İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığı’nın 03.02.2016/114 tarih/sayılı yazısı ve ilgili Uzman raporunun incelenmesi sonucunda HALK TV logosuyla yayın yapan Halk Radyo ve Televizyon Yayıncılık A.Ş. unvanlı kuruluş hakkında alınan “6112 sayılı Kanunun 8’inci maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendindeki hükmün ihlali” yönündeki Oyçokluğu kararına Karşıoy kullandım.
Rapora konu olan Hakan Aygün’le Analiz programında sunucunun PKK ve AKP aleyhine konuşmaları nedeniyle ihlal kararı alındığı anlaşılmaktadır. Söz konusu programda ‘AKP ve PKK’nın aslında aynı amaca hizmet ettiği, Türkiye’yi AKP’nin bölünme aşamasına getirdiği, AKP durdukça İslami ve bölücü terörün durmayacağı, AKP ve PKK’dan kurtulmadıkça başka bir yöne rotanın çevrilemeyeceği’ ifadelerinin ekrana getirildiği izlenmektedir.
Üst Kurul’un daha önceki bir çok kararında da yer aldığı gibi, Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2007/7-28 E. ve 2007/34 K. numaralı içtihadında, basın özgürlüğünün; belli ölçülerde abartmayı, hatta kışkırtmaya başvurmayı da içerebileceğinin kabul edilmesi gerektiğini ve gazetecilerin yazılarında kullandıkları deyimlerin “polemik” niteliğinde olsa da, nesnel bir açıklamayla desteklendiğinde, bu ifadelerin asılsız kişisel saldırı olarak görülemeyeceğini ortaya koymaktadır. Yargıtay 8. Ceza Dairesi’nin 2009/7316 E., 2012/17738 K. nolu içtihat metninde ifade özgürlüğünün aleyhte olan, çarpıcı gelen ve rahatsız eden haber ve düşünceler için de uygulanacağı belirtilmiştir.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de Lingens–Avusturya kararında, ifade özgürlüğünün sadece lehte olan veya muhalif sayılmayan veya ilgilenmeye değmez görülen "haber" veya "fikirler" için değil, aynı zamanda muhalif olan, çarpıcı gelen veya rahatsız eden haberler veya fikirler için de uygulanacağının belirtildiği görülmektedir. Mezkur Yargıtay kararları ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarından görüldüğü üzere; ulusal ve uluslararası hukuk düzeninde, ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğü kavramlarının demokrasinin bir sonucu olarak geniş anlamda yorumlandığı değerlendirilmektedir. Sonuç olarak medyada bireylere yönelik olarak küçültücü olmamak ve hakaret içermemek kaydıyla belirli ölçüde abartılı, kışkırtmaya başvuran, muhalif olan, çarpıcı gelen veya rahatsız eden haberlerin ve iddiaların yer alabileceği, bu nitelikte haber ve iddiaların basın özgürlüğü çerçevesinde değerlendirilebileceği öngörülmektedir.
Dolayısıyla; bu yayında da, hakaret niteliğinde ifadelerin bulunmadığı, yayın içeriğindeki sözlerin ifade özgürlüğü ve ifade özgürlüğünün doğal bir sonucu olarak karşımıza çıkan basın özgürlüğü kapsamında değerlendirilebileceği düşüncesiyle Oyçokluğu kararında Karşıoy kullandım.