saat 22.58’de yayınlanan “GÜNDEM ÖZEL” isimli program.
İnceleme ve Değerlendirme : İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığı’nın 06.01.2016 tarihli ve 25 sayılı yazısı ve eklerinin incelenmesi sonucunda;
Bahse konu yayına ilişkin Uzman Raporunda;
“İlgi : Fethullah GÜLEN Vekili Av. Nurullah ALBAYRAK’ın 23.11.2015 tarih ve 35386
sayılı şikayet dilekçesi.
TGRT Haber logosu ile yayın hizmeti sağlamakta olan kuruluşun, ülke gündemine ilişkin, siyasal, sosyal ve ekonomik konularla ilgili, bir yorumcunun düşünce ve yorumlarının izleyicilere aktarılmasına olanak sağlayan güncel program niteliğindeki "Gündem Özel" isimli bir yapımı izleyicilere sunduğu görülmüştür. Bahsi geçen programa ilişkin ilgi dilekçe ile tarafımıza başvuruda bulunan müşteki vekili avukat Nurullah ALBAYRAK'ın iddiaları ve bu iddialara ilişkin yapılan izleme ve değerlendirme sonucunda oluşan kanaat aşağıda sunulmuştur.
İncelemeye konu programa ilişkin ilgi şikayet dilekçesi ile müşteki vekili Nurullah ALBAYRAK'ın, 02 Eylül 2015 tarihinde yayınlanan "Gündem Özel" isimli programda vekili bulunduğu kişiyle ilgili olarak kullanılan ifadelerin doğru olmadığı, söz konusu iddiaların mesnetsiz olduğu ve mahkeme kararıyla tekzip edildiğini belirttiği görülmüştür. Bu kapsamda müşteki vekilinin, programa katılan konuğun "FETÖ" isimli bir terör örgütünün var olduğu, bu örgütün devleti ve hükumeti tahrik ettiği, Akın İpek'in mal varlığının onda birinin kendisine ait olduğu geriye kalanın ise Cemaat denilen yapıya ait olduğu, "FETÖ" denilen yapının Akın İpek'i finanse ettiği, "FETÖ" denilen kuruluşun terör örgütü olarak kabul edilmesi nedeniyle toplumun yaklaşımın farklı olacağı, Zekeriya Öz isimli şahsı Cemaat denilen yapının kullandığı şeklinde sıralanabilecek bir takım iddialara yer verdiği ve bu husuları içeren ifadeler kullandığından bahisle bu ifade ve iddiaların doğruluğunun kesin olmadığını belirttiği görülmüştür. Müşteki vekilinin, 12.03.2014 tarih ve 52 sayılı Üst Kurul Kararına dayanak teşkil ettiği ifade edilen"Uzman Raporu"nda yer alan"Henüz soruşturma aşamasında olan bir olayla ilgili olarak kesin ifadelerle görsel ve işitsel medyada bazı kişilerin suçlanması, olayın tek taraflı olarak aktarılması, kişilerin kamuoyu nezdinde mahkum edilmesi 6112 sayılı Yasa'ya aykırılık teşkil etmektedir."şeklindeki değerlendirmeye atıf yaptığı, Üst Kurulun bahsi geçen Kararda Uzman değerlendirmesini benimsediğini ifade ettiği görülmüştür.
Müşteki vekilince, şikayete konu program ve program konuğunun, vekili bulunduğu kişiyi toplum nezdinde itibarsızlaştırmak ve küçük düşürmek amacına matuf davranıldığından, müvekkil kişi ve sevenlerinin hedef gösterildiğinden, müvekilinin yargılamasının sürdüğü ve yargılaması devam eden bir olayda söz konusu olayların tek taraflı aktarıldığından, bu durumun kişilerin kamuoyu nezdinde mahkum edilmesi ile sonuçlanacağından, medyanın toplum üzerindeki etki gücünden isitfade edilerek yaratılan algı ile müvekkil kişinin kişilik haklarının zedelendiğinden, yapılan yayının kamusal sorumluluk anlayışıyla yapılmadığı bir kesim aleyhine ve bir kesimin menfaatlerinin korunması amacıyla yapıldığından, Anayasanın 26 ncı, 27 nci, 28 inci maddelerinde yer verilen hususların sınrılarının aşıldığından ve sonuç olarak 6112 sayılı Kanun'un 8 inci maddesinde yer alan "Suçlu olduğu yargı kararıyla kesinleşmedikçe hiç kimse suçlu ilan edilemez veya suçluymuş gibi gösterilemez, yargıya intikal eden konularda yargılama süresince, haber niteliği dışında yargılama sürecini ve tarafsızlığını etkiler nitelikte olamaz" eşklindeki hükme ve aynı maddenin (b), (c), (ç), (e), (ı), (k) bentlerinde yer alan hükümlere aykırı yayın yapıldığından bahisle gerekli işlemlerin yapılması arz edilmiş olduğu görülmüştür.
Şikayete konu program yapımda program sunucusu Yaprak HIRKA ile program konuğu Latif ERDOĞAN'ın Klip'de de görülebileceği şekliyle şikayete konu diyaloglarının aşağıdaki şekilde olduğu tespit edilmiştir.
"Sunucu:Saat yirmi üç, bu kez Gündem Özelle karşınızdayız sevgili izleyiciler. Stüdyoda değerli bir konuğum var. Gazeteci Yazar Latif Erdoğan. Öncellikle hoş geldiniz. Şimdi gündem oldukça yoğun şimdi hangi konudan başlayacağım bilmiyorum ama en azından isterseniz yapılan operasyonla başlayalım. Koza-İpek Grubuna. Bununla ilgili sizin değerlendirmelerinizi alalım çünkü şu eleştiriler hep basında yapılıyor. İşte basın özgürlüğüne saldırı, işte Samanyolu TV ile başlayan bir operasyon zincirinin halkasıydı. Seçim yaklaşıkça bu tarih yaklaştıkça bu operasyonlara hız verilecek. Amaç basını susturmak gerçekten altında yatan neden bu mudur?
Latif Erdoğan:Evvela tabii burada AK Parti'nin, hükumetin veya devletin basını susturmaya gerekçe olacak hiçbir derdi yok. Hiçbir sebep yok yani basını susturması gereken hiçbir sebep yok. Herşey demokratik bir ortamda ve hukuk çerçevesinde cereyan ediyor. O açıdan baştan bir yalan bu bir iftira develete karşı atılan bir bühtan var ortada. Şimdi bir şirket sahibinin aynı zamanda basınla ilgili bir kuruluşa sahip olması onu hukuktan azade etmez. Diyelim ki basın şirketiyle alakalı bile devletin operasyonu olsa o şirketle alakalıdır yine. Dolayısıyla basına mensubuz, içinde basın kuruluşları da var diye hiç bir hukuk tanımayan bir şirket olamaz. Dolayısıyla Akın İpek'e ait yapılan, holdingine ait yapılan operasyonlar tamamen maliyeyle alakalı, ekonomiyle alakalı bir durum. O hukuk çerçevesinde yapılan şeyler nitekim.
Sunucu:MASAK'ın yürüttüğü bir operasyon.
Latif Erdoğan:Tabi yani ortada. Şimdi yedi sekiz kişi çağrıldı. Akın İpek yurt dışına gittiği için gelemedi. Diğerleri de serbest bırakıldı zaten ne olacağı daha meçhul. Ne çıkacak arkasından meçhul. Şimdi burada benim görebildiğim kadarıyla Paralel Yapının, Cemaatin veya bugün artık tescillenmiş haliyle FETÖ dediğimiz terör örgütünün, hükümeti ve devleti tahrik etme taktikleri bunlar. Tahrik ederek üstüne gelsin ve onlar da mazlumiyeti oynasın. Fakat Türkiye Devleti de şuandaki hükumet de bu mevzuda çok tecrübeli, onların tahriklerine hiçbir zaman prim vermiyor. Herşeyi vakti saati geldikçe ve aynı zamanda hukuk çerçevesi içerisinde hallediyor. Bu da bana göre çok önemli ve yapılan da bu.
Sunucu:Hangi yöntemleri kullanarak tahrik ediyorlar. Bunu da isterseniz başlık başlık açalım çünkü sizin bir yazınız var Fethullah Gülen'le ilgili, Cemaate ilişkin son yazılarınızdan bir tanesi. Bana bir kaç deli lazım derdi diyor, şuan daha net algılıyorum diyorsunuz.
Latif Erdoğan:Evet, evet. İşte geçende Sümeyyeyle ilgili bir delinin birinin sözlerinin arkasına saklandılar. Biz onu mecaza veriyorduk deli lazım deyince ama hakikaten kendi cinsinden adam lazımmış ona deli. Yani adı belli deli lazımmış.
Sunucu:Raporu var gibi bir cümle de var yazınızda.
Latif Erdoğan:O şahsın yani o kendisini bilmem ne lideri kabul eden şahsın. Onu gazeteler yazdı zaten. Şimdi burada yapılmak istenen şey şu. Tahrikin çeşitli usulleri var. Bir olmayan şeylerle tahrik ediliyor. İşte olduğu gibi şimdi yaptıkları gibi. Nedir o? Basına baskı var. Basın özgürlüğü elden gidiyor. yok böyle birşey. Bu bir taktiktir. İkincisi, kendilerinden beklenmeyecek atraksiyonlar yaparak tahrik yapılır. Nitekim PKK'nın yaptığı tahrik de bu cinsten bir tahriktir. Onlar hakkını buldu. Şimdi bu açıdanda aynı mantıkla hareket ediyorlar. Bütün terör grupları aynı mantıkla hareket ediyorlar. Fakat burada Akın İpek meselesi önemlidir çünkü Akın İpek kendi başına bir insan değildir. Tek başına değerlendirilmesi gereken bir holding sahibi değildir. Onun mal varlığının tabi ben detaylarını bilmiyorum. Fakat çok eskiden beri tanıdığım bir insan olarak onun ticari hacmi kesinlikle bu milyar dolarlarla falan filan konuşulacak bir ticari hacmi yoktur. Burada iki mesele var devletin de şuanda mercek altına aldığı. O da nedir, bukadar beklenmedik bir ticari sirkülasyon nasıl gerçekleşti? İşte hangi mal varlıklarıyla oldu bunu değerlendirecek tabi devlet. Milyar dolarlardan bahsediyoruz çünkü. Ben on on beş sene evvel milyon doları teleffuzda zorlanacak bir arkadaştı o. Şimdi milyar dolarlar sadece yurt dışına gidenden bahsediyor yedi buçuk milar dolardan bahsediyor. Dolayısıyla bu kazanım nasıl oldu? Hani normal bir ticari yapılanma için böyle bir para kazanılabilir mi? Şimdi benim bir de duyduğum, o kadar çok duyduğum onun için artık doğru olduğunu kabul ettiğim şeyler bizzat kendisinden dinlediğim değil ama çevresinden yakınlarından duyduğum şeyler. Akın İpek'in mal varlığı belki onda biri kendisine aitse diğerinin hepsi Cemaate ait. Bir sembol isim o duyduğumu söylüyorum. Kendisi bunu tekzip ederse beni bağlayacak birşey yok. Hukuk karşısında tekzip etsin bunları. Dolayısıyla ben şahsen devlet ricaline Akın İpek'in on sene evvelki mal varlığı ile bugünki geldi noktayı bir araştırmalarını isterim. Nasıl bu büyüme oldu. Nasıl böyle bir gelişme oldu? Bunu bir mercek altına alınsın. İkincisi hakikaten onun altın çıkarma şeyleri kendine mi ait Hizmete mi ait. Bu dedikodu meselesi. Mesela önemli bir dedikodu meselesi de budur.
Sunucu:Ama yıllardır da zaten beraber anılan isimler olduğunu biliyoruz aslında?
Latif Erdoğan:Şimdi beraber anılmak ayrı Yaprak hanım. Beraber anılabilir fakat bu para meselesi, ticaret meselesindeki şey daha değişik formatta ele alınması lazım. Şimdi milletten himmet diye toplanıyor. Zekattır, sadakadır şudur budur diye toplanıyor ve bir insana veriliyor bu. Hangi gaye ile olursa olsun. Onun işletmesi altında bu. Şimdi böyle bir yapılanmaya devlet el koyması lazım. Yani milletin parasını kurtramak için el koyması lazım. Şimdi mesela bence yanlış bir ifade FETÖ'yü finanse eden değil yani tam tersi FETÖ onu finanse ediyor. Buna iyi dikkat etmek lazım. Burada da...
Sunucu:Burada hangi faaliyetleri yürütüyor olabilir bu finansmanla Fethullah Gülen yada işte hani FETÖ terör örgütü olarak anılıyor şuanda.
Latif Erdoğan:Şimdi bakın bu çalışma Akın İpek ve bazı ismini devlet bulduktan sonra konuşabileceğimiz isimler. Ben önceden söylemeyi uygun görmğyorum. Bu isimler özellikle zengin edilmeye çalışıldı yani kendi ifadeleri ile söyleyecek olursak kendi zenginimizi kendimiz yaratmamız lazım. İç Bünyede çok zenginimiz olması lazım ki bunların ilerde hinterlandı ona göre olacak. toplum içinde Dünya çapında hinterland ona göre olacak. Bu bir stratejidir aynı zamanda. Bir çalışma şeklidir. Dolayısıyla kendi stratejileri açısından taktikleri açısından doğrudur eğridir o konuşulabilir tartışılabilir ama şuanda gelinen nokta itibariyle artık FETÖ denen kuruluş bir terör örgütü olarak kabul edildiğine göre, Devlet tarafından artık bundan sonraki yaklaşımlar da toplumun yaklaşımı da farklı olacaktır. Yani bir üç sene evvelki beş sene evvelki yaklaşım olmayacaktır. O açıdan da bu milletin eğer hakkaten bu duyduklarımız doğruysa bunlar tabi belgelenmesi lazım Türk toplumundan alınan bunlarca milyarlarca denilen bu paralar o topluma iade edilmesi lazım. Yani Türkiye Devleti bence o paraları eğer bu ispat edilirse hukukla, şimdi kağıt üstünde herşey normal olabilir ama istihbarat birimlerinin diğer birimlerin de kendilerine göre raporları var şunları var bunları var. Bunlar bu şekilde ispat edildikten sonra hem medyaakuruluşları Cemaate ait hem de bu tür şirketler paravana şirketler başkasının üzerine gösterilen şirketler devlet tarafından el konularak hakiki sahiplerine yani millete iade edilmesi lazım.
Sunucu:Şimdi annesinin açıklamaları var. O açıklamlar da ilginç biliyorsunuz. Kardeş kavgası olarak yorumladı sayın Melek İpek bu operasyonu. Siz izlediniz mi?
Latif Erdoğan:Nasıl? Yok.
Sunucu:Kardeşlerin kavgasıdır dedi. Ee zannediyorum yani hani biraz ileriye dönük barış mesajı da altında yatıyor. Ee ama hani bu kavga kardeş bağlamını hani nasıl açarız nasıl yorumlarız onu bilemeyeceğim tabiki ama.
Latif Erdoğan:Şimdi ben burada tabi Akın İpek'in veya ailesinin şahsiyetleriyle ilgili hiçbirşey konuşmadım konuşmam da. Ben bütün bu dönemdeki konuşmalarımda tek muhatabı Gülen olarak kabul ettim. Diğerlerini muhatap olarak kabul etmiyorum kendime. Ama bu olayı da Gülen'den ayrı düşünemeyiz çünkü gerçek patron orada Gülendir. Yani gerçek reel patron İpek ve diğer onun gibi finanse edilen ve yükseltilen insanların esas patronu odur. O açıdan da bu mücadele de devletin mücadelesi de doğrudan Akın İpekle falanla filanla değildir. Terör örgütüyle olan bir mücadeledir. Bu ikisini birbirinden ayırmak lazım.
Sunucu:Peki bu bağ daha önce bilinmiyor muydu? Çünkü paralel yapıyla mücadele çok uzun süredir hükumetin gündeminde. Hatta bugünkü Milli Güvenlik Kurulunda yine en önemli maddelerin başında geliyordu hem çözüm süreci hem terör operasyonları ve aynı zamanda paralel yapıyla mücadele. Dolayısıyla zamanlama açısından manidar görenler var. Siz nasıl yorumlayacaksınız?
Latif Erdoğan:Zamanlama açısından hiçbir manidarlığı yok. Akın İpek bir siyasi figür olsa dediklerinde bir mana olabilir. Hiçbir manası yok ki siyasi figür değil. Ne diye zamanlamasını ayrıca şey yapacağız. İşte zamanlaması belli ona haber vermişler o da yurt dışına çıkmış. Zamanlama onlar açısından manidardır. Devlet kendi çerçevesi içinde ilerlemesini, hukuk çerçevesi içerisinde yapıyor. Bir şeyi aceleye getirme onu mahvetmek olur. Ellerindeki verileri topluyorlar ki iki senedir bu devam eden bir süreç. Yani seçimden sonraya mı bırakılacaktı bu yani ne diye? Bir adaylığı mı var? Akın İpek'in yoo öyle birşey de yok.
Sunucu:Yoo sadece medya bağlantısından da olayı zannediyorum yapılıyor bu yorumlar.
Latif Erdoğan:Yani demek ki şunu kafaya koymuşlar. Hukumet onların lehinde de olsa aleyhinde de olsa onlar onların aleyhinde olmaya endekslemişler kendilerini ki böyle birşey söyleyebiliyorlar. Ne diye hükumet onları doğrudan doğruya cephe alsın ki basın olarak. Demek onlar kendilerini düşmanlığa konuşlandırmışlar. Böyle bir mana çıkar ondan. Hükumetin de hiç onları önemsediğini zannetmiyorum bu mevzuda. Yani bugün bütün onların medya kuruluşları Cemaatten başka bir kişiye hitap etmiyor. O Cemaat de döküldü zaten. Yani onda bire düştü rakam olarak da. Dolayısıyla çok marjinal ee bir köy kahvesinde seyredilme algısı içinde değerlendirmek lazım onu. Yani dolayısıyla kendi Cemaatine kendi grubuna hitap eden bir medya kuruluşları var.
Sunucu:Bir de tabiki aslında dünyanın da bir desteğinin olduğunu görüyoruz. Mesela Zekeriya Öz ve diğer savcı yurt dışına kaçtı ve Almanya'da oldukları tespit edildi ancak Alman makamlardan burada yok herhangi bir adres bilgisine ulaşamadık şeklinde yorum geldi siz nasıl değerlendireceksiniz örgütün kimlerle işbirliği içerisinde olduğunu?
Latif Erdoğan:Şimdi Zekeriya Öz, Celal Kara gibi isimler sıradan isimler değil. Bir kere Zekeriya Öz Cemaat ferdi de değildir. Tamamen Cemaatin kullandığı bir insandır. Ama o da Cemaati kullanmıştır. Çok yönlü, karşılıklı difüzyon vardır orada. Şimdi çok yönlü bir operasyondur yine onların kaçırılması meselesi. İki türlü etkisiz hale getirme düşünceleri vardır. Bir böyle kaçırarak onları kendi kontrolleri altına almak için yapılmıştır Cemaat tarafından. İkincisi onu telaffuz bile etmek istemiyorum. Başka türlü bir etkisiz hale getirmeyi de düşünebilirler. O açıdan Devlet bizzat bu iki tehlikeden de onları kurtarmak için gayret göstermesi lazım. Yani Devlet yine burada babalık yapması lazım. Diğer taraftan bu insanların Akın İpek ve aynı düşünceyi paylaşan Cemaat içinde kendilerine bir elit tabaka kuran bu insanların da dış bağlantılara artık herkesin bildiği, malumun ilanı kaviindne olacak sırlar cümlesindendir. Telaffuz etmiyorum hangi localarla hangi şeylerle bağlantılı olduklarını hangi gruplarla bağlantılı olduklarını telaffuz etmek istemiyroum ama bu bilinen birşey. O açıdan da Türkiye bunlarla tekrar bir sarmalanmak isteniyor. Dış güçler tarafından, Akın İpek'in İngiltere'de olması da tesadüf değildir."
Müşteki vekilinin şikayetine konu olan hususlara ilişkin dilekçesinde belirtmiş olduğu ifade ve diyalogların deşifrede de görüleceği üzere programın farklı zaman dilimlerinde program konuğunun ifade etmiş olduğu hususlardan oluştuğu görülmektedir. Program konuğuna ait söz konusu ifade, iddia, isnad ve yaklaşımların bağlamı içinde deşifre metindeki biçimde yer aldığı tespit edilmiştir. Müşteki vekilinin hizmet sağlayıcıya ilişkin bir şikayette bulunduğu görülmüş ancak şikayete konu programın bir haber bülteni yada hizmet sağlayıcının doğrudan kendi unsurlarıyla izleyiciye sunmuş olduğu bir yapım olmadığı tespit edilmiştir. Programın şikayete konu olan kısmı incelendiğinde ise hizmet sağlayıcının yorumcunun düşüncelerine ifade etmesine imkan, zaman ve zemin sağladığı ancak yorumcunun yaklaşımlarını doğru ya da yanlış şeklinde niteleyen, yorumcunun yorumlarını destekleyen ya da reddeden herhangi bir yaklaşım sergilemediği tespit edilmiştir.
Sonuç olarak TGRT Haber logosuyla yayın hizmeti sağlamakta olan kuruluşun sunmuş olduğu Gündem Özel isimli programa ilişkin yapılan şikayet, program konuğunun sarf etmiş olduğu ifadeler kapsamında değerlendirildiğinde müşteki vekilinin şikayetine dayanak teşkil eden hususların programda yer aldığı, ancak bahsi geçen programın bir sunucu ve program konuğunun soru ve bu sorulara yöneltilen cevaplarla birlikte yapılan yorumlardan oluştuğu tespit edilmiştir. Bu bağlamda gerek programın kapsamının gerek sunucu ve yorumcunun sarf ettiği söz ve ifadelerin ayrı ayrı değerlendirilmesi gerektiği düşünülmektedir. Hizmet sağlayıcı kuruluşu temsil eden sunucunun sarf etmiş olduğu ifadelere bakıldığında müşteki vekilinin belirtmiş olduğu kavram, iddia, ifade ve isnadlara sözlerinde yer vermediği, program konuğunun yorum ve ifadelerini destekleyici mahiyette bir ifade kullanmadığı tespit edilmiştir. Hizmet sağlayıcı kuruluşu temsil eden sunucu Yaprak HIRKA'nın Milli Güvenlik Kurulu'nun 02 Eylül 2015 tarihli toplantı sonuç bildirgesine(*) atıfla sadece "Paralel Yapı" ifadesine program konuğuna yönelttiği sorusu kapsamında yer verdiği görülmüştür. Öte yandan program konuğunun ifade etmiş olduğu isnad ve iddiaların yerinde olup olmadığı, doğru ya da yanlış olduğu şeklindeki tespitlerin ise Türk Ceza Kanunu'nun ilgili maddeleri kapsamında sonuçlandırılacak hukuki safahat sonucunda ortaya çıkabileceği, söz konusu iddia, isnad ve ifadelerin program konuğunu bağlayan ifadeler olduğu ve hizmet sağlayıcı kuruluşun program konuğu olan şahsın ifade özgürlüğünü kullanması için sadece imkan sağladığı gerekçesiyle 6112 sayılı Kanun'a aykırı bir husus bulunmadığı değerlendirilmiştir.”
Şeklinde değerlendirmelere yer verilmiş olduğu
Söz konusu yayın ile 6112 sayılı Kanun hükümlerinin ihlal edilmediği kanaatinin Daire Başkanlığınca belirtildiği,
Konu hakkında karar alınmasını teminen yazının Üst Kurula havale edildiği anlaşılmaktadır.
Gerekçe:Konunun; İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığı’nınyazısı, eki belgeler ve ilgili mevzuat kapsamında Üst Kurulumuzca değerlendirilmesi neticesinde;
İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığının yukarıda alıntılanan uzman raporunda da ayrıntılı şekilde belirtildiği üzere; söz konusu programın genelinde yapılan yayının ve yorumların, medyanın haber verme işlevi ve kamuoyunun haber alma hakkı bağlamında haber değeri ve niteliği taşıdığı, ifade özgürlüğü ve ifade özgürlüğünün doğal bir sonucu olarak karşımıza çıkan basın özgürlüğü kapsamında değerlendirilebilecek nitelikte olduğu; program konukları tarafından kullanılan ifadeler irdelendiğinde de, nesnel bir değerlendirmeyle eleştiri niteliğini taşıdığı ve güncel bir tartışma konusu olması nedeniyle de üzerinde kamu yararı olduğu, kamuoyunun gündemini oluşturan konuyla ilgili tartışmalara katkısının olduğu, dolayısıyla ifade özgürlüğünün geniş yorumlanması gerektiği değerlendirilmektedir. Bu nedenle mezkur yayınının, 6112 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun'a aykırı bir husus oluşturmadığı kanaatine varılmıştır.
Toplantıya Ait Şerhler
Üst Kurulun 17.02.2016 gün ve 10 sayılı toplantıda aldığı 26 no.lu karara karşı oy yazısı.
Süleyman DEMİRKAN Şerhidir.