“Megazeka” adlı animasyon çizgi film.
İnceleme ve Değerlendirme : İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığı’nın 23.02.2016 tarihli ve 161 sayılı yazısı ve eklerinin incelenmesi sonucunda;
Bahse konu yayına ilişkin Uzman Raporunda;
“Huzur Radyo ve Televizyon A.Ş. unvanlı ve FOX logolu medya hizmet sağlayıcı kuruluşta 05/01/2016 tarihinde 12.51 ile 14.30 saatleri arasında özgün adı Megamind yayın adı Megazeka isimli bir animasyon çizgi filmi yayınlanmıştır. RTÜK İletişim Merkezine izleyicilerden gelen bir çok şikâyette söz konusu çizgi filmde "öpüşme" sahnesi olduğuna dair bildirim üzerine yayın ayrıntılı olarak tetkik edilmiştir.
İzlemeye konu animasyon film yapımın mevzuat açısından ihlal oluşturduğu düşünülen kurgu ve sinematografik unsurlara ilişkin kısmını kısaca şu şekilde özetlemek mümkündür: Animasyon yapımda dünyayı fethetmeye çalışan bir süper kahramanın ezeli rakibini öldürdükten sonra tekdüzelikten sıkılıp yeni bir süper kahraman yaratmasını ve bu süper kahramanla yaşadığı mücadeleler anlatılmaktadır. Filmin 13.43'te başlayan kısmında bir restoranda yemek yeme sahnesi bulunmaktadır. Bu sahnede filmde bir televizyon muhabirini canlandıran "Roxanne" isimli karakter ile "Bernard" isimli baş karakter (aslında Roxanne'nin sevgisini kazanmak için kılık değiştirmiş olan karakter) yer almaktadır. Ekli Klip(klip_1_öpüşme_sahnesi)'te de izlenebileceği gibi bahsi geçen iki karakter yemek masasındayken aralarında bir yakınlaşmanın oluştuğu bu yakınlaşma sonucunda Roxanne ile Bernard isimli karakterlerin öpüşmeye başladıkları görülmektedir. Ancak karakterlerin öpüşmeleri sırasında Roxanne'nin Bernard'ın doğaüstü güçlere sahip kol saatini yanlışlıkla çevirmesiyle birlikte, Bernard çirkin olan asıl karakterine (Megazeka) dönüştüğü görülmektedir. Öpüşürken gözlerini kapatan Roxanne bu durumu fark edemediği ancak restoranda bulunanların büyük bir korku ve şaşkınlık içerisinde oldukları izlenmektedir. Restorandakilerin tepkisiyle gözlerini açan Roxanne gerçekle yüzleşir ve Bernard isimli karakteri (Megazeka)'ı iterek oradan uzaklaşır.
Animasyon yapımları, çizgi filmler gibi çocukların yoğun ilgi gösterdikleri, ailelerin ise diğer yapımlara oranla çocukların izlerken daha güvende olduğunu düşündükleri yapımlar olarak değerlendirmek mümkündür. Bu bağlamda, büyük oranda çocuklara hitap ettiği bilinen ya da içerdiği görsel/fantastik unsurlar ve sinematografisi nedeniyle çocukların dikkatini yoğun biçimde çeken animasyon yapımların içeriği diğer yapımlara oranlara çok daha önem kazanmaktadır. Türkiye'de 10 yaşına kadar çocuklarda çizgi film izleme oranının yüzde 94 olduğu gerçeği göz önüne alındığında çizgi filmlerle benzeşen birçok unsuru bulunan animasyon filmlerin içeriği, sunmuş olduğu görsel ve yazılı mesajlar ile bunların yayın saatlerinin hizmet sağlayıcı kuruluşlarca dikkate alınması yasal bir zorunluluk olarak karşımıza çıkmaktadır.
Çocukluk ve ergenlik, bedensel, zihinsel ve ruhsal değişikliklerin oldukça yoğun ve hızlı yaşandığı dönemlerdir. Çocukların zihinsel, bedensel ve ruhsal gelişimleri yaşlarıyla doğru orantılı olarak gerçekleşmekte, somut, soyut ve kavramsal öğrenme biçimleri, olay, değer ve nesnelere ilişkin algılamaları farklılık göstermektedir. Bu nedenle, çocuk ve ergenlere televizyondan aktarılacak mesaj ve görsel unsurların gelişim özelliklerine uygun planlanması gerekmekte, çocuk ve gençlerin maruz kalabilecekleri etkiler dikkate alınmalıdır.
Çocuk zihinsel süreçlerindeki özelliklerinden dolayı izlediklerini yetişkinler gibi algılayamamakta ve yetişkinlerden farklı biçimde etkilenmektedir. Televizyon kullanım nedenlerine bakıldığında da çocuklar ile yetişkinler arasında farklılıklar görülmektedir. Yetişkinlerin çoğu televizyonu eğlenmek amacıyla izlerken, çocuklar ise eğlendirisi buldukları televizyonu dünyayı tanımak ve anlamak için de izlemektedirler. Çocuklar toplumda kendi yerlerini öğrenmek amacıyla içinde yaşadıkları toplumu gözlemlemektedirler. (Bülent Çaplı, Çocuk ve Televizyon, 1996)
Kitle iletişim araçlarıyla toplumun davranış kalıpları, değerleri ve düşünce tarzları bireylere kazandırılır ve öğrenilenlerin içselleştirilmesine yardımcı olunur. Kitle iletişim araçlarının gücü, aynı iletiyi çok farklı bireye çok sayıda ve farklı mesajlara iletebilme yetisinden kaynaklanır. (Prof. Dr. Elvan İŞERİ, Çocuk Psikiyatrisi Anabilim Dalı , Öğretim Üyesi Tıp Fak.)
Televizyonun çocuklar üzerindeki olumsuz etkilerinden birisi televizyonunu, çocukların yetişkinlerin dünyasına psikolojik ve fizyolojik olarak hazır olmadan girmelerine sebep olabilmesidir. Bunun sonunda çocuklar, çocukluklarını kaybedip yetişkin de olmadan gelişim açısından verimsiz ve yaşam zevki açısından da tatsız bir dönem geçirmektedirler. Bu konuyla ilgili çocukluğun yok oluşu" isimli kitabında Neil Postman; televizyon aracılığı ile çocukların yetişkin dünyasına ait parasal toplumsal ve cinsel ilişkilere kavga çatışma ve şiddet olaylarına hasatlık ve ölümle ilgili sırlarına maruz kaldığına, bunun ise çocukluğun yok oluşu anlamına geldiğine işaret etmektedir. Nitekim çocukların kendi dünyalarından çıkıp yetişkinlerin dünyalarına hazırlıksız girmek zorunda kalmalarına neden olan en büyük etkenlerden cinsel içerikli yayınların bazı çocukları aşırı uyarmakta, bazılarında nefret yada suçluluk duygusu oluşturmakta bazılarında ise cinsel suçun işlenmesine yada normalden sapan bir davranışa sebep olabilmektedirler. Ayrıca bu yayınlar, çocukların gençlik ve yetişkinlik dönemlerinde çeşitli uyumsuzlukların ortaya çıkmasına ve cinsel sorunlara neden olabilmektedir. (Prof. Dr. Kemal Sayar, Psk. Mehmet Dinç, Televizyon ve Çizgi filmlerin Çocukların Değer Oluşumuna Etklileri, www.psikiyatri.org )
Öğrenme literatüründe davranış, tutum ve değerler açısından anlamlı insan figürlerinin model olarak alınıp, taklit edilmeye çalışılması anlamına gelen model alma, konuyla ilgili en temel kavramlardan birisidir. Özdeşim olarak adlandırılan olgu da, çocukluk çağında çok yoğun ve temel olmak koşuluyla, yaşantımızın hemen her döneminde etkin olan, öykünülen ve benzemek istenen kişilerin özelliklerinin alınıp benimsenmesi ve kendimize mal edilmesi sürecidir. Gençlik yıllarında müzik, sahne, televizyon yıldızları, sporcular vb. kahramanlar taklit edilmektedir. (Prof. Dr. Elvan İŞERİ, Çocuk Psikiyatrisi Anabilim Dalı , Öğretim Üyesi Tıp Fak., Ankara 5. İdare Mahkemesine sunulan Bilirkişi Raporu )
Değerler sisteminin gelişimi çocuklukta başlar ve gençlere sunulan iletilerde içerikler son derece önemlidir. Özellikle şiddet, cinsellik, ahlaki değerler noktasında gelişim evresini tamamlamamış çocukların televizyon aracılığı ile kendisine aktarılan mesajları doğru süzemeyip gelişimlerine olumsuz bir yansıma olarak alabilmeleri çoğunlukla görülen olaylardandır.
Çocukların ve gençlerin ahlak gelişiminde dikkat edilecek en önemli nokta, küçük yaştan başlayarak ahlak kurallarına inanmalarını, bunlara karşı olumlu bir tavır geliştirmelerini ve bunları uygulama alışkanlığını kazanmalarını sağlamaktır. Her toplumun kendine özgü ahlak kuralları vardır. Her birey, küçük yaştan başlayarak içinde büyüdüğü toplumun ahlak kurallarına göre iyi ve doğru sayılan davranışları yapmayı öğrenir. (Prof. Dr. Hayati BEŞİRLİ, Prof. Dr. Şahnur ŞENER, Doç. Dr. İlkay ULUTAŞ, 6/8/2013 tarihli Ankara 13. İdare Mahkemesi Başkanlığına Sunulan Bilirkişi Raporu)
Toplumların kültürleri, tarihleri, hatta sahip oldukları dini değerler o toplumlara şekiller vermekte ve sosyal alanda önemli bir rol oynamaktadırlar. Örneğin cinsellik anlamında düşünüldüğünde bu daha da farklı bir yöne evrilebilmektedir. Söz konusu yapımda bir yemek ortamında ve kamuya açık bir alanda öpüşmek eylemi o yapımın yapıldığı veya üretildiği ülke açısından düşünüldüğünde normal karşılanabilir bir fiil olabilir. Ancak yukarıda da bahsedildiği gibi toplumlar farklı kültürlere ve farklı değerlere sahiptirler. Bu yaşamın bir çok alanında böyledir. Öpüşmek özünde cinselliği barındıran bir eylemdir. Çocuklara hitap eden ve de 13:43 gibi bir saat diliminde yayınlanan bu animasyon yapımındaki bu görüntünün, çocuklarda cinsellik noktasında erken uyarılma gibi bir riski barındıracağı açıktır. Cinselliğe ilişkin medyada üretilen sunumlarda evrensel bir anlayışın esas alındığı vurgulanmakta kültürel boyutlar göz ardı edilmektedir. Farklı kültürlerde normal olarak algılanan içeriklerin bireylerin bilişsel ve sosyal gelişimi göz önünde bulundurulmadan sunulması cinsel kimliklerin kazanıulması sürecine olumsuz etkileri olacağı göz önünde bulundurulmalıdır.
Çocuk Hakları Evrensel Bildirgesi de (2.ilke) açıkça çocukların korunmalarına işaret etmektedir. "Çocuklar özel olarak korunmalı, yasa ve gerekli kurumların yardımı ile fiziksel, zihinsel, ahlaki ruhsal ve toplumsal olarak sağlıklı normal koşullarda altında özgür ve onurunun zedelenmeyecek şekilde yetişmesi sağlanmalıdır. Bu amaçla çıkarılacak yasalarda çocuğun en yüksek çıkarları gözetilmelidir."
Çocukların ve gençlerin izledikleri televizyon programları, onların günlük sosyal davranışlarını etkilemektedir. Bu etkinin olumlu yada olumsuz olasında izlenen programın niteliği, içeriği o programın izlenme süresinin azlığı yada çokluğu programın sunuşunda gerçekleştirilen yönlendirmeler önemli rol oynamaktadır. Bu nedenle televizyonda çocuk ve gençlere yönelik programların yapımcılarının özellikle bu konularda dikkatli olması gerekmektedir. Yayınlanan yapımların yabancı menşeli olması hizmet sağlayıcıların ulusal ve uluslararası hukuktan kaynaklanan sorumluluklarını ortadan kaldırmamaktadır. Medya kuruluşları bu yapımları yayına sunduklarında o ülkenin değerlerini ve yasal düzenlemelerini göz önüne almak zorundadırlar. Özellikle Sartori'nin televizyonlar için söylediği televizyonların sadece bir iletişim aracı değil, aynı zamanda bir paideia (Yunanca'da çocuğun oluşumu anlamı taşır) yeni bir insan tipi yaratan güçtür. Yeni bir insan tipinin de çocuklukla başladığı unutulmamalıdır. Medyanın çocuklar üzerindeki sorumluluklarını özetleyen yaklaşımlardan birisi de H.Jinnott'un "çocuklar donmamış beton gibidir, üzerine ne düşse iz bırakır" anlayışıdır. Bu gerekçe ile onlara hitap eden yayın türlerinde bu hassasiyetin korunması yasal, ahlaki, toplumsal ve hukuki bir zorunluluktur.
Toplumların geleceği olan çocuklar, günümüzün en yaygın ve etkin kitle iletişim aracı olan televizyondan büyük ölçüde etkilenmektedirler. Televizyondan etkilenme düzeyleri çocukların yaşlarına, gelişimlerine, ailesel ve çevresel faktörlerine izledikleri programların içeriklerine bağlı olarak farklılık göstermektedir. Televizyonun çocuklar üzerindeki etkileri, olumlu olduğu kadar olumsuz da olabilmektedir. Önemli olan televizyon denilen iletişim aracının doğru ve bilinçli bir biçimde kullanılmasıdır. Bu konuda ailelere önemli görevler düşmektedir. Ailelerin televizyona çocuk bakıcısı modelinden sıyrılmaları önemlidir. Uzmanlar kontrolsüz çizgi film bile izlemenin çocukların beyin gelişimlerini de olumsuz etkileyeceğini davranışlarında geri dönülemez sorunlar oluşturacağını ifade etmektedirler. Yine bir çok pedagog görüşü çocuğun televizyonla mümkün olduğunca geç tanışması yönündedir. Pedagogların 2 yaşına kadar bireylerin kesinlikle televizyonla karşılaştırılmaması şeklindeki yaklaşımları yapılan tavsiyelerin başında gelmektedir.
Günümüzde çocuklara yönelik yayın yapan televizyon kanallarının fazlalığı ve günün her saati erişimin mümkün olması nedeniyle çocuklar çok fazla televizyon izlemektedirler. Ebeveynler diğer yayınlara göre daha masum gördükleri çizgi filmleri çocukların tek başına izlemelerine izin vermektedirler. Çocukların yetişkinlere göre televizyonun etkilerine daha açık oldukları bilinmektedir. Öğrenme sürecinde olan çocukların çizgi film de olsa verilen mesajları aldıkları, konuşmaları taklit ettikleri, karakterleri rol model aldıkları bilinmektedir. Çok erken yaşlardan itibaren televizyon ve özellikle de çizgi film izleyen çocuklar, gelişim dönemlerine uymayan içeriklere maruz kaldıklarında gelişimleri olumsuz etkilenmektedir. Vaktinden önce verilen cinsel bilgilerin, çocukların merak duygusunu artırarak davranış bozuklukları göstermelerine neden olabileceği pedagoglar tarafından vurgulanmaktadır. Cinselliğe dair kelimelerin masum olarak nitelenen çizgi film içinde kullanılıyor olması, söz konusu çizgi filmde de olduğu gibi cinsel konuların çocuklar arasında konuşulması sonucunda doğru olmayan bilgiler edinmelerine yol açabilecektir. Henüz bilinç düzeyi gelişmemiş, cinsel kimliği oluşmamış çocukların algılarında oluşacak yanlış bilgilerin ise geleceğin yetişkinleri olan bireylerin ileriki hayatlarını olumsuz etkileyeceği düşünülmektedir.
Sonuç olarak, FOX TV logolu medya hizmet sağlayıcı kuruluşun 05/01/2016 tarihindeki söz konusu yayını ile, yukarıda izah edilmeye çalışılan unsurlar nedeniyle 6112 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanunun 8. maddesinin 2. fıkrasında yer alan "Radyo ve televizyon yayın hizmetlerinde, çocuk ve gençlerin fiziksel, zihinsel veya ahlaki gelişimine zarar verebilecek türde içerik taşıyan programlar bunların izleyebileceği zaman dilimlerinde ve koruyucu sembol kullanılmadan yayınlanamaz." hükmünü ihlal ettiği düşünülmektedir.” Şeklindeki değerlendirmelere yer verilmiş olduğu,
Anılan yayında; 6112 sayılı Kanunun 8 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmünün ihlal edildiği kanaatinin Daire Başkanlığınca belirtildiği,
Konu hakkında karar alınmasını teminen yazının Üst Kurula havale edildiği, anlaşılmaktadır.
Gerekçe :Konunun; İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığı’nınyazısı, eki belgeler ve ilgili mevzuat kapsamında Üst Kurulumuzca değerlendirilmesi neticesinde;
Her ne kadar Daire Başkanlığı’nca, söz konusu yayın ile 6112 sayılı Kanun'un 8 inci maddesinin ikinci fıkrasındaki; “Radyo ve televizyon yayın hizmetlerinde, çocuk ve gençlerin fiziksel, zihinsel veya ahlaki gelişimine zarar verebilecek türde içerik taşıyan programlar, bunların izleyebileceği zaman dilimlerinde ve koruyucu sembol kullanılmadan yayınlanamaz” ilkesinin ihlal edildiği kanaati belirtilmiş ise de, söz konusu yayına ait deşifre kayıtlarının ve video görüntülerinin tetkikinde;
Rapora konu animasyon çizgi filmde, her ne kadar öpüşme sahnesine ve beraberinde korku sahnesine yer verilmiş ise de;
Anılan filmin netice itibariyle bir animasyon film olduğu, bu açıdan bakıldığında söz konusu öpüşme ve korku sahnesinden hareketle, çocukların fiziksel, zihinsel veya ahlaki gelişimine zarar verebilecek nitelikte olduğu şeklindeki değerlendirmeye varmanın isabetli olmayacağı düşünülmektedir.
Kaldı ki, gerek anılan öpüşme sahnesi ile hemen akabindeki sahne ve gerekse anılan animasyon filmin geneline bir bütün olarak bakıldığında, mezkur sahnedeki karakterlerin öpüşmeleri sırasında Roxanne'nın Bernard'ın doğaüstü güçlere sahip kol saatini yanlışlıkla çevirmesiyle birlikte, Bernard’ın çirkin olan asıl karakterine (Megazeka) dönüştüğü, öpüşürken gözlerini kapatan Roxanne’nın bu durumu fark edemediği, ancak restoranda bulunanların büyük bir korku ve şaşkınlık içerisinde oldukları, restorandakilerin tepkisiyle gözlerini açan Roxanne’nın gerçekle yüzleştiği ve Bernard isimli karakteri (Megazeka)'ı iterek oradan uzaklaştığının izlendiği bahse konu bu sahnenin, toplamda 1 saat 38 dakika kadar bir süreye sahip filmde 10-15 saniyelik bir yer kapladığı, bahse konu animasyon filme ilişkin raporun, korku karakterine dönüşme ve bu esnada yaşanan korku ile birlikte değerlendirilerek anılan animasyon filmin çocuk ve gençlerin fiziksel, zihinsel veya ahlaki gelişimine zarar verebilecek türde içerik taşıdığı kanaatiyle yazıldığı ancak, bir nevi bilim-kurgu niteliğine de sahip yayına konu animasyon filmdeki korku karakterinin benzer tüm yapımlarda da rastlanabilecek türden olduğu, filmin aslen çocuk çizgi/animasyon filmi olmadığı, bu nedenlerle mezkur sahnenin korku veya salt cinsel içerikli olduğundan bahisle, çocuk ve gençlerin fiziksel, zihinsel veya ahlaki gelişimine zarar verebilecek türde içerik taşıdığı şeklinde yorumlanamayacağı,
Hususları bir arada değerlendirildiğinde, mezkur yayında, 6112 sayılı Kanun kapsamında herhangi bir mevzuat ihlalinin bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
Karar : Yapılan görüşmeler sonucunda, ayrıntıları ve gerekçeleri yukarıda izah olunduğu üzere; FOX logosuyla yayın yapan HUZUR RADYO TELEVİZYON A.Ş. unvanlı kuruluş hakkında; bahse konu yayını nedeniyle, 6112 sayılı Kanun kapsamında herhangi bir İDARİ YAPTIRIM UYGULANMASINA YER OLMADIĞINA, Üst Kurul Başkanı İlhan YERLİKAYA ve Üst Kurul Üyesi Taha YÜCEL’in oylarıyla, oy çokluğu ile karar verildi.