İnceleme ve Değerlendirme : İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığı’nın 01.10.2015 tarihli ve 1475 sayılı yazısı ve eklerinin incelenmesi sonucunda;
Bahse konu yayına ilişkin Uzman Raporunda;
“Aydın DOĞAN'ın Avukatı Aslıhan Dumlu 22.09.2015 Tarih ve 28939 sayılı Rtük evrak ve talimat fişi ekindeki Üst Kurulumuza yaptığı başvurusunda" TGRT Haber logosu ile yayın yapan televizyon kanalında Mehmet Aydın ile gün biterken adlı çeşitli konuklarla yapılan konuşmalarda Sn.Aydın Doğan ve Doğan Medya Grubu hakkında hukuka aykırı, kişilik haklarını ve RTÜK yayın ilkelerini ihlal eden yayın yapıldığından Yayıncı kuruluş hakkında ilgili yasa uyarınca yaptırım uygulanması için gereğinin yapılması "istenmiştir.(Klip1)
26.08.2015 tarihinde saat 23:28:54 'de "Mehmet Aydın ile gün biterken "programına konuk olarak Cem KÜÇÜK ve Hüseyin YÜKSEK katılmış ve şikayet konusu yayın 00:12:24 sn. sürmüştür.Sözü edilen yayın aşağıdaki şekilde ekrana getirilmiştir.
Cem Küçük: Hüseyin Bey Aydın Doğan ile ilgili hazırlıklı gelmiş falan... Hüseyin Yüksek: Aydın Doğan gibi zihniyetler aynı tekamülü taşıdığı müddetçe, aynı istikamete gittiği müddetçe doğruyu konuşan insanlara bu şekilde tepki... Neyse... Cem Küçük: Şimdi şeye girelim.. Mehmet Aydın : Aydın Doğanla ilgili soruyu mu diyorsunuz ben soracağım şimdi size... Cem Küçük: Şimdi bak Aydı Doğan ile ilgili bugün e..
Mehmet Aydın: Yani şimdi o noktada çok kısa bir cümle geçirdiniz yani. Cem Küçük: Yahu bak... İzleyicilerimiz bilsin, demin benim patronum Ethem Sancak 24 TV de Ersoy Dede'nin programında 1,5 - 2 saat konuştu. Aydın Doğan'a söylenmesi gerekenleri net bir biçimde söyledi.
Hüseyin Yüksek: Bir şey söyleyeceğim ilave...
Cem Küçük: Bundan sonra sana bırakacağım komple...
Cem Küçük: Şeye geleyim ben o zaman. Şimdi ben bugünkü yazımda Aydın Doğan tetikçilerinden bir tanesi Ahmet Hakan ile ilgili yolsuzluk dosyalarını yazdım. Bak bir cümle yazdım o yazıda. Yani Aydın Doğan'ın yargıdaki, nasıl iş çevirdiğini savcı ile ilişkilerinin ne olduğunu en iyi eski iş adamlarından Halis Toprak... Halis Toprak dedi ki Aydın Doğan savcı ve hâkim ilişkilerinin konusunda çok uzmandır. Bir cümle bunu 2002 de söylüyor. Ben de bunu bir cümle olarak yazdım bak bir cümle... O yazı da başka hiçbir yerde Aydın Doğan geçmiyor... Bu akşam Doğan Haber Ajansı'nda, Kanal D haberde, CNN TÜRK'te 15-20 dakika bütün internete düşmüş bana cevap veriyor vay efendim ben demişim ki Aydın Doğan yargıyı nasıl satın alır bilmem ne yapar. Ben böyle bir şey demedim. Ben Halis Toprak'ın nasıl böyle bir cümle sarf ettiğini söyledim. Niye alınıyorsun? Aydın Doğan bir yaran mı var bir gocun mu var? Sen yargıda böyle işler mi yapıyordun? Ta ki o senin bu işlerini takip ediyordu da bir yerlerde mi yakalandın? Yani SPK'daki kağıt dosyanda 24e 23 çıkarken bir işler çevirdin de ondan mı gocunuyorsun acaba soruyorum şimdi sana? O yüzden mi ben Halis Toprak'ın bir cümlesini yazdım diye atarlandın? Hemen böyle Kanal D, CNN bütün yayın organlarını a bunun için döktün.
MA: Ama umurumuzda değil gibi bir şeyler de dedi galiba...
CK: Bu benle ilgili 30... 30 biraz abartı oldu da. Kaçıncı açıklama ben unuttum. Aydın Doğan'ın şahsımla alakalı bu kaçıncı açıklaması. Çünkü biz bu Aydın Doğan'ın ne olduğunu biliyoruz ondanda korkmuyoruz. Onunla da olan mücadelemize sonuna kadar devam edeceğiz. Bu bunu biliyor. Bizi eski muhafazakârlarla, satın aldığı muhafazakârlarla karıştırıyor. Biz onlardan değiliz, öyle olmadığımızı da biliyor. Ben şimdi bu Aydın Doğan'ın İzmir Bayraklıdaki olaylarını falan filan başka işlerini yazdım, daha da yazacağım yazmaya devam edeceğiz. Sonuna kadar gideceğiz bunların. Şimdi geçen gün Hüseyin Bey hatırlattı, İzmit Kocaeli Kandıra ile ilgili haberler gördüm iki üç tane. Tabi ben haberi görüyorum ama, mesela... HY: İçeriğini bilmiyorsun...
CK: Rıza Zarrab hakkında Hürriyet bir ara çok haber yapıyordu. Diyorduk ki o zaman bu bundan kesin bir şey istiyor. Çünkü Aydın Doğan böyle bir adamdı birini yazıyorsa bir şey istiyordur. Baktım İzmit Kandıra falan, Hüseyin Bey beni uyandırdı. Dedi ki burada bazı şeyler var İzmit'te Kandıra'da. Ben şaşırdım bana biraz anlattı şimdi ben burada sözü ona bırakayım. Bu anlattıkları inanılmaz bir şey. HY: Bakın belgeleri var.
CK:Şunu bitireyim. Tüm belgeleri ile getirmiş. İzmit'te yani Gezi'de ağaç ağaç diyenlerin gerçek hikâyesinin ağaç mağaç olmadığını, ormanları nasıl istimlak edip ranta çevirdiklerini ben bir şey demiyorum bak Hüseyin bey anlatsın burada.
HY:Evet şimdi Kocaeli Kandıra ya gelmeden önce şunu anlatmak istiyorum. Paşa köy Kurma köy mevkiinde 2003 tarihinde Aydın Doğan Milpa Şirketleri üzerinden 2000 dönüm arazi toparlaması yaptı yani bundan daha sonra birleştirdi. Milpa... Aydın Doğan'ın şahsına ait. Aslında devletle ve hükümetle ilk kavgası o zaman başladı. Kameraman arkadaşa rica ediyorum şuraya bir zoomlamasını istiyorum. Sarı alanda bulunan Aydın Doğan'a ait olan 2000 dönüm arazi.
CK: Bu nerde şimdi?
HY: Kurna Köy de. Şu görmüş olduğunuz yol, yapılan fizibilite de, mühendislerimizin yaptığı fizibilite. Aydın Doğan'ın arazisinin tam ortasından geçiyor. 2000 dönümden 745 bin metrekare gibi bir alanı yani 745 dönüm gibi bir alanı karayolları istimna... edecekti. Ama karayolları mühendisleri daha sonra yapmış olduğu bir fizibilite çalışmasında, bu Aydın Doğan adına Milpa'ya kayıtlı olan, birazdan tapu kaydı ve ilgili belgeleri göstereceğiz, belgesiz çıkmayın yola kardeşim bunlar resmi belge. Buradan yani şu araziden geçen yolu, daha devlete maliyetli olacağından dolayı fizibilite raporları ile tekrar bir çalışma yapıyorlar ve yolu şuanda mevcut gördüğünüz şu istikamete alıyorlar.
CK: Daha önce neredeydi?
HY: Daha önce bu araziden geçecekti. Kamulaştırma metre kare 750 TL alacaktı. 740 dönümle hesaplayın.
CK: Toplam ne oluyor?
HY: Elli beş trilyon altmış bin gibi yeni Türk parasıyla bir para yapıyor. Eski parada altmış trilyon gibi bir para yapıyordu. Aydın Doğan'ın ilk T.C. devletine ve milletine savaşı bu şekilde başlamıştır. Arazisinin istimlak edilmemesi, bakın daha farklı bilgiler vereceğim. İddia demek ağızdan çıkan sözlerdir, bunlar kayıtlı belge. Şimdi tapu kayıtlarını resmi kayıtları göstereceğiz. Devletin tapu sorgulama bilgileri var. Burada yapılan en son fizibilitelerde, yolun şu anda mevcut yerden gelmesi maliyet açısından daha uygun olacağı görüşünü veriyor mühendisler. Ve ondan sonra yolu mevcut imar planında gözüktüğü şekilde yere alıyorlar ve Aydın Doğan'ın T.C. devleti ve hükümetine karşı savaşı o zaman başlıyor. Yani benim yerimden geçecekti kardeşim. Ben bu yerleri topladım bu yol benim yerimden neden geçmiyor? Ve ben burada 60 trilyon, 60 milyon gibi bir kaybım var. Seslenişin ardından devlete ve hükümete karşı bir savaşa geçiyor. Şimdi ben buradan şunu sormak istiyorum, Aydın Doğana CEO'larına veya genel müdürlerine, bu iddia değil belgelidir ve özellikle şunun görülmesini istiyorum. Bakın burada şunun özellikle zoomlanmasını istiyorum. Burası tamamen Milpa A.Ş. 'ye aittir ve yanda kalan parseller tamamen özle orman alanıyken, Aydın Doğan'ın parselleri 1154 ve 1155 olanların 2000 dönüm alan özel çiftlik arazisidir diyor, ve bu 2000 dönüm yerde dünya kadar ağacımız ziyan oluyor ve katlediliyor. Ya nerde kaldı ağaç sevgisi? Ben gezici arkadaşlara da soruyorum ben bu konuyu tarım mühendislerine havale ediyorum. 2000 dönüm bir alanda ne kadar ağaç olur ve ne kadar ağaç katledilmiştir ben buradan kendilerine sormak istiyorum
CK: o zaman şeyi soralım dur. Şimdi buradaki orman arazisini mi şey yapıyor? Bunu bir daha göster.
MA: Şimdi onları önümüzdeki günlerde de açıklarız ama Aydın Doğan'a söz hakkı doğmuştur onu da ifade edelim.
HY: Tabi tabi. Bağlanabilir, gelebilir, karşılıklı konuşabiliriz.
CK: O bağlanmaz yayına da...
HY: Cem Bey şunu bir söyleyeyim burada kimse kendini şark kurnazı zannetmeyecek. 78 milyon vatandaşımızın hepsi de huzur içinde mutluluk içinde yaşamıyor kardeşim. Nice anneler oğullarının ve kocalarının ekmek parası getirmek suretiyle evden çıktıkları yolun tekrar kapı eşiklerinde ve cam kenarlarında oğullarının ve kocalarının dönmesini bekliyor. Ya el insaf, el vicdan, el Allah, el Kur'an diyorum. Böyle tüyü bitmemiş yetimin fakir fukaranın sırtından arsa arazi toplayacaksın, bu araziler kamulaştırma, devlet menfaati ve karı için bakın devlet diyorum özellikle, gelmeyecek sen devletine milletine ve hükümetine karşı savaş açacaksın. Ya hükümet demek ne demek? Devlet ne demek? 78 milyon demek.
CK: Şu haberler ne peki?
HY: Üstat ne diyor? Bayrakları bayrak yapan üzerindeki kandır, toprak uğrunda ölen varsa vatandır.
MA: Tamam başka konuya geçelim bunu bitirip. Kısaca ifade ettik.
CK: Şunu bir bitireyim de ben...
HY: Aydın Doğan'a diyorum gelin canlı yayın burada, katılabilir karşılıklı konuşabiliriz.
CK: Ben şunu bitireyim Aydın Doğan ile ilgili...
HY: Ama Kandıra ile ilgili konuşmam gerekiyor bakın çok önemli.
CK: Tipik bir Aydın Doğan yöntemi anlatıyor. Arsayı, tarlayı alıyor. İmara çıkarttırıyor, medya gücünü kullanarak gazetelerini ve televizyonlarını kullanarak çıkarttırıyor. Ondan sonra orayı arsaya çevirip 1 liralık yeri 1000 liraya satıyor. Tipik Aydın Doğan zengin etme yöntemi.
HY: Ama başka konu yok Mehmet Bey...
MA: Ama lütfen ben varım burada lütfen...
HY: Özür dilerim ama Kocaeli Kandıra...
MA: Lütfen bu konuyu kapatalım.
HY: Ama burada Aydın Doğan'ın devlete savaş açması var.
MA: Bakın lütfen...
HY: Burada 2000 dönüm arazi 64 fabrika 7000 işçi istihdamından bahsediyorum.
MA: O konuyu lütfen...
HY: Müsaade edin. Devlet içinde insanlarına vatandaşına istihdam sağlamaya çalışırken vatandaşına. Aydın Doğan gibi şahsiyetlerde bu projelerin iptaline gidiyorsa bunu vatandaşımızın bilmesi lazım.
CK: Başka bir programda konuşuruz onu.
HY: Yarın akşam başka bir kanalda olacağım onu izah edeceğim ben vatandaşımıza.
Şeklindeki ifadelerle yayın sürdürülmüştür...
Sonuç olarak, Yayın ilkeleri açısından iddia ve ithamların yayınlanması birtakım koşuların sağlanması neticesinde mümkün olabilmektedir. Bunların en başında, haberin verilmesinde önemli bir kamu yararı olup olmamasıdır. Programda bir arazi alımı ve burada yaptırılmaya çalışılan kamulaştırma açısından haksız bir kazanç elde edinilmesiyle ilgili iddialara yer verildiğinden kamu yararı kriterini kapsadığı düşünülmektedir. İkinci unsur ise kaynağın güvenilir ve inanılır biri olup olmadığı ve haber konusunu bilebilecek bir konumda bulunup bulunmadığıdır. Program konuğunun araştırmacı bir gazeteci olması göz önüne alındığında bu durumun da yayında karşılığını bulduğunu söylemek mümkündür. Bir başka husus ise yayında iddialara hedef olan kişi yada kuruluşun bir tepki verebilecek, bilgi ve belgelerle iddiayı reddedebilecek bir ortamın oluşturulup oluşturulmadığıdır. Burada canlı yayınlanan bir programa telefon vb. şekilde bağlanılabileceği ve iddialara tepki verebileceği düşünülmektedir. Söz konusu iddialar küçültücü olmamak ve hakaret içermemek kaydıyla belirli ölçüde abartılı, kışkırtıcı, çarpıcı veya rahatsız edici haberler ve iddialar şeklinde medyada yer alabilmektedir. Bu ve benzer nitelikte haber ve iddialar ifade ve basın özgürlüğü çerçevesinde değerlendirilmekle birlikte demokratik toplumlarda medyanın sorumluluklarının da bulunduğu unutulmamalıdır. Medyanın; yukarıda ifade edilen nitelikte abartılı, kışkırtıcı, muhalif, çarpıcı veya rahatsız edici haber ve iddialar karşısında muhataplarına cevap ve düzeltme hakkı tanıması ve/veya karşıt görüşlere yer vermesi demokratik toplumun gelişimine ve kamuoyunda özgürce kanaat oluşumuna katkıda bulunacaktır.
Bu hususlar dikkate alındığında, programda6112 sayılı Radyo ve Televizyon Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanuna aykırı herhangi bir husus olmadığı ancak istenirse, ilgilinin cevap ve düzeltme hakkını kullanma yoluna gidebileceğidüşünülmektedir.”
Şeklindeki değerlendirmelere yer verilmiş olduğu,
Yayın Kuruluşu'nun söz konusu yayını ile 6112 sayılı Kanun'a aykırı bir husus olmadığı ilgilinin 6112 sayılı Kanun'un 18. maddesinde düzenlenen düzeltme ve cevap hakkını kullanabileceği kanaatinin Daire Başkanlığınca belirtildiği,
Konu hakkında karar alınmasını teminen yazının Üst Kurula havale edildiği, anlaşılmaktadır.
Gerekçe :Konunun; İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığı’nınyazısı, eki belgeler ve ilgili mevzuat kapsamında Üst Kurulumuzca değerlendirilmesi neticesinde;
Söz konusu yayına ait deşifre kayıtlarının ve video görüntülerinin tetkiki sonucunda, ihlale konu “Mehmet Aydın ile Gün Biterken” adlı programda; Doğan ve Doğan Medya Grubu hakkında hukuka aykırı ve kişilik haklarını ihlal eden ifadelere yer verildiği değerlendirimiştir.
Bu nedenlerle 6112 sayılı Kanunun 8 inci maddesinin 1 inci fıkrasının (ç) bendinde yer alan; "...kişi ya da kuruluşları eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü, aşağılayıcı veya iftira niteliğinde ifadeler içeremez."hükmünün ihlal edildiği tespit edilmiştir.
Bu itibarla TGRT HABER yayın kuruluşunun; 6112 sayılı Kanunun 8 inci maddesinin 1 inci fıkrasının (ç) bendinin ilk defa ihlali nedeniyle; Kanunun 32 nci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca uyarılması gerektiği kanaatine varılmıştır.
Karar : Yapılan görüşmeler sonucunda, ayrıntıları ve gerekçeleri yukarıda izah olunduğu üzere; TGRT HABER logosuyla yayın yapan TGRT HABER TELEVİZYON A.Ş. unvanlı kuruluş hakkında; 6112 sayılı Kanunun 8’inci maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendinde yer alan; “...kişi ya da kuruluşları eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü, aşağılayıcı veya iftira niteliğinde ifadeler içeremez.” hükmünün ihlalinedeniyle, aynı Kanunun 32 nci maddesinin ikinci fıkrasına göre UYARILMASINA, aynı yayın ilkesinin tekraren ihlali halinde, Kanunun 32 nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan; “Uyarının ilgili kuruluşa tebliğinden sonra ihlalin tekrarı halinde medya hizmet sağlayıcıya ihlalin ağırlığı ve yayının ortamı ve alanı göz önünde bulundurularak, ihlalin tespit edildiği aydan bir önceki aydaki brüt ticari iletişim gelirinin yüzde birinden üçüne kadar idari para cezası verilir.” hükmü uyarınca idari para cezası yaptırımı uygulanacağının yapılacak tebligatta bildirilmesine,
Üst Kurul Üyeleri İlhan YERLİKAYA, Hamit ERSOY, Taha YÜCEL ve Nurullah ÖZTÜRK’ün karşı oylarıyla, oy çokluğu ile karar verildi.