6112 sayılı Kanunun 8 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendindeki; "Suç işlemeyi, suçluyu ... övücü nitelikte olamaz." ve (s) bendindeki; "Toplumsal cinsiyet eşitliğine ters düşen, kadınlara yönelik baskıları teşvik eden ve kadını istismar eden programlar içeremez." hükümlerinin ihlali (SHOW TV - AKS TELEVİZYON REK. VE FİLM. SAN. VE TİC. A.Ş.)
İnceleme ve Değerlendirme : İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığı’nın 08.09.2014 tarihli ve 1996 sayılı yazısı ve eklerinin incelenmesi sonucunda;
Bahse konu yayına ilişkin Uzman Raporunda;
“SHOW TV logolu medya hizmet sağlayıcı kuruluşta hafta içi her gün 16.30’da SEDA SAYAN SHOW adlı program yayınlanmaktadır. Programda farklı kişiler misafir edilip, görüşlerine başvurularak seyirciyle etkileşimli bir yayın yapılmaktadır.
2 Eylül 2014 tarihli programın katılımcıları, öğrencilerini taciz iddiasıyla yargılanan yoga eğitmeni A.M., iki eşini öldürmekten dolayı ceza alan S.Ç., Dr. Haydar DÜMEN, yazar Mehmet COŞKUNDENİZ, Av. Yıltay GÜNAY, Av. Ümit Nuri KOCABALLI, yazar ve gazeteci Sibel HÜRTAŞ ve program sunucusu Seda SAYAN’dan oluşmaktadır.
Söz konusu program kadın ve erkeklerin şiddete yönelme sebepleri, A.M. adlı kendini yoga eğitmeni olarak tanımlayan vatandaşın öğrencilerini taciz ettiği iddiaların hukuk süreci hakkındaki tartışmalar ve S.Ç’nin eşlerini öldürme sebebi ve öldürülen kadınlardan birinin oğlunun canlı yayına katılmasıyla çıkan tartışmaları içermektedir.
Programın başlangıcında eşini öldüren kadınlarla röportajlarından oluşan kitabın yazarı Sibel HÜRTAŞ adlı gazetecinin kitabı hakkında bilgiler, S.Ç.’nin görüntüleri ve kadına şiddet görüntülerin müzik eşliğinde verilerek başlamaktadır (Klip 9-Kadına Şiddet Görüntü).
Programın konuklarından Seda SAYAN tarafından programa konuk edilen iki eşini öldürmüş daha sonra aflarla özgür kalan ve başka bir medya hizmet sağlayıcısında yayınlanan bir izdivaç programına katılmıştır. Yayın neticesinde Radyo Televizyon Üst Kurulu uzmanlarınca değerlendirilen program hakkında şu bilgi notu yazılmıştır:
"Flash Tv Yayın Kuruluşu'nda hafta içi her gün sunuculuğunu Hülya Bozkaya'nın yaptığı "Ne Çıkarsa Bahtıma" adlı evlilik programı yer almaktadır. 07.05.2014 tarihinde yayınlanan programda S.Ç. eş aramak için programa katılmıştır. S.Ç. Tokat'tan programa katıldığını 17 yaşında amcasının kızıyla imam nikahıyla evlendiğini anlatırken eşinin hal ve hareketlerine gıcık kaptığını kıskançlık sonucu "önce O'nun hayatını kararttım, sonra da benim hayatım karardı...Ben O'nun ekmeğini kestim..14 yıl yattım cezamı çektim" şeklindeki ifadelerle eşini öldürdüğünü anlatmıştır. Daha sonra ikinci eşiyle tanıştığını O'nunda kendisine yalan söylediğini nikahlı eşinden ayrıldım dediğini oysa ki ayrılmamış olduğunu,fakat buna rağmen birlikte yaşamaya devam ettiklerini her şeye sabrettiğini ama O hanımın kendisini öldürmeye kalkınca kendisinin O'nu öldürdüğünü anlatmıştır.
Sunucu Hülya Bozkaya S.Ç.'nin anlattıklarını hatta ikinci eşini de öldürdüğünü duyunca 10.16.00 " Kendi nasıl ölüyor. O'nu da mı öldürdün. S. amca ne yaptı?...Kanım dondu benim ya. Ama S. amca ben hakkaten şu an...artık ağızım dolandı konuşamıyorum. Tamam birini 17 yaşındaydın gaflete kapıldın yaptın bir hata, yapmaman gerekiyordu zaten de. Ama bizim haberlerde izlediğimizden ne farkı kaldı bu durumun...Bu durumda seni kimse nasıl kabul etsin.
S.Ç...Ben ıslah oldum, aklıllandım artık.
Hülya Bozkaya: Sunucu olarak, sana nasıl güveririm de bir hanımı emanet edebilirim ki. Ben bunu yapaman. Özür dilerim, beni yanlış anlamayın ben programı terk etmenini istiyorum. Lütfen.Diyerek S. Ç.'yi stüdyodan çıkartmıştır.
S.Ç'nin stüdyodan çıkırtılmasının ardından (10.17.09) Hülya Bozkaya: "Rabbim bu benim sınavım mı Allah'ım beni sınavamı tabi tuttun?? Be ki hergün haberlerde görüp gözyaşları içinde ağlarken, benim karşıma çıkardın getirdin. Ne deyim ben şimdi, ne yapabilirdim nasıl emanet edebilirdim..hadi birini öldürdün, öbürünü de öldürdün, hadi ılımlı düşüneyim dedim, içimdeki duyguyu bastırmaya çalışıyorum ya sabır Hülya diyorum. Hadi dedim ki onda çocuk yaşta cahildi kıskançlık öfkeye kapıldı o an ne olduysa oldu. İkinc de ondört sene yattın çıktın be adam bi tövbe etmen lazım ikinciyi de kalkıp öldürüyorsun burada ne işin var niye geldin....
(10.19.30)... Efendim hergün haberlerde binlerce haberler görüyoruz, şiddetin her türlüsüne, gerek sözlü, gerek beden diliyle her türlü şiddete karşıyız, gence yaşlıya, hayvana şiddete bile karşıyı.
Ne olur ya öfkemize hakim olalım şeytana uymayalım. Öfkelendiğimiz zaman ya sabır deyin...o ortamı terk edin, sonra bak ne oluyor. Hayat bitiyor gidiyor, bir insanın hayatı bitiyor, kendi hayatın alt üst oluyor. Sonra çıkıp gelmişsin buraya, ben evlenmek istiyorum pişmanım. Tamam belki pişmansın doğru, rabbim belki affedecek seni pişmansan tövbeni kabul edecek ama ben sana burada nasıl güvenip bir hanımın elini senin elinin içine koyayı be adam ben bunu yapamam. Ben bu sorumluluğu alamam, üzgünüm bana bu şekil kimse gelmesin yapamam.."Şeklinde konu hakkında yorum yaptığı görülmüştür.
Sunucunun canlı yayın anında yaşadığı şaşkınlığın ardından S. Ç.’ye güvenip bir eş adayını kendisine teslim edemeceğini bu nedenle stüdyodan göndermesi nedeniyle ihlal raporu düzenlenmemiştir.
Hülya Bozkaya reklam kuşağının ardından programa bağlandıktan sonra diğer eş arayan adaylarla programa devam ettirmiş S.Ç. ile ilgili konuya dönülmemiştir. Söz konusu programın ardından bir kaç yayın kuruluşu S.Ç'nin öyküsünü ekranlara taşırken Flash TV yayın kuruluşunda ne haberlerde ne de diğer programlarda bu konuya değinilmemiştir."
Bilgi notundan da anlaşılacağı üzere S.Ç. daha önce de farklı bir medya hizmet sağlayıcı kuruluşun programında konuk edilmiş ancak burada konuğa yapılan uygulama ve tavırlar nedeniyle konu hakkında uzmanlar tarafından bir müeyyide raporu düzenlenmediği görülmüştür.
Sadece Türk Medyasında değil birçok yabancı basında da 'iki eşini öldürüp üçüncü eşini arayan' adam olarak bilinen S.Ç., “dünyayı şaşırttın”, “dünya seni konuştu” (Klip 8-Dünya Seni Konuştu) cümleleriyle anons edilmiştir.
Kadın şiddeti ve erkek şiddetinin de karşılaştırıldığı yayında programın sunucusu olan Seda SAYAN, S.Ç'ye "bak burda göğsünü gere gere oturuyor" ifadesini kullandığı tespit edilmiştir.
Programın konuklarından Av. Ümit Nuri KOCABALLI tarafından kendisine "bu kadar güler yüzlü bir katil gördünüz mü" (Klip 5-Güler Yüzlü Katil) yönelik cümleler sarf edilirken, sunucu Seda SAYAN'ın “İki eşini öldürüp izdivaç programında iş aramak nasıl bir şey?” sorusuna ise S.Ç. tarafından gülerek “iyi bir şey” (Klip 1-İyi Bir Şey) diyerek yanıtlamıştır.
Seda SAYAN'ın kadınlara çağrı yaparak "Size yıllardır söylüyorum en büyük düşman yatağınızdaki düşman" söylediği de görülmektedir.
Yayının devamında eşlerini neden öldürdüğünü anlatan, S.Ç. diğer konukların eleştirileriyle karşılaşmıştır. Söz konusu şahıs eşlerini öldürmesinin geçerli sebepleri olduğunu ifade etmekte Sunucu Seda SAYAN ve diğer konuklar tarafından eleştirilen S.Ç. kendisinin bunları yaparken "cahillik yaptığını" ifade etmesine rağmen bir başka ifadesinde de “ben haklı olduğumu beyan ediyorum” (Klip 3- Ben Haklıyım) dediği göze çarpmaktadır. Seda SAYAN tarafında şahsa yönelik “Senin de bu akrabaların geri zekâlı mı ne?” (Klip 2-Akarabaların Gerizekalı mı?) dediği görülmüş, Av. Ümit Nuri KOCABALLI ise ölen kadınlar hakkında S.Ç’ye “iki kadın köpek kadar değeri yok muydu?” (Klip 7-Köpek Kadar Değeri Yok mu) sorusunu yöneltmiştir. Bu konuşmalar olurken hem konukların hem seyircilerden kahkaha seslerinin geldiği duyulmuştur. Daha sonra programda ölen kadının oğlu Ekrem ile S.Ç. arasında yaşanan tartışmanın dozunun artmasıyla program reklam arasına gitmiş ve yayın bir daha başlamamıştır.
Programın sonuna doğru öldürülen kadınlardan birinin Ekrem adlı oğlu programa telefon bağlantısıyla katılıyor ve S.Ç’yi tehdit ediyor.
Programın son dakikalarında yaşanan tartışmanın deşifresi şu şekildedir:
(Raporun bu bölümünde ilgili tartışmanın deşifre metinlerine yer verilmiştir.)
Yukarıda adı geçen yayının içeriği hakkında gerek program yayınlanırken gerek de yayınlandıktan sonra kamuoyunda çok ciddi tepkiler almıştır. Sadece sosyal medyada değil siyasilerin de yayının içeriği hakkında ciddi eleştiriler yaptığı görülmüştür. Bunun yanında vatandaşların Radyo Televizyon Üst Kurulu'na hem mail hem de telefonlarla ulaşarak program hakkındaki görüşlerini bildirmişlerdir. Programın yayınlandığı gün olan 2 Eylül 2014 tarihinden 8 Eylül tarihine kadar geçen süreçte söz konusu yayın hakkında 3063 şikayet geldiği tespit edilmiştir. Radyo Televizyon Üst Kurulu konu hakkında 3 Eylül 2014 tarihinde bir basın açıklaması yayınlamıştır (Sayı:17420072.621.02 / 250-17141). Programın sponsorlarından olan SCHAFER, 3 Eylül 2014 tarihinde yaptığı 'Değerli Schafer Dostlarına Duyuru' başlıklı açıklamada sponsorluktan çekildiğini duyurmuştur.
5 Eylül 2014 tarihinde Türk Psikologlar Derneğinin rapora konu olan program hakkında yaptığı açıklamada şöyle denilmiştir:
"Kadına şiddet uygulayan ve kadın cinayeti faili olan erkekler televizyon ekranına çıkartılarak aslında bir nevi ödüllendirilmekte, yüceltilmektedir...
Songül Karlı'nın, eşini 43 yerinden tornavidayla yaralayan kişiyi yayına çıkarmasının ardından son olarak Seda Sayan'ın programında iki eski eşini öldürmüş olan bir kişi milyonlarca seyircinin karşısına çıkartılmıştır. Bununla da yetinilmemiş, her iki programdaki sorularla, erkeğin uyguladığı şiddetin "nedenleri" meşrulaştırıcı bir biçimde "sorgulanmaya ve anlaşılmaya" çalışılmış, hatta bu yolla da kadınlara ve tüm topluma yönelik işlenen bu ağır suç, anlaşılır ve kabul edilir kılınmaya çalışılmıştır.
Bu programlar, şiddet eğilimi olan kişileri cesaretlendirmekte, bu kişiler için özendirici birer rol model teşkil etmekte, hatta şiddeti ne zaman, nerede ve nasıl uygulayacaklarına dair yöntemler öğretmektedir. Şiddetin uygulanması haklı gösterildiğinde, toplumdaki bireylerin bu saldırganlarla özdeşim kurarak sorun yaşadıkları benzer durumlarda bir çözüm yolu veya kendini ifade etme yolu olarak saldırganlığa ve şiddete başvurma olasılıkları artmaktadır.
Bu programların genel izleyici üzerindeki etkisi duyarsızlaşma olabilmektedir. Yapılan çalışmalar, medyadaki şiddetin insanlar üzerindeki en belirgin etkisinin duyarsızlaşma olduğunu göstermektedir... Şiddet karşısında duyarsızlaşan birey şiddeti normal, hayatın bir parçası ve kaçınılmaz olarak algılamaya başlar ki bu da toplumsal ruh sağlığı için son derece tehlikelidir. Aynı zamanda bu tarz programlar izleyicilerin adil dünya inançlarını zedeleyebilmekte ve şiddetin nedeni olarak şiddete maruz kalan kişileri suçlama eğilimine neden olabilmektedir...
TÜRK PSİKOLOGLAR DERNEĞİ"
Kitle iletişim araçlarının toplumun şekillenmesinde son derece önemli olduğu yapılan yerli ve yabancı birçok araştırma sonucunda ortaya koyulmuştur. Kitle iletişim araçlarının normalleştirme ve meşrulaştırma gücü ile birlikte değerlendirildiğinde toplumu, aile kurumunu ve bireyleri ahlaki olarak zedeleyebilecek unsurları barındırdığı düşünülmektedir.
Medyanın en önemli ögesi olan televizyon (TV), izleyicilerin hiç farkına varmadan, başka toplum ve kültürlerin yaşam standartları, yaşam biçimleri, birbirleriyle ilişkileri, davranış kalıpları, sosyal sorunları ve tüketim alanları konusundaki bilgilerle donanmalarını sağlar.1
Söz konusu yayına yukardaki bilgiler ışığında bakıldığında iki insanı öldürmekten iki kere hüküm giymiş bir şahsın programda gayet normal bir şekilde ağırlanarak hala kendisine öldürdüğü kadınları 'neden öldürdün?' sorusu sorularak yaptığı hataların bilerek veya bilmeyerek meşrulaştırmaya gidildiği, konunun önemini ve ciddiyetini azalttığı görülmektedir. Kültürel çalışmalardan hareket eden eleştirel yaklaşımlarda, her şeyden önce bireylerin şiddet edimlerinin medyada temsil edilmesinin, tek tek izleyicilerin bu içeriklerden hareketle belirli yanıtlar geliştirmesine yol açtığı türünden bir tartışma ekseni terk edilmiş; asıl sorun olarak, hem medyada gösterilen şiddetin onun normalleştirilmesine ve meşrulaştırılmasına ne kadar katkıda bulunduğu ve hem de bu meşrulaştırmanın toplumdaki hakim grupların konumlarını nasıl yapısal olarak pekiştirdiği meselesi öne çıktığı için araştırmalar da daha çok kadına yönelik şiddetin ideolojisini ve söylemini sergilemeye yönelmiştir.
“İki eşini öldürüp izdivaç programında iş aramak nasıl bir şey?” sorusuna ise S.Ç. tarafından gülerek “iyi bir şey” ve programın konuklarından Av.Ümit Nuri KOCABALLI'nın "bu kadar güler yüzlü bir katil gördünüz mü" ifadelerine yer verilmesi, sunucu Seda SAYAN tarafından bu ifadelerin reddedilmemesi, sunumun suçlu şahsı kamuoyu önüne çıkarılarak; Toplumsal sorumluk kuramına göre, kitle iletişim araçları, yayınlarında üç prensibi göz önünde bulundurmalıdır. Bunlar; 1. Kitle iletişim araçlarının özgürlüğü. 2. Topluma karşı görevleri. 3.Bireysel özgürlükler. Toplumsal sorumluluk kuramı, kitle iletiúim araçlarının özgür olmakla birlikte topluma karşı görevlerinin olduğu anlayışına dayanmaktadır.3 Kitle iletişim araçlarının topluma karşı olan sorumluluklarını yerine getirmediğini göstermektedir.
Yayın içerik olarak şiddete özellikle de kadına yönelik şiddete karşı olduğuna dair vurgular yapmasına rağmen konuyu ele alış şekli de göz önüne alındığında şiddet konusunu normalleştirme eğilimi içerisine girdiği görülmektedir. Erkek ve kadın şiddetini karşılaştırılması yapılarak, birbirine karşı rekabet eden iki kavram gibi dile getirilmektedir. Tüm evli erkekleri suçlayıcı ifadeler kullanarak hem kadınları hem de erkekleri birbirine düşman gibi gösteren "Size yıllardır söylüyorum en büyük düşman yatağınızdaki düşman" ifadesini sarf ettiği tespit edilmiştir. Söz konusu ifade ayrıca ailenin birliğine, eşlerin birbirlerine olan bağlılıklarına zarar verecek niteliktedir. Kadın şiddetine karşı olduklarını iddia etmelerine rağmen sadece Türk medyasında değil Dünya medyasında da yer bulan ve o zaman da tepki çeken bir şahsı bilerek yayına çıkartılması sadece 'kadına şiddet' olgusunun program sunucusu tarafından kavranamadığının göstergesi mahiyetindedir.
Yine programda “iki kadın köpek kadar değeri yok muydu?” ve “Senin de bu akrabaların geri zekâlı mı ne?” sözleri insan onurunu rencide edici nitelikte ifadelerdir.
Yayın içeriğinin yayın saati itibariyle de çocukların ve gençlerin ekran başında olabilecekleri bir zaman diliminde yayınlanmıştır. Dolayısıyla olumsuz imaj ve görüntülerin çocuklar ve gençler üzerinde ve olumsuz bir etki oluşturabileceği düşünülmektedir.
Yukarıda açıklanan çerçevede programın yayın saati itibariyle ortaya koyulan görüntüler, çocukların, ergenlerin ve gençlerin şiddeti toplumda ilgi ve alaka görme adeta prim yapma aracı olarak algılamasına neden olabilmektedir. Özellikle seçimleme yapma döneminde olan ve kendisine "rol model" arayan ergenlerin içinde bulunmuş oldukları dönem itibariyle şiddet ile ilgili mesajlara son derece açık oldukları bilinen bir gerçektir. Ergenlerin yukarıda mezkûr nitelikteki mesajlara maruz kalmaları şiddet algısını düzeltilemeyecek biçimde olumsuz olarak etkileyebilmektedir. Bu durum ise mental anlamda sağlıklı sayılamayacak bireylerin var olmasına zemin hazırlayabilmekte; sonuç olarak sağlıksız bir toplum yapısı ortaya çıkabilmektedir. Bu nedenle böylesi mesajların yoğun olarak kodlandığı yapımların çocuk ve ergenlerin izleyebileceği saatlerde ekrana getirilmemesi gerekmektedir. Ayrıca ülkemizin kendi iç dinamikleri ve ahlaki kodları göz önüne alındığında, klibin Türk toplumunun genel ahlak yapısıyla uygunluk göstermeyen görüntüler içerdiği görülmektedir.
Bu bağlamda, incelenen programın çocuk ve gençlerin ekran başında olduğu saatlerde yayınlandığı ve yukarıda izah edilmeye çalışılan birçok olumsuz unsuru içerdiği, yine bu izleyici kitlenin, fiziksel, zihinsel ve ahlaki gelişimine zarar verebilecek türde olduğu ve yanlış mesaj içeren unsurları barındırdığı düşünülmüştür.
Bu nedenlerle, SHOW TV logolu medya hizmet sağlayıcı 6112 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun'un "Yayın Hizmeti İlkeleri" başlıklı 8. maddesinin;
1) birinci fıkrasının (g) bendinde yer alan "Suç işlemeyi, suçluyu ... övücü nitelikte olamaz."
2) birinci fıkrasının (s) bendinde yer alan "Toplumsal cinsiyet eşitliğine ters düşen, kadınlara yönelik baskıları teşvik eden ve kadını istismar eden programlar içeremez."
3) birinci fıkrasının (ş) bendinde yer alan "Şiddeti özendirici veya kanıksatıcı olamaz."
Hükümlerini ihlal ettiği düşünülmektedir. ”
Şeklinde değerlendirmelere yer verilmiş olduğu,
Show TV yayın kuruluşunun anılan yayını ile ilgili olarak rapora konu olan tespitler ile önerilen ihlal maddelerinin uygun olduğu kanaatinin Daire Başkanlığınca belirtildiği,
Üst Kurulun 09/09/2014 tarih ve 2014/48 sayılı toplantısında raporla ilgili yapılan görüşme neticesinde karar yeter sayısının sağlanamadığının anlaşıldığı,
Konu hakkında karar alınmak üzere yazının gündeme alındığı anlaşılmaktadır.
Gerekçe : Konunun; İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığı’nın yazısı, eki belgeler ve ilgili mevzuat kapsamında Üst Kurulumuzca değerlendirilmesi neticesinde;
Bahse konu yayına ait deşifre metinleri ve video görüntülerinin tetkikinde, 'iki eşini öldürüp üçüncü eşini arayan' adam olarak bilinen bir şahsın, programın başında “dünyayı şaşırttın”, “dünya seni konuştu” gibi suçlu bir kişiyi övme şeklinde yapılan sunum ve programın sunucusunun anılan şahsa atfen, "bak burda göğsünü gere gere oturuyor" vb. ifadeler kullanması, şahsın suçunu normalleştirmektedir. Ayrıca eski eşlerini öldürmekle maruf bu kişinin milyonlarca seyirci tarafından izlenen /izlenebilecek olan ekranlara çıkartılarak yaptıklarının gayet doğal şeylermiş gibi konuşulması, hatta konuklardan birinin "bu kadar güler yüzlü bir katil gördünüz mü" ifadelerine yer vermesi, bunun üzerine sunucu tarafından bu ifadelerin reddedilmemesi ve yanlışlanmaması, adı geçen medya hizmet sağlayıcı kuruluşun “sorumlu yayıncılık” ilkesiyle bağdaşmayan bu şekildeki yayının, katil olarak suçlu haline gelmiş bir şahsın suçunun normalleştirilmesi gibi bir algı oluşturduğu /oluşturabileceği öngörüsünde bulunmaması/bulunamaması, 6112 sayılı Kanun'un 8 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendinde yer alan; "Suç işlemeyi, suçluyu ... övücü nitelikte olamaz." hükmüne aykırı mahiyette olduğu değerlendirilmiştir.
Kadına şiddet olaylarının gittikçe arttığı günümüzde, toplumsal bir sorun haline gelen 'kadına yönelik şiddet' hususunda, yayın kuruluşlarının konunun hassasiyetine özen göstererek, reyting kaygısından uzak, sorumlu yayıncılık anlayışıyla yayın yapmaları gerekmekte ve beklenmekte iken, mezkûr yayın kuruluşunun bahse konu yayınında, program sunucusu Seda SAYAN'ın konuşmalarında yer verdiği erkek-kadın cinsiyet karşılaştırmasına yönelik olarak, "Size yıllardır söylüyorum en büyük düşman yatağınızdaki düşman" v.b. ifadeleri kullanması ve programa konuk olarak aldığı şahsın, iki eşini öldüren birisi olması, bu hususta gereken ihtimam ve sorumluluğu göstermediği gibi, programa katılan stüdyo konuklarının, konu ile ilgili görüş ve yorumlarında, programda bahsi geçen kadının 'şiddete maruz kalmasının doğal olduğu, erkeğin ise böyle bir kadına şiddet uygulayabileceği' şeklinde bir algıya sebep olabilecek ifadelerine program sunucusunun müdahalelerinin bu noktada anlamsız, yetersiz kaldığı değerlendirilmiş olmakla, söz konusu yayında 6112 sayılı Kanun'un 8 inci maddesinin birinci fıkrasının (s) bendinde yer alan; “Toplumsal cinsiyet eşitliğine ters düşen, kadınlara yönelik baskıları teşvik eden ve kadını istismar eden programlar içeremez.” hükmünün de ihlal edildiği sabit görülmüştür.
Bu itibarla anılan kuruluş hakkında, 6112 Sayılı Kanunun 32 nci maddesinin birinci fıkrasındaki; "Bu Kanunun 8 inci maddesinin birinci fıkrasının (a), (b), (d), (g), (n), (s) ve (ş) bentlerindeki yayın hizmeti ilkelerine aykırı yayın yapan medya hizmet sağlayıcı kuruluşlara, ihlalin ağırlığı ve yayının ortamı ve alanı göz önünde bulundurularak, ihlalin tespit edildiği aydan bir önceki aydaki brüt ticari iletişim gelirinin yüzde ikisinden beşine kadar idarî para cezası verilir." hükmü kapsamında %2 oranında “idari para cezası” yaptırımının uygulanması gerektiği, kanaatine varılmıştır.
Bunun yanı sıra, her ne kadar Daire Başkanlığınca, Yayıncı Kuruluşun anılan yayınıyla, 6112 sayılı Kanun'un 8'inci maddesinin birinci fıkrasının (ş) bendinde yer alan; “Şiddeti özendirici ve kanıksatıcı olamaz.” ilkesini de ihlal ettiği kanaati belirtilmiş ise de, “kadın ve erkeklerin şiddete yönelme sebepleri” ana temasının işlendiği ve şiddete, özellikle de kadına yönelik şiddete karşı olduğuna dair vurgular yapılmaya çalışılan programda sarf edilen ifadelerin, maksadını aşar niteliğe bürünmek suretiyle programda verilmek istenen mesajın tam tersi bir hal aldığı, ancak bu şekliyle yayının genel anlamda şiddeti özendirici boyutta olmasından ziyade, Kanunun 8 inci maddesinin (s) bendinde yasaklanan “kadınlara yönelik baskıları (şiddeti) teşvik eder” nitelikte olduğu, bu maddenin şiddet ve baskıyı içerdiği ve bu nedenle mezkur programa iş bu karar ile zaten müeyyide uygulanmış olduğu göz önüne alındığında, anılan yayın için ayrıca 8 (1) ş bendinden de müeyyide uygulanmasına gerek olmadığı değerlendirilmiştir.
Karar : Yapılan görüşmeler sonucunda; ayrıntıları yukarıda izah olunduğu üzere;
1- SHOW TV logolu AKS TELEVİZYON REK. VE FİLM. SAN. VE TİC. A.Ş. unvanlı kuruluşun anılan yayınının,
a- 6112 sayılı Kanun'un 8 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendinde yer alan; “Suç işlemeyi, suçluyu ... övücü nitelikte olamaz." hükmünü ihlal ettiğine, Üst Kurul Başkanı Davut DURSUN ve Üst Kurul Üyesi Nurullah ÖZTÜRK’ün karşı oylarıyla, oy çokluğu ile,
b- 6112 sayılı Kanun'un 8 inci maddesinin birinci fıkrasının (s) bendinde yer alan; “Toplumsal cinsiyet eşitliğine ters düşen, kadınlara yönelik baskıları teşvik eden ve kadını istismar eden programlar içeremez.” hükmünü ihlal ettiğine, oy birliği ile,
2- Aynı yayınla birden fazla yayın ilkesi ihlali olduğundan ve her iki ihlal de idari para cezası yaptırımını gerektirdiğinden, 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 15 inci maddesinin birinci fıkrası hükmü gereğince, bahse konu ihlallerden en ağır (tek) cezanın verilmesi öngörüldüğünden, 6112 sayılı Kanun'un 8 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendinde yer alan; “Suç işlemeyi, suçluyu ... övücü nitelikte olamaz." ile (s) bendinde yer alan; “Toplumsal cinsiyet eşitliğine ters düşen, kadınlara yönelik baskıları teşvik eden ve kadını istismar eden programlar içeremez.” hükümlerinin tekraren ihlali nedeniyle, SHOW TV logolu AKS TELEVİZYON REK. VE FİLM. SAN. VE TİC. A.Ş. unvanlı kuruluş hakkında, 6112 sayılı Kanunun 32 nci maddesinin birinci fıkrası hükmü uyarınca;
a- İhlalin tespit edildiği tarihi itibariyle kuruluşun Ağustos 2014 ayına ait ticari iletişim gelir beyanının 8.486.239,31 Türk Lirası olduğu değerlendirilerek, (% 2) yüzde ikisine tekabül eden 169.725,00 TL. İDARİ PARA CEZASI UYGULANMASINA,
b- İdari para cezasının tebliğ tarihinden itibaren bir ay içerisinde Üst Kurulun T.C. Ziraat Bankası Ankara Kamu Girişimci Şubesi TR98 0001 0025 3300 9999 9951 93 no’lu hesabına “6112 sayılı kanunun 32 nci maddesine göre ödenen para cezasıdır” şerhiyle ödenmesi gerektiği veya 6112 sayılı kanunun 32 inci maddesinin dokuzuncu fıkrası uyarınca tebliğden itibaren en geç onbeş gün içerisinde Ankara İdare Mahkemelerinde dava açılabileceğinin, dava açma süresi içerisinde peşin ödeme yapılması halinde, 5326 sayılı Kanunun 17 nci maddesinin altıncı fıkrası uyarınca cezanın dörtte üçünün tahsil edileceğinin ve taksitlendirme talebinde bulunabileceğinin, peşin ödemenin kanun yoluna müracaat hakkını engellemeyeceğinin, en geç 1 aylık süre içerisinde ödenmeyen idari para cezasının, 21/7/1953 tarihli ve 6183 Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre tahsil edilmek üzere Maliye Bakanlığınca belirlenecek tahsil dairesine gönderileceğinin bildirilmesine,
Oy birliği ile ,
3- 6112 sayılı Kanun’un 8 inci maddesinin birinci fıkrasının (ş) bendinde yer alan “Şiddeti özendirici ve kanıksatıcı olamaz.” ilkesi kapsamında herhangi bir İDARİ YAPTIRIM UYGULANMASINA YER OLMADIĞINA ve idari tedbir olarak ayrıca program durdurma yaptırımı uygulanmasına gerek olmadığına, Üst Kurul Üyeleri Esat ÇIPLAK, Süleyman DEMİRKAN, Ali ÖZTUNÇ ve Ahmet YILDIRIM’ın karşı oyları, oy çokluğu ile,
Karar verildi.