İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığının 02.01.2017 tarih ve 02 sayılı yazısına konu; SHOW TV logosuyla yayın yapan medya hizmet sağlayıcı kuruluşun 29.11.2016 tarihinde 15:00-18:30 saatleri arasında yayınladığı “Evleneceksen Gel” adlı programa ilişkin uzman raporu ile video görüntülerinin incelenmesi ve değerlendirilmesiyle yapılan görüşmeler sonucunda;
Show TV logosu ile yayın yapan kuruluşta hafta içi her gün saat 15.00 ile 18.30 arasında sunuculuğunu Seda SAYAN ve Uğur ASLAN’ın yaptığı “Genel İzleyici Kitlesi” koruyucu sembolü ile canlı olarak yayınlanan evlenmek isteyen gelin ve damat adayları birbiri ile canlı olarak görüştürüldüğü, yaşadıkları özel anların ekrana getirildiği ve ilişkinin durumuna göre adayların söz, nişan hatta evlilik gibi kararlar aldığı “Evleneceksen Gel” isimli programda, ayrıntıları uzman raporunda belirtildiği üzere, adaylar arasında geçen diyaloglarda; “Vay anasını ya. Şu erkekliklere bayılıyorum ya. Benim kadınım diyosun. Kadının bana bakarak oynuyo, kadının bana recal söylüyo. Sen hayırdır ya?.. Midemi bulandırıyosunuz… Döneksin işte sen. Dönüyosun… Vay anasını ya. Şu erkekliklere bayılıyorum ya. Benim kadınım diyosun. Kadının bana bakarak oynuyo… Hiç sizle muhattap olmak istemiyorum. Midemi bulandırıyosunuz… Öyle şam şeytanlarının arasında ne işi var?... Ahlakını bil aile terbiyesi almadın mı yavrum?... Yavrum vay anasını... Benim kız benim yanımda böyle yavrum dicek. Vay anasını… Eğer senin gibi eğer gerçekten alıcağım eşi milyonların karşısında oynatıcaksam, böyle yapıcaksam... Bana sen hiç adamlık öğretme ya… Bu dans etmeyi Solmaz bıraksaydı e yine milyonların karşısında oynamış olacaktı, yine karı yapıcaktın kendine… Ben öyle geniş olamıyorum, geniş olamıyorum… Ulan siz burda nikahı basın ben roman havası oynıcam lan daha da var mı ha... Nurullah biz sana nişanla kaporayı vericez. Sen de bize şimdi ufak bir roman havası oyna, kaporayı ver…” şeklinde ifadeler kullanıldığı, iki erkek arasında kalan kadın imajı üzerinden prim yapmaya çalışan Solmaz’ın da bu ifadelere kayıtsız kaldığı, evlenmeyi düşündüğü kadın hakkında “yine karı yapıcaktın kendine.” şeklinde ifadeler kullanan ve kadın oynadığı için "geniş erkek" olarak bu tarz ifadeleri kadını basitleştiren ve meta gibi hakkında yorum yapılabilen bir nesne durumuna düşürüldüğü, "ben onun gibi geniş olamıyorum" diyerek onun ahlaksız davrandığının ima edildiği,
Seviyesiz tartışmaların arasında tarafların birbirlerine karşı kullandıkları ifadelere bakıldığında; "Sen hayırdır ya?, vay anasını, midemi bulandırıyosunuz, döneksin, şam şeytanları, yavrum, yavrum vay anasını, bozuk plak, kendine karı yapmak, geniş adam, çekirge, kirli topuklu." gibi dilin duzeysiz ve kaba kullanımına örnek teşlik edecek tarzda ifadeler kullanıldığı görülmüştür.
Kitle iletişim araçlarından birisi ve hem görsel hem de işitsel yayın yapılması nedeniyle en gelişmiş durumda olan televizyonların, bir anda ulaştığı ve etki alanına aldığı seyirci sayısı düşünüldüğünde, medya hizmet sağlayıcı kuruluşların ne denli sorumlu ve dikkatli davranmaları gereği ortaya çıkmaktadır.
Yayıncılık faaliyetinde; fikir, kültür, duygu, inanç, köken, ekonomik durum açısından değişik katmanlardan oluşan toplumu, bütün olarak ele almak, onu barışa, huzura ve birlikte kavuşturucu amaçlarla program hazırlamak önemlidir. Bu nedenle de, her programın verdiği mesajın toplumda nasıl algılanacağını bilmek, kitlelerin bunları seyrettikten sonra duygu ve düşüncelerinde ve davranışlarında nelere yol açacağını hesaplamak, sorumlu bir yayıncının yapması gerekendir.
Evlilik programlarının toplum üzerindeki yozlaştırıcı pek çok etkileri söz konusudur. Bu etkilerden biri mahremiyet ile ilgili olan algının değiştirilmesidir. Mahrem etimolojik köken itibariyle haram, yasak, gizli, özel alana ait olan, tabu gibi anlamlara gelir. Evlilik doğası itibariyle mahrem olduğu kadar toplumun temel yapı taşını oluşturması hasebiyle önemli bir müessesedir. Evlilik programları, evliliğe giden yolda mahrem olarak yaşanması gereken ilişkiyi paylaşıma açmakta dolaysıyla mahremiyet kavramına mündemiç olan gizlilik zamanla bozularak asıl anlamını kaybetmektedir. Bununla birlikte çocukların ve gençlerin evlilik, mahremiyet, aile gibi algıları, toplumsal değer kavramları zamanla aşınmaya başmakta ve kendi değerlerine yabancı, sanal bir dünyanın şekillendirdiği suni bir paradigmaya sahip bir kitle ortaya çıkmaktadır.
Yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde; seviyesiz ve insan onuruna aykırı ifadelerin, hakaretlerin, argo ve kaba konuşmaların, milli manevi değerlere mugayir pek çok olayın yoğun olarak yaşandığı, böyle bir durumda sunucuların doğrudan kamusal sorumluluk gereği mevzuata aykırı bir yayını önlemekten ziyade buna önce zemin hazırlayıp daha sonra cılız bir tepkiden öteye geçemediği bu nedenle mezkur yayında; 6112 sayılı Kanun’un 8’inci maddesinin birinci fıkrasının (ç), (f) ve (m) bentlerinin ihlal edildiği sabit görülmüştür.
6112 sayılı Kanun’un 8'inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendinin ihlaline Üst Kurul Üyesi Süleyman DEMİRKAN’ın karşı oyu ve oy çokluğu ile,
6112 sayılı Kanun’un 8'inci maddesinin birinci fıkrasının (ç) ve (m) bentlerinin ihlaline OYBİRLİĞİ İLE,
Bu itibarla;
6112 sayılı Kanun'un 8'inci maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendinde yer alan "İnsan onuruna ve özel hayatın gizliliğine saygılı olma ilkesine aykırı olamaz, kişi ya da kuruluşları eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü, aşağılayıcı veya iftira niteliğinde ifadeler içeremez.", aynı maddenin (f) bendinde yer alan "Toplumun millî ve manevî değerlerine, genel ahlaka ve ailenin korunması ilkesine aykırı olamaz." ve (m) bendinde yer alan "Türkçenin, özellikleri ve kuralları bozulmadan doğru, güzel ve anlaşılır şekilde kullanılmasını sağlamak zorundadır; dilin düzeysiz, kaba ve argo kullanımına yer verilemez." ilkelerinin ihlali nedeniyle,
Kuruluşa, 18.03.2011, 04.04.2011, 09.04.2011 tarihli yayınları nedeniyle evvelce 21.04.2011, 26.05.2011, 16.06.2011 tarih ve 2011/23, 2011/32, 2011/37 sayılı toplantılarda alınan 9, 24 ve 60 nolu Üst Kurul Kararlarıyla 6112 sayılı Kanun’un 8’inci maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendi uyarınca, 25.10.2011 tarihli yayını nedeniyle evvelce Üst Kurulun 22.12.2011 tarih ve 2011/69 sayılı toplantısında alınan 26 no’lu kararıyla 6112 sayılı Kanun’un 8’inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi uyarınca, 24.04.2012 tarihli yayını nedeniyle evvelce Üst Kurulun 23.05.2012 tarih ve 2012/31 sayılı toplantısında alınan 21 no’lu Üst Kurul Kararıyla 6112 sayılı Kanun’un 8’inci maddesinin birinci fıkrasının (m) bendi uyarınca, uyarı yaptırımı uygulandığı tespit edildiğinden, aynı hükümlerin tekraren ihlali nedeniyle, Kanun’un 32’nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “…ihlalin tekrarı halinde medya hizmet sağlayıcıya ihlalin ağırlığı ve yayının ortamı ve alanı göz önünde bulundurularak, ihlalin tespit edildiği aydan bir önceki aydaki brüt ticari iletişim gelirinin yüzde birinden üçüne kadar idari para cezası verilir” hükmü uyarınca kuruluş hakkında idari para cezası uygulanması gerektiği kanaatine varılmıştır.
Bu itibarla; aynı yayınla, birden fazla yayın ilkesi ihlali olduğundan ve her üç ihlalin de idari para cezası yaptırımını gerektirdiğinden, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 15’inci maddesinin birinci fıkrası hükmü gereğince, bahse konu ihlallerden en ağır (tek) cezanın verilmesi öngörüldüğünden,
İhlalin tespit edildiği tarihi itibariyle kuruluşun Ekim 2016 ayına ait ticari iletişim gelir beyanının 38.228.527,11 Türk Lirası olduğu değerlendirilerek, yüzde bir oranı (%1) 382.285,00 TL. İDARİ PARA CEZASI UYGULANMASINA,
Ayrıca, konunun değerlendirilmek üzere Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığına gönderilmesine,
Karar verildi.
Toplantıya Ait Şerhler
Üst Kurulun 04.01.2017 gün 01 sayılı toplantıda aldığı 23 no.lu karara karşı oy yazısı.
Süleyman DEMİRKAN Şerhidir.