İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığının 14.12.2016 tarih ve 1165 sayılı yazısına konu; TV 8 logosuyla yayın yapan medya hizmet sağlayıcı kuruluşun 01,31.10.2016 tarihlerinde yayınladığı “Göz 6” adlı programa ilişkin uzman raporu ile video görüntülerinin incelenmesi ve değerlendirilmesiyle yapılan görüşmeler sonucunda;
TV 8 logosu ile yayın yapan medya hizmet sağlayıcı kuruluşun 01 ve 31.10.2016 tarihlerinde yayınladığı “Göz 6” adlı programın bahse konu yayına ilişkin uzman raporunda ayrıntıları belirtildiği üzere, 01.10.2016 tarihli yayında; Berna Kes ile Samet arasında çıkan tartışmada Samet, kız evi ile erkek evini birbirinden ayıran cam paravanın bir kısmını yumruk atarak kırmış ve “Gerçekten yaptığı bi terbiyesizlik bana karşı. Vurulmuş bi tokat diye kabul ediyorum ben. Bir bayana sonuçta el kaldırıyosun ona vurmasan da cama yumruk atıyorsun… Biz ne kadar beyefendi efendi gözüksekte kimse kusurumuza bakmasın. Damarımıza basıldımı biz de o damarı keser atarız yani yanlış anlamasın kimse…” şeklinde ifadeler ile eleme oyununda Ramazan isimli yarışmacının kolunu çok zorladığından dolayı yerde acı çekerken Erdi isimli yarışmacı tarafından alaya alındığı "Ha burdan kalkarsam varya ... seni oraya… hadi gel!... Kim onlara yaranmaya çalışıyor. Kıskanıyor musun beni? Arkadan dedikodu yapma ...gibi(üç nokta olan yer kesilmiş). Kızsal hareketlerle gelme bana. Anladın mı!. Sen misin erkek? Erkek ol.Senin saçına bi bak sora bana erkekliği öğretmeye kalk. Şimdi noluyo bu hakaret mi oluyo? Hakaret olarak algılıyorsan git şikayet et. "
31.10.2016 tarihinde saat 17:34’deki yayınında; Araba turunda bir izleyicinin Bulut’a “…Zamanında Zeyd ile Erdiye …refsizin teki. Şimdi dibinden ayrılmıyorsun nasıl olacak” şeklinde ifadelerde bulunduğunu anlatmış ve Bulut’da bu bilgiyi eve geldiğinde arkadaşlarıyla paylaşmış ve tartışmada “Ben ilk hafta Erdi'yi yazdım ya. Öykü hanıma ne dedim biliyomusun? Onur, şeref sadece erkek ismi değil dedim. Tam bi ..siz olum bu adam." (kesintiye rağmen söylenen kelimenin 'şerefsiz' kelimesi olduğu hem burada hem daha önce geçtiği yerlerde olduğu anlaşılmaktadır.) Öyle kapanmaz böyle kapanır… Bana mı yapıyon sen o hareketi. Olum burayı sen kapatıyosan sana yapıyorum. Bana mı yapıyon len sen o hareketi. Gel buraya gel... Alacam adamı ayağımın altına haberi yok... Dişlerini varya eline vericem eline..." "Kızlar evindeyse evin ablası Meltem ile Berna Keklikler arasında soğuk rüzgarlar esti" cümlesi ile yaşanan durum izah edilirken görüntülerde sabit olan durum ise yaşca diğer yarışmacılardan büyük olduğu için evin ablası diye tanınan/tanıtılan Meltem isimli yarışmacının Berna Keklikler'i iterek oturduğu sandalyeden atarak yere düşürmesi sonucunda Berna Keklikler'in çığlığı ve diğer yarışmacıların: "napıyosun sen yaa!","Sen Kafayı mı yedin?" şeklinde görüntüler üç kez tekrarlanmak suretiyle ifade ve görüntülerin ekrana yansıtıldığı,
Programın devamında saat 17:43’de Dilek ile Serenay isimli yarışmacıların arasında geçen tartışma sonucunda Dilek'in Serenay'ın üzerine yürümesi ve Dilek'in eline geçirdiği vazoyu yere fırlatması ile araya giren diğer yarışmacılar Dilek'i durdurmaya çalışmakta zorlandığı nitekim yarışmacılardan birinin Dilek'i yere yatırmasıyla olabilecek fiziksel bir şiddetin önüne geçildiği, 17:47’de Zeyd ile Ramazan arasında tartışma çıkmış tartışma anındaki burun buruna geliş, tehdit etme durumu ekrana yansıtılarak "Erdinin, kendi grubu için sürü benzetmesi Fatih'in kırmızı çizgisi oldu adeta… Serenay'ın içinde bulunduğu durumu bile kendi fırsatın için. Ya senin gibi böyle art niyetli insanlar... Menfaat işlerine sen bakarsın sürünün en son kuyruğu... Sen bakarsın menfaat işlerine kuyruk.Fatih abi de bir baktı… Sana bu son uyarım oğlum! Sürü-mürü diye konuşma bu bir. Tamam. Sürü, sürü. Utanmaz hareketler diye konuşma bu da iki. Tamam mı bak. Neden üstüne alındın?" (Fatih bu sırada parmağını Erdi'ye tehditkar bir biçimde doğrulmuş durumda) Haddini bil! Haddini bil. Delikanlı ol! O parmağı çek, o parmağı çek" diye tekrarladıktan sonra “Haddini bil, beni tahrik etme" sözüne karşılık "Haddimi bilmiyorum, anlamadım… Seni varya gömerim" derken Erdi "Gel, gel" şeklinde ve benzer ifadelerle program akışı içerisinde yarışmacıların birbirlerine karşı onur kırıcı, küçük düşürücü sözler sarf ettikleri görülmüştür.
Programda yarışmacıların birbirlerine vurmamak ya da şiddet kullanma anlamında fiziksel temasta bulunmamak şartıyla seyircilerin gözüne girmek ve onlar tarafından desteklenmek ve diğer yarışmacılardan sıyrılıp birinci olmak kısacası temayüz etmek için verdikleri mücadelenin sonucunda evin dışına çıkma stres atma gibi imkanlarının da kısıtlı olmasından dolayı birbirlerine avazı çıktığı kadar bağırması, hakaret etmesi, sandalyeden aşağı atması, ekmek tahtasına bıçak saplaması, kız eviyle erkek evini birbirinden ayıran camı kırması, vazoyu yere fırlatması, burun buruna gelip içlerindeki öfkenin, kinin dışa vurulması sinir krizleri geçirilmesi gibi durumlar yaşanmaktadır. Bu hırçın, fevri ve şiddet içerin davranışlar çocukların ve gençlerin televizyon başında olduğu saatte yayınlanmakta ve belli bir süre bu programını izledikten sonra şüphesiz ses seviyelerinin olabildiğince yükseltilerek kırıcı tartışmaların sıradan bir hale dönüşmesinin izleyiciler tarafından takip edilmesi özellikle genç yaşta izleyicilerin şiddet eğilimini normal bir durum gibi görmesi ve bunun sonucu olarak da artık mücadele kavramı insan zihninde kavga, çatışma, gürültü-patırtı çağrışımlarından bağımsız düşünülemez tasavvuruyla hemhal olması durumu ortaya çıkmakta ve kişiler arası iletişimde barışçıl bir iletişim zeminini, kanallarını yok sayarak yukarıda belirtilen şiddete meyilli hal ve tavırlarla kendi kişiliğini ön plana çıkarmaya çalışmak özellikle toplumsal davranış kalıpları ile bağdaşmayan bir durum ortaya çıkarmaktadır. İnsan ilişkilerinde öne/üste çıkmak, karşıdaki kişiyi geride bırakmak ya da kendi haklılığını kanıtlamak için başlayan "çatışma olayı"nın sıklığı toplumumuzun değerlerine ters düşmeyen bir unsur olarak gösterilip günlük yaşamın bir parçası gibi tekrarlanması, bunun normalleşmesi boyutuna yol açacağı tehlikesini ortaya çıkarmaktadır.
Kitle iletişim araçlarından birisi ve hem görsel hem de işitsel yayın yapılması nedeniyle en gelişmiş durumda olan televizyonların, bir anda ulaştığı ve etki alanına aldığı seyirci sayısı düşünüldüğünde, medya hizmet sağlayıcı kuruluşların ne denli sorumlu ve dikkatli davranmaları gereği ortaya çıkmaktadır.
Yayıncılık faaliyetinde; fikir, kültür, duygu, inanç, köken, ekonomik durum açısından değişik katmanlardan oluşan toplumu, bütün olarak ele almak, onu barışa, huzura ve birlikte kavuşturucu amaçlarla program hazırlamak önemlidir. Bu nedenle de, her programın verdiği mesajın toplumda nasıl algılanacağını bilmek, kitlelerin bunları seyrettikten sonra duygu ve düşüncelerinde ve davranışlarında nelere yol açacağını hesaplamak, sorumlu bir yayıncının yapması gerekendir.
Yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde, ihlale konu programda, yarışmacıların birbirlerine karşı onur kırıcı, küçük düşürücü ve aşağılayıcı nitelikte ifadeler kullandıkları, reyting uğruna insanın doğuştan sahip olduğu dokunulmaz, devredilmez ve vazgeçilmez hak ve özgürlüklerden olan ve insana duyulan saygının kaynağı olarak ifade edilen “insan onuru”nun da hiçe sayıldığı kanaatine varılmıştır.
Bunun yanısıra anılan yayın, 16:16, 17:11, ve 17:34’de ekrana getirilmektedir. Yayın Hizmeti Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik’in 8 inci maddesinin 2’nci fıkrasında çocuk ve gençlerin gelişimine zarar verecek türden yayınların koruyucu sembol kullanılsa dahi bunların ekran başında olduğu korumalı saatlerde yayınlanamayacağı hüküm altına alınmıştır. Yine, Yönetmelik’in 4’üncü maddesinin birinci fıkrasının (o) bendinde korumalı saat dilimleri 24.00-05.00 dışındaki zaman dilimi olarak belirlenmiştir. Dolayısı ile ihlal konusu programın korumalı saat dilimleri arasında yayınlandığı dikkate alındığında söz konusu ifade ve görüntülerin çocuk ve gençlerin fiziksel, zihinsel veya ahlakî gelişimine zarar verebilecek nitelikte olduğu kanaatine varılmıştır.
Bu itibarla;
6112 sayılı Kanun'un 8'inci maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendinde yer alan, "İnsan onuruna...aykırı olamaz, kişi ya da kuruluşları eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü, aşağılayıcı veya iftira niteliğinde ifadeler içermez." ilkesi ile 8 inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan "Radyo ve televizyon yayın hizmetlerinde, çocuk ve gençlerin fiziksel, zihinsel veya ahlakî gelişimine zarar verebilecek türde içerik taşıyan programlar bunların izleyebileceği zaman dilimlerinde ve koruyucu sembol kullanılmadan yayınlanamaz." hükmünün ihlali nedeniyle,
Kuruluşa, 26.10.2011, 05.12.2011 tarihli yayını nedeniyle evvelce 15.12.2011, 29.12.2011 tarih ve 2011/68, 2011/71 sayılı toplantıda alınan 37, 13 no’lu Üst Kurul Kararıyla 6112 sayılı Kanun’un 8’ inci maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendi ile 02.11.2012 tarihli yayını nedeniyle evvelce Üst Kurulun 27.11.2012 tarih ve 2012/64 sayılı toplantısında alınan 31 no’lu Üst Kurul Kararıyla 6112 sayılı Kanun’un 8’inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca, uyarı yaptırımı uygulandığı tespit edildiğinden, aynı hükümlerin tekraren ihlali nedeniyle, Kanun’un 32’nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “…ihlalin tekrarı halinde medya hizmet sağlayıcıya ihlalin ağırlığı ve yayının ortamı ve alanı göz önünde bulundurularak, ihlalin tespit edildiği aydan bir önceki aydaki brüt ticari iletişim gelirinin yüzde birinden üçüne kadar idari para cezası verilir” hükmü uyarınca, idari para cezası uygulanması gerektiği,
Bu itibarla; aynı yayınla, birden fazla yayın ilkesi ihlali olduğundan ve her iki ihlalin de idari para cezası yaptırımını gerektirdiğinden, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 15’inci maddesinin birinci fıkrası hükmü gereğince, bahse konu ihlallerden en ağır (tek) cezanın verilmesi öngörüldüğünden,
İhlalin tespit edildiği tarihi itibariyle kuruluşun Eylül 2016 ayına ait ticari iletişim gelir beyanının 11.975.845,78 Türk Lirası olduğu değerlendirilerek, yüzde bir oranı (%1) 119.758,00 TL. İDARİ PARA CEZASI UYGULANMASINA,
Oy birliği ile karar verildi.