İnceleme ve Değerlendirme : İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığı’nın 05.10.2015 tarihli ve 1503 sayılı yazısı ve eklerinin incelenmesi sonucunda;
Bahse konu yayına ilişkin Uzman Raporunda;
“CNN TÜRK logosuyla yayın yapmakta olan medya hizmet sağlayıcı kuruluşta 30.09.2015 tarihinde saat 21:00'de başlayıp yaklaşık üç saat süren ve sunuculuğunu Ahmet Hakan ÇOŞKUN'un yaptığı Tarafsız Bölge adlı bir yorum-tartışma programı yayınlanmaktadır.
Söz konusu programa konuk olarak, HDP Diyarbakır Milletvekili Altan TAN, MHP Eski Milletvekili Özcan YENİÇERİ, AK Parti Eski Milletvekili İdris ŞAHİN, Emekli Tümgeneral Ahmet YAVUZ katılmıştır. Programda güncel konular, seçim çalışmaları ve terör konusu konuşulmuştur.
Ülkemiz, uzun yıllardır başta PKK terör örgütü olmak üzere birçok terör örgütü ile mücadele eden, bu uğurda binlerce şehit veren yine bu hain terör örgütleri tarafından binlerce sivil vatandaşını kaybetmiş ama devlet olarak terör örgütlerine asla boyun eğmemiş bir ülkedir.
Fransızca'da terreur, İngilizce'de terror kelimeleri ile ifade edilen terör sözcüğü Latince kökenli olup terrere kelimesinden türetilen terör sözcüğü Türkçede yıldırma, korkutma, sistemli şekilde kuvvet kullanma, tedhiş, sindirme gibi anlamlara gelmektedir. Özellikle ülkemizde PKK terör örgütü ile ilgili kimi siyasetçi veya medya mensupları tarafından son yıllarda bu terör örgütünün kamuoyuna daha şirin, sempatik gösterilmeye çalışıldığı, bu terör grubuna hizmet eden teröristlerin, terörist olmadıkları "halk savaşçısı, özgürlük savaşçısı" gibi ifadelerle yumuşatılarak farklı amaçlara hizmet etmeye çalışıldığına dair bir algı çalışması yapıldığı görülmektedir. Bu yüzden terör gruplarına ve teröristlere ve eylemlerine yönelik yapılan açıklamalar veya tasvirler önem kazanmaktadır.
Aşağıda, söz konusu programın sonlarına doğru HDP Milletvekili Altan TAN ile, sunucu Ahmet Hakan ÇOŞKUN arasında geçen konuşma metni şu şekilde yer almaktadır:
"Ahmet Hakan Coşkun (Sunucu): Peki Altan Bey, size ben tek bir şey soracağım. Siz PKK'ya "Dur" diyebilir misiniz? Yani Pkk'dan korkmadan, çek elini tetikten diyebiliyor musunuz? Vesayeti altında hissetmiyor musunuz?
Altan Tan (HDP Diyarbakır Mv.): Niye korkalım? Bakın bize göre yani başkası nasıl düşünür ayrı bir şey. Ama bize göre şu an dağdaki gerilla da benim kardeşim, asker polis de benim kardeşim." (Klip 1)
....
Ahmet Hakan (Sunucu) : Benim sorumun cevabını verin bence. O çok önemli. HDP iradesi olan, bağımsız, Kandil'e kafa tutabilecek...
Altan Tan (HDP Diyarbakır Mv.) : Kafa tutmasın bakın...
Ahmet Hakan (Sunucu) : Niye?
Altan Tan (HDP Diyarbakır Mv.) : Doğruları söylesin. Tartışsın onla da. Ben şimdi aynı lafı söylüyorum. Diyorum ki : "Dağdakini de ben kardeşim olarak görüyorum". Nerden çıkmış Diyarbakır'dan, Midyat'tan, Kerboran'dan, Urfa'dan. Benim amcam oğlu, dayım oğlu, teyzemin kızı." ( Klip 2)
HDP Milletvekili Altan TAN, sunucunun HDP-PKK ilişkisini sorduğu sorusuna PKK'lı teröristleri kastederek "gerilla" ifadesini kullanmış, onların da kardeşi olduğunu, onları da sevdiğini, onların da bu topraklardan çıktığını ifade etmiştir.
Uzun yıllardır terörle mücadele eden ülkemizde hemen herkes şunu bilmektedir ki, her ne kadar özellikle Doğu ve Güneydoğu illerindeki kimi ülkemiz vatandaşlarından da bu örgüte katılan olsa da diğer terör örgütleri gibi bu terör örgütünün de gerek maddi, gerekse de mühimmat ve askeri gücünün dış kaynaklı olduğu, önemli bir kısmının dış destekli olduğu açıktır.
Yukarıda da açıklandığı üzere kimi siyasetçi veya medya mensupları kasten veya bilmeyerek terör örgütüne ve mensuplarına yumuşatıcı ifadelerle yaklaşmaktadır. Burada da teröristler için "gerilla" ifadesinin kullanıldığı görülmektedir. Terörizm kelimesi anlam bakımından oldukça olumsuz bir kelime olması ve bu türde bir anlam içerdiği için teröristlerin kendini bu kelimeyle ifade etmek istemedikleri bilinen bir gerçektir. Bu nedenle, teröristler kendilerini özgürlük savaşçısı veya ulusal bağımsızlık, sosyal adalet veya diğer idealler için mücadele eden gerilla şeklinde tanımlamakta ve bu statünün sağlayacağı hukuki korumadan da yararlanmak istemektedirler. (Williams Farrell, Responding to Terrorism: What, Why, and When?, s. 449.)
Gerek literatürde gerekse de genel yaygın kanaat ve uluslarası sözleşmelerde gerilla'nın hedef olarak asla sivilleri seçmediği, savaş hukukuna göre masum sayılan hiçbir kesimin hedef alınmadığı bilinmektedir. Terörizmin gerilla ile eşleştirilmesi teröristleri masumlaştırma ve yapılan eylemi hem ülke kamuoyunda hem de dünya kamuoyunda haklılığını savunmak için yapılan tekniklerden biri olarak görülmektedir. Terörist saldırıda sınır tanımazken, gerilla yukarda da ifade ettiğimiz gibi masumları hedef almaz. Terör gruplarının mali desteği dış destekli veya illegal faliyetlerden gelen gelirler olmakla birlikte, gerilla genelde halk desteği ile ayakta durur. Gerilla askeri ve siyasi hedeflerine ulaşmak için halkın desteğini almaya çalışırken, terör grupları ülkedeki farklılıkları bölme vesilesi kılarak uzlaştırıcı tüm öğeleri ortadan kaldırmak ister.
Gerilla tanımlamasının uluslararası hukukta da farklı bir yeri bulunmaktadır. Kara Savaşına İlişkin Hukuki ve Örfi Kurallara Dair 18 Ekim 1907 tarihli 4. La Haye sözleşmesi ve 1949-1951 tarihli Cenevre Konvansiyonu bu konuda süzenlemeler içermektedir. Bu düzenlemelerde de ifade edildiği gibi gerilla savaş hukukuna ve uluslararası savaş kurallarına riayet eder. Konvansiyonun 3. maddesine göre gerilla, sadece askeri hedeflere saldırır. Yani üniforma taşımayan sivilleri, öğretmenleri, doktorları, bebekleri, çocukları hedef almaz. Ülkemizde PKK terör örgütünün yıllardır kimleri hedef aldığı daha doğrusu bir ayrım yapmaksızın bebek, çocuk demeden saldırdığı malumun ilamıdır. PKK terörist ve bölücü amaçlar için gerilla tarzı örgütlenmeyi bir yöntem olarak kullanır. Bu tip bir örgütlenmeye sahip olması onun terörist olması gerçeğini değiştirmez ve teröristi gerilla yapmaz. Yine gerillanın kendi topraklarını işgal eden egemen güce karşı savaştığı, teröristlerin ise aslında kendisinin olmayan bir toprak parçası üzerinde mücadele ettiği bilinmektedir. Gerilla yaptığı tüm eylem ve saldırıları tıpkı bir düzenli ordu gibi açık yapar ve üstlenir. (3.Cenevre Konvansiyonu, md. 4, kısım 2) Tüm gerillalar üzerlerinde ortak bir üniforma veya minimum ortak tanınmalarını, halktan ayırt edilmelerini sağlayacak ortak bir işaret taşımalıdır. Ülkemiz örneğinde PKK ise halkın arasına karışmakta ve hatta halkı kendine kalkan olarak kullanmaktadır. 1. Cenevre Protokolünün 44. maddesinde de gerillanın "düşman" geldiğinde halkın arasına saklanmadığı ve yine bir minumum olarak silahını halk içinde her an açıktan taşımak zorunda olduğu yazılmaktadır. Silahsız, masum ve savunmasız sivillere değil, organize bir şekilde askeri kuvvetlere karşı savaşan ve ayırt edici birçok özelliği bulunan gerilla hareketleri, sivilleri hedef almadığı için terörist olarak kabul edilmez. (Hamide Zafer, Ceza Hukukunda Terörizm, Beta Yayınları, 1998, s. 78)
Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Emekli Öğretim Üyesi ve Türk Dili Kurumunda önemli hizmetler vermiş Prof. Dr. Hamza Zülfikar "bazı terimlerin kapsamlı ve derinliği olan anlamlar taşıdığını belirterek, aydınların "terörist" yerine "gerilla" sözcüğünün kullanılmasına karşı çıkmaları gerektiğini belirtmiştir.
Yukarıdaki açıklamalarda açıkça görülebileceği üzere gerilla ve terörist kelimeleri farklı kavramlar olup tamamen farklı bir mücadele için kullanılmaktadır. Hukuki bir korumaya sahip olan gerilla ifadesini onyıllardır binlerce masum insanı katleden, eğitim kurumlarından, alışveriş merkezlerine kadar masumları hedef alan PKK ve PKK'lı teröristler için kasten veya bilinçsiz bir şekilde kullanmak önemli bir hata olarak görülmektedir ve bizzat terör örgütü PKK'nın da istediği şey budur. Programda milletvekilinin bu sözleri karşısında program sunucusunun düzeltici bir girişiminin olmaması da yayıncının sorumluluğu açısından gözetilmemiş bir ilke olarak dikkatleri çekmektedir.
Sonuç olarak; CNN TÜRK logosu ve DORUK TELEVİZYON VE RADYO YAY. A.Ş. unvanı ile yayın yapmakta olan medya hizmet sağlayıcının bu yayını ile 6112 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun'un "Yayın hizmeti ilkeleri" başlıklı 8. maddesinin (d) bendinde yer alan "Terörü övemez ve teşvik edemez, terör örgütlerini güçlü veya haklı gösteremez, terör örgütlerinin korkutucu ve yıldırıcı özelliklerini yansıtıcı nitelikte olamaz. Terör eylemini, faillerini ve mağdurlarını terörün amaçlarına hizmet eder şekilde sunamaz." ilkesine aykırı yayın yaptığı düşünülmektedir. ”
Şeklinde değerlendirmelere yer verilmiş olduğu,
CNN TÜRK Yayın Kuruluşu'nun bu yayınının, 6112 sayılı Kanun'un 8 inci maddesinin 1 inci fıkrasının (d) bendinin ihlal ettiği kanaatinin Daire Başkanlığınca belirtildiği,
Konu hakkında karar alınmasını teminen yazının Üst Kurula havale edildiği anlaşılmaktadır.
Gerekçe : Konunun; İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığı’nınyazısı, eki belgeler ve ilgili mevzuat kapsamında Üst Kurulumuzca değerlendirilmesi neticesinde;
Her ne kadar Daire Başkanlığı’nca, söz konusu yayın ile 6112 sayılı Kanun'un 8 inci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendindeki; “Terörü övemez ve teşvik edemez, terör örgütlerini güçlü veya haklı gösteremez, terör örgütlerinin korkutucu ve yıldırıcı özelliklerini yansıtıcı nitelikte olamaz. Terör eylemini, faillerini ve mağdurlarını terörün amaçlarına hizmet eder şekilde sunamaz.” hükmünün ihlal edildiği belirtilmiş ise de, anılan yayına ait deşifre kayıtlarının ve video görüntülerinin tetkikinde; ihlale konu yayında, ülkemizdeki son zamanlarda artan terör konusuna ilişkin olarak konuşmacılar tarafından çeşitli görüş ve değerlendirmelerin yapılması esnasında kullanılan ifadelerin, ifade özgürlüğü ve ifade özgürlüğünün doğal bir sonucu olarak karşımıza çıkan basın özgürlüğü kapsamında değerlendirilebilecek nitelikte olduğu düşünülmekle, rapora konu yayında 6112 sayılı Kanunun 8 inci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendi kapsamında ihlal bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
Karar : Yapılan görüşmeler sonucunda, ayrıntıları ve gerekçeleri yukarıda izah olunduğu üzere; CNN TÜRK logosuyla yayın yapan DORUK TELEVİZYON VE RADYO YAY. A.Ş. hakkında bahse konu yayını nedeniyle, 6112 sayılı Kanun kapsamında herhangi bir İDARİ YAPTIRIM UYGULANMASINA YER OLMADIĞINA, Üst Kurul Üyeleri Hamit ERSOY, İlhan YERLİKAYA ve Taha YÜCEL’in karşı oylarıyla, oy çokluğu ile karar verildi.