İnceleme ve Değerlendirme : İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığı’nın 23.09.2014 tarihli ve 2052 sayılı yazısı ve eklerinin incelenmesi sonucunda;
Bahse konu yayına ilişkin Uzman Raporunda;
"Kanal A logosu ile yayın yapmakta olan medya hizmet sağlayıcıda, 15.09.2014 tarihinde saat 20:30'da ekrana getirilen ana haber bülteninde, Konya'da yaşanan bir trafik kazası haberine yer verilmiştir.
"Trafik Canavarı Üç Can Aldı. Kaza Yerine Gelen Anne Babanın Feryatları Yürek Dağladı" başlığı ile verilen ve 3 dakika 26 saniye süren haberin deşifre metni aşağıda yer almaktadır:
"Sunucu:Konya'da iki otomobilin çarpışması sonucu meydana gelen trafik kazasında 3 kişi hayatını kaybetti. Kazayı duyarak olay yerine gelen anne-baba kazada kızlarının ve oğullarının öldüğünü öğrenince sinir krizi geçirdi. Yüreği yanan anneyi sakinleştirmek hiç mümkün olmadı.
Görüntü üzerine:Cankurtaran sirenlerinin aydınlattığı gecenin karanlığında kazanın yaşandığı yere koştular can havliyle. Baba Yaşar Çevik yerde boylu boyunca yatan kişinin kızı olduğunu öğrendiğinde yıkıldı. Diğerleri ne durumda diye sormuştu ki, Jandarma Komutanı az ötede yerde yatan diğer cenazeyi işaret etti acılı babaya. Dizlerini döve, döve gitti baba Yaşar Çelik. Örtüyü kaldırdılar, "Oğlum olur O" diyebildi sadece. Savcı gelmeden elleyemiyoruz dedi komutan. Ancak baba yüreği emir dinlemedi. Bir kez daha baktı oğluna. Çaresizce sordu, nabzına iyice baktınız mı? Anne Emine Çelik' i de teskin etmek kolay olmadı. Savcı gelmeden bakamazsınız dediler. Oğluyla, kızının cansız bedenlerini göstermek istemediler. Ancak ciğeri yanan anneyi zaptedemediler. "Son bir kez evlatlarıma sarılayım." dedi acılı anne. Ancak olmadı. Feryatları gecenin sessizliğini yırttı. Yürek parçalayan bu görüntüler Konya Akören yolundan. Saat 20.00 sıralarında Konya Akören karayolunun 30 km si Sarıkız Rampası mevkinde meydana geldi elim kaza. Akören' den Konya yönüne giden Nuri Bayram' ın kullandığı otomobil karşı yönden gelen İsmail Harmankaya idaresindeki otomobille çarpıştı. Çarpışmanın şiddetiyle Nuri Bayram ve ailesinin bulunduğu araç ikiye bölünürken, otomobilde bulunan 32 yaşındaki Abdullah Önder Çevik ile 25 yaşındaki kız kardeşi Şermin Bayram olay yerinde can verdi. Ağır yaralanan otomobil sürücüsü Nuri Bayramsa kaldırıldığı Konya Eğitim ve Araştırma Hastanesinde yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı. Diğer aracın sürücüsü, İsmail Harmankaya ile bir yaşındaki Mevlüt Bayram, 6 yaşındaki Faruk Yaşar Bayram, 16 yaşındaki Bilal Çevik ve 29 yaşındaki Şenol Bozkurt Çevik ise yaralandı. Yaralılar çevredeki hastanelerde tedaviye alındı.
Deşifre metin ve klipte de görüldüğü gibi, gece meydana gelen kazanın görüntülerinde, olayı öğrenerek kaza yerine gelen babanın, oğlunun da öldüğünden habersiz bir şekilde kızının cesedi başındaki çırpınışları ve cesedin üzerindeki örtüyü polislerin engellemelerine karşı tekrar tekrar kaldırarak bakmak istemesi, sonrasında ise polislerin babayı oğlunun cenazesinin bulunduğu yere götürerek onun cesedini de göstermeleri sonucunda babanın feryatlarına yer verilmiştir. Ayrıca olay yerine gelen annenin çocuklarının cesetleri başındaki feryatları ve çırpınışları da görüntüye yansıtılmıştır. Doğası gereği zaten çok acı bir olay olan kaza haberi ve iki evladını kaybeden ana - babanın dramı, görüntü üzerine yapılan dramatik tondaki haber metni ve seslendirme ile daha da yoğunlaştırılmış; yerde yatan üzeri örtük cesetler, hurdaya dönmüş otomobiller, patlamış hava yastığı, yerde duran bir bebek emziği gibi travmatik görüntülerle de haber, haber verme amacını aşarak bir ağıta dönüştürülmüştür.
Habere konu şahısların yaşadıkları acı dolu olayın gereğinden uzun bir süre haberleştirilmesi, onların acı çekme anlarının özellikle vurgulanması, zaten çok acı olan bu olayda, çocuklarını kaybetmeleri dolayısıyla yaşadıklarının ve feryatlarının dramatize edilmesinin habercilik sorumluluğunun yerine getirilmesinden çok, haberin hikayeleştirilmesine yönelik bir çaba olduğu gözlenmektedir. Ayrıca, haber yayınları kurgu olmayıp gerçek yaşamdan kesitler içermektedir. Duygusal ve zihinsel gelişimlerini tamamlamamış olan küçük yaştaki izleyicilerin, TV yayınlarından yetişkinlere göre çok daha fazla etkilendiği bilinmektedir. Hele bu yayın gerçek yaşamdan alınmışsa, etkileri çok daha fazla olabilecektir. Haberin verilişinde yapılan dramatize ve çeşitli objelerin ön plana çıkarılması, çocuklarını kaybeden anne-babanın feryatlarının özellikle vurgulanmasının, küçük yaştaki izleyicileri daha sonraki yaşamlarında dahi etkileyebilecek düzeyde etkiler bırakabileceği düşünülmüştür.
Sonuç olarak, erken saatlerde ekrana getirilen söz konusu haberin çocuk ve gençlerin üzerindeki duygusal ve bilişsel etkilerinin olumsuzluğu göz önünde bulundurulduğunda, Kanal A medya hizmet sağlayıcının bu yayınıyla, 6112 sayılı yasanın 8. maddesinin 2. fıkrasında yer alan,"Radyo ve televizyon yayın hizmetlerinde, çocuk ve gençlerin fiziksel, zihinsel veya ahlakî gelişimine zarar verebilecek türde içerik taşıyan programlar bunların izleyebileceği zaman dilimlerinde ve koruyucu sembol kullanılmadan yayınlanamaz.” ilkesini ihlal ettiği değerlendirilmiştir.”
Şeklindeki değerlendirmelere yer verilmiş olduğu,
KANAL A adlı medya hizmet sağlayıcısının bu yayınının, 6112 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluşu ve Yayın Hizmetleri Hakkındaki Kanun'un Yayın Hizmeti İlkeleri başlıklı 8'inci maddesinin ikinci fıkrasını ihlal ettiği kanaatinin Daire Başkanlığınca belirtildiği,
Konu hakkında karar alınmasını teminen yazının Üst Kurula havale edildiği, anlaşılmaktadır.
Gerekçe :Konunun; İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığı’nınyazısı, eki belgeler ve ilgili mevzuat kapsamında Üst Kurulumuzca değerlendirilmesi neticesinde;
Bilindiği üzere; insan onuru kavramı, bir yandan insanın kendisine duyduğu öz saygıyı, izzet-i nefsi ifade ederken; diğer yandan da, bir insana başkalarının gösterdiği saygının dayandığı kişisel değeri, gururu ve şerefi vurgulamaktadır. Her iki tanım da “onuru”, insana duyulan saygının kaynağı olarak işaret etmektedir. İnsan onuru kavramı hukuk düzeni tarafından da kendisine önem atfedilmiş bir kavramdır. İnsanın doğuştan sahip olduğu dokunulmaz, devredilmez ve vazgeçilmez hak ve özgürlüklerden olan insan onuru, yasal metinlerde de bu şekli ile düzenlenmiş ve güvence altına alınmıştır.
Yayın Hizmeti Esas ve Usulleri Hakkında Yönetmeliğin “Yayın hizmeti ilkeleri” başlıklı 8 inci maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendinde; insanların yaralanma, acı çekme, ölüm anları ve benzeri durumların, duygu sömürüsüne yol açacak biçimde verilmeyeceği hüküm altına alınmıştır.
Her ne kadar Daire Başkanlığınca 6112 sayılı Kanunun 8 inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan; “Radyo ve televizyon yayın hizmetlerinde, çocuk ve gençlerin fiziksel, zihinsel veya ahlakî gelişimine zarar verebilecek türde içerik taşıyan programlar bunların izleyebileceği zaman dilimlerinde ve koruyucu sembol kullanılmadan yayınlanamaz." ilkesinin ihlal edildiği kanaati belirtilmiş olsa da, söz konusu yayına ait deşifre kayıtlarının ve video görüntülerinin tetkiki sonucunda; bahse konu haberde, habere konu şahısların yaşadıkları kaza olayının gereğinden uzun bir süre haberleştirildiği, onların acı çekme anlarının özellikle vurgulandığı, zaten çok acı olan bu olayda, çocuklarını kaybetmeleri dolayısıyla yaşadıklarının ve feryatlarının dramatize edilerek verildiği görülmüştür. Bu nedenle, kazaya ilişkin görüntülerin bu şekilde ekrana getirilmesinin insan onuru ve haysiyetini incitici bir nitelik taşıdığı, söz konusu yayının şiddeti özendirici ve kanıksatıcı olmasından ziyade; insan onuruna, gururuna ve şerefine aykırı nitelikle olduğu değerlendirilmiştir.
Bu nedenlerle 6112 sayılı Kanunun 8 inci maddesinin 1 inci fıkrasının (ç) bendinde yer alan; “İnsan onuruna…saygılı olma ilkesine aykırı olamaz,…” ihlal edildiği tespit edilmiştir.
Anılan kuruluşa 21.06.2013 tarihli yayını nedeniyle evvelce 31.10.2013 tarih ve 2013/60 sayılı toplantısında alınan 99 nolu Üst Kurul Kararıyla 6112 Sayılı Kanunun 8 inci maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendi uyarınca uyarı yaptırımı uygulandığı Üst Kurul kayıtlarından anlaşılmıştır.
Bu itibarla; 8 inci maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendinin tekraren ihlali nedeniyle, Kanunun 32 nci maddesinin ikinci fıkrasına göre “İdari Para Cezası” yaptırımının uygulanması gerektiği, kanaatine varılmıştır
Karar : Yapılan görüşmeler sonucunda, ayrıntıları ve gerekçeleri yukarıda izah olunduğu üzere;
KANAL A logosuyla yayın yapan KTV YAYINCILIK VE REKLAM SANAYİ TİCARET A.Ş. unvanlı kuruluş hakkında; 6112 sayılı Kanunun 8 inci maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendindeki; “İnsan onuruna…saygılı olma ilkesine aykırı olamaz,…” hükmünün ihlali nedeniyle, aynı Kanunun 32 nci maddesinin ikinci fıkrasına göre;
1- İhlalin tespit edildiği tarihi itibariyle kuruluşun Ağustos 2014 ayına ait ticari iletişim gelir beyanının 63.926,00 Türk Lirası olduğu değerlendirilerek, televizyon kuruluşları için idari para cezası 10.000 (onbin) (2014 yılı için yeniden değerleme oranına göre belirlenen 12.353 -onikibinüçyüzelliüç -) Türk Lirasından az olamayacağından 12.353 TL. İDARİ PARA CEZASI UYGULANMASINA,
2- İdari para cezasının tebliğ tarihinden itibaren bir ay içerisinde Üst Kurulun T.C. Ziraat Bankası Ankara Kamu Girişimci Şubesi TR98 0001 0025 3300 9999 9951 93 no’lu hesabına “6112 sayılı kanunun 32 nci maddesine göre ödenen para cezasıdır” şerhiyle ödenmesi gerektiği veya 6112 sayılı kanunun 32 inci maddesinin dokuzuncu fıkrası uyarınca tebliğden itibaren en geç onbeş gün içerisinde Ankara İdare Mahkemelerinde dava açılabileceğinin, dava açma süresi içerisinde peşin ödeme yapılması halinde, 5326 sayılı Kanunun 17 nci maddesinin altıncı fıkrası uyarınca cezanın dörtte üçünün tahsil edileceğinin ve taksitlendirme talebinde bulunabileceğinin, peşin ödemenin kanun yoluna müracaat hakkını engellemeyeceğinin, en geç 1 aylık süre içerisinde ödenmeyen idari para cezasının, 21/7/1953 tarihli ve 6183 Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre tahsil edilmek üzere Maliye Bakanlığınca belirlenecek tahsil dairesine gönderileceğinin bildirilmesine,
Üst Kurul Başkan Vekili Hasan Tahsin FENDOĞLU ve Üst Kurul Üyesi Hamit ERSOY’un karşı oylarıyla, oy çokluğu ile karar verildi.