İnceleme ve Değerlendirme : İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığı’nın 07.09.2015 tarihli ve 1381 sayılı yazısı ve eklerinin incelenmesi sonucunda;
Bahse konu yayına ilişkin Uzman Raporunda;
“İlgi : 26.08.2015 tarih ve 27299 sayı ile Halkların Demokratik Partisi Eş Genel Başkan Yardımcısı Ali ÜRKÜT’ün 21.08.2015 tarihli yazısı.
24 logolu, Dinamik Radyo Televizyon A.Ş. isimli medya hizmet sağlayıcıda, Çarşamba akşamları, canlı olarak yayınlanan, sunuculuğunu Ersoy DEDE'nin yaptığı, her hafta farklı konuklarla gündemde yer alan olayların yorumlandığı, "Bıçak Sırtı" adlı bir program ekrana getirilmektedir. Programın 12.08.2015 tarihli bölümüne, Kenan Alpay (Hak-Söz Haber Genel Yayın Yönetmeni), ve Abdurrahman Dilipak (Yeni Akit Gazetesi Yazarı) katılmış, artan terör olayları, AKP-CHP görüşmesi, son anketler, çözüm sürecinde HDP, PKK, KCK ve erken seçim konuları tartışılmıştır.
Halkların Demokratik Partisi Eş Genel Başkan Yardımcısı Ali Ürküt tarafından, ilgi yazı ile Kurulumuza yapılan başvuruda; yayın kuruluşunun 12.08.2015 tarihli "Bıçak Sırtı" isimli programında, konuk Kenan Alpay'ın, HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'a yönelik: "Ne diyor Selahattin Demirtaş: 'Ey Hükümet! DAİŞ'le arana mesafe koy' diyor. Şimdi bakın bu kadar ahmaklık olabilir mi? Bu kadar terbiyesizlik olabilir mi? Ya Selahattin Demirtaş! Sen bu ülkede gencecik insanların öldürülmesini temin eden örgütün sözcüsü olarak konuşmuyor musun?..." şeklinde, hakaret içerikli ve suçlayıcı sözler kullandığından şikayetçi olunarak, "Yorumcu sıfatıyla programa konuk alınan kişinin, Türkiye'de 6 milyonun üzerinde oy alan HDP Eş Genel Başkanı'nın şahsına yönelik hakaretler yağdırması ve buna karşın program yöneticisinin herhangi bir müdahalede bulunmaması, RTÜK Kanunu'nun ve yayıncılık ilkelerinin açıkça ihlali anlamına gelmektedir." denilmekte ve Kanal 24 Televizyonu'nun, söz konusu hakaret içerikli sözler ve tek yanlı yayın dolasıyla, 6112 Sayılı Radyo ve Televizyon Üst Kurulu Yasası'nın, 8'inci maddesinin 1'inci fıkrasının; (ç) ve (k) bentlerinde yer alan hükümlerinin ihlal edildiği iddia edilerek, ilgili yasa uyarınca yaptırım uygulanması talep edilmektedir.
24 TV yayın kuruluşunun söz konusu yayınında, şikayete konu edilen Kenan Alpay'a ait konuşmanın deşifre metni ve yapılan tespitler aşağıda sunulmuştur:
"Alt Yazı: PKK NE YAPMAK İSTİYOR?/ Alpay: PKK Alenen Toplumu Terörize Ediyor.
Kenan Alpay: (22.23.40) Ben PKK'nın misilleme yaptığı söylemini asla va kata kabul etmiyorum. PKK uzun zamandan beri şantaj yapıyor, uzun zamandan beri tehdit yapıyor, uzun zamandan beri insanları kaçırıyor ve hiçbir şey olmamış gibi yine bize demokrasiden bahsediyor, yine bize barıştan bilmem neden bahsediyor. Bakın daha bir kaç gün önce, Pazar günü İstanbul'da, Bakırköy'de bir gösteri yapıldı. Bir miting yapıldı. Mitingde konuşan kişi Selahattin Demirtaş'tı. Ne diyor Selahattin Demirtaş: "Ey Hükümet! DAİŞ'le arana mesafe koy" diyor. Şimdi bakın bu kadar ahmaklık olabilir mi? Bu kadar terbiyesizlik olabilir mi? Ya Selahattin Demirtaş! Sen bu ülkede gencecik insanların öldürülmesini temin eden örgütün sözcüsü olarak konuşmuyor musun? Yani insanda biraz utanma olur, biraz sıkılma olur ama ne utanma var, ne sıkılma var. Fakat bütün bu saçmalıklar ne için yapılıyor biliyor musunuz? Bütün bu saçmalıklar, aslında batıdaki medya organlarına doğrudan doğruya bir malzeme temin etmek için yapılıyor. (22.24.43)" (1.Klip-S.Demirtaş'a eleştiri)
İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunmasına İlişkin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin “ifade özgürlüğü” başlıklı 10. maddesinde yer alan “Herkes ifade özgürlüğü hakkına sahiptir. Bu hak, kamu makamlarının müdahalesi olmaksızın ve ülke sınırları gözetilmeksizin, kanaat özgürlüğünü ve haber ve görüş alma ve de verme özgürlüğünü de kapsar...” düzenlemesi ile ifade özgürlüğünün güvence altına alındığı görülmektedir. Yine, T.C.Anayasası’nın 25. maddesinde “Düşünce ve kanaat hürriyeti” başlığı altında yer alan “Herkes, düşünce ve kanaat hürriyetine sahiptir. Her ne sebep ve amaçla olursa olsun kimse, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; düşünce ve kanaatleri sebebiyle kınanamaz ve suçlanamaz.” ve 26. maddesinde “Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti” başlığı altında yer alan “Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet resmî makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar.” hükümlerinden anlaşılacağı üzere ifade hürriyeti Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ile de güvence altına alınmaktadır. Anayasa’nın “Basın hürriyeti” başlıklı 28. maddesinde düzenlenen “Basın hürdür, sansür edilemez.” ve 5187 sayılı Basın Kanunu’nun 3. maddesinde yer alan “Basın özgürdür. Bu özgürlük; bilgi edinme, yayma, eleştirme, yorumlama ve eser yaratma haklarını içerir.” hükümleri ise basın hürriyetinin güvence altına alındığını göstermektedir. Bununla birlikte İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunmasına İlişkin Sözleşme, Anayasa ve Basın Kanunu'nda ifade özgürlüğü ve ifade özgürlüğünün doğal bir sonucu olarak karşımıza çıkan basın özgürlüğünün kullanımına ve sınırlamasına yönelik belirli düzenlemelerin olduğu da unutulmamalıdır.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin 1986 tarihli Lingens-Avusturya kararı ise, ifade özgürlüğü ve siyasi eleştiri konusunda referans kabul edilen bir içtihattır. Mahkeme daha sonraki birçok kararında bu karara atıf yapmıştır. Bu kararın sonuç bölümünde gerekçe olarak gösterilen maddelerden 41.sinde; “Bu bağlamda Mahkeme, Sözleşme’nin 10(1). fıkrasında güvence altına alınan ifade özgürlüğünün, demokratik toplumun ana temellerinden birini ve yine bu toplumun gelişmesi ve her bireyin kendini gerçekleştirmesi için esaslı şartlarından birini oluşturduğunu hatırlatır. İfade özgürlüğü, Sözleşme’nin 10(2). fıkrasının sınırları içinde, sadece lehte olan veya muhalif sayılmayan veya ilgilenmeye değmez görülen "haber" veya "fikirler" için değil, ama aynı zamanda muhalif olan, çarpıcı gelen veya rahatsız eden haberler veya fikirler için de uygulanır. Bunlar, çoğulculuğun, hoşgörünün ve açık fikirliliğin gerekleri olup, bunlar olmaksızın "demokratik toplum" olmaz (bk. yukarıda geçen Handyside kararı, parag. 49). Basın söz konusu olduğunda, bu ilkeler ayrı bir öneme sahiptir. Basının, "başkalarının itibarlarını korumak" gibi çizilmiş sınırları aşmaması gerekmekle birlikte, kamunun menfaatinin bulunduğu diğer alanlarda olduğu gibi, siyasi meselelerde de haber ve fikirleri iletmek, yine basına düşen bir görevdir. Sadece basının bu tür haber ve fikirleri iletme görevi yoktur; halkın da bunları edinme hakkı da vardır (bk. ayrıntılarda farklılıklarla birlikte yukarıda geçen Sunday Times kararı, parag. 30). Bu bağlamda Mahkeme, Viyana Üst Mahkemesinin kararında geçen, basının görevi haber vermek olup bunların yorumu öncelikle okuyuculara bırakılmalıdır (bk. yukarıda parag. 29), şeklindeki görüşü kabul edememektedir.” ifadeleri yer almıştır. (Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Lingens-Avusturya Kararı http://www.ifadeozgurlugu.adalet.gov.tr/faaliyetler/17_19_eylul/aihm_diger_ulke/lingensavusturya_guncelleme.pdf, Erişim Tarihi 03.09.2015)
Aynı kararın, 42. maddesinde ise; "Dahası basın özgürlüğü, halka siyasal liderlerinin düşünce ve davranışlarını tanıma ve onlar hakkında fikir oluşturma imkanı verir. Daha genel olarak siyasal tartışma özgürlüğü, Sözleşme'nin her noktasına egemen olan demokratik toplum kavramının tam da merkezinde yer alır. O halde, bir siyasetçiye yönelik eleştirilerin kabul edilebilir sınırları, özel bir şahsa yönelik eleştiri sınırına göre daha geniştir.Bir siyasetçi özel bir şahıstan farklı olarak her sözünü ve eylemini bilerek ve kaçınılmaz bir biçimde, gazetecilerin ve halkın yakın denetimine açar; bu nedenle daha geniş bir hoşgörü göstermek zorundadır. Hiç kuşku yok ki Sözleşme'nin 10(2). fıkrası, başkalarının yani bütün bireylerin itibarının korunmasına imkan verir; bu koruma siyasetçileri şahsi sıfatları dışında hareket ettikleri zaman da içine alır. Ancak bu gibi durumlarda söz konusu korumanın gerekleri, siyasi meseleleri açık biçimde tartışmanın yararıyla bağlantılı olarak tartılmalıdır." ifadeleri yer almaktadır.(Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Lingens-Avusturya Kararı http://www.ifadeozgurlugu.adalet.gov.tr/faaliyetler/17_19_eylul/aihm_diger_ulke/lingensavusturya_guncelleme.pdf, Erişim Tarihi 03.09.2015)
Dolayısıyla, siyasilere karşı yapılan eleştirilerin üslubu ve ölçüsünün, herhangi bir kimseye göre farklı, çarpıcı hatta ağır olabileceği, siyaset adamlarının toplumu etkileme ve yönlendirme konumları itibariyle, haklarında yapılan eleştirileri hoşgörüyle karşılamaları, özellikle doğrudan kişisel niteliklerine yönelmeyen, siyasal kimliklerine yönelik ifadeleri eleştiri sınırları çerçevesinde değerlendirmeleri gerektiği düşünülmektedir.
Yapılan incelemede; şikayete konu programda sarf edilen "ahmaklık" sözcüğünün, Türk Dil Kurumu tarafından hazırlanan Güncel Türkçe Sözlükte; "zekası az gelişmiş olma durumu, budalalık, anlayışsızlık, akılsızlık" olarak tanımlandığı, raporda sunulan deşifre metinde de görüleceği üzere, söz konusu söylemin, HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın, şahsı hedef alınarak değil, siyasi kimliği dolayısıyla, hükümete yaptığı bir eleştiri nedeniyle, yani siyasi bir söylemine yönelik olarak kullanıldığı, siyasi iktidar mensuplarının kamuya mal olmuş kişiler oldukları için eleştiri konusunda daha esnek davranmaları, daha hoşgörülü olmaları gerektiği, dolayısıyla ilgili yayında, somut nitelikte talepte bulunulan şahsa yönelik küçük düşürücü, aşağılayıcı ve hakaret edici nitelikte ifadelerin bulunmadığı, ifade özgürlüğünün, sadece lehte olduğu kabul edilen veya zararsız görülen veya ilgilenmeye değmez bulunan haber ve düşünceler için değil, aynı zamanda aleyhte olan, çarpıcı gelen ve rahatsız eden haber ve düşünceler için de uygulanabileceği, dolayısıyla yayın içeriğindeki tüm söylemlerin de ifade özgürlüğü ve ifade özgürlüğünün doğal bir sonucu olarak karşımıza çıkan basın özgürlüğü kapsamında değerlendirilebileceği kanaati oluşmuştur.
SONUÇ OLARAK:
24 logosu ile yayın yapan, DİNAMİK RADYO TELEVİZYON A.Ş. unvanlı medya hizmet sağlayıcının, 12.08.2015 tarihli, "Bıçak Sırtı" adlı yayınında, 6112 Sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun'a aykırı bir husus olmadığı ancak 6112 Sayılı Kanun'un 18. maddesinde düzenlenen düzeltme ve cevap hakkının kullanılabileceği değerlendirilmiştir.”
Şeklindeki değerlendirmelere yer verilmiş olduğu,
Yayın Kuruluşu'nun söz konusu yayınında, 6112 Sayılı Kanuna aykırı bir husus olmadığı kanaatinin Daire Başkanlığınca belirtildiği,
Konu hakkında karar alınmasını teminen yazının Üst Kurula havale edildiği, anlaşılmaktadır.
Gerekçe : Konunun; İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığı’nınyazısı, eki belgeler ve ilgili mevzuat kapsamında Üst Kurulumuzca değerlendirilmesi neticesinde;
Her ne kadar Daire Başkanlığınca ihlale konu yayında kullanılan ifadelerin ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, dolayısıyla 6112 sayılı Kanuna aykırı bir husus olmadığı kanaati belirtilmiş olsa da, söz konusu yayına ait deşifre kayıtlarının ve video görüntülerinin tetkiki sonucunda;
İhlale konu programda HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'a yönelik olarak kullanılan “…Şimdi bakın bu kadar ahmaklık olabilir mi? Bu kadar terbiyesizlik olabilir mi?...” şeklindeki ifadelerin eleştiri sınırlarını aşan nitelikte ifadeler olduğu, bu nedenle 6112 sayılı Kanunun 8 inci maddesinin 1 inci fıkrasının (ç) bendinde yer alan; "...kişi ya da kuruluşları eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü, aşağılayıcı veya iftira niteliğinde ifadeler içeremez."hükmünün ihlal edildiği tespit edilmiştir.
Söz konusu kuruluşa 22.05.2015 tarihli yayını nedeniyle evvelce 01.07.2015 tarih ve 2015/30 sayılı toplantıda alınan 39 nolu Üst Kurul Kararıyla 6112 sayılı Kanunun 8 inci maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendi uyarınca uyarı yaptırımı uygulandığı Üst Kurul kayıtlarından anlaşıldığından; 6112 sayılı Kanunun 8 inci maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendinin tekraren ihlali nedeniyle, Kanunun 32 nci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca, anılan Yayın Kuruluşu hakkında “İdari Para Cezası” yaptırımının uygulanması gerektiği, kanaatine varılmıştır.
Karar : Yapılan görüşmeler sonucunda, ayrıntıları ve gerekçeleri yukarıda izah olunduğu üzere, 24 logosuyla yayın yapan DİNAMİK RADYO TELEVİZYON A.Ş. unvanlı kuruluş hakkında; 6112 sayılı Kanunun 8 inci maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendinde yer alan “...kişi ya da kuruluşları eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü, aşağılayıcı veya iftira niteliğinde ifadeler içeremez.” İlkesinin tekraren ihlali nedeniyle, 32 nci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca;
1- İhlalin tespit edildiği tarihi itibariyle kuruluşun Temmuz 2015 ayına ait ticari iletişim gelir beyanının 1.793.117,54 Türk Lirası olduğu değerlendirilerek, yüzde bir oranı (%1) 17.931,00 TL. İDARI PARA CEZASI UYGULANMASINA;
2- İdari para cezasının tebliğ tarihinden itibaren bir ay içerisinde Üst Kurulun T.C. Ziraat Bankası Ankara Kamu Girişimci Şubesi TR98 0001 0025 3300 9999 9951 93 no’lu hesabına “6112 sayılı Kanunun 32 nci maddesine göre ödenen para cezasıdır” şerhiyle ödenmesi gerektiği veya 6112 sayılı Kanunun 32 inci maddesinin dokuzuncu fıkrası uyarınca tebliğden itibaren en geç onbeş gün içerisinde Ankara İdare Mahkemelerinde dava açılabileceğinin, dava açma süresi içerisinde peşin ödeme yapılması halinde, 5326 sayılı Kanunun 17 nci maddesinin altıncı fıkrası uyarınca cezanın dörtte üçünün tahsil edileceğinin ve taksitlendirme talebinde bulunabileceğinin, peşin ödemenin kanun yoluna müracaat hakkını engellemeyeceğinin, en geç 1 aylık süre içerisinde ödenmeyen idari para cezasının, 21/7/1953 tarihli ve 6183 Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre tahsil edilmek üzere Maliye Bakanlığınca belirlenecek tahsil dairesine gönderileceğinin bildirilmesine,
Üst Kurul Üyeleri Hamit ERSOY, Nurullah ÖZTÜRK, İlhan YERLİKAYA ve Taha YÜCEL’in karşı oylarıyla, oy çokluğu ile karar verildi.