10-11.10.2015 Tarihli Yayınları
İnceleme ve Değerlendirme : İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığı’nın 20.10.2015 tarihli ve 1632 sayılı yazısı ve eklerinin incelenmesi sonucunda;
Bahse konu yayına ilişkin Uzman Raporunda;
“Başbakanlık Güvenlik İşl. Gn.Md.nün 10.10.2015 tarih ve 41654118-951-01-07/02255 sayılı yayın yasağının açıklanmasının ardından Halk TV medya hizmet sağlayıcının 10-11 Ekim 2015 tarihli yayınları incelenmiş ve aşağıdaki hususlar tespit edilmiştir:
10.10.2015 tarihli Ana Haber Bülteni’nde sunucu Elif Doğan Şentürk’ün gazeteci ve olayın görgü tanığı Tülay Cengiz’le gerçekleştirdiği telefon bağlantısında Tülay Cengiz’in olay anına ait aşağıda deşifresi sunulan sözleri sarf ettiği görülmüştür:
19.11 Tülay Cengiz: Önceki gece neşe içinde yola çıktıklarını ama geriye bir kişi eksik döndüklerini, çok öfkeli olduklarını anlattıktan sonra “…yaralı ve ölüleri kullanamadığımız pankartlarda taşıdılar, ambülanslar geç gelmişti, taksilere ve özel araçlara koydular. Hacettepe Sıhhiye Bahçekapı hastaneleri ağzına kadar insan dolmuştu, yaralıydı, kollar bacaklar havalarda uçmuştu gözümüzün önünde. Burada şu anda arabada olan bir arkadaşım bir bayan ve bir erkeğin alt taraflarının hiç olmadığını anlatıyorlar bize. Benim şu anda iki üç tane kız arkadaşım, genç arkadaşım kafasından et parçaları ayıkladılar saçlarının içinden. Benim üstüm başım kan içersinde arkadaşlarımın kanına bulandı. Bu bir katliamdır, devlet tarafından yapılmıştır....."(Klip1/Tülay Cengiz)
Daha sonra Ana Haber Bülteni'nin 20.00'den sonraki "Günün Manşetleri" bölümünde telefonla bağlantı kurulan gazeteci Mehmet Faraç'ın yaptığı açıklamalardan bir kısmı şu şekildedir:
Raporun bu bölümünde ilgili açıklamaların deşifre metinlerine yer verilmiştir.)
Bu tür durumlarda yayın kuruluşlarının, yayıncı sorumluluğu gereği olayı soğukkanlılıkla ele alarak görüntüleri ve yorumları bir süzgeçten geçirdikten sonra izleyicilere aktarması beklenmektedir. Yayın kuruluşlarının olağan dışı durumlarla ilgili olarak yaptıkları yayında , olayın olası bir toplumsal infial durumuna yol açabilmesi ihtimalini de göz önünde bulundurarak, sadece haber çerçevesi içinde kalmaya özen gösterecek şekilde bir tutum sergilemesi ve terör örgütlerinin propagandasını yapacak görüntü ve yorumlardan kaçınması gerekmektedir. Haberin tüm unsurlarıyla bir bütün olduğu göz ardı edilmemeli ve olay anı ve sonrasındaki görüntülerin yayınlanmasında, özellikle de böylesi kriz zamanlarda gerçekleştirilen canlı yayınlardaki izlenimlerin aktarılmasında kullanılan ifadelere ve yapılan yorumlarda da özen gösterilmelidir.
Ancak, Halk Tv medya hizmet sağlayıcı tarafından olayın ardından getirilen yayın yasağına rağmen, olaydan hemen sonrasına ait koşuşan insanlar, hastane önünde bekleyenler, ambulans ve itfaiye araçları, patlamış cam görüntülerinin ekrana getirilmesinin yukarıda açıklanan yayıncı sorumluluğunun gerektirdiği unsurları barındırmadığı kanaati edinilmiştir. Ayrıca telefon bağlantısı kurulan ya da olay yerinde gerçekleştirilen röportajda izlenimini anlatan bir görgü tanığının izlenimleri sırasında kolların bacakların havalarda uçtuğunu, saçlarının içinden et parçaları ayıkladıklarını, kaçmak isterken kandan ayağı kaydığı için kaçamadığını bütün açıklığıyla anlattıkları izlenmiştir. Yayın kuruluşu da haberlerini sunarken "Olay yerinde adeta can pazarı yaşandı", "Patlamaya iki canlı bomba üzerindeki metal bilyelerle güçlendirilmiş TNT patlayıcılarının neden olduğu ve ölenler arasında iki canlı bombaya ait ceset kalıntılıları bulunduğu belirtiliyor." biçiminde ifadelerle olayın dehşetini gözler önüne sürdüğü izlenmiştir.
Medya hizmet sağlayıcının pek çok kişinin bir araya toplandığı bir yerde beklenmedik bir anda meydana gelen ve büyük can kaybına yol açan böyle bir saldırıdan sonra toplumda doğal olarak yaşanan korku ve panik durumunu göz ardı ettiği ve olayla ilgili tarif edilen yayınlarının terörün ve terör eyleminin korkutucu yıldırıcı yönlerini yansıtacak nitelikte olduğu, bir telefon bağlantısıyla yapılan açıklamaların ve haber bülteninde polisin zanlı olduğundan şüphelendiği kişinin ismini açıklayarak soruşturmanın sağlıklı bir biçimde yürütülmesine engel olabileceği ve bu büyük toplumsal travmanın görüntülerinin özellikle de çocuk ve genç izleyici kitlesi üzerinde bırakacağı olumsuz etkilerin dikkate alınmadığı düşünülmüştür.
Bu yayınları nedeniyle HALK TV medya hizmet sağlayıcının 6112 sayılı Kanun'un 7. maddesinin 1.bendinde belirtilen "Savaşlar, terör amaçlı saldırılar, doğal afetler ve benzeri olağanüstü durumların ortaya çıkardığı kriz zamanlarında da ifade ve haber alma özgürlüğü esas olup, yayın hizmetleri önceden denetlenemez ve yargı kararları saklı kalmak kaydıyla durdurulamaz. Ancak, millî güvenliğin açıkça gerekli kıldığı hâllerde yahut kamu düzeninin ciddî şekilde bozulmasının kuvvetle muhtemel olduğu durumlarda, Başbakan veya görevlendireceği bakan geçici yayın yasağı getirebilir." hükmü ile alınan ilgi yazıdaki yayın yasağını dikkate almayarak, 6112 sayılı Kanun'un 8 inci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde yer alan "... terör örgütlerinin korkutucu ve yıldırıcı özelliklerini yansıtıcı nitelikte olamaz." hükmü ile, aynı maddenin ikinci fıkrasında yer alan "...çocuk ve gençlerin fiziksel, zihinsel veya ahlakî gelişimine zarar verebilecek türde içerik taşıyan programlar bunların izleyebileceği zaman dilimlerinde ve koruyucu sembol kullanılmadan yayınlanamaz." hükmünü ihlal ettiği değerlendirilmiştir.
Şeklinde değerlendirmelere yer verilmiş olduğu
Söz konusu yayın ile 6112 sayılı Kanunun "Olağanüstü dönemlerde yayınlar" başlıklı 7. maddesinin birinci fıkrası ile 8 inci maddesinin 1inci fıkrasının (d) bendi ve aynı maddenin 2 inci fıkrasının ihlal edildiği kanaatinin Daire Başkanlığınca belirtildiği
Konu hakkında karar alınmasını teminen yazının Üst Kurula havale edildiği anlaşılmaktadır.
Gerekçe :Konunun; İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığı’nınyazısı, eki belgeler ve ilgili mevzuat kapsamında Üst Kurulumuzca değerlendirilmesi neticesinde;
Söz konusu yayında; yayın yasağının kapsamı dışına çıkılmadığı ve haber niteliği çerçevesinde kalındığı anlaşılmakla 6112 Sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun'a aykırı bir husus olmadığı kanaatine varılmıştır.