İnceleme ve Değerlendirme : İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığı’nın 02.09.2015 tarihli ve 1288 sayılı yazısı ve eklerinin incelenmesi sonucunda;
Bahse konu yayına ilişkin Uzman Raporunda;
“İLGİ : 25.08.2015 tarihli 27215 sayılı evrak akış fişi ekinde gelen Avukat Nurullah ALBAYRAK'a ait 25.08.2015 tarihli şikayet dilekçesi
Hakkaniyet Hukuk Bürosu Avukatı Nurullah Albayrak Kurulumuza gönderdiği ilgi yazıda, A Haber ünvanlı medya hizmet sağlayıcının, 09.08.2015 tarihinde yayınladığı "Toplumsal Hafıza" isimli yorum programındaki bazı ifadelerin 6112 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun'a aykırı olduğu, anılan program hakkında incelemenin yapılarak gerekli cezai işlemin uygulanmasını talep etmektedir. Söz konusu programda konuklar ile gündemde yer alan farklı siyasi konular ele alınmıştır. Şikayet dilekçesinde de konuklardan bazılarının programda kullandıkları ifadelerden örnekler verilerek şikayette bulunulmuştur.
Canlı yayınlanan programa telefonla bağlanan Melih ALTINOK(21.36.10) tarafından "...PKK'nın terör eylemleri karşısında örneğin sert eleştiriler yapıldı zamanında o gazetede ama son zamanda bakıyorsunuz artık ciddi anlamda cemaatin dümen suyuna girmiş. İçerdeki o, onlar için söylüyorum, o çürük elmalar diyorum kimse bu provakatif ve savaşçı dile karşı çıkmıyo bizim arkadaşlarımızın tasfiye edilmesiyle... Gazeteden tasviye edildiğimizde de Nagihan'la konuştuk hatta Nagihan onu yazdı ama öyle bir atmosfer vardı ki insanlar şu dönemi hatırlamalı Cemaatle bir sürtüşme yaşamanız büyük bir korku vesilesiydi. İnsanlar sizden uzaklaşıyorlardı. Böyle bir korku atmosferi vardı... Bu dönem insanların biraz rahat rahat bu Gülen çetesi hakkında konuşmaya başlamaları sevindirici bir gelişme. Güçleri kırıldıkça bu çete hakkındaki ifadeler de ağırlaşacaktır diye düşünüyorum ben...." şeklinde ifadelerde bulunmuştur (Klip 2). Program konuklarından Ahmet KEKEÇ(22.08.23) tarafından da "...Bu Süleyman denen şahsın o illegal ses kaydından anlıyoruz-hani güneydeki sevilen ülke falan muhabbeti vardı ya orda söylüyo zaten Öcalan'ın durumunu, HDP'nin durumunu, Amerikalıların kendilerine açtığı alanı, Kürt Kongresi, Barzani'nin tasfiyesi edilcek olmasını, bu işlerin içinde İsrail'in de bulunduğu şimdi bu konuşma yayınlandığında bize şey gibi geldi işte komplo teorisi gibi geldi. Bakıyorsun aynen gerçekleşti bu işler. Demirtaş'ın Amerika'da bu arkadaşlarla temas etmesi, paralelcilerle temas etmesi ve hala görüşüyor olmaları, işte Ekrem Dumanlı'nın arka kapı ziyaretleri, düne kadar Kürtleri şeytanlaştıran bu televizyon dizileri aracılığıyla Kürtleri şeytanlaştıran cemaatin birdenbire Kürtsever ve HDPsever kesilmesi filan yani bu, bu ilişkileri açık bir şekilde ortaya koyuyor. Biz bu cemaatin, cemaatle birlikte ortaya çıkan o kriminal durum bize şunu gösterdi: bu oluşum asla ve kat'a yerli bir ihtiyacın ürünü ortaya çıkmamış. Birşeyin manipülasyonu amacıyla yaşatılmış ve dünyada himaye görmüş..." şeklinde konuyla ilgili görüşleri aktarılmıştır.
İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunmasına İlişkin Sözleşme’nin “ifade özgürlüğü” başlıklı 10. maddesinde yer alan “Herkes ifade özgürlüğü hakkına sahiptir. Bu hak, kamu makamlarının müdahalesi olmaksızın ve ülke sınırları gözetilmeksizin, kanaat özgürlüğünü ve haber ve görüş alma ve de verme özgürlüğünü de kapsar...” düzenlemesi ile ifade özgürlüğünün güvence altına alındığı görülmektedir. Anayasa’nın 25. maddesinde “Düşünce ve kanaat hürriyeti” başlığı altında yer alan “Herkes, düşünce ve kanaat hürriyetine sahiptir. Her ne sebep ve amaçla olursa olsun kimse, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; düşünce ve kanaatleri sebebiyle kınanamaz ve suçlanamaz.” ve 26. maddesinde “Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti” başlığı altında yer alan “Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet resmî makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar.” hükümlerinden anlaşılacağı üzere ifade hürriyeti Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ile de güvence altına alınmaktadır. Anayasa’nın “Basın hürriyeti” başlıklı 28. maddesinde düzenlenen “Basın hürdür, sansür edilemez.” ve 5187 sayılı Basın Kanunu’nun 3. maddesinde yer alan “Basın özgürdür. Bu özgürlük; bilgi edinme, yayma, eleştirme, yorumlama ve eser yaratma haklarını içerir.” hükümleri ise basın hürriyetinin güvence altına alındığını göstermektedir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2007/7-28 E. ve 2007/34 K. numaralı "İçtihat Metni"nde, demokratik toplumlarda basının önemini vurguladıktan sonra, “Geneli ilgilendiren ya da ilgilendirmesi gereken tüm olaylar hakkında, halkı objektif ve gerçekleri yansıtacak biçimde aydınlatmak, çeşitli sorunlar üzerinde kamuoyunu düşünmeye çağıracak tarzda tartışmalar açmak, onu toplumsal ve siyasal oluşumlar üzerinde doğru ve gerçeğe uygun bilgilerle donatmak, yöneticileri eleştirmek, uyarmak ve bu yöntemlerle denetlemek, ayrıca içinde yaşadığı toplumun ve tüm insanlığın sorunları konusunda bireyi bilinçlendirmek durumunda olan basına, bu ödevlerini yerine getirirken ihtiyaç duyacağı bir kısım haklar da tanınmıştır. Bunlar; bilgi edinme, yayma, eleştirme, yorumlama ve eser yaratma haklarıdır. Temelini Anayasa’nın 28. vd. maddelerinden alan ve 5187 sayılı Basın Yasasının 3. maddesinde düzenlenen bu haklar, basın yoluyla işlenen suçlarda, hukuka uygunluk nedenlerini oluşturur. Bilgiyi yayma, eleştirme ve yorumlama haklarının kabulü için, açıklama, eleştiri veya değer yargısı biçimindeki bilginin gerçek ve güncel olması, açıklanmasında kamunun ilgi ve yararının bulunması, açıklanış şekli ile konusu arasında düşünsel bir bağ bulunması, açıklamada “küçültücü” sözlerin kullanılmaması gerekir... Yargılama konusu haber ve yorum metnindeki eleştiri ve değer yargılarının bir kısmı sert ve çarpıcı bir üslupla dile getirilmiştir. Yerleşmiş yargısal kararlarda da vurgulandığı üzere esasen, eleştirinin sert bir üslûpla gerçekleştirilmesi, kaba olması ve nezaket sınırlarını aşması, eleştirenin amacına, psikolojisine, eğitim ve kültür düzeyine bağlı bir olgudur. Ancak kabul edilmelidir ki, basın özgürlüğü, belli ölçülerde abartmayı, hatta kışkırtmaya başvurmayı da içerir. Gazetecilerin yazılarında kullandıkları deyimler “polemik” niteliğinde olsa da, nesnel bir açıklamayla desteklendiğinde, bu ifadeler asılsız kişisel saldırı olarak görülemez.” ifadelerine yer vermiştir.
Yargıtay 8. Ceza Dairesi 2009/7316 E., 2012/17738 K. nolu içtihat metninde “İfade özgürlüğü demokratik bir toplumun esaslı temellerinden birini oluşturup, toplumun ilerlemesi ve her bir bireyin gelişimi için temel koşullardan biridir. İfade özgürlüğü, sadece lehte olduğu kabul edilen veya zararsız görülen veya ilgilenmeye değmez bulunan "haber" ve "düşünceler" için değil, fakat aynı zamanda aleyhte olan, çarpıcı gelen ve rahatsız eden haber ve düşünceler için de uygulanır. Bunlar çoğulculuğun, hoşgörünün ve açık fikirliliğin gerekleri olup, bunlar olmaksızın "demokratik toplum" olamaz ifadeleriyle de "ifade özgürlüğü" nün geniş sınırlarına dikkat çekilmiştir.(Yargıtay Kararlarına, UYAP - Bilgi Bankası, http://emsal.yargitay.gov.tr/VeriBankasiIstemciWeb/, adresinden karar/esas numaraları ile sorgulama yapılmak suretiyle ulaşılabilir.)
Yukarıda belirtilen hükümlerden ve kararlardan anlaşılacağı üzere İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunmasına İlişkin Sözleşme, Anayasa ve Basın Kanunu’nda dolayısıyla hem ulusal hem uluslararası hukuk metinlerinde ifade özgürlüğünün açıkça güvence altına alındığı bu bağlamda gerek Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararlarında gerekse Yargıtay kararlarında "ifade özgürlüğünün" temel alındığı görülmektedir.
Sonuç olarak medyada bireylere yönelik olarak küçültücü olmamak ve hakaret içermemek kaydıyla belirli ölçüde abartılı, kışkırtmaya başvuran, muhalif olan, çarpıcı gelen veya rahatsız eden haberler ve iddialar yer alabilmektedir. Bu nitelikte haber ve iddialar basın özgürlüğü çerçevesinde değerlendirilmelidir. Ancak demokratik toplumlarda medyanın sorumluluklarının da bulunduğu unutulmamalıdır. Medyanın; abartılı, kışkırtmaya başvuran, muhalif olan, çarpıcı gelen veya rahatsız eden haberler ve iddiaların muhataplarına cevap ve düzeltme hakkı tanıması ve/veya karşıt görüşlere yer vermesi demokratik toplumun gelişmesine ve kamuoyunda özgürce kanaat oluşmasına sağlayacağı gibi medyanın kamusal sorumluluğunun ve medya etiğinin bir gereğidir.
Program konuklarının şikayete konu olan açıklamaları değerlendirildiğinde, bahsi geçen ifadelerin ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilebileceği düşünülmektedir. İfade özgürlüğü iki temel ilke çerçevesinde sınırlandırılabilir. Birincisi, kişilere hakaret edilmesi, ikincisi şiddete başvurulmasını teşvik etmektir. Şikayete konu olan programda paralel yapı olarak kamuoyunca bilinen ve bazı illegal faaliyetlere iştirak ettiği iddia edilen bir örgüt hakkında konuşulmaktadır. Bir örgütsel yapı hakkında dile getirilen benzeri ifadeler, siyasi olmakla birlikte adli sonuçlar doğurabileceği açıktır. Siyasal çatışmaların veya rekabetin bir sonucu olarak örgütlerin veya partilerin eleştirilmesi, itham edilmeleri demokratik bir ülkede ifade özgürlüğünün gereği olarak kabul edilmelidir. Yayının şikayete konu olan bölümünde konuklar tarafından birtakım iddialara yer verildiği görülmekle beraber, bu iddiaların doğruluğunun ya da yanlışlığının tarafımızca açıklığa kavuşturulması mümkün değildir, bunların ancak bağımsız Mahkemelerce karara bağlanabileceği değerlendirilmiştir.
Sonuç olarak, A Haber TV logolu medya hizmet sağlayıcının söz konusu yayınlarında 6112 sayılı Kanun açısından bir ihlal olmadığı, şikayetçinin düzeltme ve cevap hakkını kullanabileceği değerlendirilmiştir.”
Şeklindeki değerlendirmelere yer verilmiş olduğu,
Rapora konu olan tespitler ile önerilen ihlal maddesinin uygun olduğu kanaatinin Daire Başkanlığınca belirtildiği,
Konu hakkında karar alınmasını teminen yazının Üst Kurula havale edildiği, anlaşılmaktadır.
Gerekçe :Konunun; İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığı’nın yazısı, eki belgeler ve ilgili mevzuat kapsamında Üst Kurulumuzca yapılan değerlendirmesi neticesinde;
Söz konusu yayına ait deşifre ve video kayıtlarının tetkiki sonucunda; anılan yayında; kişilik haklarını zedeleyici bir yayın gerçekleştirilmediği görülmüştür. Şikayet kapsamında incelenen yayında dile getirilen görüşlerinin doğruluğunun ya da yanlışlığının tarafımızca açıklığa kavuşturulması mümkün olmadığı, bunların ancak bağımsız mahkemelerce karara bağlanabileceği değerlendirilmiştir
Sonuç olarak, 6112 sayılı Kanun'un 18. maddesinde düzenlenen düzeltme ve cevap hakkının kullanımı ile kamuoyunun doğru ve gerçek bilgiye ulaşmasının sağlanabileceği, A HABER logosu ile yayın yapan TURKUVAZ MEDYA YAYIN HİZMETLERİ A.Ş. isimli medya hizmet sağlayıcının ilgili yayınının, 6112 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun'a aykırı bir husus oluşturmadığı kanaatine varılmıştır. Kaldı ki, şikayetçinin düzeltme ve cevap hakkını kullanabileceği de açıktır.