İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığı’nın 20.10.2015 tarihli ve 1631 sayılı yazısı ve eklerinin incelenmesi sonucunda; EGE TV logosuyla yayın yapan “EGEVİZYON GÖRSEL VE İŞİTSEL MEDYA YAYINLARI TİC. A.Ş.” unvanlı kuruluş hakkında; 6112 sayılı Kanunun 8 inci maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinin ihlali nedeniyle yaptırım uygulanmasına oy çokluğuyla karar verilmiştir.
Söz konusu programda; T.C. Ankara 6. Sulh Ceza Hakimliği’nin Ankara Tren Garı önünde gerçekleştirilen canlı bomba saldırısı ile ilgili olarak verdiği yayın yasağı kararının ihlal edildiği gerekçe gösterilerek yaptırım uygulanmasına karar verilmiştir.
Yayın yasağı ile soruşturma tamamlanıncaya kadar soruşturma dosyası kapsamı hakkında yazılı, görsel ve sosyal medya ile internet ortamında faaliyet gösteren medyada her türlü haber, röportaj, eleştiri vb. yayınların yapılmasının yasaklanmasına karar verilmiştir.
Basın Kanunu Madde 3’e göre; “Basın özgürdür. Bu özgürlük; bilgi edinme, yayma, eleştirme, yorumlama ve eser yaratma haklarını içerir. Basın özgürlüğünün kullanılması ancak demokratik bir toplumun gereklerine uygun olarak; başkalarının şöhret ve haklarının, toplum sağlığının ve ahlakının, milli güvenlik, kamu düzeni, kamu güvenliği ve toprak bütünlüğünün korunması, Devlet sırlarının açıklanmasının veya suç işlenmesinin önlenmesi, yargı gücünün otorite ve tarafsızlığının sağlanması amacıyla sınırlanabilir” denilmektedir. Burada da açıkça belirtildiği üzere yasaklama değil bir “sınırlandırma” söz konusudur. İlgili mahkeme kararında isetümüyle bir yasaklama söz konusudur. Bu karar Basın Kanunu m. 3/2 ile açıkça çelişmektedir. Tümden bir yasaklama kararı aynı zamanda “Temel hak ve hürriyetlerin sınırlanması” başlıklı Anayasa’nın 13’üncü maddesine de aykırılık teşkil etmektedir. Çünkü sınırlama yerine topyekün yasaklamak, basın özgürlüğünün, yani medyanın haber verme ve kamuoyunun haber alma hakkının özüne bir müdahale niteliğindedir.2007’deki bir yayın yasağına ilişkin olarak Danıştay 13’üncü Dairesi verdiği yürütmeyi durdurma kararının gerekçesinde “Sınırları belli olmayan bu tür yayın durdurmanın yayıncı kuruluşları, yapılacak yayınlarla ilgili olarak bu yasağa uyma konusunda tereddüte düşüreceği de kuşkusuzdur” görüşünü dile getirerek, yasağın çerçevesinin ve sınırının önemine dikkat çekmiştir.
Söz konusu yayın yasağında da görüleceği üzere soyut ve genel ifadelerle getirilen yayın yasaklarının ifade ve basın özgürlüğünün bir unsuru olarak halkın bilgilenme hakkını sınırladığı düşüncesindeyim.
Yayıncıların söz konusu olayla ilgili haberleri ekrana getirirken, kamuoyunun haber alma hakkını ön planda tuttukları ve yayın yasağını ihlal kasıtlarının bulunmadığını dikkate almak gerekir. Ayrıca yayın yasağı süresince Sayın Başbakan ve İçişleri Bakanı başta olmak üzere devlet ve hükümet yetkilileri gar patlamasına dair çeşitli açıklamalarda bulunmuş, konuyla ilgili gelişmeleri ve soruşturmaya dair gelinen aşamayı kamuoyuyla paylaşmıştır. Yetkililerin yapmış olduğu bu açıklamalar yayıncı kuruluşlar tarafından canlı olarak veya haber bültenlerinde izleyicilere aktarılmıştır. Dolayısıyla kapsamı ve çerçevesi net olmayan yayın yasağı, yetkililerin açıklamaları dolayısıyla da zaten uygulanamaz duruma gelmiştir.
Tüm bu nedenlerle çoğunluk görüşüne katılmıyorum.