saat 21.58’de yayınlanan “GÜNDEM ÖZEL” isimli program.
İnceleme ve Değerlendirme : İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığı’nın 12.01.2016 tarihli ve 31 sayılı yazısı ve eklerinin incelenmesi sonucunda;
Bahse konu yayına ilişkin Uzman Raporunda;
“İlgi : 22.10.2015 tarih ve 32378 no’lu evrak ile gelen Fethullah GÜLEN Vekili Av. Nurullah
ALBAYRAK’ın 20.10.2015 tarihli şikayet dilekçesi.
TGRT Haber logosu ile yayın hizmeti sağlamakta olan kuruluşun, ülke gündemine ilişkin, siyasal, sosyal ve ekonomik konulara ilişkin bir yorumcunun düşünce ve yorumlarının izleyicilere aktarılmasına olanak sağlayan güncel program niteliğindeki "Gündem Özel" isimli bir yapımı 19.09.2015 tariihinde izleyicilere sunduğu görülmüştür. Bahsi geçen programa ilişkin ilgi dilekçe ile tarafımıza başvuruda bulunan Avukat Nurullah ALBAYRAK'ın iddiaları ve bu iddialara ilişkin yapılan izleme ve değerlendirme sonucunda oluşan kanaat aşağıda sunulmuştur.
Müşteki vekili Nurullah ALBAYRAK'ın 19 Eylül 2015 tarihinde yayınlanan Gündem Özel isimli programda vekili bulunduğu kişiyle ilgili olarak kullanılan ifadelerin doğru olmadığı söz konusu iddiaların mesnetsiz olduğu ve mahkeme kararıyla tekzip edildiği belirtilmiştir. İlgili kısmın dilekçede verilen deşifresi aşağıdaki gibidir:
"Fatih Tezcan:PKK Dünya'nın en şanslı terör örgütü. Korkunç bir şans. Dünya'da hiçbir örgütte böyle bir şans yoktur. Bir terör örgütü bir ülkede asker, polis, sivil öldürüyor. PKK ne yaparsa yapsın yandaş terör örgütü Fetullahçı terör örgütü, DHKP_C'nin medyası, PKK medyası, Doğan medyası, FETÖ medyası hepsi birden bir kişiye ülkenin seçilmiş ilk Cumhurbaşkanına saldırıyor. PKK neyi bilerek hareket etti? Bizans'ı devirmiş bir millete PKK'yı bitiremezsin diyenler neye güvendiler? Bütün Bizans oyunlarını Erdoğan'a çeviren FETÖ'ye güveniyorlar."
19.09.2015 tarihli Gündem Özel programı detaylı incelemeye tabi tutulmuştur. İlgili kısmın deşifresi aşağıda verilmiştir:
Sunucu:Gündem Özel'den iyi akşamlar Sayın Seyirciler. Türkiye'nin yoğun ve ağır bir gündemi var. Artan terör olayları toplumun da tansiyonunu yükseltti. Yarın bir miting düzenlenecek İstanbul Yenikapı'da, Teröre Hayır mitingi. Bir yandan terör operasyonları yurt içi ve yurt dışında devam ediyor sayın seyirciler bir yandan da 1 Kasım'da seçimlere gidiyoruz. Evet, artan terör olayları bir yandan bir yandan da seçime gidiyoruz dedik. Hepsini konuşucaz, hepsini sorucaz. Değerli bi konuğum var, stratejist gazeteci yazar Fatih Tezcan bizlerle birlikte. Fatih Bey hoşgeldiniz yayınımıza.
Fatih Tezcan:Hoşbulduk, teşekkür ediyorum.
Sunucu:Evet öncelikle açılışta da belirttiğim gibi biraz toplumumuzun tansiyonu yüksek. Artan terör olayları, özellikle 7 Haziran seçimleri sonrasında toplumun tansiyonunu yükseltti. Bazı illerde ekstrem olaylara da şahit olduk. İşte Perşembe günü yapılan teröre karşı ortak eylem ve keza yarın da bir eylem yapılacak, terör protesto edilicek; tabi bunlar yavaş yavaş tansiyonu düşürüyo aslında. Ama siz genel olarak baktığınızda Türkiye'nin halet-i ruhiyesini nasıl görüyosunuz? Toplumun ruh sağlını nasıl görüyosunuz. Buyrun.
Fatih Tezcan:Eyvallah, izleyenleri saygıyla selamlıyorum. İnşallah hayırlara vesile bi yayın olur. Şehitlerimize tekrar Rabbimizden rahmet dileyelim. Bizlere aileleri başta olmak üzere sabır dilemek noktasındayız. Diğer yandan hiç de boyun bükücek bi durumda falan değiliz. Bugün aldığımız haber itibariyle mesela Cizre'de açıklananın bir kaç katı ölçüde PKK'lının pasifize edildiği klasik deyimle etkisiz hale getirildiğini öğrenmiş bulunuyoruz. Bu güzel bişey. Yine bakarsak Karayılan'ın, Murat Karayılan'ın PKK liderlerinden, mesela onun söylediği şeyler çok güzel şeyler. Daha da fazlasının bilgisine sahibiz. Geçenlerde biliyosunuz, (?) PKK kanalına bağlanan bi PKK'lı Cizre'deki sokağa çıkma yasağı sırasında ağladı ve dedi ki 150-200 geenç var elimizde napıcaz bunları ve ağlarken yayını kesmek zorunda kaldılar. Karayılan da keza Kandil'de barınamıyoruz diyor. Şimdi tabi burda daha genelden bakmak gerekirse... PKK dünyanın en şanslı terör örgütü. Bu bağlamda yani konuya burdan girdiğimizde yani korkunç bir şans. Dünyada hiçbir örgütte böyle bir şans yoktur çünkü düşünebiliyo musunuz? Bir terör örgütü bir ülkede asker, sivil, polis öldürüyor; kimi nerde nasıl öldürürse? Astsubayı çarşıda hamile eşine erik alırken öldürebiliyor. Binbaşıyı eşinin yanında kurşunlayabiliyor. Özel harekatçıyı Tunceli-Erzincan yolunda kızının çığlıklarıyla beraber kızının önünde kurşunlayabiliyor.
Sunucu:Aslan Kulaksız örneği var yine...
Fatih Tezcan:Binbaşı Aslan Kulaksız, demin söylemiştim. Ne yaparsa yapsın PKK terör örgütü, yandaş terör örgütü, Fetullahçı terör örgütü, DHKP-C'nin medyası, PKK medyası, Doğan medyası, FETÖ medyası, hepsi birden bir kişiye saldırıyor; ülkenin seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a. Dünyanın en şanslı örgütü PKK; ne eylem yaparsa yapsın her daim herkes önce Sun Tzu, Çinli ünlü stratejist, daha sonra Doktor Gobez, tabii arada Lenin'i saymak lazım; üçünün ortak felsefesidir; dünyada her ne olursa olsun sen hedefine ateş edeceksin söylemini; tabii ki halkımız bunu bilmek zorunda değil, ama bunu bilen bir üst aklın yönlendirmesiyle devamlı olarak bundan sen sorumlusun diyerek Cumhurbaşkanı Erdoğan'a parmak uzatıyolar. Bakalım öyle mi? Şimdi, çözüm sürecini gelebiliriz ki mesela 7 Haziran'dan sonra seçimlerde kötü oy alınca diyelim, tırnak içinde nispeten Ak Parti, bu olaylar niye başladı? Şimdi bütün Türkiye'nin, aslında bütün Türkiye'nin değil. Halkın bir kesimine sorgulatılmaya çalışılan, empoze edilmeye çalışılan bir şey var; bu neden başladı?
Sunucu:Evet, zamanlama vurgusu yapılıyo. Neden 7 Haziran sonrasında terör olayları arttı?
Fatih Tezcan:Şimdi buna baktığımız vakit, PKK adına bir empati yapalım, düşünelim. PKK Suruç'ta, Suruç'tan sonra Müsellem Ünal Adıyaman civarında bir yerde biliyosunuz öldürüldü, Allah rahmet eylesin, şehit edildi asker kardeşimiz. PKK bu hamleleri yaparken ve sonrasını yaparken neyi bilerek hareket etti acaba? Ya bugün attığım bir tweette olduğu gibi, Bizans'ı devirmiş bir millete PKK'yı deviremezsin, 5000 militan, şimdi oldu 3000 militan, 4000 militan hergün kan kaybediyolar. PKK'yı bitiremezsin diyenler neye güvendiler? El-cevap; bütün Bizans entrikalarını Erdoğan'a çeviren FETÖ'ye güveniyorlar. Çok basit bu. Bütün istihbaratını Güneydoğu'ya yıkmış olan Almanya'ya güveniyorlar. Şu anda Cizre'de belediye başkanı görevden alınan belediye başkanı Leyla İmret'in söylediklerini hatırlayalım. Ne dedi? Biz şu anda iç savaşa girdik dedi. Türkiye iç savaştadır dedi. Bu şaahıs çeyrek asra yakın bir dönem, 25 yıla yakın bir dönem Almanya'da bulunmuş ve buraya gelmiş. Resmen PKK'nın kontrol etmeye çalıştığı Silvan, Yüksekova ve Cizre'dir, üç yerdir, bir tanesinin başında Alman istihbaratı var ve bu topraklarımızda Türk ordusunu istemiyoruz gargarası yapan safsatası yapan PKK'ya tırnak içerisinde söylüyorum, koymuyor. Neden 22 senedir Almanya'da olan Leyla İmret bizim bu bu ilgilendirmiyo. Onu ilgilendiren şey ne? Almanya'nın tarihte her zaman için Ortadoğu'da aldığı pozisyon, mikser pozisyonu. Almanya karıştırır, Fransa istihbarat desteği sağlar, Humeyni'den hatırlayın, nasıl geldi Paris'ten İran'a da devrimi yapabildi 1 Şubat 1979, Fransa istihbarat desteği sağ; İngiltere operasyon yapar, ispat, 1 Haziran 2013 Londra Levent Kırca. Yurtseverler İstanbul'u ele geçiriyorlar dedi. Hiç unutmayın. İngiltere operasyon yapar. Esad'ı oraya koyar, Türkiye'de rejimle oynar, falan. Bu Almanya, Fransa, İngiltere üç büyükler de diyebilirsiniz, üç fitneciler de diyebilirsiniz, bu arasındaki görev dağılımı her zaman için bu böyledir. Bi kere evvela bunu bi bilelim. Diğer taraftan baktığımızda, ordan kaldığımız yerden devam edelim... PKK neden çözümü bozmasın? Şimdi, 80 milletvekili almış HDP ve bir anda Selahattin Demirtaş Abdullah Öcalan'ı da diğer tarafta Kandil'i de gölgede bırakan bir konuma gelmiş. Burası çok önemli. PKK buna razı olur mu? Bu işleri biraz bilen çok az bilen birinin anlayacağı üzere elinde silah varsa bir terör örgütü hiç kimseyi kendi üstünde kabul etmez neden?.. Bi hani isim bile vermek istemem de, bi muhalefet partisinin ağzından saraya doğru yürürüz diye bişey çıktı. Takip ettik de mi geçenlerde? Ne denildi, her yerde ne yazılıyo? Yüreğiniz varsa hadi yürüyün. Bi çıksanızza Saray'a doğru, bi Erdoğan'a bi kastetsenizze? Milyonlar hemen canını vermeye razı. Dolayısıyla Öcalan bunu görüyo. Geçmişte asla bu olmadı. Hiç kimsenin etrafında olmadı... Şimdi 7 Haziran'a konuyu tekrar taşımamı isterseniz...
Sunucu:Evet evet kesinlikle oraya gelelim.
Fatih Tezcan:PKK'nın eli o kadar rahat ki; çünkü her ne yaparsa yapsın kahrolsun PKK diyemeyen bir güruh var. Bu güruh gerek Kemal Kılıçdaroğlu liderliğindeki CHP'de tebaruz ediyo baktığınız vakit FETÖ medyasında ya da Pensilvanya medyasında tebaruz ediyo efendim ya da baktığınız vakit Aydın Doğan medyasında tebaruz ediyo...E şimdi PKK burda neden dünyanın en şanslı örgütü olmasın ki?.. Dolayısıyla PKK'nın eli çok rahat, bundan sonra da çok rahat. Çözüm sürecini bozdular. HDP'nin geldiği yeri belki yüzde on üçü beğenmemiş olabilirler. Bunun çok fazla segmenti var kendi içinde konuşmamız gereken. Burda en fazla faydalandıkları konu bu ellerini rahat tutturan medya çünkü medya yoksa biliyosunuz hiçbi şey yoktur diyebiliriz nerdeyse.
Sunucu:Evet şimdi araya giricem de zikrettiğiniz isimler yayına bağlanabilir dilerlerse bir sonraki programda ağırlayabiliriz. Yayın ilkelerimiz gereği bunu benim söylemem gerekiyo.
Fatih Tezcan:Halk artık kendini yormayanı seviyo. 7 Haziran'da Ak Parti'nin kaybettiği oyların sebebi odur. Çünkü 13 senelik dönemde Ak Parti hiç içerdeki kavgaları dışarı yansıtmamıştır. Bunu ilk yapan Bülent Arınç'tır. Tek yapan da Bülent Arınç'tır. Hatırlarsanız parsel parsel demesi Melih Gökçeğe işte tam nevruzda pozitif bir hava yakalanmışken mükrofonlara konuşup... İlk odur. Ve seçimden çok kısa bir süre önce biz o kadar çok israf ettik ki vergi almamıza gerek yoktu ki gibi bi söz, tamamen bir iftira. Devlete iftira, Ak Parti'ye iftira, Erdoğan'a iftira; neyse.
Sunucu:Peki uzun sürek iktidar dönemleri partiyi yıpratmaz mı? Geçtiğimiz günlerde...eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün de bu yönde beyanları oldu. Buna katılıyo musunuz?
Fatih Tezcan:Tabii yıpratır. Yıpratmaz mı? Yıpratır. Yıpratma işte o Abdullah Gül'ün geçen günkü açıklamasını bi kere hatırlattığınız için çok teşekkür etmem lazım çünküçok büyük bi gaf yapıldı. Müsaade ederseniz onu düzeltmek istiycem (?) ile mücadele konusundaydı ama ondan önce yıpratır mı yıpratır. Bu yalnız her parti için geçerli demokrasiden kaynaklanıyo...Abdullah Gül'ün açıklamalarına gelecek olursam orda çok büyük bi gaf var. Zannediyorum eski cumhurbaşkanımız doğru bir şekilde enforme edilmemiş. Beşinci kol ile mücadeleyi asla soft bir dil kaldırmaz. Onun tezi şuydu, Boydaklar çok hayırseverler, Memduh Boydak'ın alınması üstünden geliştirilen bir argumantasyon vardı ve orda söylediği söz şudur, hiç böyle sert olmamak lazım, karşı tarafı birbirine kenetlersin, tez bu. Bu tez kimin? Şimdi isim çok fazla vermiyim, Bülent Arınç kanadı diyim...Abdullah Öcalan'la bile masaya oturduk, Hoca Efendi ile mi oturamıycaz görüşündeler; tez bu: Ak Parti içerisindeki bir kanat ve maalesef Gül'ün etrafındaki bazı isimler diyim ki Ahmet Sever'i telaffuz edebiliyorum bildiğimizden dolayı, bu iddia ediliyor diyelim hukuki bişey gelmesin diye..."
Müşteki vekilinin, 12.03.2014 tarih ve 52 sayılı Üst Kurul Kararına dayanak teşkil ettiği ifade edilen"Uzman Raporu"nda yer alan"Henüz soruşturma aşamasında olan bir olayla ilgili olarak kesin ifadelerle görsel ve işitsel medyada bazı kişilerin suçlanması, olayın tek taraflı olarak aktarılması, kişilerin kamuoyu nezdinde mahkum edilmesi 6112 sayılı Yasa'ya aykırılık teşkil etmektedir."şeklindeki değerlendirmeye atıf yaptığı, Üst Kurulun bahsi geçen Kararında Uzman değerlendirmesini benimsediğini ifade ettiği görülmüştür.
Müşteki vekilince, şikayete konu program ve program konuğunun, vekili bulunduğu kişiyi toplum nezdinde itibarsızlaştırmak ve küçük düşürmek amacına matuf davranıldığından, müvekkil kişi ve sevenlerinin hedef gösterildiğinden, müvekilinin yargılamasının sürdüğü ve yargılaması devam eden bir olayda söz konusu olayların tek taraflı aktarıldığından, bu durumun kişilerin kamuoyu nezdinde mahkum edilmesi ile sonuçlanacağından, medyanın toplum üzerindeki etki gücünden isitfade edilerek yaratılan algı ile müvekkil kişinin kişilik haklarının zedelendiğinden, yapılan yayının kamusal sorumluluk anlayışıyla yapılmadığı bir kesim aleyhine ve bir kesimin menfaatlerinin korunması amacıyla yapıldığından, Anayasanın 26 ncı, 27 nci, 28 inci maddelerinde yer verilen hususların sınrılarının aşıldığından ve sonuç olarak 6112 sayılı Kanun'un 8 inci maddesinde yer alan "Suçlu olduğu yargı kararıyla kesinleşmedikçe hiç kimse suçlu ilan edilemez veya suçluymuş gibi gösterilemez, yargıya intikal eden konularda yargılama süresince, haber niteliği dışında yargılama sürecini ve tarafsızlığını etkiler nitelikte olamaz" şeklindeki hükme ve aynı maddenin (b), (c), (ç), (e), (ı), (k) bentlerinde yer alan hükümlere aykırı yayın yapıldığından bahisle gerekli işlemlerin yapılması arz edilmiş olduğu görülmüştür. Yine de şikayete konu olan programın sunucusunun 22.18.49 itibariyle araya girerek bahsi geçen isimlerin yayına bağlanarak iddialar hakkında cevap verebileceklerini "...Zikrettiğiniz isimler yayına bağlanabilir dilerlerse bir sonraki programda ağırlayabiliriz. Yayın ilkelerimiz gereği bunu benim söylemem gerekiyo." sözleriyle dile getirdiği belirtilmelidir.
Müşteki vekilinin şikayetine konu olan hususlara ilişkin dilekçesinde belirtmiş olduğu hususların deşifrede de görüleceği üzere programın farklı zaman dilimlerinde program konuğunun ifade etmiş olduğu hususlardan oluştuğu görülmektedir. Program konuğuna ait söz konusu ifade, iddia, isnad ve yaklaşımların bağlamı içinde deşifre metindeki biçimde yer aldığı tespit edilmiştir. Müşteki vekilinin hizmet sağlayıcıya ilişkin bir şikayette bulunduğu görülmüş ancak şikayete konu programın bir haber bülteni ya da hizmet sağlayıcının doğrudan kendi unsurlarıyla izleyiciye sunmuş olduğu bir yapım olmadığı tespit edilmiştir. Programın şikayete konu olan kısmı incelendiğinde ise hizmet sağlayıcının yorumcunun düşüncelerine ifade etmesine imkan, zaman ve zemin sağladığı ancak yorumcunun yaklaşımlarını doğru ya da yanlış şeklinde niteleyen, yorumcunun yorumlarını destekleyen ya da reddeden herhangi bir yaklaşım sergilemediği, konuğun zikrettiği isimlerin dilerlerse cevap hakkını kullanabileceklerini belirttiği tespit edilmiştir.
Sonuç olarak TGRT Haber logosuyla yayın hizmeti sağlamakta olan kuruluşun sunmuş olduğu Gündem Özel isimli programa ilişkin yapılan şikayet, program konuğunun sarf etmiş olduğu ifadeler kapsamında değerlendirildiğinde müşteki vekilinin şikayetine dayanak teşkil eden hususların programda yer aldığı tespit edilmiştir. Ancak bahsi geçen programın bir sunucu ve program konuğunun soru ve bu sorulara yöneltilen cevaplarla birlikte yapılan yorumlardan oluştuğu görülmektedir. Bu bağlamda gerek programın kapsamının gerek sunucu ve yorumcunun sarf ettiği söz ve ifadelerin ayrı ayrı değerlendirilmesi gerektiği düşünülmektedir. Hizmet sağlayıcı kuruluşu temsil eden sunucunun sarf etmiş olduğu ifadelere bakıldığında müşteki vekilinin belirtmiş olduğu kavram, iddia, ifade ve isnadlara sözlerinde yer vermediği, program konuğunun yorum ve ifadelerini destekleyici mahiyette bir ifade kullanmadığı tespit edilmiştir. Öte yandan program konuğunun ifade etmiş olduğu isnad ve iddiaların yerinde olup olmadığı, doğru ya da yanlış olduğu şeklindeki tespitlerin ise ancak 6112 sayılı Kanun'un cevap ve düzeltme hakkınını düzenleyen 18 inci maddesi kapsamında ve Türk Ceza Kanunu'nun ilgili maddeleri kapsamında sonuçlandırılacak hukuki safahat sonucunda ortaya çıkabileceği değerlendirilmiştir. Takdirlerinize arz ederim.”
Şeklinde değerlendirmelere yer verilmiş olduğu
Söz konusu yayın ile 6112 sayılı Kanun hükümlerinin ihlal edilmediği kanaatinin Daire Başkanlığınca belirtildiği,
Konu hakkında karar alınmasını teminen yazının Üst Kurula havale edildiği anlaşılmaktadır.
Gerekçe:Konunun; İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığı’nınyazısı, eki belgeler ve ilgili mevzuat kapsamında Üst Kurulumuzca değerlendirilmesi neticesinde;
İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığının yukarıda alıntılanan uzman raporunda da ayrıntılı şekilde belirtildiği üzere; söz konusu programın genelinde yapılan yayının ve yorumların, medyanın haber verme işlevi ve kamuoyunun haber alma hakkı bağlamında haber değeri ve niteliği taşıdığı, ifade özgürlüğü ve ifade özgürlüğünün doğal bir sonucu olarak karşımıza çıkan basın özgürlüğü kapsamında değerlendirilebilecek nitelikte olduğu; program konukları tarafından kullanılan ifadeler irdelendiğinde de, nesnel bir değerlendirmeyle eleştiri niteliğini taşıdığı ve güncel bir tartışma konusu olması nedeniyle de üzerinde kamu yararı olduğu, kamuoyunun gündemini oluşturan konuyla ilgili tartışmalara katkısının olduğu, dolayısıyla ifade özgürlüğünün geniş yorumlanması gerektiği değerlendirilmektedir. Bu nedenle mezkur yayınının, 6112 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun'a aykırı bir husus oluşturmadığı kanaatine varılmıştır.
Toplantıya Ait Şerhler
Üst Kurulun 17.02.2016 gün ve 10 sayılı toplantıda aldığı 27 no.lu karara karşı oy yazısı.
Ersin ÖNGEL Şerhidir.
Üst Kurulun 17.02.2016 gün ve 10 sayılı toplantıda aldığı 27 no.lu karara karşı oy yazısı.
Süleyman DEMİRKAN Şerhidir.
Üst Kurulun 17.02.2016 gün ve 10 sayılı toplantıda aldığı 27 no.lu karara karşı oy yazısı.
İsmet Özdal DEMİRDÖĞEN Şerhidir.