Saat 05.55’te Yayınlanan “Ajans Yeni Gün” İsimli Program
İnceleme ve Değerlendirme : İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığı’nın 16.09.2015 tarihli ve 1418 sayılı yazısı ve eklerinin incelenmesi sonucunda;
Bahse konu yayına ilişkin Uzman Raporunda;
“İlgi : Türkiye Barolar Birliği Başkanlığı Vekili Av. Çiğdem ERMAN’ın 11.09.2015 tarih 28306 Evrak No ve 52482138 Evrak Sayılı yazısı.
A Haber logolu medya hizmet sağlayıcı kuruluşta hafta içi her gün saat 06:00'da başlayan ve yaklaşık olarak 02 saat 45 dakika süren "Ajans Yeni Gün" adlı haber bülteni yayınlanmaktadır. Sunuculuğunu Hikmet ÖZTÜRK'ün yaptığı haber bülteninde Türkiye ve dünya gündeminde meydana gelen olaylar ayrıntılı bir şekilde izleyicilere aktarılmaktadır.
Türkiye Barolar Birliği Başkanlığı vekili Av. Çiğdem ERMAN 11.09.2015 tarih ve 28306 sayılı yazı ile Üst Kurula başvurarak A HABER adlı medya hizmet sağlayıcı kuruluşta 09.09.2015 tarihinde saat 07:08'de yayınlanan "Ajans Yeni Gün" adlı programda "Skandal Tören" başlığıyla geçilen haberde yer alan ifade ve beyanların 6112 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun'un b, c, ç ve e maddeleri ile Yayın Hizmeti Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik'in 8'inci maddesine aykırı olduğunu ve taleplerinin gereğinin yapılmasını ifade etmiştir.
Söz konusu yayın incelenmiş olup, şikayet edilen hususlara ilişkin deşifre metnine ve yapılan tespitlere aşağıda yer verilmiştir.
Klip-1'den de görüleceği üzere "Skandal Tören" başlığı ile ekrana getirilen haber, program sunucusunun "Sevgili seyirciler, ülkenin dört bir yanından şehit haberleri geliyor. Şimdi size bir görüntü getireceğim ekranlarınıza. Görüntülerdeki kişileri tanımıyor olabilirsiniz efendim. Kendilerini tanıtayım. Barolar Birliği Başkanı Metin FEYZİOĞLU var, diğer taraftan da İstanbul Barosu Başkanı Ümit KOCASAKAL var. Şimdi görüntüler cumartesi çekildi. O zaman Dağlıca yoktu, Hakkari'deki saldırı yoktu. Ama Türkiye'nin dört bir yanından başka şehitler geliyordu. Zaten yastaydık. İlla yasta olmamız için Dağlıca'daki gibi çok sayıda veya Iğdır'daki gibi çok sayıda şehit olmasına gerek yok. Zaten üzüntümüz fazlaydı, zaten bu konuda yastaydık biz. Ama bakın cumartesi günü görüntülerde kimler ve nasıl eğleniyorlar. Üstelik bu eğlence de adli yıl açılış töreninde efendim." şeklindeki girişine müteakip devam etmektedir.
Açılış programı görüntüleri ekrana getirilirken program sunucusu; "Evet görüntülü olarak ekranlarınıza getirdik bunu. Törende, Metin FEYZİOĞLU'nun yanında Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal KILIÇDAROĞLU ile beraber tempo tutması, çalan müziğe ve İstanbul Barosu Başkanı'nın da oynaması. Bu görüntüler efendim Cumartesi günü çekildi. Tekrar vurgulayalım ki, şehitlerimiz Türkiye'nin dört bir yanından şehitler geldiği esnada adli yıl açılış töreninde yapıldı. Alternatif düzenliyordu onlar kendilerine ve bu törende bir tarafta yurdumuzun dört bir yanından şehitler gelirken böylesine eğlence havasında alkış tutarak, tempo tutarak, oynayarak adli yıl açılışını gerçekleştirdiler" şeklindeki ifadeleriyle haberi sunmaya devam etmiştir.
İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunmasına İlişkin Sözleşme’nin “ifade özgürlüğü” başlıklı 10'uncu maddesinde yer alan “Herkes ifade özgürlüğü hakkına sahiptir. Bu hak, kamu makamlarının müdahalesi olmaksızın ve ülke sınırları gözetilmeksizin, kanaat özgürlüğünü ve haber ve görüş alma ve de verme özgürlüğünü de kapsar...” düzenlemesi ile ifade özgürlüğünün güvence altına alındığı görülmektedir(AvrupaİnsanHaklarıSözleşmesi,http://www.anayasa.gov.tr/files/bireysel_basvuru/AIHS_tr.pdf, Erişim Tarihi, 14.09.2015). Anayasa’nın 25'inci maddesinde “Düşünce ve kanaat hürriyeti” başlığı altında yer alan “Herkes, düşünce ve kanaat hürriyetine sahiptir. Her ne sebep ve amaçla olursa olsun kimse, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; düşünce ve kanaatleri sebebiyle kınanamaz ve suçlanamaz.” ve 26'ncı maddesinde “Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti” başlığı altında yer alan “Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet resmî makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar.” hükümlerinden anlaşılacağı üzere ifade hürriyeti Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ile de güvence altına alınmaktadır. Anayasa’nın “Basın hürriyeti” başlıklı 28'inci maddesinde düzenlenen “Basın hürdür, sansür edilemez.” ve 5187 sayılı Basın Kanunu’nun 3'üncü maddesinde yer alan “Basın özgürdür. Bu özgürlük; bilgi edinme, yayma, eleştirme, yorumlama ve eser yaratma haklarını içerir.” hükümleri ise basın hürriyetinin güvence altına alındığını göstermektedir. Bununla birlikte İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunmasına İlişkin Sözleşme, Anayasa ve Basın Kanun’unda ifade özgürlüğü ve ifade özgürlüğünün doğal bir sonucu olarak karşımıza çıkan basın özgürlüğünün kullanımına ve sınırlamasına yönelik belirli düzenlemelerin olduğu da unutulmamalıdır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2007/7-28 E. ve 2007/34 K. numaralı "İçtihat Metni"nde, demokratik toplumlarda basının önemini vurguladıktan sonra, “Geneli ilgilendiren ya da ilgilendirmesi gereken tüm olaylar hakkında, halkı objektif ve gerçekleri yansıtacak biçimde aydınlatmak, çeşitli sorunlar üzerinde kamuoyunu düşünmeye çağıracak tarzda tartışmalar açmak, onu toplumsal ve siyasal oluşumlar üzerinde doğru ve gerçeğe uygun bilgilerle donatmak, yöneticileri eleştirmek, uyarmak ve bu yöntemlerle denetlemek, ayrıca içinde yaşadığı toplumun ve tüm insanlığın sorunları konusunda bireyi bilinçlendirmek durumunda olan basına, bu ödevlerini yerine getirirken ihtiyaç duyacağı bir kısım haklar da tanınmıştır. Bunlar; bilgi edinme, yayma, eleştirme, yorumlama ve eser yaratma haklarıdır. Temelini Anayasa’nın 28'inci vd. maddelerinden alan ve 5187 sayılı Basın Yasasının 3'üncü maddesinde düzenlenen bu haklar, basın yoluyla işlenen suçlarda, hukuka uygunluk nedenlerini oluşturur. Bilgiyi yayma, eleştirme ve yorumlama haklarının kabulü için, açıklama, eleştiri veya değer yargısı biçimindeki bilginin gerçek ve güncel olması, açıklanmasında kamunun ilgi ve yararının bulunması, açıklanış şekli ile konusu arasında düşünsel bir bağ bulunması, açıklamada “küçültücü” sözlerin kullanılmaması gerekir... Yargılama konusu haber ve yorum metnindeki eleştiri ve değer yargılarının bir kısmı sert ve çarpıcı bir üslupla dile getirilmiştir. Yerleşmiş yargısal kararlarda da vurgulandığı üzere esasen, eleştirinin sert bir üslûpla gerçekleştirilmesi, kaba olması ve nezaket sınırlarını aşması, eleştirenin amacına, psikolojisine, eğitim ve kültür düzeyine bağlı bir olgudur. Ancak kabul edilmelidir ki,basın özgürlüğü, belli ölçülerde abartmayı, hatta kışkırtmaya başvurmayı da içerir. Gazetecilerin yazılarında kullandıkları deyimler “polemik” niteliğinde olsa da, nesnel bir açıklamayla desteklendiğinde, bu ifadeler asılsız kişisel saldırı olarak görülemez.” ifadelerine yer vermiştir.
Yargıtay 8'inci Ceza Dairesi 2009/7316 E., 2012/17738 K. nolu içtihat metninde“İfade özgürlüğü demokratik bir toplumun esaslı temellerinden birini oluşturup, toplumun ilerlemesi ve her bir bireyin gelişimi için temel koşullardan biridir. İfade özgürlüğü, sadece lehte olduğu kabul edilen veya zararsız görülen veya ilgilenmeye değmez bulunan "haber" ve "düşünceler" için değil, fakat aynı zamanda aleyhte olan, çarpıcı gelen ve rahatsız eden haber ve düşünceler için de uygulanır. Bunlar çoğulculuğun, hoşgörünün ve açık fikirliliğin gerekleri olup, bunlar olmaksızın "demokratik toplum"olamaz. Sözleşme'nin 10'uncu maddesinde belirtildiği üzere, bu özgürlüğün istisnaları vardır; ancak bu istisnalar dar yorumlanmalıdır (23.09.1994 tarihli Jersild - Danimarka kararı; 21.01.1999 tarihli Janowski-Polonya kararı; 25.11.1999 tarihli Nilsen ve Johnsen-Norveç kararı; 25.07.2001 tarihli Perna-İtalya kararı).” ifadelerine yer vermiştir. (Yargıtay Kararlarına, UYAP - Bilgi Bankası, http://emsal.yargitay.gov.tr/VeriBankasiIstemciWeb/, adresinden karar/esas numaraları ile sorgulama yapılmak suretiyle ulaşılabilir.)
Yayın yoluyla düşünceyi açıklama özgürlüğünün kapsadığı bir hak da olayların eleştirisidir. Bu hakkın hukuka aykırı nitelik taşımadan kullanılabilmesi için eleştiri ile bu konunun kamuoyuna açıklanış biçimi arasında düşünsel bir bağlılığın olması gerekir. Başka bir ifadeyle, yayında kullanılacak ifadeler ölçülü bir dille ekrana getirilmelidir. Görevlerinden biri de halkı bilgilendirmek olan medyanın, haberleri veririken eleştiri ve yoruma yer vermesi son derece doğaldır. Üstelik hakkında eleştiri yapılan kişiler siyasetçi, gazeteci, akademisyen, sanatçı ya da meslek örgütü başkanı gibi yaptıkları görevler nedeniyle büyük oranda kamuya mal olmuş kişiler ise bu eleştiri sınırının daha geniş tutulması da doğaldır.
Yukarıda belirtilen hükümlerden ve kararlardan anlaşılacağı üzere İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunmasına İlişkin Sözleşme, Anayasa ve Basın Kanunu’nda dolayısıyla hem ulusal hem uluslar arası hukuk metinlerinde ifade özgürlüğünün açıkça güvence altına alındığı bu bağlamda Yargıtay kararlarında da ifade özgürlüğünün temel alındığı görülmektedir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2007/7-28 E. ve 2007/34 K. numaralı içtihadında, basın özgürlüğünün; belli ölçülerde abartmayı, hatta kışkırtmaya başvurmayı da içerebileceğinin kabul edilmesi gerektiğini ve gazetecilerin yazılarında kullandıkları deyimlerin “polemik” niteliğinde olsa da, nesnel bir açıklamayla desteklendiğinde, bu ifadelerin asılsız kişisel saldırı olarak görülemeyeceğini ortaya koymaktadır. Yargıtay 8'inci Ceza Dairesi’nin 2009/7316 E., 2012/17738 K. nolu içtihat metninde ifade özgürlüğünün aleyhte olan, çarpıcı gelen ve rahatsız eden haber ve düşünceler için de uygulanacağı belirtilmiştir. Mezkur Yargıtay kararlarından görüldüğü üzere ulusal ve uluslar arası hukuk düzeninde, ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğü kavramlarının demokrasinin bir sonucu olarak geniş anlamda yorumlandığı değerlendirilmektedir. Sonuç olarak medyada bireylere yönelik olarak küçültücü olmamak ve hakaret içermemek kaydıyla belirli ölçüde abartılı, kışkırtmaya başvuran, muhalif olan, çarpıcı gelen veya rahatsız eden haberler ve iddialar yer alabilmektedir. Bu nitelikte haber ve iddialar basın özgürlüğü çerçevesinde değerlendirilmelidir. Ancak demokratik toplumlarda medyanın sorumluluklarının da bulunduğu unutulmamalıdır. Medyanın; abartılı, kışkırtmaya başvuran, muhalif olan, çarpıcı gelen veya rahatsız eden haberler ve iddiaların muhataplarına cevap ve düzeltme hakkı tanıması ve/veya karşıt görüşlere yer vermesi demokratik toplumun gelişmesine ve kamuoyunda özgürce kanaat oluşmasına sağlayacağı gibi medyanın kamusal sorumluluğunun ve medya etiğinin bir gereğidir.
Söz konusu yayın incelendiğinde haber bülteninde "Skandal Tören" başlıklı haber içerisinde şehit haberlerinin üst üste geldiği bir dönemde Adli Yıl Açılış Töreni'ndeki eğlence görüntülerinin eleştirel bir dille ekrana getirildiği değerlendirilmektedir. Söz konusu olayın haber değeri taşıması nedeniyle akrana getirilmesinin ve konunun bir haber bülteni içerisinde irdelenmesi ve yorumlanmasının doğal karşılanabilir bir durum olduğu düşünülmektedir. Haber içerisinde şikayet yazısında belirtildiği gibi avukatların, Türkiye Barolar Birliği Başkanının ve Baro Başkanlarına karşı siyasi ve felsefi düşünce olarak ayrımcılık içeren ve söz konusu bireyleri aşağılayan ya da toplumu kin ve düşmanlığa tahrik eden yayında bulunulmadığı fakat bazı eleştirilere yer verildiği bunların ise haber değeri taşıdığı ve basın özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiği düşünülmektedir. Raporumuza temel teşkil eden ulusal ve uluslar arası hukuk uygulamalarında görülebileceği üzere abartılı, kışkırtmaya başvuran, muhalif olan, çarpıcı gelen veya rahatsız eden haberlerin dahi ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirileceği düşünüldüğünde söz konusu yayında kullanılan beyanların, ifade özgürlüğü çerçevesinde olduğu kanaati oluşmuştur.
Bu hususlar göz önüne alındığında; A HABER logolu medya hizmet sağlayıcı kuruluşun ilgili yayınında, 6112 Sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun'a aykırı bir husus bulunmadığı değerlendirilmektedir.” Şeklinde değerlendirmelere yer verilmiş olduğu
Söz konusu yayın ile 6112 sayılı Kanuna aykırı bir husus bulunmadığı kanaatinin Daire Başkanlığınca belirtildiği
Konu hakkında karar alınmasını teminen yazının Üst Kurula havale edildiği anlaşılmaktadır.
Gerekçe : Konunun; İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığı’nınyazısı, eki belgeler ve ilgili mevzuat kapsamında Üst Kurulumuzca değerlendirilmesi neticesinde;
Söz konusu yayında; haber içerisinde bazı eleştirilere yer verildiği bunların ise haber değeri taşıdığı ve basın özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, bu haliyle anılan haberin hukuk kurallarına uygun şekilde eleştirel bir dille ekrana getirildiği gözlemlendiğinden, 6112 Sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun'a aykırı bir husus olmadığı kanaatine varılmıştır.
Karar : Yapılan görüşmeler sonucunda, ayrıntıları ve gerekçeleri yukarıda izah olunduğu üzere; A HABER logosuyla yayın yapan TURKUVAZ MEDYA YAYIN HİZMETLERİ A.Ş. unvanlı kuruluş hakkında, bahse konu yayını nedeniyle, 6112 sayılı Kanun kapsamında herhangi bir İDARİ YAPTIRIM UYGULANMASINA YER OLMADIĞINA Üst Kurul Üyeleri İsmet DEMİRDÖĞEN, Süleyman DEMİRKAN ve Ersin ÖNGEL’in karşı oyları ve oy çokluğu ile karar verildi.
Toplantıya Ait Şerhler
Üst Kurulun 21.10.2015 gün ve 45 sayılı toplantıda aldığı 58 no.lu karara karşı oy yazısı.
Süleyman DEMİRKAN Şerhidir.
Üst Kurulun 21.10.2015 gün ve 45 sayılı toplantıda aldığı 58 no.lu karara karşı oy yazısı.
Ersin ÖNGEL Şerhidir.
Üst Kurulun 21/10/2015 gün ve 45 sayılı toplantısında aldığı 58 no.lu karar karşı oy yazısı.
İsmet DEMİRDÖĞEN Şerhidir.