İnceleme ve Değerlendirme : İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığı’nın 13.01.2016 tarihli ve 40 sayılı yazısı ve eklerinin incelenmesi sonucunda;
Bahse konu yayına ilişkin Uzman Raporunda;
“A Haber logolu medya hizmet sağlayıcı kuruluşta hafta içi her gün saat 13:00'de sunuculuğunu Hilal ÖZDEMİR'in yaptığı "Ajans" adlı haber bülteni yayınlanmaktadır. Türkiye ve dünya gündeminde meydana gelen olayların izleyicilere aktarıldığı programın 02.09.2015 tarihli bölümüne Yeni Akit Gazetesi Genel Yayın Koordinatörü Hasan KARAKAYA canlı yayın konuğu olarak katılmıştır.
Fettullah GÜLEN vekili Av. Nurullah ALBAYRAK 23.11.2015 tarih ve 35365 sayılı yazı ile Üst Kurula başvurarak A HABER adlı medya hizmet sağlayıcı kuruluşta 02.09.2015 tarihinde saat 13:25'de yayınlanan "Ajans" adlı programda, şikayet dilekçesinde yer aldığı şekliyle "Program içeriğinde konuşmacı, müvekkilim ve sevenleri hakkında bu konuda verilmiş bir mahkeme kararı olmadığı halde 'Terör Örgütü' ifadesini kullanarak çeşitli suçlamalarda bulunmuş, onları hedef göstermiştir. Muhatap kanal ve konuşmacılar halkı gerçek bilgilerden haberdar etme amacı gütmemekte müvekkilim hakkında iftira niteliğinde iddialar ortaya atarak müvekkilimin kamuoyunda itibarını zedelemeyi ve kin ve nefretin odağı haline getirmeyi hedeflemektedir. Kanalın, yayınladığı çoğu programda ve konuşmacıların katıldıkları programlarda sözü bir şekilde müvekkilim ve sevenlerine getirmeleri de bu iddiamızı destekler mahiyettedir. Medyanın toplum üzerindeki etkileyici gücü göz önünde bulundurulduğunda söz konusu algı çalışmalarının, müvekkilimin kişilik haklarına yönelik zararının boyutu daha iyi anlaşılacaktır. Kaldı ki yargılama devam etmektedir. Konuşmacıların ifadeleri, yargıya intikal eden bir olayda olayın tek taraflı aktarılmasına, kişilerin kamuoyu nezdinde mahkum edilmesine neden olmaktadır. Bu durum 6112 sayılı Kanun'un 8/i'de belirtilen "Suçlu olduğu yargı kararı ile kesinleşmedikçe hiç kimse suçlu ilan edilemez veya suçluymuş gibi gösterilemez, yargıya intikal eden konularda yargılama süresince, haber niteliği dışında yargılama sürecini ve tarafsızlığını etkiler nitelikte olamaz.' hükmüne aykırılık teşkil etmektedir." denilmiş ve söz konusu yayının, 6112 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun'un "Yayın Hizmeti İlkeleri" başlıklı 8'inci maddesinin birinci fıkrasının (b), (c), (ç), (e), (ı), (i) ve (k) bentlerine aykırı olduğu ve bu nedenle mezkur medya hizmet sağlayıcı kuruluş hakkında idari para cezası ile birlikte, idari tedbir kararı verilmesi istenmiştir.
Söz konusu yayın ve dilekçede yer alan deşifre metinleri incelenmiş olup, şikayet edilen hususlara ilişkin tarafımızca yapılan deşifre metnine ve tespitlere aşağıda yer verilmiştir. Programda sunucu Hilal ÖZDEMİR ve canlı yayın konuğu Hasan KARAKAYA arasında Koza-İpek grubuna polis tarafından yapılan operasyonla ilgili olarak soru cevap şeklinde geçen diyaloglar şunlardır:
Sunucu: Bu bir mali operasyon. Siz de altını çizdiniz yazınızda. Ve en az iki yıllık MASAK incelemesine dayanan bir operasyondan bahsediyoruz. Ancak buna rağmen neden medyaya yönelik bir operasyonmuş gibi lanse edilmeye çalışılıyor?
Hasan KARAKAYA: Bir terör örgütü, yani kırmızı kitaba girmiş ve Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından Fetullahçı Terör Örgütü olarak adlandırılmış, böyle bir iddianame hazırlanmış. Şimdi dünyada dünyanın herhangi bir ülkesinde Amerikası, İngilteresi, Almanyası,İsrail'i aklınıza gelen bütün demokratik ülkelerde hiç bir ülke bir terör örgütüne televizyon kurma izni vermez. Gazete kurma izni vermez. Banka kurma izni vermez. Okul kurma izni vermez. Dernek kurma izni vermez. Yani terör örgütünün okulu, gazetesi, televizyonu, bankası, maden şirketi, yani sen bunları kullanarak devletin altını oymaya çalışacaksın ve devlet de ya medyadır, gazetedir, televizyondur dokunmayalım. Yok öyle birşey. Dünyanın hiçbir ülkesinde yok. Amerika'da da yok, Almanya'da da yok, İngiltere'de de yok hatta Türkiye'den çok daha sert tedbirler alıyor....(Klip-1-Hasan KARAKAYA'nın açıklamaları)
Sunucu: Daha öncesinde firari savcılar aynı şekilde Zekeriya ÖZ ve Celal KARA da yurt dışına kaçmışlardı. Nasıl oluyor bu yurt dışına çıkışlar? Tesadüf eseri değil herhalde.
Hasan KARAKAYA: Şimdi tabi burada gerek emniyetin gerek yargının yapısı gündeme getirilmek durumunda ve sorgulanmak durumunda. Emniyet teşkilatı malesef bütün ayıklamalara bütün görev kaydırmalarına rağmen şu anda yüzde 70-75 hatta 85 diyenler de var malesef paralelin kontrolünde. Yani adamlar 1970'li yıllardan bu yana işte gerek KPSS'lerle, gerek işte böyle başka çeşitli yollardan polislik sınavlarıyla, askerlik sınavlarıyla bütün elemanlarını devlete sızdırmışlar. İşte 2010 KPSS rezaletini hepimiz biliyoruz. Yüzlerce aile 100 tam puan alarak, hem de karı koca ayrı yerlerde veyahutta kardeşler ayrı yerlerde girmelerine rağmen 100 tam puan alıyorlar ve devlete giriyorlar. Yani bence ben o günlerde de şunu söylemiştim, bunlar sadece devlet memurluğundan atılmakla kalmamalı aynı zamanda onlara 2010 yılından bu yana ödenen maaşlar da geri alınmalı. Hem de faiziyle geri alınmalı diye bir yazım vardı. Sanıyorum o günlere de geleceğiz. İnşallah o günleri de göreceğiz. (Klip-2-Hasan KARAKAYA'nın açıklamaları)
Yayın yoluyla düşünceyi açıklama özgürlüğünün kapsadığı bir hak da olayların eleştirisidir. Bu hakkın hukuka aykırı nitelik taşımadan kullanılabilmesi için eleştiri ile bu konunun kamuoyuna açıklanış biçimi arasında düşünsel bir bağlılığın olması gerekir. Başka bir ifadeyle, yayında kullanılacak ifadeler ölçülü bir dille ekrana getirilmelidir. Görevlerinden biri de halkı bilgilendirmek olan medyanın, haberleri verirken eleştiri ve yoruma yer vermesi son derece doğaldır. Üstelik hakkında eleştiri yapılan kişiler siyasetçi, gazeteci, akademisyen, sanatçı gibi yaptıkları görevler nedeniyle büyük oranda kamuya mal olmuş kişiler ise bu eleştiri sınırının daha geniş tutulması da doğaldır.
Doğal haklardan kabul edilen ifade hürriyeti, çoğulcu demokrasilerde, vazgeçilmez ve devredilmez bir niteliğe sahiptir. Öğretide değişik tanımlara rastlanmakla birlikte, genel bir kabulle ifade/düşünce hürriyeti, insanın özgürce fikirler edinebilme, edindiği fikir ve kanaatlerinden dolayı kınanmama, bunları meşru yöntemlerle dışa vurabilme imkan ve özgürlüğüdür. Demokrasinin "olmazsa olmaz şartı" olan ifade hürriyeti, birçok hak ve özgürlüğün temeli, kişisel ve toplumsal gelişmenin de kaynağıdır.
Toplumun ilerlemesi ve bireyin özgüveni için gerekli temel şartlardan birini teşkil eden ifade hürriyeti, sadece kabul gören, zararsız veya kayıtsızlık içeren bilgiler veya fikirler için değil aynı zamanda kırıcı, şok edici veya rahatsız edici olanlar için de geçerlidir. (Prof. Dr. D. Tezcan, Yard. Doç. M. R. Erdem, Yrd. Doç. O. Sancaktar, Türkiye'nin İnsan Hakları Sorunu, 2. Baskı, sf. 462)
"Paralel Yapı" tartışmaları, son dönemde Türkiye gündeminin başlıca konularından birisi olmuştur. Bu tartışmaların, söz konusu yapının yurt içi ve yurt dışındaki gizli veya açık faaliyetlerinin kamuoyu tarafından tüm yönleriyle bilinmesi açısından son derece yararlı olduğu ve bu bilgilerin kamunun yararına olduğu açıktır. Şikayete konu hususlarda program konuğu tarafından kullanılan ifadeler irdelendiğinde, nesnel bir değerlendirmeyle eleştiri niteliğini taşıdığı ve güncel bir tartışma konusu olması nedeniyle de üzerinde kamu yararı olduğu, kamuoyunun gündemini oluşturan konuyla ilgili tartışmalara katkısının olduğu, dolayısıyla ifade özgürlüğünün geniş yorumlanması gerektiği değerlendirilmektedir.
Yargıtay 18. Ceza Dairesi'nin 2015/7864 Esas ve 2015/1693 Karar sayılı kararında Fetullah GÜLEN hakkında, "Katılan her ne kadar siyasetçi değilse de, kendisinin ve lideri olduğu cemaatin gerçekleştirdiği söylem ve faaliyetler ile bunların topluma etkileri itibariyle ülkemizin son dönemdeki siyasi gündeminde ön sıralarda yer almış ve kamuya mal olmuş bir kişidir. AİHM kararlarına göre, kamuya mal olmuş kişilere yönelik açıklamalar ve eleştirilerde ifade özgürlüğü hakkını kullanan kişi daha geniş bir korumadan yararlanmaktadır." denilmektedir. Bu nedenle, program konuğu Hasan KARAKAYA'nın Fetullah GÜLEN ve onun lideri olduğu iddia edilen yapılanma hakkındaki sözlerinin ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiği düşünülmektedir.
Sonuç olarak, mezkur yayında, 6112 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun'a herhangi bir aykırılık tespit edilmemiştir.”
Şeklinde değerlendirmelere yer verilmiş olduğu
Söz konusu yayın ile 6112 sayılı Kanuna aykırı bir husus bulunmadığı kanaatinin Daire Başkanlığınca belirtildiği,
Konu hakkında karar alınmasını teminen yazının Üst Kurula havale edildiği anlaşılmaktadır.
Gerekçe :Konunun; İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığı’nınyazısı, eki belgeler ve ilgili mevzuat kapsamında Üst Kurulumuzca değerlendirilmesi neticesinde;
İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığının yukarıda alıntılanan uzman raporunda da ayrıntılı şekilde belirtildiği üzere; söz konusu programın genelinde yapılan yayının ve yorumların, medyanın haber verme işlevi ve kamuoyunun haber alma hakkı bağlamında haber değeri ve niteliği taşıdığı, ifade özgürlüğü ve ifade özgürlüğünün doğal bir sonucu olarak karşımıza çıkan basın özgürlüğü kapsamında değerlendirilebilecek nitelikte olduğu; program konuğu tarafından kullanılan ifadeler irdelendiğinde de, nesnel bir değerlendirmeyle eleştiri niteliğini taşıdığı ve güncel bir tartışma konusu olması nedeniyle de üzerinde kamu yararı olduğu, kamuoyunun gündemini oluşturan konuyla ilgili tartışmalara katkısının olduğu, dolayısıyla ifade özgürlüğünün geniş yorumlanması gerektiği değerlendirilmektedir. Bu nedenle mezkur yayınının, 6112 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun'a aykırı bir husus oluşturmadığı kanaatine varılmıştır.
Toplantıya Ait Şerhler
Üst Kurulun 04.02.2016 gün ve 07 sayılı toplantıda aldığı 43 no.lu karara karşı oy yazısı.
Süleyman DEMİRKAN Şerhidir.