İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığı’nın 19.10.2015/1594 tarih/sayılı yazısının incelenmesi sonucunda, A HABER logosuyla yayın yapan Turkuvaz Medya Yayın Hizmetleri A.Ş. unvanlı kuruluş hakkında alınan “(…) 6112 sayılı Kanun kapsamında herhangi bir idari yaptırım uygulanmasına yer olmadığına” yönündeki Oyçokluğu kararına Karşıoy kullandım.
Son dönemlerde, çeşitli mercilerden A Haber, Kanal A, 24, TV Net, Ülke TV, Beyaz TV, TGRT Haber gibi kuruluşlar aleyhine Üst Kurula çok sayıda şikayet iletildiği, bunların tamamı hakkında Üst Kurul tarafından ‘ihlal olmadığı’ yönünde karar alındığı dikkati çekmektedir. Burada da, Aydın Doğan’ın vekili Av. Aslıhan Durmaz’ın şikayeti üzerine incelenen ‘Ajans Yenigün’ programında Aydın Doğan aleyhine peş peşe iki habere yer verildiği görülmektedir.
İlk haberde AİHM yargıcımız Işıl Karakaş’la Hürriyet Gazetesinde yapılan röportajın eleştirildiği, özgürlük karnemizin kötü olduğu belirtilen röportaj için algı operasyonu olduğu yorumunun yapıldığı, ilaveten Işıl Karakaş ve eşinin paralel çeteyle ilişkili olduğu imasının ekrana getirildiği görülmektedir. İkinci haberde ise Aydın Doğan’ın 1997’de RTÜK Yasasının sahiplik maddesinin değişmesi konusunda Muhsin Yazıcıoğlu’na baskı yaptığı konusu üzerinde durulmaktadır.
Uzman raporunda Aydın Doğan’ın kamuoyunda tanınan bir şahsiyet olduğuna değinilerek belli bir şöhret sahibi kişilerin eleştiriye daha da duyarlı olmaları gerektiğinden bahisle haberlerin ifade özgürlüğü kapsamında ele alınması gerektiği, ihlal bulunmadığı değerlendirmesinin yapıldığı görülmektedir. Ancak burada, özellikle ilk haberde Aydın Doğan’ın olduğu kadar, sıradan vatandaşlar olan Sn. Işıl Karakaş ve eşinin de kişisel itibarının zedelendiğinin dikkate alınması gerektiği düşüncesindeyim. Somut, doğru bilgi ve belge olmaksızın, yargı kararına dayanmadan yüzlerce, binlerce çalışanı ile halka açık hisseleri olan bir grubun itibarını zedeleyecek ölçüde eleştiri sınırlarını taşan yayın da, sorumlu yayıncılık anlayışıyla bağdaşmaz.
Ayrıca, her demokratik devlet tarafından kabul edilmesi gerektiği gibi, Bilme Hakkı gerçek demokrasi için asal unsurdur ve kuruluşlar bu görevleri gerçekleştirirken resmi otoriteye olduğu kadar mesleğe, izleyiciye/okuyucuya ve kendilerine karşı da sorumludur. Ancak bilgiyi iletmek kadar doğru şekilde iletmek de, eş derecede önem taşımaktadır. Bu durum Avrupa Sınırötesi Televizyon Sözleşmesi Madde 7 Yayıncı Sorumlulukları bölümünde de ‘programların, haberlerde olayların doğru sunulmasını, özgürce kanaat oluşumunu teşvik edici olması gerektiği’ şeklinde ifade edilmektedir.
Burada yer alan ikinci haberin de oldukça eski tarihli olduğu ve haber niteliği taşıyıp taşımadığı bir yana olayın tek tanlı ve belli bir önyargı yaratacak şekilde ekrana getirildiği, bu şekilde de söz konusu kişinin kamuoyu önünde küçük düşürülmesi hedefine hizmet ettiği görüşündeyim. Programda 6112/8-1(ç) bendi hükmünün ihlal edildiği düşüncesinde olduğumdan Oyçokluğu kararında Karşıoy kullandım.