İnceleme ve Değerlendirme : İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığı’nın 10.09.2015 tarihli ve 1401 sayılı yazısı ve eklerinin incelenmesi sonucunda;
Bahse konu yayına ilişkin Uzman Raporunda;
“Genel yayın politikasını sürdürmekte olan Kanaltürk Yayın Kuruluşu'nda, 01 Eylül'de "Koza-İpek Grubu'na operasyon yapılmasının" gündeme yansımasıyla, gün boyu "Son Dakika: Medya Grubumuza Operasyon..." başlığıyla ve birçok canlı yayın konuklarıyla yayınlar yapılmıştır. Aynı gün saat 14:15'te, Zaman Gazetesi Genel Yayın Müdürü Ekrem Dumanlı stüdyoya konuk edilmiş ve gündemdeki konularla ilgili açıklamalarda bulunmuştur.
1saat 22dk süren yayın sırasında Ekrem Dumanlı, "Koza-İpek Grubu'na yapılan operasyonun, Cumhurbaşkanı R. Tayyip Erdoğan'ın talimatıyla, AK Parti Hükümeti tarafından yapıldığı; 01 Kasım Seçimlerine 2 ay kala başlatılan bu operasyonun, çok düşündürücü olduğu; amacın, muhalif basını susturmak ve kendilerine boyun eğmeyen dürüst işadamlarına gözdağı vermek olduğu; böylelikle seçimden kazançlı çıkmanın hedeflendiği..." gibi söylemlerde bulunmuştur.
Yayında geçen söz konusu ifadelerin bir bölümü altta sunulmuştur:
(Raporun bu bölümünde yayında geçen söz konusu ifadelerin bir bölümüne yer verilmiştir.)
Özetle; program konuğu Ekrem Dumanlı, "...Şimdi ya bu susturmanın sonu yok ki zaten. Kaç medya grubuna el koydunuz allem kullem işlerle, kanunu kitabı uydurarak suç işleyerek, Anayasa'yı ihlal ederek, yasaları göz ardı ederek...Terör eylemleriyle normal şartları ortadan kaldırdınız. 07 Haziran'dan bir gün önce bir mantar tabancası patlamazken, 07 Haziran seçimlerinden sonra her gün ay yıldızlı bayrağa sarılı o arslanları, o şehitleri Anadolu'nun dört bir yanına göndermenin mantığı nedir?...Yani bir seçim kazanacağım diye Türkiye'yi alev alev yakacak atmosferin içine atmak tarihte unutulmayacak bir vebaldir...MASAK bir şey yapmak istiyorsa bir tane gazete var, gazete ile birlikte televizyon var. Bir milyar küsur dolara satın alınmıştı. Bunun kredisini kamu bankaların ödemişti. Ben her sene bakıyorum bilançolarına, damat beyin veya yakınlarının bilançoları her sene zarar, her sene zarar, her sene zarar. Bir de çok ağır iddialar var 17 Aralık'tan ortaya çıkan şeylerde. Bir havuz kurulduğu iş adamlarına "Sen buraya 100 bin dolar at, 50 bin dolar at, 20 bin dolar at” diyerek gayrı resmi, hiçbir muhasebe kaydının olmadığı bir havuz oluşturulduğuna dair iddialar var...Türkiye bugünkü kadar, 01 Eylül 2015'te yaşadığı kadar, bak kendi gözaltına alındığım günü de elimin tersiyle itiyorum. Bugünkü kadar kara bir gün yaşamamıştır...Kapalı kapılar ardında kim bu fırıldakları çeviriyor. Adresler hep Tayyip Erdoğan'ı gösteriyor. Tayyip Bey hakikaten bu işlerle mi uğraşıyor?...Bir gün bu işler biter, toz duman kalkar, bir gün mutlaka adalet, adalet olmazsa tarih, tarih olmazsa ahirette insanlar “gel bakalım bu işleri sen yaptın mı, yapmadın mı?...Burada iddia ediyorum bu metotlarla seçimi yüzde yetmişle bile kazansanız ülkeyi yönetemezsiniz, burası Türkiye...Buna boyun eğen ülkesine yazık eder...Bir insandan bu kadar mı korkulur, bir insandan, bir aileden, bir kurumdan bu kadar korktuğumuzda, memleket ne olacak?...ama geçecek, Allah şahittir ki geçecek bu zor günler geçecek, zalimin zulmü devam edemez zaten. Bir kişiyi, iki kişiyi kastetmiyorum. Sistematik zulüm, zalimler doğurur. Zalimlerin zulmü ebediyen devam edemez,...Bunların hepsi belli bir zaman için geçerlidir. İnsanlar bunu içlerine atar, bir kenara kaydeder. Anayasa bugün Türkiye'de paspas edildi. Bunların hesabı hiç mi sorulmayacak ve şöyle bir şey söyleyeyim. En uzak daireden başlanan bir zulüm, yakın daire yakın daire, yakın daireye doğru geliyor...Türkiye'de temel hak ve özgürlükler, herkesin hakkını gasp edecek kadar yaygın bir şekilde bu kadar uygulanamaz. Çatlar bu toplum. Ha efendim bunu yapanlar çatlasın istiyor...Sen öyle yapmıyorsun, sen milletin ocağına incir ağacı dikmek için hükümeti söylüyorum, iktidarı söylüyorum resmen kumpas yapıyorsun...Şimdi insanların malına, mülküne çöküyorsun. İnsanları susturmaya çalışıyorsun, fikir özgürlüğünün, demokratik reformların karşısındasın ve aynen eski derin devleti sen üstlenmiş oldun...Çünkü sen atmosferde oksijen bırakmadın kardeşim. Sen babanın çiftliği gibi burayı yönetiyorsan, 'insanları gözaltına alın' diye gözaltına aldırıyorsan; benim yazacaklarım, söyleyeceklerim var...Herkeste şöyle bir hava var. 'Bu artık kabus gibi çöktü, bu bir daha gitmez.' Gider abi gider, gitmek zorunda. Ya adam gibi gider veya gitmek zorunda kalır. İnsanların vicdanı bunu kabul etmeyince ne olacak? 'Yok ben sizin üstünüze bindim, bir daha inmem'. Öyle şey olur mu? Burası Türkiye..." şeklinde maksadını aşarak, Anayasa'da güvence altına alınan ifade özgürlüğü sınırlarını zorlamış; eleştirdiği kişi ve kurumlara yönelik suçlayıcı, aşağılayıcı ve küçük düşürücü ifadeler kullanmıştır.
Sonuç olarak; Kanaltürk Yayın Kuruluşu'nun bu yayını ile, 6112 sayılı Yasa'nın 8. maddesinin 1.fıkrasının (ç) bendinde belirtilen "İnsan onuruna ve özel hayatın gizliliğine saygılı olma ilkesine aykırı olamaz, kişi ya da kuruluşları eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü, aşağılayıcı veya iftira niteliğinde ifadeler içeremez." ilkesini ihlal ettiği değerlendirilmiştir.”
Şeklindeki değerlendirmelere yer verilmiş olduğu,
Yayın Kuruluşu'nun söz konusu yayını ile 6112 sayılı Kanun'un 8. maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendini ihlal ettiği kanaatinin Daire Başkanlığınca belirtildiği,
Konu hakkında karar alınmasını teminen yazının Üst Kurula havale edildiği, anlaşılmaktadır.
Gerekçe:Konunun; İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığı’nın yazısı, eki belgeler ve ilgili mevzuat kapsamında Üst Kurulumuzca yapılan değerlendirmesi neticesinde;
Her ne kadar anılan yayında 6112 sayılı kanunun 8 inci maddesinin birinci fıkrasının (ç)bendinde belirtilen,“İnsan onuruna ve özel hayatın gizliliğine saygılı olma ilkesine aykırı olamaz, kişi ya da kuruluşları eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü, aşağılayıcı veya iftira niteliğinde ifadeler içeremez."ilkesinin ihlal edildiği kanaati belirtilmiş ise de, söz konusu yayına ait deşifre kayıtlarının ve video görüntülerinin tetkiki sonucunda;
Yapılan yayının haber verme ve ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilebilecek nitelikte olduğu, bu haliyle anılan haberin özgürce kanaat oluşumunu engelleyici bir nitelik taşımadığı düşünülmekle, anılan yayında Kanunun 8 inci maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendinin ihlalinin söz konusu olmadığı kanaatine varılmıştır.
Toplantıya Ait Şerhler
Üst Kurulun 30.09.2015 gün ve 42 sayılı toplantıda aldığı 42 no.lu karara karşı oy yazısı.
Taha YÜCEL Şerhidir.