İnceleme ve Değerlendirme : İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığı’nın 01.02.2016 tarihli ve 98 sayılı yazısına konuyayına ilişkin Uzman Raporunda;
Bahse konu yayına ilişkin Uzman Raporunda;
“Ulusal 1 logosuyla yayın yapan kuruluşta, Pazar akşamları, sunuculuğunu Gülgün Feyman'ın yaptığı ve daimi konuğu Prof.Dr.Yaşar Nuri Öztürk olan "Söz ve Işık" isimli bir dini sohbet programı ekrana getirilmektedir.(klip:Y.N.Öztürk)
10.01.2016 tarihinde yayınlanan programda, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın yayınladığı ve gündemi meşgul eden fetvalar üzerine sohbet edildiği görülmüş, Yaşar Nuri Öztürk'ün sohbet esnasında kaba ifadeler kullandığı ve Alevilere yönelik ayrımcılık içeren ifadeler kullandığı dikkati çekmiştir.
Babanın öz kızına sarılması konusunda Diyanet'in vermiş olduğu fetva, "Diyanet'in Skandal Fetvası" başlığıyla eleştirilmiş, Yaşar Nuri Öztürk, Kuran ayetlerine dayanarak Diyanet fetva hattının kapatılması gerektiğini ifade ederek, söz konusu kurumla ilgili " Siz manyak mısınız?..(klip:manyak) İslam dünyasına Allah'ın lütfu..bir tek şey Mustafa Kemal'dir..bir kazanımdan bahsedeceksek odur. Onu da yok ettik. Allah bunların belalarını versin, (klip:bela) İmzayı altına attın mı o fikrin sahibisin, şimdi niye kıvırıyorsun kancıkça..Niye kancıklık ediyorsun, çıkıp savunsana. Bal gibi dedi. Şimdi kancık kıvırması yapıyor....(klip:kancık)" şeklinde ifadeler kullandığı görülmüştür. Yine Gülgün Feyman'ın Diyanet olmalı mı olmamalı mı, Laiklik ilkesine aykırı mı sorusunu karşılık, Yaşar Nuri Öztürk, " Laikliği takmayın ağzınıza .. bak sen de angutlar kervanına katılıyorsun...Laiklikle falan bu işin altından kalkamazsın. Ben angutlara diyorum, kravatlı, rozetli angutlara bunu ben 30 senedir anlatamadım...(klip:angut) Kuran'dan gideceksiniz ey angut orduları, ey angut ekipleri. Ulan kendinize gelin.(klip:angut1)" şeklinde açıklamalarda bulunduğu izlenmiştir.
Bunun yanı sıra Yaşar Nuri Öztürk'ün, Alevilerle ilgili olarak ise "(22.38.09) Aleviler beni hayal kırıklığına uğrattı. Kitlesel ve bireysel olarak..Ben Alevilerin toplantılarına gittiğim zaman Elmalı'ya gittim, caddenin iki tarafı insan seli, peygamberimiz geldi diye alkış tutup bağırıyorlardı.(Gülgün Feyman'ın ne oldu sorusu üzerine) Yalan. Aleviler güven vermiyor. Alevilerin felsefesine okey. Yüreklerine okey. Ama akıllarıyla güven verecekler, güven vermiyorlar. Bir yer geliyor, seni kazıklıyor. Seni sırtını dönüyorsun tekmeliyor, seni aldatıyor. Sana öyle bir vefasızlık yapıyor ki hiç rüyalarında bile görmezsin.( Klip:alevi) Evinde yatıp kalktığım, evimde soframa oturan, bir ev ferdi gibi koca koca insanlar, yav Gülgün geçirdiğim hastalığı biliyorsun, bunların en babalarından hiç birisi bana taziyeye gelmedi...Biz ondan alacağımızı aldık, bitti bu iş. Hani ikrar ve ihlasta sabit olmak, hani vefa. Alevi bu, kadını bu, erkeği bu. İstisnalara saygım var. Post bitti kavga bitti. Bas parayı al karayı, ben bunu bilirim diyor. Sünniye ben diyor Yezit'tir. Para akıyorsa tamam ötesi yok. Onun için bu kitle asırlardır tutunamıyor, ayakta duramıyor. Çünkü güven vermiyor. Ben Sünnileri o bakımdan son derece haklı buluyorum. Niye güvensin? Yezid'in daniskası olan bir Sünni, sizin tabirinizle, parayı bastı mı seni yatırıp kaldırıyor. (klip:alevi 1) " şeklinde ayırımcı açıklamalarda bulunduğu görülmüştür. Yayın sırasında sunucu Gülgün Feyman'ın bu ifadeler karşısında her hangi bir düzeltme mahiyetinde bir uyarı yapmadığı da dikkati çekmiştir.
Yaşar Nuri Öztürk görüldüğü gibi, hastalığı sırasında hiç bir Alevi arkadaşının kendisini aramamasına içerlediğinden bahsetmiş, başka hiç bir gerekçeye dayandırmadan tamamen kişisel kırgınlıklarıyla Alevileri vefasız, güvenilmez, para düşkünü olarak göstermiş, Alevi toplumunu rencide edecek açıklamalarda bulunmuştur.
Her türlü birlik ve beraberliğe ihtiyaç duyduğumuz bir dönemde, yayın kuruluşlarının kamusal sorumluluk anlayışıyla davranıp, bu tür ayrımcılığın yapıldığı, toplumsal huzursuzluğu tetikleyecek yayınlardan kaçması, toplumsal barışı sağlayacak bir yayın politikası izlemesi gerektiği düşünülmektedir.
Sonuç olarak,
Kancık, angut gibi ifadelerin yer aldığı, Alevi ayrımcılığının yapıldığı Ulusal 1 Yayın Kuruluşu'nun bu yayınıyla, 6112 sayılı Yasa'nın 8'inci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde belirtilen, "Yayın hizmetleri, ..... din,..mezhep ve benzeri nedenlerle ayrımcılık yapan ve bireyleri aşağılayan yayınları içeremez ve teşvik edemez." hükmü ile (m) bendinde belirtilen, "Yayın hizmetleri, Türkçenin, özellikleri ve kuralları bozulmadan doğru, güzel ve anlaşılır şekilde kullanılmasını sağlamak zorundadır; dilin düzeysiz, kaba ve argo kullanımına yer verilemez." hükmünü ihlal ettiği değerlendirilmiştir.” Şeklindeki değerlendirmelere yer vermiş olduğu,
Yayın Kuruluşunun 6112 sayılı Kanun'un 8 inci maddesinin birinci fıkrasının (e) ve (m) bentlerini ihlal ettiği kanaatinin Daire Başkanlığınca belirtildiği,
Konu hakkında karar alınmasını teminen yazının Üst Kurula havale edildiği, anlaşılmaktadır.
Gerekçe :Konunun; İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığı’nınyazısı, eki belgeler ve ilgili mevzuat kapsamında Üst Kurulumuzca değerlendirilmesi neticesinde;
Söz konusu yayına ait deşifre kayıtlarının ve video görüntülerinin tetkiki sonucunda; ihlale konu programda, program konuğu tarafından “Kancık, angut” gibi argo ifadeler kullanıldığı, ayrıca genelleme yapılarak Alevilerin vefasız, güvenilmez, para düşkünü olarak gösterildiği ve Alevi toplumunu rencide edebilecek açıklamalarda bulunulduğu anlaşılmıştır.
Bu nedenle bahse konu yayında, 6112 Sayılı Kanun'un 8 inci maddesinin birinci fıkrasının (e) ve (m) bentlerinin ihlal edildiği sabit görülmüştür.
Bu itibarla; 6112 Sayılı Kanun'un 8 inci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinin ihlali nedeniyle uyarılmasına,
Anılan kuruluşa 23.12.2012, 15.01.2013 tarihli yayınları nedeniyle evvelce Üst Kurulun 10.01.2013, 12.02.2013 tarih ve 2013/03, 2013/10 sayılı toplantılarında alınan 28, 54 nolu kararıyla6112 sayılı Kanunun 8 maddesinin birinci fıkrasının (m) bendi uyarınca uyarı yaptırımı uygulandığı Üst Kurul kayıtlarından anlaşıldığından; 6112 sayılı Kanunun 8 maddesinin birinci fıkrasının (m) bendini tekraren ihlali nedeniyle, Kanunun 32 nci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca, anılan Yayın Kuruluşu hakkında “İdari Para Cezası” yaptırımının uygulanması gerektiği, kanaatine varılmıştır.
1-6112 sayılı Kanun'un 8 inci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendindeki;” Irk, renk, dil, din, tabiiyet, cinsiyet, engellilik, siyasî ve felsefî düşünce, mezhep ve benzeri nedenlerle ayrımcılık yapan ve bireyleri aşağılayan yayınları içeremez ve teşvik edemez.” hükmünün ihlali nedeniyle, aynı Kanunun 32 nci maddesinin ikinci fıkrasına göre “UYARI” YAPTIRIMININ UYGULANMASINA, 6112 sayılı kanunun 32 inci maddesinin dokuzuncu fıkrası uyarınca tebliğden itibaren en geç onbeş gün içerisinde Ankara İdare Mahkemelerinde dava açılabileceğinin, aynı yayın ilkesinin tekraren ihlali halinde, Kanunun 32 nci maddesinin İkinci fıkrasında yer alan; “Uyarının ilgili kuruluşa tebliğinden sonra ihlalin tekrarı halinde medya hizmet sağlayıcıya ihlalin ağırlığı ve yayının ortamı ve alanı göz önünde bulundurularak, ihlalin tespit edildiği aydan bir önceki aydaki brüt ticari iletişim gelirinin yüzde birinden üçüne kadar idari para cezası verilir.” hükmü uyarınca idari para cezası yaptırımı uygulanacağının, yapılacak tebligatta bildirilmesine,
2-6112 sayılı Kanun'un 8 inci maddesinin birinci fıkrasının (m) bendinde yer alan "... dilin düzeysiz, kaba ve argo kullanımına yer verilemez. " hükmünün tekraren ihlali nedeniyle, 32 nci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca;
a- İhlalin tespit edildiği tarihi itibariyle kuruluşun Aralık 2015 ayına ait ticari iletişim gelir beyanının 246.961,74 Türk Lirası olduğu değerlendirilerek, televizyon kuruluşları için idari para cezası 10.000 ( 2016 yılı için yeniden değerleme oranına göre belirlenen 14.359 ondörtbinüçyüzellidokuz) Türk Lirasından az olamayacağından 14.359 TL. İDARI PARA CEZASI UYGULANMASINA;
b- İdari para cezasının tebliğ tarihinden itibaren bir ay içerisinde Üst Kurulun T.C. Ziraat Bankası Ankara Kamu Girişimci Şubesi TR98 0001 0025 3300 9999 9951 93 no’lu hesabına “6112 sayılı kanunun 32 nci maddesine göre ödenen para cezasıdır” şerhiyle ödenmesi gerektiği veya 6112 sayılı kanunun 32 inci maddesinin dokuzuncu fıkrası uyarınca tebliğden itibaren en geç onbeş gün içerisinde Ankara İdare Mahkemelerinde dava açılabileceğinin, dava açma süresi içerisinde peşin ödeme yapılması halinde, 5326 sayılı Kanunun 17 nci maddesinin altıncı fıkrası uyarınca cezanın dörtte üçünün tahsil edileceğinin ve taksitlendirme talebinde bulunabileceğinin, peşin ödemenin kanun yoluna müracaat hakkını engellemeyeceğinin, en geç 1 aylık süre içerisinde ödenmeyen idari para cezasının, 21/7/1953 tarihli ve 6183 Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre tahsil edilmek üzere Maliye Bakanlığınca belirlenecek tahsil dairesine gönderileceğinin bildirilmesine,
Oy birliğiyle karar verildi.