İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığının 02.01.2017 tarih ve 04 sayılı yazısına konu; FLASH TV logosuyla yayın yapan medya hizmet sağlayıcı kuruluşun 17, 20.12.2016 tarihlerinde saat 10:24-11:26’de yayınladığı “Dest-i İzdivaç” adlı programa ilişkin uzman raporu ile video görüntülerinin incelenmesi ve değerlendirilmesiyle yapılan görüşmeler sonucunda;
Flash Tv logosu ile yayın yapan kuruluşta hafta içi her gün saat 11:30 sıralarında (canlı) hafta sonları da 10:30 da (tekrar) ve yaklaşık 3 saat 55 dakika süreyle Gülşen KORUCU tarafından sunulan “Dest-i İzdivaç” isimli evlendirme programında, ayrıntıları uzman raporunda belirtildiği üzere, sunucu ile talibini aramak için, stüdyoya gelen kişiler arasında geçen diyaloglarda; “64 yaşındayım. Adaylarım Türkiye'mizin dünyanın her yerinden Afrika'da dahil olabilir…Afrika'dan biri gelebilir mi Ümit amca?... Afrika dahil dedik şunu Afrika'dan yani bir yamyam hanımefendi gelse, şimdi benim şansıma çıksa buraya hani derler ya... Öp beni öp beni öp ısırmadan filan... Ya seni kovaya sokup yahni yaparsa ne yapacaksın?... Ümit Yahnisi (gülüşmeler)… Ya evet köyüne götürürse beni tanıştırmaya akrabalarına adamda 120 kilo lop et geldi diye…Yazlığı olsun diyorum ilk başta. Gideceğimiz yere ufak bir arabası olsun diye düşünüyorum. Durumu biraz iyi olsun ki Umre'ye de götürsün diye düşünüyorum. İçkisi, sigarası olmasın diyorum, fazla çocuğu da olmasın diyorum. 3-5 tane olmasın diyorum. 1 tane 2 tane olabilir de o da uzakta olursa olur. Yanında olmayacak yani, yanında olmasın…Zayıf olsun…Çok taşınmaz bir göbeği olmasın. Onu yürürken zor durumda kalır kendisi nasıl taşıyacak onu...Göbek adamın göbeği, taşır taşır. Sen niye kendini onu dert ediyorsun?...Yakın yerlere taşır da, akşama kadar nasıl taşır?(gülüşmeler)…Göbek!...Göbeği normal olursa olur hadi, fazla çok patlayacak gibi olmasın böyle çok şiş böyle…Yazlık var mı?. Onun haricinde her şey var. Yazlık haricinde her şey var. Araba var, ev, maaş…Bilemiyorum maaşı ne kadarsa yeter mi yetmez mi? Bilemiyorum...” şeklinde ifadeler kullanıldığı,
Söz konusu programa ağırlıklı olarak çocukları evlenmiş torun sahibi olmuş ileri yaş grubu insanların katıldığı, "Adaylarım Türkiye'mizin dünyanın her yerinden Afrika'da dahil olabilir./ Vallahi işte kabul ediyorum, yani artık kendimizi feda edeceğiz" şeklinde söylemlerle eş seçiminin sıradanlaştırıldığı basite indirgediği, katılımcının bu yaklaşımına, program sunucusunun "Ya seni kovaya sokup yahni yaparsa ne yapacaksın?" şeklinde ifadeleri ile programın daha da ciddiyetten uzak bir hal aldığı;" yazlığı olsun diyorum ilk başta, gideceğimiz yere ufak bir arabası olsun, maaşı olsun, Umre'ye götürecek bir miktar parası olsun" şeklindeki talep ve beklentiler ile evlilik kurumunun tamamen maddiyat üzerine oturtulduğu ve bu maddi taleplerin yanı sıra evleneceği kişinin çocuğu varsa sayısının az olması ve hatta mümkünse yakınında oturmaması, uzakta yaşaması ve hatta akrabalarının çok kalabalık olmaması gibi aile olmanın temel dinamiklerini reddeden, manevi değerleri yok sayan düşünce ile evlilik kurumunun oluşturulmasına sebebiyet verildiği görülmüştür.
Kitle iletişim araçlarından birisi ve hem görsel hem de işitsel yayın yapılması nedeniyle en gelişmiş durumda olan televizyonların, bir anda ulaştığı ve etki alanına aldığı seyirci sayısı düşünüldüğünde, medya hizmet sağlayıcı kuruluşların ne denli sorumlu ve dikkatli davranmaları gereği ortaya çıkmaktadır.
Yayıncılık faaliyetinde; fikir, kültür, duygu, inanç, köken, ekonomik durum açısından değişik katmanlardan oluşan toplumu, bütün olarak ele almak, onu barışa, huzura ve birlikte kavuşturucu amaçlarla program hazırlamak önemlidir. Bu nedenle de, her programın verdiği mesajın toplumda nasıl algılanacağını bilmek, kitlelerin bunları seyrettikten sonra duygu ve düşüncelerinde ve davranışlarında nelere yol açacağını hesaplamak, sorumlu bir yayıncının yapması gerekendir.
Evlilik programlarının toplum üzerindeki yozlaştırıcı pek çok etkileri söz konusudur. Bu etkilerden biri mahremiyet ile ilgili olan algının değiştirilmesidir. Mahrem etimolojik köken itibariyle haram, yasak, gizli, özel alana ait olan, tabu gibi anlamlara gelir. Evlilik doğası itibariyle mahrem olduğu kadar toplumun temel yapı taşını oluşturması hasebiyle önemli bir müessesedir. Evlilik programları, evliliğe giden yolda mahrem olarak yaşanması gereken ilişkiyi paylaşıma açmakta dolaysıyla mahremiyet kavramına mündemiç olan gizlilik zamanla bozularak asıl anlamını kaybetmektedir. Bununla birlikte çocukların ve gençlerin evlilik, mahremiyet, aile gibi algıları, toplumsal değer kavramları zamanla aşınmaya başmakta ve kendi değerlerine yabancı, sanal bir dünyanın şekillendirdiği suni bir paradigmaya sahip bir kitle ortaya çıkmaktadır.
Yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde; söz konusu programın içeriği ve geçen diyaloğlar dikkate alındığında; bu tür programların aile kutsallığının genç nesillere aktarılmasına izin vermediği ve aile değerleri olan sevgi, hoşgörü, saygı ve mahremiyetin yok olmasına sebep olduğu kanaatiyle, mezkur yayında; 6112 sayılı Kanun’un 8’inci maddesinin birinci fıkrasının (ç) ve (f) bentlerinin ihlal edildiği sabit görülmüştür.
6112 sayılı Kanun’un 8'inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendinin ihlaline Üst Kurul Üyesi Süleyman DEMİRKAN’ın karşı oyu ve oy çokluğu ile,
6112 sayılı Kanun’un 8'inci maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendinin ihlaline OYBİRLİĞİ İLE,
Bu itibarla;
6112 sayılı Kanun'un 8'inci maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendinde yer alan, "İnsan onuruna ve özel hayatın gizliliğine saygılı olma ilkesine aykırı olamaz, kişi ya da kuruluşları eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü, aşağılayıcı veya iftira niteliğinde ifadeler içeremez.", ile (f) bendinde yer alan; "Toplumun milli ve manevi değerlerine, genel ahlaka ve ailenin korunması ilkesine aykırı olamaz." ilkelerinin ihlali nedeniyle,
Kuruluşa, 05.06.2011 tarihli yayınları nedeniyle evvelce 06.07.2011 tarih ve 2011/42 sayılı toplantısında alınan 25 no’lu Üst Kurul Kararlarıyla 6112 sayılı Kanun’un 8’inci maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendi ile 19.07.2011 tarihli yayını nedeniyle evvelce Üst Kurulun 16.08.2011 tarih ve 2011/50 sayılı toplantısında alınan 25 no’lu Üst Kurul Kararıyla 6112 sayılı Kanun’un 8’inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi uyarınca, uyarı yaptırımı uygulandığı tespit edildiğinden, aynı hükümlerin tekraren ihlali nedeniyle, Kanun’un 32’nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “…ihlalin tekrarı halinde medya hizmet sağlayıcıya ihlalin ağırlığı ve yayının ortamı ve alanı göz önünde bulundurularak, ihlalin tespit edildiği aydan bir önceki aydaki brüt ticari iletişim gelirinin yüzde birinden üçüne kadar idari para cezası verilir” hükmü uyarınca, idari para cezası uygulanması gerektiği,
Bu itibarla; aynı yayınla, birden fazla yayın ilkesi ihlali olduğundan ve her iki ihlalin de idari para cezası yaptırımını gerektirdiğinden, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 15’inci maddesinin birinci fıkrası hükmü gereğince, bahse konu ihlallerden en ağır (tek) cezanın verilmesi öngörüldüğünden,
İhlalin tespit edildiği tarihi itibariyle kuruluşun Kasım 2016 ayına ait ticari iletişim gelir beyanının 102.371,44 Türk Lirası olduğu değerlendirilerek, televizyon kuruluşları için idari para cezası 10.000 (onbin) (2016 yılı için yeniden değerleme oranına göre belirlenen 14.359 (ondörtbinüçyüzellidokuz) Türk Lirasından az olamayacağından 14.359 TL. İDARİ PARA CEZASI UYGULANMASINA,
Ayrıca, konunun değerlendirilmek üzere Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığına gönderilmesine,
Karar verildi.
Toplantıya Ait Şerhler
Üst Kurulun 04.01.2017 gün 01 sayılı toplantıda aldığı 25 no.lu karara karşı oy yazısı.
Süleyman DEMİRKAN Şerhidir.