İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığı’nın 11.11.2015 tarihli ve 1824 sayılı yazısı ve eklerinin incelenmesi sonucunda; KANAL TÜRK logosuyla yayın yapan YAŞAM TELEVİZYON YAYIN HİZMETLERİ A.Ş. unvanlı kuruluş hakkında; 6112 sayılı Kanunun 8 inci maddesinin birinci fıkrasının (ı) bendinde yer alan "Tarafsızlık, gerçeklik ve doğruluk ilkelerini esas almak ve toplumda özgürce kanaat oluşumuna engel olmamak zorundadır; soruşturulması basın meslek ilkeleri çerçevesinde mümkün olan haberler, soruşturulmaksızın veya doğruluğundan emin olunmaksızın yayınlanamaz; ...” ilkesinin tekraren nedeniyle idari para cezası uygulanmasına oy çokluğuyla karar verilmiştir.
Söz konusu yayınlarda, “bir medya grubunun yönetiminin, kayyuma devredileceği" haberinin gündeme yansımasıyla, aynı tarihlerden itibaren, gün boyu ekrandan "KARA BİR GÜN, MEDYAMA DOKUNMA" başlığıyla ve canlı yayın konuklarıyla yayınlar yapılmıştır.
Yargıtay 8'inci Ceza Dairesi 2009/7316 E., 2012/17738 K. nolu içtihat metninde; “İfade özgürlüğü demokratik bir toplumun esaslı temellerinden birini oluşturup, toplumun ilerlemesi ve her bir bireyin gelişimi için temel koşullardan biridir. İfade özgürlüğü, sadece lehte olduğu kabul edilen veya zararsız görülen veya ilgilenmeye değmez bulunan "haber" ve "düşünceler" için değil, fakat aynı zamanda aleyhte olan, çarpıcı gelen ve rahatsız eden haber ve düşünceler için de uygulanır. Bunlar çoğulculuğun, hoşgörünün ve açık fikirliliğin gerekleri olup, bunlar olmaksızın "demokratik toplum" olamaz.” İfadelerine yer verilmiştir.
Hukuk uygulamalarında da görülebileceği üzere abartılı, muhalif olan, çarpıcı gelen veya rahatsız eden haberlerin dahi ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirileceği düşünüldüğünde, İpek Koza Grubuna kayyum atanması konusunda Devletin resmi organları tarafından yapılan işlemlerin sert ifadelerle eleştirilmesinin ifade özgürlüğü çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiği kanaatindeyim.
Yukarıda açıklanan nedenlerle çoğunluk görüşüne katılmıyorum.