayacağı hüküm altına alınmıştır. Yine, Yönetmelik’in 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (o) bendinde korumalı saat dilimleri 24.00-05.00 olarak belirlenmiştir. Dolayısı ile ihlal konusu programın korumalı saat dilimleri arasında yayınlandığı tespit edilmiş ve 6112 sayılı Kanun’un 8 inci maddesinin ikinci fıkrasının ihlal edildiği değerlendirilmiştir.
Anılan kuruluşa 24.05.2011 tarihli yayını nedeniyle evvelce 30.06.2011 tarih ve 2011/41 sayılı toplantıda alınan 49 nolu Üst Kurul Kararıyla 6112 Sayılı Kanunun 8 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca uyarı yaptırımı uygulandığı Üst Kurul kayıtlarından anlaşılmıştır.
.Bu itibarla; 6112 sayılı Kanunun 8 inci maddesinin ikinci fıkrasının tekraren ihlali nedeniyle; Kanunun 32 nci maddesinin ikinci fıkrasına göre “İdari Para Cezası” yaptırımının uygulanması gerektiği, kanaatine varılmıştır.
Karar : Yapılan görüşmeler sonucunda, ayrıntıları ve gerekçeleri yukarıda izah olunduğu üzere,
SHOW TV logosuyla yayın yapan AKS TELEVİZYON REK. VE FİLM. SAN. VE TİC. A.Ş. unvanlı kuruluş hakkında; 6112 sayılı Kanunun 8 inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan; “Radyo ve televizyon yayın hizmetlerinde, çocuk ve gençlerin fiziksel, zihinsel veya ahlaki gelişimine zarar verebilecek türde içerik taşıyan programlar bunların izleyebileceği zaman dilimlerinde … yayınlanamaz” ilkesini tekraren ihlali nedeniyle, 32 nci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca;
1- İhlalin tespit edildiği tarihi itibariyle kuruluşun Ağustos 2014 ayına ait ticari iletişim gelir beyanının 8.486.239,31 Türk Lirası olduğu değerlendirilerek, yüzde bir oranı 84.862,00 TL. İDARİ PARA CEZASI UYGULANMASINA,
2- İdari para cezasının tebliğ tarihinden itibaren bir ay içerisinde Üst Kurulun T.C. Ziraat Bankası Ankara Kamu Girişimci Şubesi TR98 0001 0025 3300 9999 9951 93 no’lu hesabına “6112 sayılı kanunun 32 nci maddesine göre ödenen para cezasıdır” şerhiyle ödenmesi gerektiği veya 6112 sayılı kanunun 32 inci maddesinin dokuzuncu fıkrası uyarınca tebliğden itibaren en geç onbeş gün içerisinde Ankara İdare Mahkemelerinde dava açılabileceğinin, dava açma süresi içerisinde peşin ödeme yapılması halinde, 5326 sayılı Kanunun 17 nci maddesinin altıncı fıkrası uyarınca cezanın dörtte üçünün tahsil edileceğinin ve taksitlendirme talebinde bulunabileceğinin, peşin ödemenin kanun yoluna müracaat hakkını engellemeyeceğinin, en geç 1 aylık süre içerisinde ödenmeyen idari para cezasının, 21/7/1953 tarihli ve 6183 Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre tahsil edilmek üzere Maliye Bakanlığınca belirlenecek tahsil dairesine gönderileceğinin bildirilmesine,
Oy birliğiyle karar verildi.