İnceleme ve Değerlendirme : İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığı’nın 22.02.2016 tarihli ve 159 sayılı yazısı ve eklerinin incelenmesi sonucunda;
Bahse konu yayına ilişkin Uzman Raporunda;
“FLASH TV adlı medya hizmet sağlayıcı tarafından “Genel İzleyici” koruyucu sembolü ile “Dest-i İzdivaç” adlı bir evlendirme programı yayınlanmaktadır. Sunuculuğunu Hülya Bozkaya’nın yaptığı, canlı olarak yayınlanan program hafta içi her gün 10.30-15.00 arası ekrana gelmekte bir sonraki gün ise canlı olarak yayınlanan bölümden özetler “Dün neler yaşanmıştı” özet yayınıyla verilmektedir.
Evlenmek isteyen kişiler, ekranda verilen telefon numarasını arayarak programa katılabildikleri gibi, eş bulmak için daha önce katılmış adaylara talip olmak üzere programı aradıklarında, talibini bekleyen aday tarafından, stüdyoya davet edilerek de programa katılabilmektedirler. Evlenme talebi ile programa başvuran adaylar kendilerini tanıtıp, aradıkları kriterleri belirterek ekranda taliplerini beklemektedirler. Gelen talipler ile kısa bir görüşme yapıldıktan sonra adaylar taliplerini ya reddetmekte ya da daha yakından tanımak için çay içme teklifinde bulunmaktadırlar. Daha sonra isterlerse stüdyo dışında birbirlerini ve ailelerini tanıma süreci yaşanabilmektedir.
Bahse konu programda genellikle adayların kendilerini tanıtma sürecinde zaman zaman program sunucusu tarafından, adayların özel hayatlarıyla ilgili geçmişte yaşadıkları ya da eşlerinden ayrılan adaylara arkasında bıraktıkları hayatlarına dair sorular yöneltilmekte ve cevaplar aranmaktadır. Söz konusu programda, adayların özel hayatlarında hassasiyet duydukları bazı yaşanmışlıklarıkonuşmakistemediklerini belirtmelerine rağmen sunucunun ısrarcı bir tutumla konuyu irdeleyerek adayları deşifreye zorladığı izlenmiştir. 01-02 Şubat 2016 tarihlerinde yayınlanan programlarda ekrana yansıyan bazı diyaloglar rapora örnek olarak seçilmiş ve aşağıda gösterilmiştir.
01.02.2016 tarihinde yayınlanan “Dest-i İzdivaç” programı içerisinde 13.29.20'da program sunucusu Hülya Bozkaya ve evlenmek için programa katılan Nezahat Hanım arasında geçen diyaloğun bir bölümümün deşifresi aşağıda sunulmuştur:
(raporun bu bölümünde ilgili diyaloğa ait deşifre metinlerine yer verilmiştir.)
Diyalogda; program sunucusunun, Nezahat Hanım’a 37 senelik eşinden neden ayrıldığı sorusunu yönelttiği, ısrarla bu soruya cevap aradığı, ancak Nezahat Hanım’ın ‘bu konuda konuşmak istemiyorum’ diyerek konunun üstünü kapatmaya çalıştığı görülmüştür. Buna rağmen, sunucunun bir yandan amacının özel hayatı didiklemek, deşifre etmek olmadığını belirttiği bir yandan da bunu deşifre etmek konusunda Nezahat Hanım’ı sorunun cevabını alana kadar zorladığı ve sonunda Nezahat Hanım’ı eşinin kendisine ihanet ettiğini açıklamak zorunda bıraktığı izlenmiştir.(Klip-1/eş ihaneti)
29.01.2016 tarihinde yayınlanan “Dest-i İzdivaç” programına ise Konya’dan gelen Mehmet Bey konuk olarak katılmıştır. Konuşmanın ilerleyen dakikalarında sunucunun ailesiyle neden görüşmediği sorusuna Mehmet Bey, annesi ile telefonda görüştüğünü ama yüz yüze görüşmediğini söyleyince, Mehmet Bey’in 15 sene önce ayrıldığı ailesiyle neden görüşmediği sorgulanmaya ve ailesiyle olan hikâyesi bu çerçevede irdelenmeye başlanmıştır. Mehmet Bey, stüdyodaki katılımcı ve taliplerini arayan adayların bu konudaki eleştirileri ile karşı karşıya kalmıştır. Saat 14.48.40’da program sunucusu Hülya Bozkaya'nın "Mehmet Bey ve ailesi arasındaki sıkıntının ne olduğunu bilmediklerini, Mehmet Bey'in bunu canlı yayında izleyenlerle paylaşmak istemeyebileceğini, üçüncü kişileri rencide etmemek için yayında söylemek istemeyeceği başkaca kırgınlıklarının olabileceğini" ifade ettiği ve sert eleştirilerin arasına girerek, Mehmet Bey'in anne babası için cevap hakkı doğduğu ve istemeleri halinde yayına bağlanabilecekleri şeklinde çağrıda bulunduğu görülmüştür.
Sunucunun, talibini aramak için gelen Mehmet Bey’in özel hayatının konuşmak istemediği bu bölümüyle ilgili, programdaki tavrı, aileye ve izleyenlerine verdiği mesajlar, adı geçen kişilere yönelik cevap hakkı kullanımı konusundaki yaklaşımı olumlu bulunmuştur.
Ancak, 02.02.2016 tarihinde yayınlanan “Dest-i İzdivaç” programına tekrar konuk olan Mehmet Bey ve Hülya Bozkaya arasında geçen diyalogda ise; bu defa program sunucusunun bir önceki yayında gösterdiği yapıcı tutumun tam tersi bir davranış göstererek, izleyicinin ilgisini Mehmet Bey'in hayatında problemli alan olarak tespit ettiği, ailesiyle ilgili, yaşanmışlıklara odakladığı Mehmet Bey’in canlı yayında konuşmak istemediğini belirterek hattan alınmasını istediğini ısrarla söylemesine rağmen, ailesinden insanlarla telefon bağlantısı kurmaktan çekinmediği görülmüş ve özel hayatın irdelenmesinin yayında reyting artırıcı bir unsur olarak kullanıldığı izlenimi edinilmiştir.
Programda "Mehmet'in 15 yıldır yüzünü görmediği annesi Fadime Hanım Canlı Yayında” alt yazısı ile anne Fadime Hanım'ın yayına telefonla katılımı sağlanmıştır. Saat 13.02.16'da program sunucusu, Mehmet Bey'e annesiyle konuşmak isteyip istemediğini sormuş, Mehmet Bey ise sonra arayacağını söyleyerek konuşmak istemediğini ima etmiştir. Buna rağmen program sunucusunun yine de anne Fadime Hanım'ı telefona alması dikkat çekici bulunmuştur. Söz konusu diyalog saat 13.03.20'da aşağıdaki şekilde ekrana yansımıştır.
(Raporun bu bölümünde ilgili diyaloğa ait deşifre metinlerine yer verilmiştir.)
Deşifre metinden de görüleceği gibi, Mehmet Bey telefon hattındaki annesinin şimdiki eşinin, önceki evliliğinden olan kızı Ayşe Hanım ile önce görüşmek istememiş ve buna şiddetle karşı çıkmış, ısrarla telefon hattını kesmelerini talep etmiş ancak sunucunun ısrarı ve iknası sonucunda görüşmeyi kabul etmiştir.
Sunucu programlarda genellikle, geçmişin geleceğin aynası olduğu fikrinden yola çıkarak evlenmek isteyen adayların hayat hikayelerinin iyi bilinmesi gerektiğini, onlara talip olarak evlilik yoluna gidecek olan kişilerin böylelikle onları daha iyi tanıyarak sağlıklı karar verebilecekleri görüşünü savunmaktadır. Bu amaçla evlenmek isteyen adayların üstü kapalı olarak geçiştirdikleri boşanma, eş ihaneti, çocuklarını bırakma, aileleriyle görüşmeme vb. gerekçelerini ince ince sorgulayarak, canlı yayında anlatmaları için ısrar etmektedir. Bu durumda da bu kişilerin bu tür ayrıntıları kendileriyle görüşmek isteyen talipleriyle yayın dışında, özel olarak konuşabilecekken kendilerinin ve üçüncü kişilerin özel hayatlarının canlı yayında deşifre olmasına yol açtığı izlenmektedir. Sunucu, ortak deneyimlerin paylaşımı ve bilgi aktarımı açısından yapıcı bir tutum sergilediğini düşünürken bu bilgilerin genelleştirilerek çıkarımlara varılması ile öngörülemeyen sonuçlara yol açılabileceğini ve diğer aile bireylerinin de olumsuz etkileneceğini göz ardı etmektedir.
FLASH TV adlı medya hizmet sağlayıcıda 01-02.02.2016 tarihlerinde yayınlanan “Dest-i İzdivaç” adlı evlilik programlarında; deşifre metinlerden ve rapora eklenen kliplerden de görüleceği üzere, programa katılan adayların geçmişte yaşadıkları ve arkalarında bıraktıkları özel hayatları ile ilgili bazı hususların, adayların canlı yayında izleyenlerle paylaşmak istemediklerini ısrarla ifade etmelerine rağmen, ekrandan deşifre edildiği izlenmiştir. Bu tutum, izleyicinin ilgisini adayların hayatındaki özel yaşanmışlıklara odaklayarak izlemede sürekliliği sağlamak amacına yönelik, özel hayatın gizliliği ve mahremiyet karinesinden uzak ve insan onurunu rencide eder bir tutum olarak görülmüş ve özel hayatın irdelenmesinin reyting artırıcı bir unsur olarak kullanıldığını düşündürmüştür.
Sonuç olarak;FLASH TV adlı medya hizmet sağlayıcının 01-02.02.2016 tarihlerinde yayınlanan “Dest-i İzdivaç” adlı programlarda; 6112 sayılı Kanun'un 8-(1) maddesi ç) bendinde belirtilen "İnsan onuruna ve özel hayatın gizliliğine saygılı olma ilkesine aykırı olamaz, ......"ilkesinin ihlal edildiği değerlendirilmiştir.” Şeklindeki değerlendirmelere yer verilmiş olduğu,
Konu hakkında karar alınmasını teminen yazının Üst Kurula havale edildiği, anlaşılmaktadır.
Gerekçe :Konunun; İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığı’nınyazısı, eki belgeler ve ilgili mevzuat kapsamında Üst Kurulumuzca değerlendirilmesi neticesinde;
Söz konusu yayına ait video ve deşifre kayıtlarının tetkiki neticesinde; bahse konu yayına ilişkin uzman raporundaki değerlendirmelerde ayrıntılarına yer verildiği üzere, yayında sunucunun yarışmacıların özel hayatlarına dair detaylı bilgi edinme çabasının ve bu hususta sergilediği ısrarcı tavrın kişinin özel hayatının gizliliğine saygılı olma ilkesi ile bağdaşmadığı görülmüş ve bu nedenle 6112 sayılı Kanun’un 8 inci maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendinin ihlal edildiği sabit görülmüştür.
Söz konusu kuruluşa 05.06.2011 tarihli yayını nedeniyle evvelce 06.07.2011 tarih ve 2011/42 sayılı toplantıda alınan 25 nolu Üst Kurul Kararıyla 6112 sayılı Kanunun 8 inci maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendi uyarınca uyarı yaptırımı uygulandığı Üst Kurul kayıtlarından anlaşıldığından; aynı hükmün tekraren ihlali nedeniyle, Kanunun 32 nci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca, anılan Yayın Kuruluşu hakkında “İdari Para Cezası” yaptırımının uygulanması gerektiği, kanaatine varılmıştır.
Karar : Yapılan görüşmeler sonucunda, ayrıntıları ve gerekçeleri yukarıda izah olunduğu üzere,
FLASH TV logosuyla yayın yapan GÖKTUĞ ELEKTRONİK YAY. SAN VE TİC. İŞLT. A.Ş. unvanlı kuruluş hakkında; 6112 sayılı Kanunun 8 inci maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendinde yer alan “İnsan onuruna ve özel hayatın gizliliğine saygılı olma ilkesine aykırı olamaz, ......"ilkesini tekraren ihlali nedeniyle, 32 nci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca;
1- İhlalin tespit edildiği tarihi itibariyle kuruluşun Ocak 2016 ayına ait ticari iletişim gelir beyanının 368.085,84 Türk Lirası olduğu değerlendirilerek, televizyon kuruluşları için idari para cezası 10.000 (onbin) (2016 yılı için yeniden değerleme oranına göre belirlenen 14.359 (ondörtbinüçyüzellidokuz) Türk Lirasından az olamayacağından 14.359 TL. İDARI PARA CEZASI UYGULANMASINA;
2- İdari para cezasının tebliğ tarihinden itibaren bir ay içerisinde Üst Kurulun T.C. Ziraat Bankası Ankara Kamu Girişimci Şubesi TR98 0001 0025 3300 9999 9951 93 no’lu hesabına “6112 sayılı kanunun 32 nci maddesine göre ödenen para cezasıdır” şerhiyle ödenmesi gerektiği veya 6112 sayılı kanunun 32 inci maddesinin dokuzuncu fıkrası uyarınca tebliğden itibaren en geç onbeş gün içerisinde Ankara İdare Mahkemelerinde dava açılabileceğinin, dava açma süresi içerisinde peşin ödeme yapılması halinde, 5326 sayılı Kanunun 17 nci maddesinin altıncı fıkrası uyarınca cezanın dörtte üçünün tahsil edileceğinin ve taksitlendirme talebinde bulunabileceğinin, peşin ödemenin kanun yoluna müracaat hakkını engellemeyeceğinin, en geç 1 aylık süre içerisinde ödenmeyen idari para cezasının, 21/7/1953 tarihli ve 6183 Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre tahsil edilmek üzere Maliye Bakanlığınca belirlenecek tahsil dairesine gönderileceğinin bildirilmesine,
Oy birliği ile karar verildi.