İnceleme ve Değerlendirme : İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığı’nın 10.09.2015 tarihli ve 1386 sayılı yazısı ve eklerinin incelenmesi sonucunda;
Bahse konu yayına ilişkin Uzman Raporunda;
“TGRT Haber logosuyla yayın yapmakta olan hizmet sağlayıcı kuruluş hafta içi hergün "Yeni Gün" isimli bir haber programını izleyicilerine sunmaktadır. Haber programında, ülke gündeminde yer alan siyasi, ekonomik, sosyal ve magazinel olaylara yer verildiği görülmektedir. Söz konusu programa ilişkin yapılan izleme sonucunda elde edilen bulgular ve bu bulgular ışığında oluşan kanaat aşağıda sunulmuştur.
Hizmet sağlayıcı kuruluşun 03 Eylül 2015 tarihinde izleyicilerine sunmuş olduğu haberlerden birisinin de şizofreni hastası olan bir kişinin kızkardeşini rehin almasına ilişkin olayı içerdiği görülmüştür. Klip1'de de görülebileceği gibi sunucunun söz konusu olayı içeren haberi "şizofreni hastası tartıştığı ablasının boğazına bıçak dayayarak rehin aldı. Polis ekipleri öfkeli adamı uzun süre ikna etmeye çalıştı. İşte o korku dolu anlar geliyor ekranlarınıza." şeklindeki anonsla izleyiciye duyurduğu ve söz konusu anons sonrasında olaya ilişkin görsel unsurların ekrana getirildiği izlenmiştir. İzleyiciye sözlü, yazılı ve görsel unsurlarla sunulan haberde "Şizofren kardeşin bıçaklı dehşeti", "Ablasının boğazına bıçak dayadı rehin aldı" şeklinde KJ'lerin ekranda yer aldığı tespit edilmiştir. Bununla birlikte olay anında olayın tarafları olan ağabey, kız kardeş ve polis arasında geçen diyalogların hem sesli hem de alt yazı biçiminde ekrana getirildiği görülmüştür. Olaya ilişkin haberin sunumunda, rehin alan kişinin, kız kardeşini "Keserim boğazını, keserim" şeklindeki ifadelerle tehdit ettiği, rehinenin ise "Fatih, Fatih, Fatih" şeklinde seslenerek ağabeyine yalvardığı, söz konusu unsurların ise hem yazılı hem de sesli olarak ekrana getirildiği izlenmiştir. Benzer biçimde polis ve rehin alan kişi arasında "abi keserim, abi keserim", "Ben de seni keserim" biçimindeki diyalogların ekrana hem yazılı hem de sesli olarak getirildiği, rehinenin ise korku içindeki bekleyişinin ekrana yansıtıldığı görülmüştür. Olay boyunca rehin alan kişinin elinde yer alan bıçaklı görüntülerin belirgin biçimde izleyiciye sunulduğu, kişinin rehineyi sürekli tehdit ettiği, rehinenin korkmuş, sinmiş ve yılmış halinin ise sürekli olarak ekranda tutulduğu, bu görsel unsurların ise yer yer yakın çekim yapılmak suretiyle izleyiciye sunulduğu görülmüştür. Özellikle rehinenin korkmuş ve yılmış halinin, içinde bulunduğu psikolojik travmanın ve ruhsal çöküntünün oldukça ayrıntılı bir biçimde izleyiciye aktarıldığı tespit edilmiştir. Hizmet sağlayıcının yukarıda tespiti yapılan gerek, yazılı, gerek sözlü ve görsel unsurları içeren sunumunda herhangi bir maskeleme yapmadığı, olayı tüm ayrıntılarıyla verdiği, kişiler arasında geçen konuşmaların anlaşılamaması ihtimaline karşılık diyalogların deşifresini de ekrana yansıttığı görülmüştür.
Kitle iletişim araçlarının en önemli işlevlerinden birisi de haber vermek ve belli konulara ilişkin kamuoyu oluşturarak toplumsal bir bilincin inşa edilmesine katkı sağlamaktadır. Toplumsal yaşamda ortaya çıkan kimi sorunların çözülebilmesine yönelik ilgili devlet organlarının harekete geçirilmesi ve kamuoyunun oluşturulması kuşkusuz son derece önemlidir. Bu kapsamda haber niteliği ve değeri bulunan hadiselerin editoryal sorumluluk çerçevesinde izleyiciye sunulması kitle iletişiminin ve haberleşmenin en belirgin unsurlarındandır. Çeşitli sorunlara ilişkin medyanın toplumsal düzeyde bu konuya ilişkin sorunları ekrana getirmesi, kamuoyunun aydınlatılması ve kamuoyunda bilgi düzeyinin artırılmasına yönelik haber ve programlar hazırlayıp sunması, dramatik yapımlar aracılığıyla dikkatin bu konuya çekilmesini sağlamaya çalışması kamusal sorumluluğun da gereği olarak yerinde bir eylemdir. Ancak medya yapmış olduğu sunum ile sorunlu bir alanı odak haline getirebileceği yada o soruna kamuoyunun dikkatini çekebileceği gibi söz konusu sorunun meşruiyet kazanmasına, kanıksanmasına, toplum nezdinde önemsizleşmesine, yada başkaca bireysel/toplumsal sorunları tetiklenmesine de neden olabilmektedir. Bu bağlamda hizmet sağlayıcının haber sunumunda, olayın görsellerinin elde edilmesinden, olayın haber metninin oluşturulmasına, sunucunun anons biçiminden ekran yazılarına ve olaya ilişkin kimi görsellerin kapatılmasına/maskelenmesine kadar bir çok anlatım ve üslup unsurunu dikkate alması gerekmektedir. Habere konu olan olaylara ilişkin içerik aktarımının ancak aktarım üslubu ve anlatım usulü ile anlamlı bir bütün oluşturacağı, bu unsurlardan harhangi birinde meydana gelecek aksaklığın ise medyanın haber verme ve kamuoyu oluşturma işlevini bozabileceği hususu göz önünde bulundurulmalıdır.
Kadına şiddet konusu hemen tüm toplumlarda olduğu gibi Türk toplumunda da var olan, birçok kurumsal yapının üzerinde çalıştığı ve çözüm üretmeye odaklandığı bir toplumsal sorun alanıdır. Dolayısıyla bu problemli alana ilişkin haberlerin ekrana getirilmesi ve kamuoyunda bu tür olaylara ilişkin hassasiyet oluşturulması yukarıda da ifade edilen hususlar ışığında bir tür gerekliliktir. Ancak hizmet sağlayıcının yayınına ilişkin tespit ve argümanların ileri sürüldüğü kısımda belirtilen hususlar kapsamında rapora konu yayında da yapıldığı şekliyle gereksiz görsellerin ekrana getirilmesi, yakın çekim yapılması, diyalogların sesli ve yazılı olarak izleyiciye aktarılması haber değeri olan sorunlu bir alanı tabloid hale getirdiği düşünülmektedir. Toplumsal sorunların tabloid/magazinel bir dil ile sunulması yada sorunun seyirlik/tüketilebilir bir meta galine getirilmesi, bu sorunların gittikçe kanıksanma, önemsizleşme ve kamuoyu ilgisinin dışına çıkma şeklinde ifade edilebilecek olan tehlikelerin ortaya çıkarmasına zemin sağlamaktadır. Bu durumun kadına şiddet gibi oldukça ciddi bir toplumsal sorunun aktarım ve anlatım tarzı nedeniyle seyirlik hale gelmesi, insan onurunun zedelenmesinin eğlence aracı olarak algılanması gibi başkaca sorunlara yol açması da söz konusudur. Dolayısıyla bir yayının kadına şiddeti teşvik etmesi ya da kadını istismar etmesi bizzat yayının kendi kurgusal yapısı ve anlatısıyla olabileceği gibi sonuçları yoluyla dolaylı/zımni biçimde de olabilmektedir. Hizmet sağlayıcı kuruluşun bir olayın haberleştirilmesi ve izleyiciye sunulmasını içeren süreçlerin tamamında, kamu yararı var mı, haberde yer alan kişiler bu sunum biçiminden olumsuz etkileniyor mu, haber sunumunda gereksiz/yersiz görsel-sözel-yazılı unsurlar bulunuyor mu, haberi oluşturan bazı unsurların maskelenmesi gerekiyor mu, habere ilişkin bazı görsel öğelerin maskelenmeden verilmesi haberin değerini azaltıyor mu (haberi magazinel/tabloid ve seyirlik hale getiriyor mu), haberin sunum biçimi haberde yer alan kişilerin insan onuru ve diğer kişilik haklarını zedeliyor mu, sunum dili ya da anlatım biçimi haberi yapılan sorunlu konunun derinleşmesine, sorunun büyümesine neden oluyor mu gibi soruları yanıtlaması gerekmektedir. Bu kapsamda etkin bir editoryal süreçten geçirilmeksizin hazırlanılan ve sunulan programlar hem medyanın bahsi geçen işlevinin zedelenmesi hem de sorunlu alanların metalaşarak değersizleşmesi sorunlarına yol açabilmektedir.
Haberin yukarıda ifade edilen hususlar çerçevesinde bir tür meta ve seyirlik unsur haline getirilmeden sunulması gerekliliğinin yanı sıra, haberin içerik unsurlarının çocuk izler kitle üzerindeki etkilerinin de dikkate alınması gerekmektedir. Delici, kesici araçlar, ateşli silahlar başkaca insanı yaralayabilen ve öldüren araç ve gereçlerin herhangi bir maskeleme yapılmaksızın sunulmasının bir tür grafik şiddet olduğu düşünülmektedir. Söz konusu görsel şiddet unsurlarının sözlü ve yazılı unsurlarla bir arada sunulmasının çocuklar üzerinde psikolojik bir yıkım/travma yaratması ihtimalinden bahsetmek mümkündür.
Sonuç olarak, TGRT Haber logosu ile yayıncılık yapmakta olan hizmet sağlayıcı kuruluşun "Yeni Gün" isimli programda yer vermiş olduğu haber yayınının, yukarıda ifade edilen açıklamalar ve sunulan argümanlar ışığında;
a) Haberin sunumunda kullanılan görsel unsurların olayın anlaşılabilir ve kamuoyu oluşturabilir olmasını sağlayabilecek ölçüde olmanın ötesine geçecek düzeyde görüntülere yer verilmiş olması gerekçesiyle 6112 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun'un 8'inci maddesinin birinci fıkrasının (ı) bendinde yer alan " (...) haberin verilişinde abartılı (...) görüntüye, (...) yer verilemez" şeklindeki hükmü,
b) rehinenin yüzünün yakınlaştırılarak ve herhangi bir maskeleme yapılmaksızın ekrana getirilmesi, bununla birlikte kişiye ait zayıf/güçsüz ve yılgın halleri içeren görsellerin sunulması gerekçesiyle aynı Kanun'un 8'inci maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendinde yer alan "İnsan onuruna (...) saygılı olma ilkesine aykırı olamaz,(...)" hükmünü,
c) ayrıca rehin alma görüntülerinin kesici ve delici bir araç olan bıçak görsellerine açık bir biçimde yer veriyor olmasının ve yayında "keserim" şeklinde sözlü ve "boğazına bıçak dayadı" şeklinde yazılı ifadelerin ekrana getirilmesinin çocuk izler kitlenin psikolojik açıdan olumsuz bir biçimde etkilenmesine neden olabileceği gerekçesiyle aynı Kanun'un 8'inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan "Radyo ve televizyon yayın hizmetlerinde, çocuk ve gençlerin fiziksel, zihinsel veya ahlakî gelişimine zarar verebilecek türde içerik taşıyan programlar bunların izleyebileceği zaman dilimlerinde (...) yayınlanamaz."şeklindeki hükmü, ihlal ettiği kanaatine varılmıştır.” Şeklindeki değerlendirmelere yer verilmiş olduğu,
Yayın Kuruluşu'nun söz konusu yayını ile 6112 sayılı Kanun'un 8. maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendi ile 8. Maddesinin ikinci fıkrasını ihlal ettiği kanaatinin Daire Başkanlığınca belirtildiği,
Konu hakkında karar alınmasını teminen yazının Üst Kurula havale edildiği, anlaşılmaktadır.
Gerekçe : Konunun; İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığı’nınyazısı, eki belgeler ve ilgili mevzuat kapsamında Üst Kurulumuzca değerlendirilmesi neticesinde;
Söz konusu yayına ait deşifre kayıtlarının ve video görüntülerinin incelenmesi sonucunda; ihlale konu haber içerisinde, rehinenin yüzünün yakınlaştırılarak ve herhangi bir maskeleme yapılmaksızın ekrana getirilmesi, bununla birlikte kişiye ait zayıf/güçsüz ve yılgın halleri içeren görsellerin sunulması nedeniyle, yayında 6112 sayılı Kanun'un 8'inci maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendinde yer alan "İnsan onuruna (...) saygılı olma ilkesine aykırı olamaz,(...)" hükmünün ihlalinin ön plana çıktığı kanaatine varılmıştır.
Karar : Yapılan görüşmeler sonucunda, ayrıntıları ve gerekçeleri yukarıda izah olunduğu üzere;
TGRT HABER logosuyla yayın yapan TGRT HABER TELEVİZYON A.Ş. unvanlı kuruluş hakkında; 6112 sayılı Kanunun 8 inci maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendinde yer alan; “İnsan onuruna…saygılı olma ilkesine aykırı olamaz,...” hükmünün ihlali nedeniyle, aynı Kanunun 32 nci maddesinin ikinci fıkrasına göre “UYARI” YAPTIRIMININ UYGULANMASINA,6112 sayılı kanunun 32 inci maddesinin dokuzuncu fıkrası uyarınca tebliğden itibaren en geç onbeş gün içerisinde Ankara İdare Mahkemelerinde dava açılabileceğinin, aynı yayın ilkesinin tekraren ihlali halinde, Kanunun 32 nci maddesinin İkinci fıkrasında yer alan; “Uyarının ilgili kuruluşa tebliğinden sonra ihlalin tekrarı halinde medya hizmet sağlayıcıya ihlalin ağırlığı ve yayının ortamı ve alanı göz önünde bulundurularak, ihlalin tespit edildiği aydan bir önceki aydaki brüt ticari iletişim gelirinin yüzde birinden üçüne kadar idari para cezası verilir.” hükmü uyarınca idari para cezası yaptırımı uygulanacağının, yapılacak tebligatta bildirilmesine, oy birliği ile karar verildi.